Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/372 E. 2022/766 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/372 Esas
KARAR NO : 2022/766

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/06/2020
KARAR TARİHİ : 08/09/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/09/2022
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkili bankanın dava dışı üçüncü kişi niteliğindeki yabancı şirkete kullandırılan ticari krediye kefil olan davalı … tarafından, müvekkili bankanın alacağını tahsil amacıyla ikame edilen Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı ilamsız icra takibi dosyasına yapılan borca ve yetkiye itirazı neticesinde söz konusu takibin durduğunu, davalı borçlunun itirazının haksız olduğunu beyan ederek davanın kabulüyle Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasına yapılan haksız itirazın iptaline, icra takibinin devamına ve davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesiyle vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının yurt dışı adresine çıkartılan tebligatının usulüne uygun olarak yapılmasına rağmen davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibarettir.
Davaya konu edilen Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı ilamsız icra takibi dosyası incelendiğinde; davalı tarafça icra dairesinin borca yetkisine itiraz edilmiş olduğu görülmüştür.
2004 sayılı İİK’nun 50. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. Bu nedenle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetki konusundaki hükümlerinin, somut olaydaki uyuşmazlıkla sınırlı olarak açıklanmasında yarar görülmüştür:
İlamsız takiplerde genel yetki kuralı Borçlunun, ikametgahı (yerleşim yeri) sayılan yerdeki icra dairesi genel yetkili icra dairesidir. Yani, her “ilamsız takip” hakkında, başka “kesin yetki hükmü” bulunmadıkça borçlunun takip tarihindeki ikametgahının bulunduğu yer icra dairesisinde yapılır.
Tüzel kişilerin ikametgahı (yerleşim yeri); kuruluş belgelerinde başka bir hüküm bulunmadıkça, işlerinin yönetildiği yerdir.
Davacı tarafından yapılan icra takibinde, borçlu davalının hem icra dairesinin yetkisine ve hem de borca itiraz ettiği, anılan dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Görülmekte olan davada da, davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisizliği iddiası tekrarlanmış, aynı gerekçeye dayalı olarak mahkemenin de yetkisiz olduğu ileri sürülmüştür.
İcra takibine yapılan itiraz üzerine itirazın iptali davası açılmışsa ve icra dairesine yapılan itirazda aynı zamanda yetki itirazında da bulunulmuş ise itirazın iptali davasını gören mahkemenin ilk önce icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı incelemek suretiyle icra takibinin yetkili icra dairesinde yapıldığına kanaat getirmesi halinde işin esasına girmesi, icra dairesinin yetkili olmadığının belirlenmesi durumunda ise esas hakkındaki itirazlara girişilmeksizin, yetkili icra dairesinde yapılan bir icra takibi bulunmaması sebebiyle itirazın iptali davasının reddine karar vermesi gerekir.
Bu durumda İİK’nun 50. maddesi gereğince öncelikle icra dairesinin yetkilerine yönelik itiraz incelenerek takip konusu icra dairesi yetkili ise dosyanın esasına girilecektir.
Takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığının tespiti halinde; yetkili icra dairesinde usulüne uygun bir icra takibi bulunmadığından ve geçersiz takibe dayalı olarak itirazın iptali davası açılamayacağından davanın reddi gerektiği hususu gözetilerek karar verilmelidir. (Hukuk Genel Kurulu 2013/10-395 E. , 2013/1568 K.)
Davalının yetki hususu ile ilgili olarak İcra Dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olup yetkili icra dairesi genel kural gereği borçlunun ikametgah adresidir. Davalının yetki hususu ile ilgili olarak, HMK’nun 10. maddesinde, sözleşmeden doğan para borçları hakkındaki yetkide bunlar arasında yer almaktadır. İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmayıp, alacaklının yetkisiz bir icra dairesinde takip yapması halinde, icra dairesi kendiliğinden yetkisizliğini gözetemeyceği için borçlunun itiraz yolu ile bunu ileri sürmesi gerekir. İcra dairesinin yetkisinin belirlenebilmesi için öncelikle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin var olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Davacı tarafından sunulan Genel Kredi Sözleşmesi’nin incelenmesinde de yetki sözleşmesine rastlanılmamıştır. Davalı tarafın adresinin “…… Meerbusch/Almanya” olduğu, davacının takibe dayanak gösterdiği 04.07.2012 tarihli Müşterek borçlu Müteselsil Kefillik Sözleşmesi’nden de açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda borçlunun yetki konusundaki itirazı bu haliyle yerindedir. Takibin yetkili icra dairesinde yapılmış olması itirazın iptali davaları için dava şartıdır. Sonuç olarak itirazın iptali davasının dava şartları bulunmadığından işin esasına girilmeden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İcra dairesine yapılan yetki itirazının kabulü ile yetkili icra dairesinde usulüne uygun icra takibi yapılmadığından geçersiz icra takibine dayalı olarak itirazın iptali davası açılamayacağından HMK 114/2 ve 115/1-2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harç peşin alınan 4.776,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.696,00 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
08/09/2022

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)