Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/397 E. 2022/175 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/397
KARAR NO : 2022/175

DAVA : Kayyım atanması.
DAVA TARİHİ : 26/09/2019
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2022
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: TALEP: Davacı vekili tarafından yetkisiz mahkemeye sunduğu 26/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan davacının şirkette toplamda %21 oranında hisse sahibi olup aralarındaki işbölümü nedeniyle ağırlıklı olarak şirket faaliyetlerine katılmakta olduğunu, daha doğrusu şirket kurulduktan ve özellikle 2013 yılından sonra şirketin büyümesi ve şubelerin açılması neticesinde şirkette %55 payı olan davalı …’ün müvekkilini şirketten uzaklaştırması işyerlerine gelişlerini engellemesi ve hesap vermemesi neticesinde müvekkilinin 2014 yılından beri şirkettin tüm işleyeşinden habersiz kaldığını, şirket ortaklarının kardeşleri olması ve sürekli sorunların üstünü anne ve babalarının kapatması sonucunda iş bu davayı açmalarını geçiktirdiğini, ancak davacının şirket kayıtlarına ulaştıkları uzaktan masa üstü bağlantıları ve muhasebe programı şifrelerine erişimleri, davalılar tarafından bir süre önce kapatıldığını, davacının kısaca şirkete ve kayıtlarına ulaşamadığını, davalı ortaklardan hissedar …’ün 2016 yılında ….. Pazarlama ve Ticaret A.Ş. adı altında dava konusu şirket ile aynı isimde ve aynı sektörde anonim şirketi daha kurduklarını, bu anonim şirketin merkezi de dava konusu ……. Tatli Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin merkezi ile aynı yerde olduğunu, davalıların aynı isimde ancak tüzel kişiliği farklı benzer bir şirketin aynı yerde kurulması haksız rekabet kurallarına aykırı olduğu gibi aynı zamanda da suç teşkil ettiğini, dava konusu şirketin, bu yeni şirket üzerinden içinin boşaltılması tehlikesi mevcut olduğunu, dava konusu şirketin satışlarına ilişkin olarak davalının eylemlerinden ötürü büyük bir zarar doğmakta olduğunu, bu zararın davalı …’e bildirildiğini, fakat yanıt olarak ‘ben nasıl istersem öyle yaparım ‘ gibi hukuki ve ekonomik olmayan bir cevap verildiğini, bu yapılan usulsüz işlemler, TTK kapsamında ağır bir suç teşkil ettiğini, davalılardan … şirket yönetimi arasında fabrikaya alınan hizmetler için teklif mektuplarına aynı imza sirkülerinde olduğu gibi müşterek çift imza atılması gerekirken tek imza ile alım yapıldığını, bu hususun şirket ana sözleşmesine aykırı olduğunu, 2016 yılında şirket ortağı … sürekli dava konusu olan şirketin içini boşaltarak, şirkette bağlı şubeleri zarar ediyor gerekçesi şubelerin bir kısmım kendi nam ve hesabına kurduğu tarafından kurulan ….. Pazarlama ve Ticaret A.Ş.’ne devrini sağladığını, yani davalı …’ün usulsüz bir şekilde diğer şirket ortaklannı zarara uğratacak şekilde dava konusu şirketin şubelerini kendi şirketi olan …… Pazaralama ve Ticaret A.Ş.’ye devrini sağladığını, bu husus tüm muhasebe, banka ve sair kayıtlar da mevcut olduğunu, yukarıda somut olarak anlatılan vakıalar hep birlikte değerlendirildiğinde; ilerde telafisi imkansız sonuçlar doğmaması adına şirket yönetimine geçici olarak ihtiyati tedbir mahiyetinde kayyım ataması yapılmasına karar verilmesini, davalarının kabulünü davalılardan …’ün dava konusu ……. Tatlı Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin temsil yetkisi kalmadığının tespiti ile bu yetkisinin kaldırılmasını, dava konusu şirkete ana sözleşmesi hükümleri kapsamında görev yapmak üzere yönetim kayyumu atanmasını, bu atamaya ilişkin iş ve işlemlerin resen mahkemece belirlenmesini, davalıların şirketi zarara uğratmaları nedeniyle kendilerine maddi ve manevi tazminat haklarının saklı tutulmasını, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu iddiaları tümüyle reddettiklerini, davacı asil alı konulduğunu, iddia ettiği eylemlerden, kendi iradesi ile kaçındığını ve şirketin faaliyetlerini aslen kendisi güçleştirmekte olduğunu, davacının gerçek dışı iddialarını, var ise, somut deliller ile ispatlaması gerekmekte olduğunu, davacı kendisinin çalışmaması, kardeşlerinin çalışması ve çalışmadan kazanma amaçlı olarak ….’nin büyümesine engel olmaya çalışmış, diğer kardeşlerin işbu tıkanmayı aşmak için kendisi ikna etmelerini, tavizler vermelerini beklediğini, başlangıçta davacı asili ikna amaçlı çok sayıda fiili taviz veren diğer kardeşler, tavizlerin sonunun olmadığını görünce artık talepleri reddettiklerini, davalı şirket kayıtları TTK hükümleri çerçevesinde tüm ortakların incelemesine açık olduğu gibi, bizzat muhasebe bölümünde çalışan personelden dilediği bilgiyi, belgeyi alabilir durumda olduğunu ve hatta sıkça gidip bilgi, belge almakta olduğunu, davacı asil davalıların kendisini şirketten uzak tutmaya çalıştığını iddia ettiğini, ancak bu hususa ilişkin, bu süreç boyunca davalılara herhangi bir ihtar, uyarı, talep ve benzeri bir istemi olmadığını, müvekkili …, şirketin büyümesinin ve yeni şubeler açılmasının önünün tıkanması üzerine, kendi kazanç elde etme potansiyelinin oldukça altında kaldığını fark ettiğini ve davalı şirkete zarar verme saiki olmaksızın 2002 yılından bu yana şahsen sevk ve idare ettiği işyerini şirkete çevirdiğini, bir isim bulduğunu, patentini aldığını ve markalaşmaya karar verdiğini, davalı …’ün kurucusu olduğu ve haksız rekabet ortamı yarattığı iddia edilen şirketin kuruluş tarihi 22.04.2015 olup, dava tarihi ile kuruluş tarihleri arasında yaklaşık 4.5 yıl bulunmakta olduğunu, eğer davalı müvekkil …, davalı şirketi zarara uğratmayı amaçlamış olsaydı, bu zamana kadar davalı şirket iflas etmiş olmalıydı, huzurdaki dava kötü niyetli olarak açılmış olup, davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddini beyan ve talep etmiştir. Fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıylı davacının, haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli davasının reddini, davalı ….’nin yönetimine kayyım atanması talebinin yersiz olduğunu ve reddini, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin tümüyle reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı tarafça açılan davalının şirket temsil yetkisinin kaldırılması ve dava konusu şirkete yönetim kayyımı atanması istemine ilişkindir.
HMK’nun 310.maddesi uyarınca, feragat ve kabul hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Aynı Kanun’un 311.maddesi uyarınca da feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Bu kapsamda davacı ve davalılar vekillerinin vekaletnamedeki yetkiye dayanarak UYAP sistemi üzerinden e- imzalı olarak gönderdiği 15/02/2022 tarihli dilekçede, tarafların karşılıklı olarak anlaştıkları, anlaşma nedeniyle dosyadaki tüm taleplerden feragat ettiklerini, karşılıklı olarak vekâlet ücreti ve yargılama gideri talebinin olmadığı bildirilmiş olmakla yargılamanın uzamaması bakımından duruşma günü beklenmeksizin dosya resen ele alınmış aşağıdaki şekilde feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Feragat nedeniyle davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harç peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile eksik 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Talep edilmediğinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğ edileceği tarihten itibaren başlatılmak suretiyle 2 haftalık yasal süresi içerisinde mahkememize sunulacak dilekçe ile Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere HMK.320/1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 16/02/2022

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)