Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/474 E. 2022/352 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/474 Esas
KARAR NO : 2022/352

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 24/07/2020
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/04/2022
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacılar vekili özetle; müvekkillerinin, davalı şirketin hissedarı ve yönetim kurulu üyeleri olduğunu, davalı şirketin müvekkilleri ile birlikte … olmak üzere üç kişiden oluşan bir aile şirketi olduğunu, müvekkili … ile diğer hissedar …’ın Malkara Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) …… Esas ve …. karar sayılı kararıyla 05.12.2018 tarihinde boşandıklarını, davalı şirketin 2012 yılından beri sonlandırıldığını ve hiçbir şekilde ticari faaliyet göstermediğini, şirketin faal olmadığını, müvekkillerinin faal olmayan şirket sebebiyle SGK ve Vergi Daireleri aracılığıyla yüksek miktarlarda idari para cezalarına çarptırıldığını ve ekonomik mağduriyet yaşadıklarını beyan ederek davalı …… nin haklı nedenlerle feshine ve tasfiyesine, kabul görülmediği takdirde davacı hisse pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına
karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket tebligatlara rağmen davaya cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin haklı nedenle feshi ve tasfiyesi kabul görülmediği takdirde davacı hisse pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmaları taleplerinden ibarettir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan 24/01/2022 havale tarihli bilirkişi raporundaki tespitler, olayın oluş şekline uygun görülmesi nedeniyle bilimsel veri ve içeriğe sahip denetime elverişli kabul edilmiş, hükme esas alınmıştır.
Mahkememizce Bakırköy Vergi Dairesinden celp edilen kayıtlara göre, davalı şirketin 01.08.2011 tarihinde vergi mükellefi olduğu Küçükçekmece Vergi Dairesinden 20.04.2012 tarihi ile nakil terk ettiği ve 02.02.2021 tarihi itibariyle …. sayılı tecil kapsamında 523,23TL borcunun olduğu belirtilmiştir.
Celp edilen ticaret sicil kayıtlarına göre, ….. sicil nolu, ….. Kozmetik müstahzarları A.Ş.nin, ……. Mah. ….- Bakırköy/İstanbul adresinde 75.000,00 TL sermayeli 06.05.2005 kuruluş tarihli olduğu, …’ın Yönetim Kurulu Başkanı, …’ ın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, …….’ın Yönetim Kurulu üyesi olarak tescilli olduğu, davalı şirketin en son 17.04.2012 tarihinde …… sayılı karar ile Karar defterine almış olduğu adres nakli dışında başka bir kararın alınmadığı, Ticaret sicile de tescil edilmediği, dava dosyasında Şirketle ilgili dava tarihi ve sonraki yıllara ait Mükellefiyet faaliyetiyle ilgili Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi beyannameleri ve diğer BA-BS bildirimlerinin verildiği yönünde bir bilgi olmadığı görülmüş, Mükellefi olduğu Küçükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğünce 31.12.2014 yılında Re’ sen terk olarak faaliyetine son verildiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK. Madde 530- (1) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir. (2) Dava açıldığında mahkeme, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
6102 sayılı TTK. Madde 531- (1) Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” Görüldüğü üzere, Kanun Koyucu çok açık bir şekilde haklı sebeple fesih davasının halka açık anonim ortaklıklar da dahil olmak üzere tüm anonim ortaklıklarda açılabileceğini kabul etmiştir. Hükümde, halka açık anonim ortaklıklarda azınlık olarak yüzde beş oranının yeterli olacağı ve sermayenin yüzde beşini temsil eden payların sahiplerinin fesih davasını açabileceği ifade edilmiştir
Dosyada yer alan ticaret sicil kayıtları ve genel kurullara ilişkin tutanaklar incelendiğinde; davacıların azınlık hissesine sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacıların azınlık haklarını kullanabilecek hisse oranına sahip olmaları nedeniyle, TTK. m. 531 hükmü uyarınca haklı nedenle fesih davası açma şartlarını taşıdıkları sonucuna varılmaktadır.
Anonim şirketler ile ilgili olarak haklı sebep kavramına ilişkin kanunlarımızda açık bir tanımlama bulunmamakla birlikte, sürekli borç ilişkileri doğuran sözleşmelerde, taraflara haklı sebeplerin varlığında taahhüt ettikleri sözleşme hükümlerini tamamen veya kısmen feshetme yetkisi tanınmaktadır. Haklı sebep, sürekli bir borç ilişkisine devam etmeyi, dürüstlük kuralı gereği çekilmez hale getirdiği kabul edilebilecek hukuki olgudur.
Öte yandan, kollektif ortaklıklar için yasal tanım mevcuttur. TTK. m. 245 hükmüne göre, “şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olması” haklı sebep olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım bir sermaye ortaklığı olan anonim ortaklıklar bakımından ancak niteliğine uygun düştüğü ölçüde uygulanabilir. Haklı sebebin “ortağı ortak olmaya iten nedenleri ortaklık ilişkisini sürdürmesini kendisinden beklememizi olanaksız kılacak oranda değiştirecek olan hukuki olgu”, “azınlığın hakkaniyete uygun ve fakat objektif olarak ortaklığın devam etmesinden umduğu faydaları ortadan kaldıran olgular” şekillerinde de tanımlanması mümkündür.
TTK.m.245/1 de; dört bent halinde sayılan Fesih nedenlerinin sınırlı olmadığı bu hallerin örnek olarak verildiği (1). bendin sonundaki “gibi haller” deyiminden açıkça anlaşılmaktadır. TTK.m.245 hükmünde böyle denilmekle birlikte haklı sebeple fesih kurumunun uygulanmasında TTK.m.124/2 hükmü uyarınca bir sermaye şirketi olan anonim şirketlerde konuya daha ihtiyatlı yaklaşılması gerekmektedir. Nitekim şahıs şirketlerinde ortakların kişiliği, sermayeye oranla daha önemli olduğundan ve ortaklar arasındaki güven ilişkisi daha ön plana çıktığından, bu hususlardaki zedelenmeler de haklı sebep teşkil edebilmekteyken, sermaye şirketlerinde ortakların kişiliğindeki aksaklıklar ve ortaklar arasındaki husumetin haklı sebep teşkil etmesi daha zor olacaktır.
TTK.nun 245/1 de (4) bent halinde haklı sebepler, ya şirket ortaklarının şahsından ya da ortakların şahıslarıyla hiç ilgisi olmayan nedenlerden doğmuş olabilir. TTK.m.245/1 de sayılan (4) bentteki haller ortaklara bağlı (sübjektif) sebeplerdir. Şirketin maksadının elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek maddi ve hukuki sebepler, (örneğin döviz yokluğu nedeniyle ithalatın uzun süre yapılamayacağının anlaşılması gibi) (objektif) sebeplerdir.
TTK.’nun 529’uncu maddesi uyarınca anonim şirket sermayesinin en az ondabirine sahip her ortak, muhik sebeplere dayanmak şartıyla şirketin feshini mahkemeden talep edebilir. Ancak, şirketin feshini gerektirecek haklı neden bulunduğunu ileri sürenin (davacının), bu iddialarını ispat etmesi gerekir. Yasa maddelerinde haklı nedenlerin tek tek sayılmamış olması ve davalı şirket ana sözleşmesinde de bu yolda bir düzenleme yapılmamış olması sebebiyle, haklı nedenlerin varlığının yargıç tarafından değerlendirilerek saptanması gerekir.
Türk Ticaret Kanunu m. 507/1 hükmüne göre her ortağın kar payı alma hakkı bulunmaktadır. Davalı şirketin, kurulduğu tarihten bu yana, genel kurulunun toplanarak kâr dağıtılmasına karar verdiğine ilişkin herhangi bir somut delile rastlanmamıştır.

Somut davada, dosyada bulunan ticaret sicili kayıtları, celp edilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporuna göre; feshi talep edilen davalı şirketin uzun yıllardan beri herhangi bir genel kurul toplantısı yapmadığı, dolayısıyla kuruluştan itibaren bir yıl geçtikten sonra şirketin yönetim kurulu üyelerinin görev süresi sona ermiş olmakla şirketin organsız hale geldiği, yine kurulduğu tarihten itibaren herhangi bir kar payı dağıtmadığı, sürekli zarar ettiği ve borca batık hale geldiği, şirketin adresten taşındığı, yeni adresinin bulunmadığı, gayri faal hale geldiğinden vergi dairesince resen terkin edildiği, bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; uzun süre organsız kalan, sürekli zarar eden, kar payı dağıtmayan ve borca batık hale gelen, gayri faal olması nedeniyle adresinden taşınan ve vergi dairesince re’sen terkin edilen davalı şirketin, haklı nedenle fesih şartlarının oluştuğu sonucuna varılmış, ayrıca davalı şirketin, borca batık olması hususu dikkate alındığında TTK. m. 376/2 hükmü uyarınca da, kanun gereği (TTK. m. 636/3) münfesih hale geldiği kabul edilmiş olmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil nolu, …’nin TTK’nun 531. maddesi gereğince FESİH VE TASFİYESİNE,
2-Tasfiye memuru olarak … T.C kimlik numaralı …’ın atanmasına, ücret takdirine yer olmadığına,
3-Tasfiye memurunun görevinin tasfiye kararının tescil edileceği tarihine kadar devamına, ticaret sicilde davacı tarafından masrafı karşılandığında ilanına,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik 26,30 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacılar tarafından yapılan 2.689,50 TL posta masrafı ile toplam harç gideri 116,60 TL ki toplam 2.806,10 TL. yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
6-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacılara iadesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere e duruşma ile katılan davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
31/03/2022

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)