Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/336 E. 2021/772 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/336 Esas
KARAR NO : 2021/772

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 15/09/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/09/2021
Bakırköy …….. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …….. esas, ……… karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilen ve mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; taraflar arasında 15.10.2017 tarihinde Vinç Kiralama sözleşmesi imzalandığını, çalışma süresinin 1 ay 26 gün olarak belirlendiğini, 08.01.2018 tarihinde ek protokol düzenlenerek sözleşme süresinin 08.03.2018 tarihine kadar uzatıldığını, müvekkil ile davalı yan arasında düzenlenensözleşme ve protokol kapsamında vinç hizmeti eylemli olarak davalının bilgisi dahilinde verildiğini, vinç kiralama sözleşmesi kapsamında müvekkil tarafından kiraya verilen vincin çalışma süreleri uyarınca düzenlenen faturalara bağlı olarak cari pesap ilişkisi çerçevesinde davalı yan ödemelerini gerçekleştirildiğini, cari hesaptan kaynaklanan alcakların ödenmemesi nedeniyle müvekkil icra takibine girişildiğini ve faturalara itiraz etmeyen, borcunu inkar etmeyen ve aradaki ticari ilişkinin bitiminden aylar geçmesenie rağmen hala ödemelerini parça parça gerçekleştirdiğini, davalı yanın kötü niyetli olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin yasal ferileriyle birlikte devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin müvekkil şirket aleyhine Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü ………. esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlattığını, icra takibinin müvekkil şirkete 13.12.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, 18.12.2018 tarihinde 63.519,43 TL tutarındaki asıl alacağı ve ferilerine müvekkil şirket tarafından itiraz edildiğini, ödeme emrine dayanak olan 31.01.2018 tarih cari hesap, 31.01.2018, 30.12.2017, 16.09.2017 düzenleme tarihli faturalara hizmetler davacı tarafından müvekkil şirkete tam ve eksiksiz olarak tahsis edilmediğini, davaya konu ödeme emrine itiraz etme zaruriyeti hasıl olduğunu, müvekkil şirket ile davacı arasında farklı zamanlarda birden çok sözleşme akdedildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin bir kira sözleşmesi olarak değerlendirilemeyeceğini, kira sözleşmelerinde kural olarak kiralanan şeyin kiracının tasarrufunda olması beklenmekteyken, somut olayda kiralanan şey davacı tarafından kullanıldığını, sözleşmeye konu makinenin şantiyeye getirilmesi , montajı ve kullanılması tamamen davacının sorumluluğunda olduğunu, makinenin kullanılmasının müvekkil şirkete devredildiğinden söz edilemeyeceğini, davacının müvekkil şirkete bir hizmet sunduğu ve hatta bu hizmet neticesinde zarar doğması halinde bu zararların tazmini bakımından taahhüt vermiş olmasının da eldeki uyuşmazlığın kaynağını oluşturan sözleşmelerin kira sözleşmesi olmadığını ortaya koyduğunu, davacının vincin kurulumumu yapmayı, vinçi kullanarak operatörü temin etmeyi üstlendiğini, davaya konu hizmete ilişkin bedel tamamen ödendiğini, müvekkil şirketin başkaca bir borcu bulunmadığını, müvekkil şirket sözleşme uyarınca yapılan iş ve verilen hizmetlere karşılık gelen kısım için borcunu ödediğini, yapılan ödemeler dışında müvekkil şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının vermediği hizmet ve yapmadığı işler için ücret talep etmesi haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dava, tacirler arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy ……… İcra Müdürlüğü ………. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 59.842,79 TL asıl alacak, 3.676,64 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 63.519,43 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Talimat mahkemesine aldırılan 25/01/2021 havale tarihli raporda; davacının, davalıdan yasal defter ve dayanağı olan cari hesap ekstresinin karşılığı olarak dava açılış tarihi itibariyle 59.842,79 TL alacaklı olduğunu bildirmiştir.
Bilirkişi 29/03/2021 tarihli raporunda; davalının, davacı şirkete borcunun 59.842,79 TL olduğunu, tarafların ticari defterlerinin uyumlu olduğunu, dosyaya sunulan vinç çalışma formları da dikkate alındığında davalı ticari defterlerine kayıtlı olan faturalara konu vinç çalıştırma hizmetinin verilmiş olduğunun anlaşıldığını bildirmiştir.
Dava devam ederken İzmir ………. Asliye Ticaret Mahkemesi’ni ………. esas sayılı dosyasının mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş ve mahkememizce fiziki olarak dosyanın birleştirilmesi bir müddet beklenerek hatta bu hususta akıbet sorulmuş, akabinde fiziki olarak dosya mahkememiz dosyasına gönderildikten sonra İzmir …….. Asliye Ticaret Mahkemesi 30/06/2021 tarihli müzekkeresi ile tebligat işlemlerinin usulüne uygun yapılmadığını belirterek dosyanın iadesini talep etmiş, bu nedenle mahkememizce birleşen dosya tefrik edilerek mahkemesine iadesine dair ara karar kurulmuştur.
Dosyamızın uzunca bir süre önce tekemmül etmiş olmasına rağmen birleşen dosya işlemi nedeniyle yargılamanın uzadığı, dosyanın tefrik olunarak mahkemesine iade edildiği, tarafların sözlü beyanlarına göre birleşen dosya için istinaf yoluna gidileceği belirtilmekle usul ekonomisi ilkesi gereğince birleşen dosyanın akıbeti beklenilmeksizin tamamlanmış olan dosyamız karara çıkartılmıştır.
Davacı, fatura alacağının tahsili talebiyle başlatmış olduğu takibe yapılan itiraz üzerine eldeki davayı açmış olup, 6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Davacı, fatura alacağı olduğundan bahisle iddiada bulunmuş olup, faturalara konu hizmetin verildiğine ilişkin ispat yükü davacı üzerindedir.
BA formundaki fatura kayıtları ile ilgili araştırma ve inceleme yaptırılmış olup bu kayıtların bir bütün olarak davacı lehine ve davalı aleyhine sonuç doğurduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 19. HD. 2011/8941 E. – 2012/969 K sayılı kararından hareket edilmiştir. )
Esasen VUK nun 381 seri nolu genel tebliği ve Ba formu içeriği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu malları teslim aldığına yönelik beyanı kendisini bağlar.
Sonuç olarak, incelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu içeriğine göre; taraflar arasında akdedilen vinç kiralama ve işletme sözleşmesi ile bu sözleşme süresinin uzatılmasına ilişkin ek protokol kapsamında verilen vinç ve operatör hizmet bedeli faturalarına istinaden oluşan cari hesap bakiye alacağının tahsili talebiyle başlatılan takibe yapılan itirazın iptali üzerine eldeki dava açılmış olup, davalı cevap dilekçesinde hizmet bedelinin tamamen ödendiğini, verilmeyen hizmet bedelinin talep edildiğini belirtmiş ise de, yaptırılan bilirkişi incelemelerinde, cari hesaba konu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, taraf defterlerinin birbirini doğruladığı gibi davalı tarafça faturaların BA bildirimlerininde davacı BS bildirimleriyle uyumlu olarak yapıldığı anlaşıldığından davalının hizmetin verilmediğine ilişkin savunmasına itibar olunmamış ve davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacının, işlemiş faiz talebi yönünden cari hesaba konu faturalar yönünden davalının temerrüde düşürüldüğü ispatlanamamış olduğundan işlemiş faize ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kısmen kabulü ile 59.842,79 TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy ……… İcra Müdürlüğü’nün ………. esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,
İşlemiş faize ilişkin talebin reddine,
Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 11.968,55 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gerekli 4.087,86 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 767,16 TL harcın mahsubuyla bakiye 3.320,70 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 16,50 TL başvurma harcı, 767,16 TL peşin harç olmak üzere toplam 783,66 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.965,5‬0 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 1.851,73 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 8.579,56 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 3.676,64‬ TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/09/2021
Katip ………

Hakim ………