Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/407 E. 2021/288 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/407 Esas
KARAR NO : 2021/288

DAVA : Mülkiyet (Tespit İstemli)
DAVA TARİHİ : 07/02/2020
KARAR TARİHİ : 09/03/2021
KARAR YAZILMA TARİHİ : 17/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 13/03/2019 tarihli otomobil satış sözleşmesi imzalandığını ve davalının kendi adına kayıtlı bulunan ….. plakalı aracı davacı ……. Ltd. Şti.’ye 105.000,00-TL bedel ile satıldığını, satış bedelinin tamamının davalıya ödendiğini, sözleşme hükmüne rağmen davalının aracın ruhsat devrini yapmadığını, hatta müvekkiline zarar vermek için aracın kredi borçlarını ödemeyerek aracın yakalanmasını sağladığını, araç hakkında kötüniyetli olarak yakalama çıkartan davalının daha sonra aracın borcunu kapattığını ve kendisinin teslim aldığını, kendisinden defalarca aracın ruhsat devrinin yapılması istenmiş ise de davalının kötüniyetli olarak bu devri yapmadığını, son olarak da aracı bankadan kendisinin teslim almasına rağmen devir etmediğini hatta araç ruhsatının kayıp olduğundan bahisle yeni ruhsat çıkartarak kötüniyetini ortaya koyduğunu, müvekkilinin edindiği bilgiye göre de davalının aracı satma hazırlığı içinde olduğunu, aracın satışı halinde müvekkilinin hem ödediği parayı alamayacağını hem de parasını ödediği aracın devir ve tescilinin imkansız hale geleceğini, iş bu nedenle bu davanın açılmasının zorunlu olduğunu, aracın üzerinde 3. kişilere devir ve tescilinin engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davanın kabulü ile …… plakalı aracın müvekkili adına devir ve tescilini, devir ve tescil kararı verilene kadar araç üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, tedbiren aracın yeddiemin olarak müvekkiline veya mahkemenini belirleyeceği bir 3. şahsa yeddiemin olarak teslimini, davalı şirketin hisselerinin devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesini, aracın devir ve tescilinin aynı şekilde mümkün olmaması halinde ödenen 105.000,00-TL araç bedelinin ödeme tarihi olan 13/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının öne sürmüş olduğu araç satış sözleşmesinin geçersiz olduğunu, geçersiz olan iş bu satış sözleşmesine dayanarak aracın mülkiyetinin devir ve tescilinin istenemeyeceğini, müvekkiline iş bu araca yönelik davacı tarafça herhangi bir ödeme yapılmamış olduğunu, ödeme yapıldığının iddia eden davacı tarafın bu iddiasını ispatlamakla mükellef olduğunu, haksız ve hukuka aykırı olarak konulan tedbirin kaldırılması gerektiğini, haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış iş bu davanın reddini, yargılama ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, satım sözleşmesine dayalı araç mülkiyetinin tespiti ile tescil istemine ilişkin olup mümkün olmaması halinde araç bedelinin iadesine ilişkindir.
Dava 07/02/2020 tarihinde Bakırköy …… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …… Esas sayılı dosyası ile açılmış olup 08/04/2020 tarihinde mahkemece verilen görevsizlik kararı üzerine 08/07/2020 tarihinde mahkememiz esasına kaydedilmiştir.
HMK’nun 115. maddesinde “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nun 114/1. maddesinde dava şartları tahdidi olarak sayıldıktan sonra 2.fıkrada “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir.
7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ile bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak belirtilmiş, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülecek olan bazı davalarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı hâline getirilmiştir.
Yine 7155 sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi hükmünde “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; davacı yana arabuluculuk son tutanağının sunulması için ihtar yapıldığı, davacı yanca ilk oturum tarihi ve son oturum tarihi 13/01/2021 olan arabuluculuk tutanağının dosyaya ibraz edildiği, her ne kadar Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nin ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin görevsiz mahkemeden dosya görevli mahkemeye gelinceye kadar arabuluculuk dava şartının tamamlanması halinde davaya devam edileceği yönünde değerlendirme yapılmış olsa da dosyanın mahkememize 08/07/2020 tarihinde geldiği, arabuluculuk tutanak tarihi dikkate alındığında yaklaşık 6 ay sonrasına ait olduğu anlaşılmakla davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine,
2-Alınması gerekli 59,30-TL harcın davacı tarafça yatırılan 1.716,29-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.656,99-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının yatırmış olduğu 7,80-TL vekalet harcı, 12,30-TL vekalet pulu olmak üzere toplam 20,10-TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalıya verilmesine,
5-Davalının kendisini davada vekille temsil ettirmesi nedeniyle yürürlükteki AAÜT 7/2. maddesi gereğince hesap edilen 4.080,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsil edilerek davalıya verilmesine,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/03/2021

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)