Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/279 E. 2022/49 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/279 Esas
KARAR NO : 2022/49

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/07/2019
KARAR TARİHİ : 19/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ………’un sevk ve idaresindeki ………. plakalı aracın seyir halinde iken alt geçit istikametinden gelen ……… plakalı ……… marka aracın sağ ön ve arka kapı kısımlarının kendisine aşırı hızla çarpması neticesinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle hasar bedeli olarak şimdilik 13.623,10TL’nin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline verilmesine, şimdilik 1.000TL araç değer kaybının faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline ödenmesini, şimdilik 1.000TL 12 günlük iş kaybından kaynaklı zararın faizi ile birlikte sigorta poliçesi kapsamında sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunması halinde her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen alınmasını, sigorta kapsamında olmayıp sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmaması halinde diğer davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …….. Sigorta Şirketi cevap dilekçesinde özetle; sorumluluğun poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, kazanç kaybından müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığından davanın reddini savunmuştur.
Davalı ……. Araçlar İç ve Dış Ltd Şti vekilinin dosyaya sunmuş olduğu 07.11.2019 havale tarihli dilekçesi ile müvekkili şirketin 02.10.2019 tarihi itibariyle iflasının açılmış olduğunu taleplerin İstanbul ………. İflas Müdürlüğünün ……… Esas sayılı dosyasına yapılmasını bildirmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat ve araçta meydana gelen hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davalı …….. Araçlar İç ve Dış Ltd Şti’nin İstanbul ……. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. esas sayılı dosyasında iflasına karar verilmiş olup, iflas işlemlerinin İstanbul …….. İflas Dairesi’nin ………. iflas sayılı dosyası üzerinden adi usulde yürütüldüğü ve henüz ikinci alacaklılar toplantısının yapılmadığı anlaşılmış olup, davacı vekili, duruşmadaki beyanında; ……… motorlu araçlar yönünden dosyanın tefrik edilmesini, bu davalı yönünden davayı atiye terkettiğini belirtmiş olup, davalı ……….. motorlu araçlar yönünden usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak dosya tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydına dair karar verilmiştir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Makine Mühendisi Bilirkişi 11/01/2021 havale tarihli raporunda; ……… plakalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, ………. plakalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, aracın hasar bedelinin 19.680,00 TL olduğunu, değer kaybı yönünden aracın 600,00 TL değer kaybının olduğunu, kazanç kaybı yönünden 14 günlük tamir süresince 7.070,00 TL’lik kazanç kaybı oluştuğunu, bildirmiştir.
Davacı vekili, 24/02/2021 tarihli dilekçesi ile, hasar bedeli yönünden davayı ıslah ederek 19.680,00 TL olarak hasar bedeli talebinde bulunmuştur.
Islah dilekçesi taraflara tebliğ edilmiş, davalı sigorta şirketi ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu içeriğine göre; davacı ………’in maliki olduğu, ………’un sürücüsü olduğu ………. plakalı araç ile davalı sigorta şirketine ZMSS ile sigortalı ……… plakalı aracın 07/02/2019 tarihinde karışmış oldukları kaza nedeniyle yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davacı aracında 600,00 TL değer kaybı, 19.680,00 TL hasar ve 7.070,00 TL kazanç kaybı olduğu bildirilmiş olup, her ne kadar davacı, dava dilekçesinde kazanç kaybı talebini 12 gün olarak belirtmiş olup, talepten fazla hesaplama yapılmış ise de, bu husus düzeltmeye konu yapılmamış ve davalı sigorta şirketi kazanç kaybından sorumlu olmadığından kazanç kaybı yönünden davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Değer kaybı talebi yönünden ise davacının, 1.000,00 TL olarak değer kaybı talebinde bulunduğu, yaptırılan bilirkişi incelemesinde tespit edilen miktara itibarla davacının bu talebininde 600,00 TL yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş ve davalı sigorta şirketine gönderilen ihtarın 09/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve ihtarname içeriğinde 15 gün süre verildiği dikkate alındığında, davalının temerrüt tarihi olan 24/04/2019 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiş ve davalının sorumluluğunun sigorta poliçesindeki sınırla sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Davacının hasar bedeli talebi yönünden her ne kadar 24/02/2021 tarihli dilekçe ile talebini ıslah etmiş ve buna ilişkin 25/03/2021 tarihinde beyanda bulunduğu, ıslah dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği ve davalı tarafça ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunulduğu görülmüştür.
Zamanaşımı itirazının incelenmesinde:
Haksız fiillerde zamanaşımı, Borçlar Kanunu’nun 72.maddesinde ayrıca düzenlenmiştir.
TBK nın 72 maddesinde haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1.maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu düzenlemeye göre “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.
Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.
Madde metninden açıkça anlaşılacağı üzere, haksız fiillere uygulanacak üç ayrı zamanaşımı süresi belirlenmiştir.
Bunlar, zarar görenin zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacak olan 2 yıllık kısa süreli zamanaşımı; fiilin ‘vukuundan’ itibaren işleyecek 10 yıllık kesin süreli zamanaşımı ve fiilin aynı zamanda suç oluşturduğu durumlarda uygulanacak olan uzamış ( ceza davası) zamanaşımı süreleridir.
TBK’nun 72.maddesinin 1.fıkrasına göre, haksız fiil nedeniyle tazminat davası açma hakkı zarar görenin, zararı ve haksız eylemi öğrenmesinden itibaren başlayacak ve iki yılda zamanaşımına uğrayacaktır. Burada önemli olan zararı ve tazminat sorumlusunu öğrenmektir. Öğrenebilecek durumda olmak zamanaşımının işlemeye başlamasına sebep olmaz. Zarar ve sorumludan hangisi daha sonra öğrenilirse, zamanaşımı son öğrenme gününden itibaren işlemeye başlar. Eğer zarara uğrayan tüzel kişi ise, dava açmaya yetkili organın öğrenmesi dikkate alınır.
İki yıllık sürenin başlaması için zarar görenin, zarar ile birlikte tazmin borçlusunu da öğrenmiş olması gerekir. Kusur sorumluluğunda fail, kusursuz sorumlulukta kanunen sorumlu görülen kişinin öğrenilmesi gerekir.
TBK’nun, 72/2. fıkrasında düzenlenen ceza davası zamanaşımının uygulanabilmesi için öncelikle; zarar veren eylemin Ceza Kanunu ya da ceza hükmü taşıyan özel kanunda suç olarak düzenlenmiş olması gereklidir.
Özel kanunlarda haksız eylem için başka bir zamanaşımı süresi tayin edilmiş olmadıkça, haksız eylemden doğan maddi ve manevi zararların tazmini için açılacak davalarda TBK’nun 72.. maddesinde öngörülen zamanaşımı uygulanmak gerekir.
Öğretide ve yargısal inançlarda, TBK’nun m.72/2’deki hükmünün anlam ve amacı şu şekilde açıklanmaktadır:
Haksız fiillerin bir kısmı, sadece özel hukuk açısından değil, ceza kanununda ya da ceza hükümlerini taşıyan özel kanunlar bakımından da sorumluluğu gerektirir. Haksız fiilin faili, yani sorumlusu genellikle daha ağır sonuçları olan ceza kovuşturmasına konu olabileceği sürece, zarar görenin haklarını yitirmesinin mantık dışı olacağı kuşkusuzdur.
Bu bakımdan haksız eylem aynı zamanda ceza kanununda ya da ceza hükümlerini taşıyan özel kanunlarda suç teşkil ediyorsa ve bu yasalarda, bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresi tayin edilmişse, tazminat davası da ceza davasına ilişkin zamanaşımı süresine tabi olur.
Bu hususa, 07.12.1955 gün ve 17/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulanmıştır. Zira, ceza davasının zamanaşımı “suçun türüne göre değişmekle beraber” çoğunlukla, TBK’nun m. 72/l’deki özel hukuk zamanaşımından daha uzundur.
O halde, fail hakkında açılmış bir ceza davası devam eder ve fakat o davaya şahsi davacı olarak zarar görenin katılma imkanı sağlanmaz ya da o uzun süreye denk olarak hukuk mahkemesinde ( hele ceza davası devam ederken ) tazminat davası açmasına izin verilmezse, denge bozulmuş olur.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.
Somut olayda yaralanan kimse olmayıp maddi hasarla sonuçlanan kaza vardır.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; dava kısmi dava olup, maddi hasarla sonuçlanan kaza 07/02/2019 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu trafik kazası sonucunda davacıya ait araç hasarlanmıştır. Kaza tarihi olan 07/02/2019 tarihinden başlayarak dava tarihine kadar 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır. Ancak davanın kısmi dava olarak açıldığı ve dava açılması ile zamanaşımı süresi kesilmesi belirsiz alacak davasında mümkün olup, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığı dikkate alındığında, davalının ıslaha karşı zamanaşımı itirazı yerinde görülerek davacının hasar bedeli talebinin dava dilekçesindeki talebiyle bağlı kalınarak 13.623,10 TL hasar bedelinin sigorta şirketinin temerrüt tarihi olan 24/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kısmen kabulü ile 600,00 TL değer kaybı ve 13.623,10 TL hasar bedeli olmak üzere toplam 14.223,10 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi temerrüt tarihi olan 24/04/2019 tarihinden itibaren sigorta poliçesindeki limitle sınırlı sorumlu olmak üzere işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alınması gerekli 971,57 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 266,81 TL peşin harç ve 104,00 TL tamamlama harcının mahsubuyla bakiye 600,76 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 266,81 TL peşin harç ve 104,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 415,21 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.043,10 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 684,32 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/01/2022

Katip ……..

Hakim ……….