Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/36 E. 2020/734 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/36 Esas
KARAR NO : 2020/734

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/01/2020
KARAR TARİHİ : 23/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; taraflar arasında süregelen ticari ilişki kapsamında ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 22/02/2018 tarihli, fason dikim sözleşmesi imzalandığını, davacının müvekkili şirkete teslim ettiği ürünleri dikim aşamasında parçaların karıştırılması sonucu üzerinde renk farkı oluştuğunun görüldüğünü ve 04/05/2018 tarihli, 29.000,00 TL ve 09/04/2018 tarihli, 1.993,86 TL tutarlı iki adet reklamasyon faturasının karşılıklı uzlaşılarak kesildiğini, davacının reklamasyon faturalarının cari hesaptan düşülmesine ilişkin talebi 10/12/2019 tarihli ihtarname ile reddettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava, davacının, faturaya alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 28.855,00 TL asıl alacak, 4.226,27 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 33.081,27 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış, tanıklar dinlenmiştir.
Davalı tanığı … duruşmadaki beyanında; davalı şirkette konfeksiyondan sorumlu müdür olarak çalıştığını ve davacıya verilen fason dikim işinde ayıp çıktığı için müşterisi tarafından davalıya kesilen reklamasyonun davacınında içinde bulunduğu toplantıda alınan karar gereği davacıya yansıtıldığını, davalı tarafından üretilen kumaşın kesim için …’a gönderildiğini, daha sonra dikim için davacıya verildiğini, dikimi gerçekleştirilen ürünlerin boyama işlemine tabi tutularak boyama sonrası renk farklılıklarının ortaya çıktığını, renk farklılıklarının boyama işleminden değil kumaş panellerinin farklı olmasından kaynaklandığını, müşteriye gönderilen ürünlerdeki renk farkının farkedilmesi nedeniyle oluşan zararın davalı, davacı ve … arasında bölüşülmesine ilişkin anlaşıldığını ve toplam zararın 3’e bölünüp, davacıya 29.000,00 TL’lik fatura kesildiğini bildirmiş, yine davalı tanığı … aynı celsedeki beyanında; davalıdan almış olduğu kesim işini yerine getirdikten sonra kumaşları dikilmek üzere …’a verdiğini, davalı şirket görevlisinin ürünlerde ayıp olduğu ve bu konuda toplantı yapılacağını ve zararın kendisi … ve davalı üzerinde kalacak şekilde 3’e bölüneceğinin bildirildiğini, biraraya gelindiğinde, daha doğrusu kendisi görüşmeye gittiğinde …’ın toplantıyı terketmiş olduğunu, bu nedenle ne şekilde konuştuklarını bilmediğini, zararın 3’e bölüneceğini davalı yetkilisinin kendisine söylediğini beyan etmiştir.
Eser sözleşmesinin diğer sözleşme türlerinden ayırt edilmesi bakımından öncelikle bu sözleşmelerin kanundaki tanımlarından yararlanılmalı, sonuca gidilemediği takdirde sözleşme türlerine ilişkin özel hükümlerden yararlanılmalıdır. Kanundaki tanımlara göre eser sözleşmesi yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir (TBK 470/1). Satış sözleşmesi ise satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir (TBK 207/1).
Somut olayda uyuşmazlığa konu 20/02/2018 tarihli fason dikim hizmet sözleşmesi nedeniyle taraflar arasında kurulan sözleşmenin eser sözleşmesi olduğu kabul edilmiştir. Taraflar arasında 20/02/2018 tarihli fason dikim hizmet sözleşmesi gereğince oluşan ticari ilişkide davacı tarafça sözleşmeye konu dikim işleminin yerine getirildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu nedenle takip konusu 07/03/2018 tarihli faturaya konu hizmetin verildiği uyuşmazlık konusu olmadığından bu faturadan kaynaklı bakiye alacak istemine ilişkin açılan davada, defter incelemesi yapılmasına gerek görülmemiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı tarafça verilen hizmetin ayıplı olup olmadığı ve tarafların bir araya gelerek ayıbın giderileceği hususunda anlaşıp anlaşmadıkları noktasında toplanmaktadır.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. TBK’nın 474/I. maddesine göre iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir. Ayıp ihbarı maddi vakıa olup, tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir ( Yargıtay 15.HD’nin 23/03/2016 gün 2015/2443 E- 2016/1824 K, 05/05/2016 gün 2015/4343 E-2016/2603 K). Bu nedenle TTK’nın 18/3, 23/c ve TBK’nın 223 maddesindeki hükümlerin eser sözleşmelerinde uygulama yeri bulunmamaktadır. Ayıp halinde iş sahibinin hakları ise, 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları içeriği ve dinlenen tanık beyanlarına göre; davacı tarafça, dikimi gerçekleştirilen ürünlerde bulunduğu iddia olunan ayıbın dikim aşamasında parçaların karıştırılması sonucu renk farkı olduğunun cevap dilekçesinde bildirildiği yine duruşmada beyanı alınan davalı şirkette kumaş üretiminden sorumlu müdür … beyanında; … tarafından kesilerek dikim için davacıya verilen ürünlerde boya işlemi sonucu oluşan renk farkının kumaş panellerinin farklı olmasından kaynaklandığını beyan etmiştir. Davalı tarafça duruşma salonunda hazır edilen kumaşların mahkememizce de incelemesi yapılmış ve kumaşlardaki iddia olunan ayıpların açık ayıp olduğu gözle ayırt edilebilecek nitelikte olduğundan bu konuda bilirkişi incelemesine gerek görülmemiştir. Nitekim, ürünlerdeki iddia olunan ayıbın açık ayıp olduğu davalı tarafında kabulündedir.
Davalı tarafça ayıplı olduğu belirtilen ürünlerle ilgili 04/05/2018 ve 09/04/2018 tarihlerinde reklamasyon faturası düzenlenmiş olup, 12/03/2018 ve 13/04/2018 tarihlerinde ödeme yapıldığı dikkate alındığında davalının ayıptan daha önce haberdar olması gerektiği kanaatine varılmış ise de, dosya kapsamı itibariyle en geç reklamasyon faturasının düzenlendiği 04/05/2018 tarihi itibariyle ayıptan haberdar olduğu kabul edilmiştir.
Davacı tarafça, hizmetin verildiği sabit olan ve bu konuda herhangi bir itiraza uğramayan 07/03/2018 tarihli faturaya ilişkin takip 22/10/2019 tarihinde başlatılmış, davalı tarafça ayıptan dolayı kesilen reklamasyon faturasının kayıtlara alınmasına ilişkin ihtarın ise takip tarihinden sonra 27/11/2019 tarihinde, Bakırköy …… Noterliği’nin ihtarnamesi ile gönderildiği görülmüştür.
Her ne kadar eser sözleşmelerinde tanık dahil her türlü delille ayıp ihbarı ispat edilebilir ise de, davalı tarafça, açık ayıp olduğu sabit olan olayda ayıp ihbarının süresi içerisinde yapıldığı ispat edilememiş olup, reklamasyon faturasının düzenlendiği 04/05/2018 tarihinden, davacıya gönderilen 27/11/2019 tarihili ihtar arasında 1.5 yıldan fazla bir süre geçtiği görülmüştür.
Yine davalı tarafça, davacı ile zararın paylaşımına ilişkin anlaşma yapıldığı ve davacının ayıbı kabul ederek zarara katlanmayı kabul ettiği beyan edilmiş ise de, bu iddiasını ispata ilişkin herhangi bir delilde ibraz edilememiş olup, davalının ispatlanamayan ayıp iddialarına itibar edilmediğinden ve takibe konu faturadaki hizmetin verildiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığından ödemeye ilişkin herhangi bir savunma yapılmadığından davacının asıl alacak yönünden açmış olduğu davasının kabulüne karar verilmiştir. Dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kabulü ile 28.855,00 TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranını geçmemek üzere talep doğrultusunda yasal faiz oranının uygulanmasına,
Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 5.771,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gerekli 1.971,08 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 492,77 TL harcın mahsubuyla bakiye 1.478,31 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 492,77 TL peşin harç olmak üzere toplam 547,17 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça posta / tebligat gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 122,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
AAÜT gereğince hesap edilen 4.328,25 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/10/2020

Katip …

Hakim …