Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/263 E. 2022/688 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/263
KARAR NO : 2022/688

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/03/2020
KARAR TARİHİ : 01/07/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/07/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket tarafından davalı şirketler adına kesilmiş olan cari hesap alacağına dayanan faturanın ödenmemesine istinaden ödenmeyen fatura bedelinin tahsili için 14.10.2019 tarihinde Bakırköy ……. İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak 28.10.2019 tarihinde itiraz ettiğini, müvekkil şirketin 28.02.2019 tarihinde kestiği seri ….. sıra numaralı faturaya dayalı düzenlenen cari hareket raporuna dayanılarak alacağın tahsili için açılan icra takibine davalı şirketin itiraz ettiklerini ve borçlarının olmadığını beyan ettikleri, ticari defterlerini sunduklarında durumun böyle olmadığının görüleceği, her ne kadar İcra müdürlüğü dosyasında adi ortaklığa karşı takip açılmışsa da adi ortaklık davada taraf olamayacağını, adi ortaklığın ortağı olan şirketlerin işbu davada ayrı ayrı taraf olarak gösterildiğini, müvekkil firmanın ticari ilişki içinde kendi yükümlülüklerini yerine getirdiğini buna karşılık davalı şirketlerin aldığı hizmete karşılık bedel ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediklerini, davalının şimdilik haksız ve yersiz olarak 154.622,54 TL asıl alacak ve bakiye alacağın ferilerine ilişkin yapılan itirazın iptalini ve takibin devamını %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, mahkeme masrafları ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …….. Kamu Binaları Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi ile …….. Proje Emlak Danışmanlık San.ve Tic. Ltd.Şti. ne ait davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil …… Ortakları ticari işletmesi ile davacı şirket arasında, ortaklığın üstlenmiş olduğu “……. Onarım Ve Ek Hizmet …….. Grup İnşaatı” işi kapsamında kalan “……. Merkezi Mekanik İşi”ne ilişkin 31.03.2019 tarihli “….. Merkezi Mekanik İşi Sözleşmesi” nin tanzim ve imza olunduğunu, sözleşmenin akdinden sonra sözleşmeye konu işin 31.03.2019 tarihine
kadar tam ve eksiksiz olarak teslim edilmesi gerektiğini, bunun yapılmamış olması nedeni ile 19.04.2019 tarihinde tutulan tutanak uyarınca sözleşmenin sözleşmeye uygun ifasının talep edildiğini, 08.05.2019 tarihinde ihtarname ile ikinci bir uyarıda bulunulduğunu, işin tamamlanarak tesliminin talep olunduğunu, bu uyarıların sonuç vermemesi üzerine Bakırköy …… Noterliğinin 20.05.2019 tarih ve ……… yevmiye sayılı ihtarı ile müvekkil ortaklıkça sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, fesih ihtarnamesinde seviye tespitinin yapılacağını, bu nedenle davacının 24.05.2019 tarihinde mahalde hazır bulunmasının aksi takdirde ortaklık tarafından
yapılacak tespite ve çıkartılacak fiyat farkı ile kesin hesaba itirazı olamayacağının da ihtar olunduğunu, sözleşmenin feshinden sonra müvekkil ortaklığının davacı ile olan hesap tasfiyesine ilişkin Bakırköy …….. Noterliğinin 26.07.2019 tarih ve ……. yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarname ile sözleşmeye konu işin %51,36’lık kısmının tamamlandığını, tamamlanan kısmın sözleşme uyarınca bedelinin KDV dahil 727.231,15 TL
olduğunu, buna karşılık müvekkil ortaklık tarafından davacıya feshi tarihine kadar 1.076.048,11 TL ödeme yapıldığını, tamamlanan iş bedeli ile ödenen tutar arasında ortaklık aleyhine
348.816,96 TL alacak farkı oluştuğunu, bu tutarın değişen oranlarda işlemiş ve işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte nakden ve defaten ödenmesinin talep edildiğini, ihtarda ayrıca davacı tarafından işin yalnızca %51,36’lık kısmının tamamlanmış olmasına rağmen müvekkil ortaklığı tamamlanan işin oranının, gerekse ödenen tutarın çok üstünde fatura düzenlendiğini, düzenlenen 28.02.2019 tarih …… seri ve 677.451,37 TL tutarlı fatura ile 22.04.2019 tarih, ……. seri ve 562.324,03 TL tutarlı faturalardan davacının son faturasının 512.544,25 TL’lik kısmının herhangi bir iş ya da alacak karşılığı olmadığını, karşılıksız
ve bedelsiz kaldığı 22.04.2019 tarihli faturanın herhangi bir iş ya da alacak karşılığı olmayan 512.544,25 TL’lik kısmının kabul edilmediğini, bu kısma itiraz edildiğini beyan ve ihtar olunduğunu, davacı tarafın sözleşmenin feshi keşide edilen ihtarnameler neticesinde tamamlanan işin bedeli ile ödenen tutar arasında ortaklı aleyhine oluşan bakiyenin ödenmemesi üzerine müvekkil tarafından icra takibi başlatıldığını, takibin davacı açısından kesinleştiğini, taraflar arasındaki ticari ve hukuki ilişkiyi ortaya koyan tüm kayıtlar karşısında ve bu kayıtlara göre davacının alacağından ziyade borcu varken tekbir faturanın alacak doğurmasına hukuken imkânının olmadığını, davacının ne cari hesaba ne de söz konusu faturaya binaen müvekkil şirketlerden bir alacağının bulunmadığını, sözleşme uyarınca yaptığı işin çok üzerinde müvekkilden para aldığını, işin yarım kalmasına sebebiyet verdiğini, müvekkil ortaklığın alacağının bulunduğunu, usul ve esas yönünden hukuka aykırı haksız ve mesnetsiz davanın tümden reddini, davacının icra inkâr tazminatlı taleplerinin reddini, davacı taraftan takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı üzerine bırakılmasını, sona eren sözleşme ile süresinde ve tam olarak ifa edilmeyen sözleşme dolayısı ile uğranılan zarar ziyanı tazmin hakları ile yasadan doğan tüm haklarını saklı tuttukları sonuç ve kanaatini bildirmiştir.
Bilirkişi 30/12/2020 havale tarihli raporunda; Davacı şirketin 2019 yılında e-defter mükellefi oldukları, 213 Sayılı V.U.K. hükümleri uyarınca e-beratlarını kanuni süresinde onayladıkları, fiziki ortamda tutulması ve açılış tasdikine tabi olan 2019 yılına ait Envanter defterlerini ibraz
etmedikleri , davacı şirket 2019 yılı ticari defterlerinin 6102 sayılı T.T.K. hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine
sahip olduğu her ne kadar tespit edilmiş olsa da 2019 yılı Envanter defterinin
sunulmaması davacı şirketin ticari defterlerinin bir bütün olarak ispat etmesi açısından lehine delil olma özelliğini zayıflattığı, davacı tarafın 2019 yılı dönem sonu kayıtlarına göre davalı taraftan 319.622,54 TL
tutarında alacaklı göründüğü, 2020 yılına ait defterlerini , şirketin resen terk olduğundan dolayı heyete sunmadıkları, davacı şirketin 2019 yılı dönem sonu alacak tutarı ile talep ettiği 154.622,54 TL tutarı arasındaki farkın 165.000 TL’lık bir tutarda oluştuğu, bu farka ait herhangi bir belge sunmadıkları, davacı şirketin talebe bağlılık ilkesi gereği 154.622,54 TL ile değerlendirilebileceği, davalı şirketin inceleme günü ve saatinde ticari defterlerini sunmadığı, davalı şirketin işin eksik kaldığı yönündeki iddialarını somut olarak belgelendiremediği, dava konusu işin ne oranda tamamlandığının tespiti için; taraflar arasında imza altına alınan idari ve teknik şartnamenin, yapılan işle ilgili mekanik tesisat projesi ve malzeme dökümanının, iş projede belirtildiği şekilde tamamlanmayıp yarım kaldıysa o andaki mevcut haliyle ilgili gerekli tutanak ve tespit krokilerinin dosyaya sunulmasından sonra tarafların talepleri doğrultusunda gerekiyorsa yerinde keşif yapılarak tespit edilmesi gerektiği ve buna göre tarafların haklılığı oranında alacak ve borçluluk tutarlarının daha sağlıklı olarak tespit edilebileceği görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
Bilirkişi 23/03/2021 havale tarihli ek raporunda; Davacı şirketin 2019 yılında e-defter mükellefi oldukları, 213 Sayılı V.U.K. hükümleri uyarınca e-beratlarını kanuni süresinde onayladıkları, fiziki ortamda tutulması ve açılış tasdikine tabi olan 2019 yılına ait Envanter defterlerini ibraz etmedikleri , davacı şirket 2019 yılı ticari defterlerinin 6102 sayılı T.T.K. hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu her ne kadar tespit edilmiş olsa da 2019 yılı Envanter defterinin sunulmaması davacı şirketin ticari defterlerinin bir bütün olarak ispat etmesi açısından lehine delil olma özelliğini zayıflattığı, 2020 yılına ait defterlerini ,şirketin resen terk olduğundan dolayı heyete sunmadıkları, davalı …….. Kamu Binaları Adi Ortaklığı Ticari İşletmesinin 2019 yılında ticari defterlerini fiziki olarak tuttukları, 6102 sayılı T.T.K. ilgili hükümleri
gereği yapılması zorunlu açılış tasdiklerini ve Yevmiye Defteri kapanış tasdikini kanuni süresinde yaptırdıkları, davalı …….. Kamu Binaları Adi Ortaklığı Ticari İşletmesinin 2019 yılı ticari defterlerinin 6102 sayılı T.T.K. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davacı şirketin …… Nolu hesap bakiyesi tutarı olan 154.622,54 TL ve …… nolu hesabın bakiyesi olan 52.532,86 TL tutarında olmak üzere toplamda 154.622,54
+ 52.532,86 = 207.155,40 TL tutarında alacaklı göründükleri, davacı şirket kayıtlarında yer alan , davalı taraf kayıtlarında yer almayan , 29.04.2019 tarihinde
davalı tarafça verilmiş 17.620,00 TL tutarında bir çekin bulunduğu, davalı muhasebe birimi ile yapılan telefonla yapılan görüşmede böyle bir çekin davacı
şirkete verilmediğini beyan ettikleri, ve bu tutarında ticari defter kayıtlarında görünmediği, davalı tarafın ise incelenen 2019 yılı ticari defter kayıtlarına göre ise davacı tarafa ……. Nolu hesapta 106.154,43 TL, …. Nolu hesapta ise 52.532,86 TL olmak üzere toplamda 158.687,29 TL tutarında borçlu göründükleri, davalı taraf ticari defter kayıt incelemesinde ,davacı şirket tarafından kayıtlara alınmayan davalı tarafça davacı şirkete 30.04.2019 tarihli ….. Tahsilat Makbuzu ile 4 adet
çek bedeli olarak 210.000 TL tutarında ödeme yapıldığı bu tahsilat makbuzunun alt kısmında davacı şirkete ait kaşe ve imza olduğu bu tutarın davacı şirketçe tahsil edildiği, yine davalı şirket tarafından ekte sunulan dekontlara göre davacı
adına 4 adet SGK ödemesine ait belge sunulduğu, davacı adına davalı
şirketlerden ……. İnş. San.ve Tic. A.Ş. tarafından ödenen bu SGK
ödemelerini muhasebe usulü gereği virman yaparak davacı şirketin hesaplarından düştüğü, bu ödemelerin davacı şirket kayıtlarında yer almadığı , davacı adına ödenen bu dört adet belge toplamının ise 21.088,11 TL olduğu, yapılan bu tespitlere göre ve yukarıda sunulan tabloda da belirtildiği üzere davacı şirketin davalı şirketten toplamda 158.687,29 TL tutarında alacaklı oldukları ,davacının talebe bağlılık ilkesi gereği 154.622,54 TL tutarındaki alacağı ile ilgili
olarak değerlendirilebileceği , davalı şirketin işin eksik kaldığı yönündeki iddialarının dava konusu işin ne oranda tamamlandığının tespiti ve diğer konulardaki iddialarının mahkemenin takdirinde olduğu sonuç ve kanaatini bildirmiştir.
DOSYANIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının, bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı icra dosyasına yapmış olduğu itirazında müvekkilleri şirketin alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, bu nedenle takibe, borca, ödeme emrine, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü’nün …….. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 154.622,54 TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Davacı, faturaya dayalı alacağının tahsili talebiyle başlatmış olduğu takibe yapılan itiraz üzerine eldeki davayı açmış olup, 6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise; “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Davacı, fatura alacağı olduğundan bahisle iddiada bulunmuş olup, faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin verildiğine ilişkin ispat yükü davacı üzerindedir.
Sonuç olarak, incelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları içeriğine göre; davacı tarafça takibe konu edilen faturadan kaynaklı cari hesap kayıtlarının incelemesinde, tarafların usulüne uygun tutulan ticari defter ve kayıtları doğrultusunda davalının 106.154,43 TL tutarında davcıya borçlu olarak göründüğü ve bu kaydın davacı ve davalı taraf ticari defterlerinde karşılıklı olarak bulunduğu bilirkişi incelemesiyle tespit edilmiş olup, davacının davasının bu bedel yönüyle kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 106.154,43 TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin aynı koşullarla devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Asıl alacağın kabul miktar yönüyle %20’si üzerinden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 7.251,40 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 54,40 TL harcın mahsubuyla bakiye 7.197,00 TL harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 116,60 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.799,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 1.241,31 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-AAÜT gereğince hesap edilen 14.034,67 TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 7.100,85 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin kabul ve red oranı üzerinden takdiren 413,77 TL’nin davacıdan, 906,23 TL’nin davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ve davalı ……. İnşaat vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/07/2022

Katip ……
e-imzalıdır

Hakim …….