Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/27 E. 2021/363 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/27 Esas
KARAR NO : 2021/363

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 17/10/2008
KARAR TARİHİ : 22/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketlerin içinde bulunduğu …… grubu tarafından Almanya başta olmak üzere bir çok ülkede davalı şirketler tarafından görevlendirilen kişilerce “yatırılan paraların istendiği her an geri çekilebileceği ve karşılığında yüksek oranlarda faiz verileceği” garantisi ile bir banka gibi davranılmak suretiyle binlerce Türk vatandaşından mevduat toplandığını, davacıdan da aynı şekilde kanuna aykırı olarak 151.805,00-DM (karşılığı 155.000,47-TL)’nin tahsil edildiğini, para yatırma makbuzunun daha sonra geri alınarak, 06/04/2000 tarihi itibariyle parasının işleyişini gösteren ortaklık durum belgesi adlı bir belgenin verildiğini, davacının daha sonra parasını geri almak istediğinde ise, defalarca davalı şirketlere telefon ettiğini, geri ödeme talep ettiğini ancak sonuç alamadığını, bunun üzerine 18/04/2008 tarihinde Beyoğlu …. Noterliği arayıcılığıyla ihtarname göndererek paranın iadesinin talep ettiğini, ancak sonuç alınamadığını, davalılar tarafından yürütülen faaliyetin kanunlara açıkça aykırı olduğunu, Bankalar Kanununun, TTK.nun ihlal edildiğini, Sermaye Piyasası Kanununa aykırı davranıldığını, davalı şirketlerin yönetim kurulu üyeleri hakkında Konya …. Ağır Ceza Mahkemesinde nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığını, ancak davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verildiğini, …… grubu tarafından yapılan usulsüzlüklerin SPK ve diğer resmi kurum raporlarında açıkça anlatıldığını, bu kapsamda izinsiz hisse satışı yapıldığını ve faaliyet sonuçlarından bağımsız olarak kar dağıtıldığını, davalı …’ın yönetim kurulu başkanı sıfatı ile diğer davalılar ile birlikte davacının zararlarından TTK. 336 maddesi uyarınca sorumlu olduğunu, şirket yönetiminin bedelleri tam olarak ödenmeden hamiline yazılı hisse senedi ihraç ettiklerini, söz konusu hisse senetlerinin izinsiz olarak ihraç ettiklerini, esas sözleşmede bir hüküm ya da genel kurul kararı olmaksızın hisse senetlerinin primli olarak ihraç edildiğini, bu nedenle şirketlerin davacının alacağının tahsil edilmesi konusunda … ile birlikte sorumlu olacaklarını, şirket ortaklık durum belgesinin davacının şirketlerin ortağı olduğunu göstermeyeceğini belirterek, davalılar tarafından davacıya SPK, TTK, BK ve diğer kanunların ilgili hükümleri doğrultusunda geçerli bir hisse senedi devri yapılamayacağının tespit edilmesine, bu doğrultuda davacının davalı şirketlerle hukuka uygun olarak kurulmuş bir ortaklığının bulunmadığının tespit edilmesini, davacıdan tahsil edilen 151,805,00-DM (77.616,66-EURO) karşılığı 155.000,47-TL’nin en yüksek avans faizi ile birlikte iade edilmesine, yargılama masrafları ile avukatlık ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davalı … İnş. Tarım A.Ş. yönünden şirketin merkez adresinin Konya’da bulunduğunu, bu davalı yönünden yetki itirazında bulunduklarını, ayrıca esasa ilişkin olarak da, davacı ile davalı şirketler arasında ortaklık ilişkisi olduğunu, davacının her iki şirketin ortağı olduğunu ve iradesi doğrultusunda ödediği bedel karşılığında davalı şirketlere ortak olduğunu, payların kaydedildiğini, bir kısım hisse senetlerini 3. şahıslara devrettiğini, kar payının dağıtılmadığı dönemde dava açılarak “ben ortak değilim, ortaklığın geçersizdir” iddiasının ileri sürülmesinin iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, davacının şirketlerin ortağı olması nedeniyle davadaki taleplerine TTK. 329 maddesinin hukuki engel oluşturduğunu, kendisinin kandırılarak ortak yapıldığı iddialarının doğru olmadığını, bir an için bunun doğru olduğu düşünülse bile BK.31 maddesindeki hak düşürücü sürenin dolduğunu, hileli bir durumunda söz konusu olmadığını, davacının taleplerinin BK 126. maddesi gereğince zamanaşımına uğradığını, davalılar tarafından ortaklık durum belgesi veya tahsilat makbuzu adlı bir belge düzenlenmediğini, bu belgelerdeki imzanın davalı şirket yetkililerine ait olmadığını, davacının iddia ettiği bedeli değil şirket kayıtlarında ortaklık pay bedeli olarak gözüken bedeli ortaklık payı olarak yatırdığını, …’ın herhangi bir sorumluluğunun söz konusu olmadığını belirterek, öncelikle davacı ile davalı şirketler arasında ortaklık ilişkisinin bulunup bulunmadığı sorusunun cevaplandırılması gerektiğini ve bunun da davalı şirketlerin defterlerinin incelenmesiyle ortaya çıkacağını, yapılan inceleme sonucunda davacının davalı ….. ye ait pay defterinde ortaklık kaydı bulunduğunu bu nedenle de TTK. 329 maddesi gereğince davacının hisse senedi talebi edemeceğinin açıklığa kavuşacağınını, şayet davacının pay defterinde kaydı bulunmadığı ortaya çıkar ise bu takdirde haksız fiil kurallarının, BK 31. maddesi ve diğer kuralların uygulanıp uygulanamayacağının, davanın süresinde açılıp açılmadığının tartışılması gerektiğini, bu nedenlerle davalılar aleyhine açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir.
Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 17/10/2008 tarihinde açılmış olup, 6110 sayılı Kanun’un 13. maddesi ve HSK 1. Dairesi’nin 16/05/2011 tarihli 879 sayılı ve 11/07/2011 tarihli 1298 sayılı kararları gereğince dosyanın mahkememize devir olduğu, mahkememiz … esasına kaydedilen dava hakkında mahkememiz … karar sayılı 25/09/2012 tarihli kararı ile davacının davalı … hakkında açmış olduğu davanın husumet nedeniyle reddine, davacının davalı şirketler hakkında açmış olduğu davanın esastan reddine karar verdiği anlaşılmıştır. Mahkememizin kararı Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 06/6/2014 tarihli kararı ile bozulmakla mahkememiz ….. esasına kaydedilmiş, …. karar sayılı 25/12/2017 tarihli kararı ile davanın kabulü ile 155.000,47-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalılardan müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, davalı yanın hisse senedinin iadesi talebinin reddine karar verilmiştir. Mahkememiz kararının Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin …. esas …. karar sayılı 10/10/2019 tarihli ilamı ile bozulmasına karar verilmiş yukarıda belirtilen mevcut …esasına kayıt olmuştur.
Davaya konu …nin ünvanının …. Sanayi Ticaret ve ….. Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare …’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının ….Holding A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Mahkememiz 03/11/2020 tarihli celsesi 1 nolu ara kararı ile Yargıtay İlamı doğrultusunda dosyada tespit edilen eksikliklerin incelenilmesi için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ise de davalı vekilinin celse arası sunulan 03/11/2020 tarihli dilekçesi ile dosyanın incelenmesi neticesinde 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesine eklenen Geçici 4. Madde gereği bilirkişi ara kararından rücu edilmesine karar verilmiştir.
7194 sayılı Kanunun 41. maddesiyle; 3332 sayılı kanuna “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4. madde eklenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu 16. maddesi; “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
Öncelikle; kanuni düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin kanuni düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin kanuni düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden ve davalı şirket hakkında verilmiş başkaca yüksek yargı kararlarından anlaşılmaktadır. (Yargıtay 11. H.D. 2021/1989 E. – 2021/4002 K., Konya BAM 6. H.D. 2020/576 E. – 2020/1669 K.)
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı kanuna eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 7194 sayılı kanunun 41. Maddesiyle 3332 sayılı kanuna eklenen geçici 4. maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Konusuz Kalan Davanın Esası Hakkında Karar Verilmesine Yer Olmadığına,
2-Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının davacı tarafça yatırılan 2.092,60-TL peşin harçtan mahsubuyla Hazine’ye irat kaydına, bakiye 2.033,30-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 14,00-TL başvurma harcı, 59,30-TL peşin harç, 2,30-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 75,60-TL’nin davalılar … ve … (….Holding A.Ş.)’den alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça posta/ tebligat/ bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 2.366,50-TL yargılama giderinin davalılar … ve … (….Holding A.Ş.)’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini yargılamada vekille temsil ettirmesi nedeniyle yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00-TL ücreti vekaletin davalılar … ve … (…. Holding A.Ş.)’den alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalıların yapmış oldukları yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde ilgililere iadesine,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun geçici 3 maddesi gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 15 günlük süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili Yargıtay ….. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar davacı ve davalı vekillerinin yüzünde davalı …’ın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır