Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/383 E. 2021/998 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/383
KARAR NO : 2021/998

DAVA : Yönetim kurulu ve genel kurulda alınan kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti ve kayyum atanması.
DAVA TARİHİ : 30/06/2020
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/11/2021
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkili …’un, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ……. Ticaret Sicil Numaralı ve ……. Mersis Numaralı ……. İnşaat Turizm Mad. Su Getirme San. ve Tic. A. Ş. hisselerinin % 50 (yüzde elli) sine sahip olduğunu, müvekkiline herhangi bir bildirim yapılmaksızın toplantı yapılması sebebi ile; davalı Şirket yönünden; davalı şirketin 02 Mart 2020 tarihli, …… sayılı, 04 Şubat 2020 tarihli, …… sayılı ve 03 Aralık 2019 tarihli, ….. sayılı Yönetim Kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine, mahkemenizin aksi kanaatte olması halinde ise anılan kararların iptaline, davalı şirketin 29 Şubat 2020 tarihli 2017-2018 yıllarına ait olağan genel kurulunun ve genel kurulda alınan bütün kararların yok hükmünde olduğunun tespitine, mahkemenizin aksi kanaatte olması halinde iptaline, İleride telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurması ihtimali dikkate alınarak; dava konusu 29.02.2020 tarihli genel kurulda alınan tüm kararlar ile davalı şirketin 02 Mart 2020 tarihli, ….. sayılı, 04 Şubat 2020 tarihli, …. sayılı ve 03 Aralık 2019 tarihli, …… sayılı Yönetim Kurulu kararları hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve bu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına, davalı şirket ve diğer davalılar yönünden; davalı şirketin Genel Kurulunun usulüne uygun toplanması, Yönetim Kurulunun usulüne uygun teşekkül ettirilmesi ve yine usulüne uygun Genel Kurul ve Yönetim Kurulu kararları alınması için davalı şirkete kayyum atanmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: genel kurul kararlarında gerekli nisabın sağlandığını, toplantıların davacı …….’un bilinen adresine tebligat yapıldığını, davacının iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu beyan ederek taleplerin zamanaşımından reddine karar verilmesini, aksi halde haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin yönetim kurulu ve genel kurulda alınan kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti ve kayyum atanması taleplerinden ibarettir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler dikkate alınarak, davalı şirketin ve dava dışı …… Otomotiv San. Ve Tic. A.Ş.nin 2017/2018/2019 ve 2020 yıllarına ait ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememizce aldırılan 07/09/2021 tarihli bilirkişi raporu bilimsel veri ve içeriğe sahip, denetime elverişli bulunması sebebiyle hükme esas alınmıştır.
Davacı yanca davalı şirketin 29/02/2020 tarihli genel kurulda alınan tüm kararlarının TTK’nın 445. vd. maddeleri uyarınca yok hükmünde ve mutlak butlanla batıl olduklarının tespiti veya iptali ile davalı şirketin 02 Mart 2020 tarihli …. sayılı, 04 Şubat 2020 tarihli ….. sayılı ve 03 Aralık 2019 tarihli …… sayılı yönetim kurulu kararlarının iptali ile bu kararların da HMK’nın 389 ve TTK’nın 449 maddeleri uyarınca yürütülmesinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davalı şirkete tedbiren kayyım atanmasını talep etmiştir.
02.03.2020 tarihli ….. sayılı, 04.02.2020 tarihli ….. sayılı ve 03.12.2019
tarihli, ……. sayılı Yönetim Kurulu Kararları yönünden inceleme ve değerlendirme;
Davacı tarafından söz konusu kararların öncelikle yoklukla malul olduğuna aksi halde
iptaline karar verilmesi talep edildiğinden evvelimerde bu kavramlar üzerinde durma gereği hasıl olmuştur.
Yokluk hali yönünden; hem kanun koyucu hem de bazı yazarlar, yokluk halini ayrı bir başlık
altında ele almakta, geçersizlik (butlan) kavramlarını ise hükümsüzlük kavramı ile eşanlamlı
olarak kullanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise hükümsüzlük hallerini yokluk ve butlan
olarak iki alt başlık altında incelenmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2013/11-1048, K.
2014/430, T. 2.4.2014)

Yönetim kurulu kararının oluşabilmesi için iki kurucu unsura ihtiyaç vardır. Bunlar; yönetim
kurulu toplantısının yapılması ve yönetim kurulu üyelerinin bu toplantıda karar almasıdır.
TTK’da yönetim kurulu toplantıları; klasik usulde fiziki ortamda yeter sayıda üyenin bir araya
gelmesi şeklinde yapılması mümkün olduğu gibi, yönetim kurulunun toplantı yapmaksızın karar
alması (m. 390/4) veya elektronik ortamda sanal toplantı (m. 1527/1) şeklinde yapılması da
mümkündür.

Bu iki kurucu unsurdaki bir eksiklik olması halinde yönetim kurulu kararı yok hükmünde
olacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre; yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmediğinden bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman
ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen tespit edileceği ifade edilmiştir. (
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2013/11-1048, K.2014/430, T. 2.4. 2014. )
Butlan ise; bir hukuki işlemin kurucu unsurlarının tam olmasına karşın, geçerlilik unsurlarının
olmaması veya eksik olması halidir, söz konusu hukuki işlem ya ölü doğmuştur ya da sakat bir
hukuki işlemdir. Butlan, yapılan hukuki işlemlerin hukuk düzeni tarafından öngörülen geçerlilik
şartlarını taşımamasından dolayı başlangıçtan itibaren hüküm ve sonuç doğurmamasını ve söz
konusu işlemlerin yeniden canlandırılmasındaki imkânsızlığı ifade eder.
Genel hükümlere baktığımızda; yönetim kurulu kararlarının şeklen mevcut olmasına karşın
içerik bakımından imkânsız, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik
haklarına aykırı olması, bu kararların butlanına yol açar (TBK m. 27/1).23 Genel hükümlerin yanı sıra ayrıca TTK m. 391’de butlan sebepleri örnekleme yoluyla şu
şekilde ifade edilmiştir:
a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,
c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların
kullanılmalarını kısıtlayan veya güçleştiren,
d) Diğer organların devredilmez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar
batıldır.
TTK m.391 hükmünün gerekçesinde, “düzenlemenin amacı, dava olanağını tanıyarak ve
iptal edilebilir kararlarla batıl kararlar arasındaki farka açıklık getirerek pay sahibinin
korunmasını güçlendirmektir” şeklindedir. Bu gerekçede “iptal edilebilir kararlar”dan söz
edilmekle birlikte TTK’da YK kararlarının iptaline ilişkin genel bir düzenleme getirilmemiştir.
Gerekçede, YK kararlarının geçersiz sayılacağı hallerin örneklerle (sayım yoluyla) düzenlendiği
ve geçersizlik konusunda genel hükümlere de başvurulabileceği dile getirilmiştir. Yani TTK 391.
maddede ki geçersizlik halleri sınırlı değildir.
Yönetim kurulu kararlarının butlanla sakat olduğunun tespit edilmesi, yönetim kurulu
kararının alındığı tarihten itibaren geçersiz sayılması ve bu karara dayanılarak yapılan işlem ve
uygulamaların da kural olarak geriye etkili olarak geçersiz olması sonucunu doğurur. Böyle bir
yönetim kurulu kararı, ne ortaklığa ne pay sahiplerine ne de alacaklılara karşı hüküm ifade eder.
Belli bir süreye tabi olmaksızın her zaman geçersizliği ileri sürülebilir.
Yönetim Kurulu Kararlarının iptali yönünden ise; Yönetim kurulu kararları aleyhine kural
olarak iptal davası açılamamaktadır. Bu durum TTK m. 391’in gerekçesinde “Yönetim kurulu
kararları iptal edilemez. Buna karşılık bâtıl yönetim kurulu kararlarına karşı tespit davası açılabilmesi (genellikle) kabul edilmekte, kanunlar bu yolda hükümlere yer vermektedir.” şeklinde
belirtilmiştir.

Bu genel değerlendirmeler çerçevesinde dava konusunda yapılan değerlendirmede;
Kanun ana sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim
kurulunun üye tamsayısının çoğunluğuyla toplanabileceğini açıkça hükme bağlamıştır (TTK m.
390/1). Ana sözleşmede aksine bir düzenleme bulunmadığı takdirde yönetim kurulu kararları
toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğuyla alınır (TTK m. 390/1). Yönetim kurulu
toplantılarında her üyenin bir oy hakkı bulunmaktadır.

Yönetim kurulunun toplantıya davet usulü TTK‟da düzenlenmemiştir. Ortak kabul,
toplantıdan haberdar edecek ve herhangi bir uyuşmazlık çıktığında bu hususu ispat için yeterli
vasıtalarla davetin yapılmış olmasıdır.
Dosya içeriği itibarı ile batıl olduğunun tespiti istenen yönetim kurulu kararlarının
alındığı toplantılara üyelerin ve özellikle davacının çağrıldığına dair delil mevcut değildir. Bu
niteliği itibarı ile toplantının çağrısız usulle yapıldığının kabulü halinde TTK m.390/4 fıkrası
“Üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları,
kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye
tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm
yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır” hükmü
uyarınca önerinin davacı yönetim kurulu üyesine yapılmış olması kanunun amir hükmü
gereğince geçerlilik şartıdır. Davacıya bu yönde bir öneri yapıldığına dair de dosya içeriği itibarı
ile delil mevcut değildir. Yoklukla malullükte karar “kurucu unsurları içermemesi” nedeniyle
mevcut değilken, geçersizlik halinde karar mevcut olmakla birlikte “geçerlilik unsurlarını
içermemesinden” dolayı ölü doğmuş kabul edilmektedir.
Butlan yönünden yapılan değerlendirme sonucu olarak; olayda TBK m. 27/1 de ki butlan
sebeplerinden olan “Kanunun Emredici Hükümlerine Aykırılık” yönünden butlana tabi
tutulabileceği değerlendirilmiştir. Zira yukarıda izah edildiği üzere TTK m.390/4 fıkrası uyarınca
çağrısız usulle yapılan yönetim kurulu toplantısının geçerlilik şartı olan “Aynı önerinin tüm
yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması” şartı olayda gerçekleşmediğinden dava konusu
yönetim kurulu kararlarının butlana tabi olacağı, davalı ortaklarca yapılan
fiktif işlemlere zemin hazırlama, davacı ortağın karar alma ve yönetime katılma hakkını kısıtlama
amacı taşıyan bu niteliği itibarı ile “Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin
korunması ilkesini gözetmeyen”, “Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını
ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan veya güçleştiren” nitelik taşıması sebebiyle
dava konusu yönetim kurulu kararlarının butlanla batıl olduğunun tespiti talebi yerinde görülmüştür.
29.02.2020 tarihli 2017-2018 yıllarına ait Olağan Genel Kurulunun ve genel kurulda alınan kararların iptalinin gerekip gerekmediği yönünden inceleme ve
değerlendirme;
Davacı …’a genel kurula davet mektubunun ……
barkod numaralı posta alındısı ile “ ….. Mah. ….. Sok. No:6 Çankaya/ANKARA” adresine
olmak üzere tebliğe çıkarıldığı, tebligatın 13.02.2020 tarihli “Alıcı adresten taşınmıştır”
açıklaması ile iade olunduğu görülmüştür.
Yapılan inceleme ve
değerlendirme sonucu olarak mahkememizce batıl kabul edilen yönetim kurulu kararı uyarınca yapılan
davet üzerine teşekkül etmiş olan genel kurulda alınmış olan kararlarında bir bütün olarak
yoklukla malul olduğu kanaatine varılmıştır.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; davacı, davalı şirkette %50 pay sahibi olup, 03.03.2017 tarihli …. sayılı yönetim kurulu kararı ile yönetim kurulu üyesi olduğu, buna göre diğer yönetim kurulu üyesi … ile müşterek imza ile şirketi temsile yetkili olduğu, daha sonra davacıya herhangi bir bildirim olmaksızın şirket yönetim kurulunun diğer yöneticiler … ve …’ın katılımı ile 03.12.2019 tarihinde gerçekleştirilip, alınan …… sayılı karar ile … ve …’ın birlikte atacakları imza ile şirketi temsil edebilmelerine olanak sağlayacak şekilde karar alındığını, bu surette davacının yönetim yetkisinin etkisiz hale getirildiğini, daha sonra yine müvekkiline bildirilmeyen ve aynı yöneticilerin katılımı ile yapılan yönetim kurulunda alınan 04.02.2020 tarihli …… sayılı dava konusu karar ile 29.02.2020 tarihli genel kurul kararının alındığını, genel kurula ilişkin de davacıya yasaya uygun çağrı yapılmadan genel kurulun icra edildiğini, genel kurulda TTK’nın 436. maddesi kapsamında oydan yasaklı olanların oylarıyla kararlar alındığı ileri sürülmüştür.
Dava dışı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen irsaliyeli faturanın itibar edilen 07/09/2021 tarihli bilirkişi raporunun 3.3 maddesinde açıklanan ve tespit edilen gerekçelerle usulsüz bir işlem olduğu, dava dışı
şirketin bu faturayı düzenlemesinin tamamen davalı şirketin alacak bakiyesinin kapatılmaya
ve davalı şirketi borçlandırmaya yönelik olduğu,
davalı şirket açısından adil davranılmadığı, bu hali ile de şirketin kötü yönetilmesine
sebebiyet verildiği, bu yapılan işlemler ile davacı tarafın gelir kaybına
sebebiyet verildiğinin tespit edildiği, davacı iddiaları, sunulan yönetim kurulu kararları ile dava konusu genel kurula ilişkin toplantı tutanağı örneği, davalılar adına sunulan cevap dilekçesi ve ekleri kapsamında, yönetim kurulu toplantılarından yönetim kurulu davacının haberdar edildiğine ilişkin dosya bu aşamaya kadar bir belge sunulmadığı görülmektedir. Butlanla sakat olduğu iddia edilen kararların alındığı yönetim kurulu toplantılarının davacıya usulüne uygun davet ve bildirim yapılarak gerçekleştirildiğine dair bir kanıt sunulmadığından, iptali istenen genel kurul toplantısında alınan kararlarının da butlanla sakat yönetim kurulu kararına dayalı olarak yapıldığı yönündeki iddialar yönünden ispat koşullarının oluştuğu, bu durumda TTK m. 390/4 maddesi gereğince kararın çağrısız usulle
elden dolaştırma sureti alındığının kabulü gerekeceği, bu ahval dahilinde söz konusu
kararların geçerlilik şartının kararın tüm üyelere sunulması olması nazarında; TBK m. 27/1 deki butlan sebeplerinden olan “Kanunun Emredici Hükümlerine Aykırılık” yönünden ve TTK
m.390/4 fıkrası uyarınca çağrısız usulle yapılan yönetim kurulu toplantısının geçerlilik şartı
olan “Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması” şartı olayda
gerçekleşmediğinden dava konusu yönetim kurulu kararlarının butlanla batıl olduğu, 29.02.2020 tarihli 2017-2018 yıllarına ait Olağan Genel Kurulun, butlanla batıl Yönetim
Kurulu kararı uyarınca toplanmış olması sebebiyle yoklukla malul olduğunun kabul
edilebileceği gibi davacı ortağın toplantı gün ve saatinden usulüne uygun şekilde haberdar
edildiğini kabule yarar dosya içeriği bilgi, belge olmadığından yoklukla malul olduğu ve
olayda TTK m. 446/1-(b)’de, aranan “aykırılık” ile “karar” arasında “illiyet bağının bulunduğu,
davacının toplantıya katılmış ve olumsuz oy kullandığı düşünüldüğü takdirde olumlu oyların
oranı, davacının şirketteki hisse oranı itibariyle alınan kararların sonucunu değiştirici etkisi
dikkate alınarak 29/02/2020 tarihli 2017-2018 yıllarına ait olağan genel kurul kararlarının da yoklukla malul olduğu ve 02/03/2020 tarihli …. sayılı 04/02/2020 tarihli, ….. sayılı 03/12/2019 tarihli, ……. sayılı yönetim kurulu kararlarının butlanla batıl olduğunun kabulünün gerekeceği, davalı şirket yönetiminde boşluk ve organ eksikliği bulunmadığı ve İstanbul BAM. ……. HD. …. esas ……. karar sayılım ilamı ile yerinde görülen mahkememizin 26/10/2020 tarihli ara kararın gerekçesi dikkate alındığında şirkete kayyım atanmasına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün ….. sicil nolu …. İnşaat Turizm Madencilik Su Getirme Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin 02/03/2020 tarihli 2020/02 sayılı 04/02/2020 tarihli, ……. sayılı 03/12/2019 tarihli, ……. sayılı yönetim kurulu kararlarının butlanla batıl olduğunun tespitine,
-29/02/2020 tarihli 2017-2018 yıllarına ait olağan genel kurul kararlarının da yoklukla malul olduğunun tespitine,
-Kayyım taleplerinin reddine,

2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik 4,90 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,

3-Davacı tarafından yapılan 2.659,00 TL posta masrafı ile toplam harç gideri 116,60 TL ki toplam 2.775,60 TL. yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/11/2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸(e-imzalıdır) ¸(e-imzalıdır) ¸(e-imzalıdır) ¸(e-imzalıdır)