Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/318 E. 2021/508 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/318
KARAR NO : 2021/508

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/06/2020
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/05/2021
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; Müteveffa ….’ın 29/07/2018 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçıları olarak davacı müvekkillerinin kaldığını, müteveffa ….’ın …. Tekstil Örme Gıda Paz. San. Ve Tic. A.Ş’nin yetkilisi olarak şirket adına … Bankası A.Ş’den kullanılacak ticari kredi nedeniyle, davalı … şirketleri ile 2 adet ”Yıllık Güvenli Hayat Kredi Koruma Grup Poliçesi” imzaladığını, bahse konu can sigortalarının sigorta ettiren …. A.Ş tarafından müteveffanın kredi çekebilmesi için zorunlu tutulduğunu, bankanın sigorta ettiren konumunda olduğunu, bu kapsamda müteveffa ile davalılar arasında 25/01/2017 – 25/01/2018 tarihleri arasında geçerli olan 225.000,00 TL vefat teminatı içeren bir poliçe ile 03/08/2017 – 03/08/2018 tarihleri arasında geçerli olan 475.000,00 TL vefat teminatı içeren ikinci bir poliçe imzalandığını, ….’ın …… Hastanesinde 29/07/2018 tarihinde akut kalp krizi nedeniyle vefat ettikten sonra mirasçıları tarafından davalılardan ….. Emeklilik A.Ş’ne poliçe teminatları tutarınca tazminat ödenmesi için başvuru yapılmış ise de bu talebin reddedildiğini, mütefevva ….’ın ”Akut Miyokardiyal Enfarktüs” sonucu vefat ettiğini, sigortalanmadan önceki sağlık geçmişinde kalp hastalığı bulunmadığı gibi buna yönelik bir tedavi de hiçbir zaman görmediğini ve ilaç kullanmadığını, bu nedenle öncelikle müvekkilinin bilmediği ve hiçbir şekilde tedavi görmediği bir kalp damar rahatsızlığı hakkında beyan yükümlülüğünü yerine getirmediğinden söz edilmesinin mümkün olmadığını, rizikonun gerçekleşme sebebi ile müvekkilinin sağlık geçmişindeki hastalıklar arasında bağlantı bulunmadığından davalıların poliçe tazminatı ödeme talebini reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle mirasçılara ödenmesi gereken ve iki ayrı poliçeden kaynaklanan teminat tutarının karşılığı olarak toplam 700.000,00 TL tazminatın vefat tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin tanzim ettiği poliçenin ”Ferdi Kaza” poliçesi olduğunu, poliçe içerisine bakıldığında kaza sonucu vefat ve kaza sonucu daimi maluliyet hususlarının kapsam içerisinde olduğunu, Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlarında kaza olarak nitelendirilen bir olay sonucunda vefatın teminat kapsamında olduğunun açık olarak belirtildiğini, hastalık sonucu ölümün diğer sigortalının tanzim ettiği poliçe şartlarında olup olmadığının …… Emeklilik A.Ş tarafından karşılanması gerekip gerekmediğinin mahkemece incelenmesi gerektiğini, müvekkili tarafından hastalık sonucu ölüme ilişkin bir teminat verilmediğini, müvekkilinin teminat altına aldığı kaza sonucu vefat kapsamına girmemesi nedeniyle müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, Ferdi Kaza Poliçesi Genel Şartlarının 4. Maddesine göre her nevi hastalıklarla bunların neticesinde marazi bir halin varlığının kaza sayılmadığını, bu nedenlerle müvekkiline karşı açılan davanın reddini talep etmiştir.
SAVUNMA: davalı …… Emeklilik A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili tarafından poliçeler kapsamında kaza sayılmayan vefat teminatı dahilinde yapılan hasar değerlendirmesinde müteveffanın sigorta sözleşmelerinin kurulması sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığının tespit edildiğini, müteveffanın kendisine sorulan sorular kapsamında vefatı ile doğrudan bağlantılı ve 2009 yılından beri kendisinde mevcut ve tedavisini gördüğü şeker hastalığını beyan etmediğini, bu doğrultuda müvekkili şirket tarafından mirasçıların taleplerinin reddedildiğini, poliçede dain-i mürtehin kaydı bulunması sebebiyle …… in muvafakatinin alınmasının zorunlu olduğunu, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını, müteveffanın poliçe kapsamında usulüne uygun olarak bilgilendirildiğini, müteveffanın bilgilendirilmediğinden söz edilemeyeceğini, müteveffanın beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını, müteveffaya ait SGK medula kayıtlarında müteveffaya açıkça diabetes mellitus tanısı konduğunu ve kendisinin bu kapsamda ilaç ile tedavi gördüğünü, müteveffanın beyan yükümlülüğüne aykırılı ile vefat sebebi arasında illiyet bağı bulunduğunu, bu nedenlerle davanın usul ve esastan reddine, aksi halde TTK 1439/2 maddesi uyarınca indirim yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, Muris ….’ın mirasçılarının davalı … şirketleri tarafından ödenmeyen poliçe teminatları tutarında tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsili talebine ilişkindir.
Dosya kapsamında, ….. Emeklilik A.Ş’nin 20/09/2018 tarihli Ref …..sayılı vefat tazminat talebinin değerlendirilmesi yazısı, müteveffaya ait ölüm belgesi, ……. Hastanesine ait sağlık raporu ve muayene raporu, …… Hastanesine ait Taburculuk Özet Formu (Epikriz),….. Emeklilik A.Ş’ye ait Yıllık Güvenli Hayat Kredi Koruma Grup Poliçesi Başvuru Formu, ……. Emeklilik A.Ş’ye ait Yıllık Güvenli Hayat Kredi Koruma Sigortası Bilgi Formu, …’nin …… numaralı Ferdi Kaza Güvencem Sigorta Poliçesi, …… A.Ş’nin 28/07/2020 tarihli DYN:…… No: …… sayılı cevabi yazısı.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve tüketici kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken, 83/2. maddesinde de “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Davanın dayanağı, can sigortası poliçeleridir. Hayat sigorta sözleşmelerinin, niteliği gereği sigortalı tarafın mesleği ne olursa olsun (tacir, esnaf, işçi, memur vs.) gerçek kişi ve tüketici olması dışında bir seçenek yoktur. 6502 sayılı yasanın 73/1. maddesindeki düzenlemede belirtildiği üzere, murisin tüketici konumunda olup davacılar da irs ilişkisine dayanarak dava açtıklarından ve davalı … şirketleri ile aralarında akdedilen sigorta sözleşmesi de bir tüketici işlemi olmasından dolayı, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığa bakma görevi anılan kanunun 3, 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca tüketici mahkemesine ait bulunmaktadır. ( Ankara BAM 23. H.D. 2018/313 E.- 2018/451 K.)
Davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olması nedeniyle, Mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliğine, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlatılmak suretiyle iki hafta içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne tevdiine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
2-HMK’nun 20. ve 331/2. maddeleri uyarınca iş bu kararın kesinleşmesine müteakip yasal süresi içerisinde talep üzerine dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemece hükmedilmesine,
3-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA, (ihtarat yapıldı)
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/04/2021

Başkan …
(e-imzalıdır)
Üye …
(e-imzalıdır)
Üye …
(e-imzalıdır)
Katip …
(e-imzalıdır)