Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/431 E. 2021/632 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/431
KARAR NO : 2021/632

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/06/2012
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/06/2021
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde …… sicil numarası ile kayıtlı bulunan ……. Mağazacılık Tic. Ve San. Ltd. Şti. nin ortaklarından olduklarını, davalı …’in bu şirketin müdürü olduğunu, davalı şirket müdürü beyanlarına göre şirketin devamlı olarak zarar ettiğinin bildirildiğini, şirketin ihtiyaçları olduğunu belirterek müvekkillerinden sürekli borç paralar alındığını, borç olarak verilen paraların iadesinin yapılmadığını, borç olarak ödedikleri toplam bedelden, sermaye payları toplamı olan 292.500 TL tutar düşülerek, kalan 1.562.500 TL alacağın tahsili yolundaki sözlü taleplerinin reddi üzerine, B.çekmece …… İcra Müd. …… esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi yaptıklarını, ancak şirket müdürü olan davalının itirazı üzerine, Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesinin ……. esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtıklarını, yapıan yargılamada 935.000 TL alacak miktarı üzerinden itirazın iptaline karar verildiğini, 625.000 TL elden ödenen miktara yönelik talebin ise davalı şirkete yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesi ile red edildiğini, alacaklısı bulundukları ……. Mağazacılık Tic. Ve San. Ltd. Şti. Nin, faaliyet göstermediği, fiilen bulunmadığı, hiçbir tahsilatın yapılamayacağının anlaşıldığını, müvekkillerinin, alacaklarının ödenmeyerek zarara uğratıldığını, bu zararlardan davalının TTK. 556. Maddesi yollamasıyla 336/5. Maddesi uyarınca sorumlu bulunduğunu, davalının müdürlük ve yöneticilik görevini gereği gibi yerine getirmediğini, iyi niyetli davranmadığını, kötü niyetli olarak hareket ettiğini, bu nedenlerle TTK. 336/5 maddesi uyarınca 3.500.000 TL zararın kısa vadeli avans faiz oranları üzerinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacıların, …… Mağazacılık Tic. San. Ltd. Şti. aleyhine Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin ……. esas Sayılı dosya ile dava açtıklarını, açılan davadaki iddiaların işbu davada da ileri sürdüklerini, bu haliyle davanın mükerrer ve haksız olarak açıldığını, davacıların haksız zenginleşme gayesine içinde olduklarını, ispatlanmamış ve haksız açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizin 03/10/2019 tarih ve …… Esas …… sayılı kararında “..-Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesinin ……. esas …… karar sayılı 12/07/2019 tarihinde kesinleşen ilamı dikkate alınarak 6100 sayılı yasanın 114/1-i maddesi gereğince kesin hüküm nedeniyle davanın usulden reddine,..” karar verilmiş, Mahkememizden verilen 03/10/2019 tarih ve …… Esas …… sayılı kararı İstanbul BAM ….. Hukuk Dairesi’nin18/06/2020 tarih ve ….. Esas ……. Karar sayılı ilamıyla kaldırılmakla işbu ( …… esas) dosya numarasını almıştır.
Dosya arasına celp olunan Büyükçekmece …… İcra müdürlüğünün …… esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacılar …… ve … tarafından davalı şirkete karşı borç verildiği belirtilen 1.562.500 TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesinin …… Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu 05/04/2011 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karar temyiz üzerine Yargıtay …… Hukuk Dairesinin …. Esas, ……. Karar sayılı ve 05/11/2012 tarihli ilamı ile bozulmuş, Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesinin ……. Esas sayılı dosyası üzerinden yargılamaya devam olunmuş, bu dosyadan verilen 02/04/2013 tarihli direnme olarak verilen karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun …… Esas, ……. Karar sayılı ve 18/03/2015 tarihli ilamı üzerine Yargıtay ……. Hukuk Dairesinin ……. Esas, …… Karar sayılı ve 10/06/2015 tarihli ilamı ile bozularak dosya mahkemeye iade edilmiş, ancak Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1/2’sine bakan hakimin Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesinde görevli olması nedeniyle, dava, Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesinin ……. esas sayılı dosyası üzerinden devam etmiş, …… esas sayılı davada, 13/04/2017 tarihinde karar bağlanmış, Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin ….. Esas, ……. Karar sayılı 16/05/2019 tarihli ilamı ile onanmış olup 12/07/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, dava dışı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde ……. sicil numarası ile kayıtlı bulunan ……. Mağazacılık Tic. Ve San. Ltd. Şti. nin yetkilisine karşı açılan sorumluluk davasıdır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 20/04/2021 tarihli bilirkişi raporu bilimsel veri ve içeriğe sahip, denetime elverişli bulunması sebebiyle hükme esas alınmıştır.
Mahkememizce aldırılan 20/04/2021 tarihli bilirkişi raporu “…Dava dışı şirketin zararının (borçlarını ödeyemez duruma gelmesinin) asıl kaynağı; şirketin yönetim hataları, yatırımlar, markalaşma süreci, şubeleşme gibi nedenlerin kar etmeyi engellemesi; davacıların da ortak olarak katıldıkları ve toplantılarda oy birliği ile alınan şirket yönetim kararları; davacılardan …’in şirket müdürü olarak görev yaptığı dönemlerde davalı ile birlikte imzasını taşıyan işlemlerden oluşmakta olup; bu durumda salt davalı tarafın eylemlerinin dava dışı şirketin zarar etmesine ve borçlarını ödeyemez hale gelmesine ve davacıların zararına sebebiyet vermediği; bu kapsamda davacıların davalıdan herhangi bir alacak durumunun olmadığı..” kanaatiyle tanzim edilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 573. Maddesinde, limited şirketlerde ortaklar şirket borçlarından sorumlu olmayıp sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde ön görülmüş olması kaydıyla ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdür.
Limited şirketlere ilişkin TTK. m. 556 hükmünün yollamasıyla, limited şirket müdürlerinin sorumluluğuna, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dair hükümler uygulanır. Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, esas itibariyle kusura dayalı bir sorumluluktur. Bu nedenle kusursuzluğunu ispat eden üye sorumluluktan kurtulur (TTK. m. 553) . Kusur sorumluluğunun esasları zarar, kusur, hukuka aykırılık ve illiyet bağıdır. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun doğabilmesi için bu unsurların tümünün gerçekleşmesi gerekir (Necla Akdağ-Güney, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, İstanbul 2008, s. 47).
Genel kusur sorumluluğundan farklı olarak TTK. m. 553 hükmü, kusursuzluğun ispatını karşı tarafa (yönetim kurulu üyelerine) yüklemiştir. Ancak bu istisna dışında yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk şartları ile genel kusur sorumluluğunun şartları arasında bir fark bulunmamaktadır. Bir başka deyişle iddia sahibinin, uğramış olduğu zararın miktarını, hukuka aykırılığı ve illiyet bağını ispatlaması gerekir. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu açısından kusur karinesinin öngörülmüş olması (kusursuzluğun ispatının yönetim kurulu üyeleri üzerine bırakılması); iddia sahibinin, uğramış olduğu zararın miktarını, hukuka aykırılığı ve illiyet bağını ispatlama yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.
Daha açık bir ifadeyle yönetim kurulu üyelerinin kusursuz olduklarını ispat edememeleri durumunda, onların mutlaka sorumlu olmaları gerektiği anlamına gelmez. Bunun için ortada bir zararın, hukuka aykırılığın ve zarar ile hukuka aykırılık arasında illiyet bağının bulunduğunun ayrıca ispatlanması gerekir. Bu unsurlardan birisinin gerçekleşmemesi (kanıtlanamaması) halinde, sorumluluk doğmaz.
TTK nun 644.madde uyarınca şirket yöneticilerinin sorumlulukları hakkında anonim şirketin bu hususlara ilişkin hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK hükümleri arasında mülga TTK’nin 341. maddesi gibi açık bir düzenleme olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK’nin 618/3-c maddesi ve 644. maddesi yollamasıyla 553. madde ve 408/1 ve 479/3-a maddelerindeki düzenlemeler karşısında limited şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gereklidir.(Yargıtay 11.HD nin 2018/2242 esas ,2019/7531 karar sayılı ve 26.11.2019 tarihli ilamı)
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, yapılan işlemler sonucunda bir zararın oluşması halinde, bu zarar nedeniyle yöneticilerin sorumluluğuna gidilebilmesi için işlemi yapan yöneticilerin kusurlu olduklarının da ayrıca kanıtlanması gerekir. Bir başka deyişle, basiretli davranmakla yükümlü olan bir yöneticinin yapmaması gereken işlemlerin davalı tarafından yapılmış olduğunun ve bunun sonucunda da bir zararın meydana geldiğinin kanıtlanmış olması gerekir. Aksi takdirde enflasyon ve kur farkı da dahil olmak üzere şirketin uğramış olduğu her türlü işletme zararının yöneticilerden tahsili imkanı doğmuş olur ki, böyle bir sonuç, yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin hükümlerin düzenlenme amacıyla bağdaşmadığı gibi ticari işletmenin kar edebileceği gibi yapmış olduğu faaliyetin taşıdığı ticari riskler nedeniyle zarar etme ihtimalinin de bulunması, özelliğiyle de bağdaşmaz.
Limited şirketin müdürlerinin devredilmez görev ve yetkileri arasında “… Şirketin yönetimi için gerekli olduğu takdirde, muhasebenin, finansal denetimin ve finansal planlamanın oluşturulması…. Şirket finansal tablolarının, yıllık faaliyet raporunun ve gerekli olduğu takdirde topluluk finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun düzenlenmesi…” hususları da girmektedir (TTK. m. 625). Bu görevler dikkate alındığında, uzun süreden beri şirket müdürü olan ve bu yetkisine dayanarak şirket adına bir takım işlemler yapan davalının, şirketi yönettiği dönemde, şirketin defter ve kayıtlarının tutulmasından ya da en azından şirket adına almış olduğu ödemeleri şirketin ticari defter ve kayıtlarına işlenmesinden de sorumlu olmaları gerektiği açıktır.
Bütün bu hususlar dikkate alınarak, davalının görev yaptıkları dönem itibariyle şirketin elde etmiş olduğu gelirlerin ve şirkete ödenen paraların usulüne uygun olarak şirketin menfaatlerine harcanmış olduğunun davalı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde basiretli davranma yükümlülüğünü ve yukarıda anılan yasa hükümlerini ihlal eden davalının makul bir harcama sebebi gösteremediği bedellerden sorumlu olması gerektiği açıktır. Bu konuda ispat yükü, şirketin hesap ve kayıtlarını tutan ve şirketi basiretli yönetmekle yükümlü olan davalıdadır.
Dolayısıyla yapılması gereken husus, davalının görev yapmış olduğu dönem esas alınarak, davacılar tarafından davalıya ve şirkete yapılan ödemeler tespit edilerek, bu ödemelerden davalı tarafından şirket lehine ödendiği ispat edilen veya ödendiği karine olarak kabul edilen (örneğin elektrik, su faturaları ile kira gibi) tutarların tenzil edilmesidir. Bu durumda çıkacak olan (davalı tarafından şirket lehine kullanıldığı ispat edilemeyen) bakiyenin davalının şirkete vermiş oldukları zarar tutarı olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Davacılar, dava dışı …… Mağazacılık Tic. Ve san. Ltd. Şti.’nin ortağı olarak 08/08/2007-31/07/2008 tarihleri arasında şirkete sermaye dışında şirkete borç olarak ödemiş oldukları tutarın tahsili amacıyla Büyükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibe itiraz üzerine durduğunu; Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.04.2017 tarih ve ……. E., ……. K. sayılı ilamı ile itirazın 1.560.000,00-TL üzerinden iptaline karar verildiğini; icra takibinin şirkete ait mal bulunmaması nedeniyle semeresiz kaldığını; davacıların ortak olduğu şirketin müdürü olan davalının TTK.m.336/5 gereği uğradıkları zarardan sorumlu olduğunu iddia ederek 3.500.000,00-TL zararın 3095 Sayılı Kanun 2/2 gereği kısa vadeli kredi avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davacıların icra takip tarihi itibariyle dava dışı şirketten olan alacak miktarı 1.560.000,00-TL olarak Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… E. sayılı dosyasından verilen 13.04.2017 tarihli (K……. ) kesinleşen mahkeme kararı ile tespit edilmiştir.
Davalının müdürlük ve yöneticilik görevini yerine getirip getirmediği, şirketin zarara uğramasının nedenleri ve zararın kaynağı hususunda inceleme yaptırılmış, 2007-2008 ve 2009 yıllarına ait zarar miktarları tespit edilmiştir. Zarar nedenleri olarak, Şirket ortakları tarafından alınan kararlarda görüldüğü gibi: şirketin faaliyet ağlarını genişletmek ve Marka yaratmak amacıyla yapmış olduğu harcamaların, davacı ortak …’in müdürlükten istifa etmeden önceki ortak yetkili müdür olarak faaliyet dönemlerindeki yapılan giderler olduğu; Şirket faal olduğu dönem içinde personel ve diğer giderlerle, ham madde maliyetlerini karşılamak üzere yapmış olduğu harcamaların ortakların finansmanıyla karşılandığı tespit edilmiştir.
Davacılar ……. ve …’in dava dışı …… Ltd. Şti.’ne sermaye borçları dışında, 2008 yılı içerisinde 1.560.000,00-TL ödeme yaptıkları ve şirketten bu tutarda alacaklı oldukları Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen itirazın iptali davasında karara bağlanmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, toplanan tüm deliller ile alınan bilirkişi raporuna göre, Şirket yöneticilerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için basiretli davranmakla yükümlü olan bir yöneticinin yapmaması gereken işlemlerin davalı tarafından yapılmış olduğunun ve bunun sonucunda da bir zararın meydana geldiğinin kanıtlanmış olması gerektiği, bu çerçevede konusunda uzman bilirkişi tarafından incelenen ticari defterler ve dosya kapsamında yapılan incelemeler sonucunda, dava konusu olayda, davacıların şirkete borç olarak verdikleri tutarı icra takibine rağmen tahsil edememek şeklinde gerçekleşen bir zararının bulunduğu, davalı …’in 2008 yılı içinde dava dışı …… Ltd. Şti.’ne sermaye koyma borcu dışında 1.217.306,59-TL ödeme yapmış olduğu bu nedenle şirketten bu tutarda alacaklı olduğu, Davalı …’in ortağı bulunduğu……. Dış Ticaret ve Tekstil San. Ltd. Şti. tarafından dava dışı …… Ltd. Şti.’ne 374.600,69 TL ödeme yaptığı ve bu tutarda dava dışı şirketten alacaklı olduğu İtibar edilen bilirkişi raporunda tespit edilmiş olmakla, bu haliyle davalının ortağı olduğu……. Dış Ticaret Ltd. Şti. tarafından da şirkete borç verilmesi nedeniyle zararlarının mevcut olduğu, şirket zararının sadece davalı tarafın eylemlerinin dava dışı şirketin zarar etmesine dolayısıyla borçlarını ödeyemez hale gelmesine ve davacıların zararına sebebiyet vermediği, ortaya çıkan zarardan davacıların da sorumluluğunun bulunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun tarihi ve taraflar arasındaki dava tarihleri dikkate alındığında, eski TTK 338’de bu konuda bir kusur karinesi kabul edilmiş ve sorumluluk davasının davacılarının yönetim kurulu üyelerinin kusurunu ispatla yükümlü olmadıkları, sadece zararın varlığını ispatın yeterli olduğu, sorumluluktan kurtulmak isteyen yönetim kurulu üyesinin kusursuzluğunu ispatlamak zorunda olduğu benimsenmiş olup, dava dışı şirketin zararının asıl kaynağının; şirketin yönetim hataları, yatırımlar, markalaşma süreci, şubeleşme gibi nedenlerin kar etmeyi engellemesi; davacıların da ortak olarak katıldıkları ve toplantılarda oy birliği ile alınan şirket yönetim kararları; davacılardan …’in şirket müdürü olarak görev yaptığı dönemlerde davalı ile birlikte imzasını taşıyan işlemlerden oluşmakta olup bu durumda salt davalı tarafın eylemlerinin dava dışı şirketin zarar etmesine, borçlarını ödeyemez hale gelmesine sebebiyet vermediği, bu haliyle şirket yönünden doğrudan zarar, davacı ortaklar yönünden dolaylı zarar olup zararın şirkete ödenmesinin istenebileceği dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınan 51.975,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 51.915,70 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama 267,00 TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 123.625,00 TL avukatlık ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacılar vekili, davalı vekili ve davalı asilin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/06/2021

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)