Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/214 E. 2020/665 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/214 Esas
KARAR NO : 2020/665

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/05/2013
KARAR TARİHİ : 07/10/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasındaki ticari ilişki ve anlaşma gereği fabrikasında ürettiği gıda ürünlerini davalı marketlerde satışa sunulmak üzere mutabık kalınan bedeller üzerinden mal temin etmeyi, davalı ise aldığı mal bedellerini taraflarca yazılı veya sözlü olarak belirlenen ve faturalandırılan bedellerini ödemeyi taahhüt ettiğini, davalının temin edilip teslim edilen ürünlerin bedelini ödemek yerine katılım bedeli.insert bedeli, mağaza yenileme bedeli, aylık ciro kesintisi, yıllık ciro kesintisi, yılsonu ciro kesintisi, açılış iskontosu, iskonto farkı ve benzeri adlar altında haksız ve keyfi sayılacak şekilde, kanunsuz TTK’ya ve ticari teamüllere aykırı karşı faturalar keşide etmek sureti ile çeşitli adlar altında faturalar düzenlediğini ve bu sebeple sattığı malın bedelini alamaz hale geldiğini, durumun şifahen iletildiğini ancak keyfi işlemlerin devam ettiğini ve borcunu ödememe yoluna gittiğini, ısrarla haksız düzenlenen faturalarını kabul ettirmeye çalıştığını, davalıya Bakırköy … Noterliği 15.06.2007 tarihli … yevmiye nolu ihtarname ile sözleşmeye aykırı faturaların kabul görmeyeceğini ve aralarındaki sözleşmenin haklı sebeplerle fesih edilmek zorunda kalındığını ve teslim edilmiş mallara ilişkin 91.123,74 TL alacağının faizi ile ödenmesi yönünde ihtarname yollandığını ancak davalının buna karşı ihtarname göndererek sözleşme hükümlerinin uygulanacağını ve aynı mahiyetli faturaların yine gönderilmesi üzerine tekrar Bakırköy ….Noterliği … yevmiye nolu ihtanmame ile bu faturaların davalıya iade edildiğini ve borcun ödenmesi hususunun tekrar edildiğini, davalının borcunu ödememekte kararlı olduğunu, piyasadaki gücünden hareketle tek tip ve kendi menfaatini kollar sözleşmeler yaptığını, satılan ürünün bedelini ödemek yerine karşı faturalar keşide ederek borcunu alacağa çevirdiğini, şimdilik 5.000 TL alacağın ihtarname tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile beraber tahsilini talep ve dava etmiş, safahatta 13/01/2017 tarihli dilekçe ile ıslah dilekçesi ibraz etmiş, aynı tarihte ıslah harcını yatırmıştır.
Davalı-Karşı Davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların 01.04.2006 tarihli ve 1 yıl süreli satınalma sözleşmesine istinaden TTK 89-101 ve sair maddeleri çerçevesinde cari hesap İlişkisi çerçevesinde çalıştığını, sözleşmede hangi şartlarda alım yapılacağının ve hangi faturaların düzenleneceğinin açıkça düzenlendiğini, davacı adına düzenlenen faturaların sözleşme dahilinde düzenlendiğini, düzenlenen sözleşmenin TTK ,BK ve diğer kanunlara uygun ve piyasa şartlarına uygulanabilirliği mümkün hükümler içerdiğini,sözleşmenin 1 yıl süreli olduğunu ve önce noter kanalı ile feshi ihbarda bulunulmadığı takdirde 1 yıl yenilendiğini, davacının 20.06.2007 tarihinde feshi ihbarda bulunması sebebiyle talebinin 01.04.2008 tarihinde hüküm ifade edeceğinden sözleşme sonuna kadar sözleşme hükümlerinin aynen uygulanacağını, 15.06.2007 tarihi itibariyle 5.547,86 TL alacaklı olduğunu davacıya bildirdiğini, davacıya herhangi bir borcu olmadığını beyan ederek davanın reddini, Bakırköy ….Noterliğinin 15/06/2007 Tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile satın alma sözleşmesini feshettiklerini ve muaccel borcun 91.123,74 olduğunu beyan ederek karşı davalarının kabulü ile 7.990,31 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Mahkememizce davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2018/1646 esas, 2020/190 karar sayılı kararında, davalı karşı davacının zamanaşımı defii karara bağlanmadan deliller değerlendirilmeden karar verildiğinden kararın kaldırılmasına hükmedilmiş olup, mahkememizce kaldırma kararı sonrası tekrardan yargılama yapılmıştır.
Asıl dava taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkisinden kaynaklı alacak davası olup, karşı dava ise taraflar arasındaki satın alma sözleşmesi uyarınca kesilen faturalardan kaynaklı alacak davasıdır.
Davacı vekili, son duruşmadaki beyanında; 15/06/2007 tarihli ihtarnamenin tebligat şerhinin kendilerinde mevcut olmadığını, faiz başlangıcını karşı tarafın göndermiş olduğu cevabi ihtarnamenin 25/06/2007 tarihi olduğu dikkate alınarak bu tarih olarak alınmasını, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, uygulamadaki teamül gereği ıslah denilmişse de, talebin, talep arttırım olup, ıslah dilekçesinde de bilirkişi raporu doğrultusunda talebi arttırdığını belirttiğini, talep arttırım dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmayıp, genel zamanaşımı süresine tabi olduğunu beyan etmiştir. Davalı vekili, son duruşmadaki beyanında; davaya ve ıslaha karşı zamanaşımı itirazlarını tekrar edip, ıslaha yönelik beyanları kabul etmediklerini, davanın tamamen reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini bildirmişlerdir.
Dava, taraflar arasındaki 01/04/2006 – 01/04/2008 yılları arasındaki açık hesap ticari ilişkisinden kaynaklı olup, davalı tarafça davaya ve ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de, TTK 89.maddesinde tanımlanan cari hesap sözleşmesinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı, taraflar arasında yazılı olarak yapılmış bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı, TTK 101(eski TTK 99)maddesine göre taraflar arasında gerçek cari hesap ilişkisi bulunması durumunda uygulanacak olan zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu, somut olay yönünden taraflar arasında TTK anlamında bir cari hesap sözleşmesi bulunmayıp, kesin hesap alacağına ilişkin olduğu, davanın, sözleşme tarihi itibariyle uygulanması gereken Borçlar Kanunu 125(TBK 146)maddesindeki genel zamanaşımına tabi olduğu, davanın 14/05/2013 tarihinde açıldığı, ıslahın 13/01/2017 tarihinde yapıldığı, gerek açık hesap ilişkisinin sona erdiği 01/04/2008 tarihinde gerekse de feshe ilişkin ihtarnamenin gönderildiği 15/06/2007 tarihinde genel zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından ıslaha ilişkin zamanaşımı itirazlarının reddine karar verilmiştir. Genel zamanaşımı süresi ıslah talebi yönünden de dolmamış olup, kaldı ki, dava, belirsiz alacak davası olarak açılmış olduğundan, davanın açıldığı anda alacağın tamamı için zamanaşımı kesileceğinden her halükârda davalının zamanaşımı savunmasının reddi gerekmiştir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti 24/11/2015 tarihli raporunda; davacının davalıdan dava tarihi itibariyle 59.649,77 TL asıl alacağının olduğunu bildirmiş, raporu yapılan itirazlar doğrultusunda ek raporlar alınmıştır.
Davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişki gereği fabrikasında ürettiği gıda ürünlerini davalı marketlerde satışa sunmak üzere mutabık kalınan mallar üzerinden faturalar düzenlendiğini, ancak davalının teslim edilen ürün bedeli yerine katılım bedeli, insert bedeli, mağaza yenileme bedeli, ciro kesintisi, iskonto, iskonto farkı vb adlar altında haksız ve teamüle aykırı faturalar keşide etmek suretiyle malın bedelini ödemediğini, bu nedenle Bakırköy …. Noterliği’nin 15/06/2007 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin haklı nedenle feshedilmek zorunda kalındığı ve alacağın ödenmesinin istendiğini belirterek işbu alacak davasını açmış, davalı ise açmış olduğu karşı dava ile aralarındaki sözleşmenin bir yıl süreli olduğunu ve noterin kanalı ile feshi ihbarda bulunulmadığı takdirde bir yıl yenilendiğini, davacının 20/06/2007 tarihinde feshi ihbarda bulunması sebebiyle talebinin 01/04/2008 tarihinde hüküm ifade edeceğinden sözleşme hükümlerinin uygulanacağını, 15/06/2007 tarihi itibariyle alacaklı olduğunu iddia etmiştir.
Taraflar arasında akdedilen 01/04/2006 tarihli sözleşme doğrultusunda birbirlerinden cari hesaptan kaynaklı alacaklarının olup olmadığı hususunda aldırılan 24/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacıya kesilen ve iade edilen faturaların incelenmesinde taraflar arasındaki kiler satın alma sözleşmesine göre promosyon takviminde yer alan ciro kesintisi tablosunun “yıl sonu kota bedeli” primine diye bedel karşılığının yer almadığı, dolayısıyla bu bedellerin yersiz ve haksız kesildiği, ikinci sırada yer alan fatura yönünden iskontoya ilişkin eksik fatura kesilmesi yönünden taraflar arasında bu konuda bir anlaşma yapıldığı ya da mutabakata varıldığı hususunun ispatlanamadığı, yine eğer sözleşmeye göre uygulanmamış fatura varsa bununda suretinin eklenmediği, 3 ve 4. Sırada yer alan “genel katılım bedeli” adı altında kesilen fatura yönünden yapılan incelemede tarafların yapmış olduğu sözleşmede davacının 3 tip market açılışında üretici veya tedarikçi desteği olarak talep edilen bedelin katılım sağlamak istediğinin gözlendiğini, sektör olarak bu konudaki işleyişin yeni şube açılışında perakende noktasının tedarikçi veya üreticiden maddi destek talep ettiği, tedarikçi veya üreticinin açılacak olan mağazanın ticari boyutunda büyüme kaydedeceğini düşünerek yatırıma yardımcı olduğunu, ancak bu yatırımın ileriye dönük olarak yapıldığını, konuya ilişkin faturada hangi mağaza tipi açıldığı, vergi dairesi, açılış levhası gibi evrakların eklenmediği, sadece fatura üzerinden mağaza açılışı ibaresiyle faturanın kabul edilmesinin mümkün olmadığı, incelemenin 5 ve 6. Sırasında yer alan faturalardan “ciro kesintisi aylık bedeli” açıklamalı faturada ciro primlerinin hangi aya ait olduğu bilgisinin bulunmadığı, 7.sırada yer alan “kuruluş kampanya bedeli” açıklamalı fatura yönünden kampanyanın ne olduğu hakkında bilgi ve evrak sunulmadığını, insert bedeli açıklamalı faturalara ilişkin promosyon takviminde insert bedeli diye bedel karşılığının yer almadığı, dolayısıyla bu bedellerin yersiz ve haksız kesildiği, ayrı bir promosyon işlemi yapıldı ise, buna ilişkin bir delilde sunulmadığı, yine “mağaza yenileme bedeli”ne ilişkin faturalar yönünden promosyon takviminde mağaza yenileme bedeli ile bedel karşılığının yer almadığı, bu bedellerin yersiz ve haksız kesildiği, ayrı bir promosyon işlemi yapıldıysa buna ilişkin delil sunulması gerektiğini belirtmiş olup, bu hususta yapılan tespite mahkememizce de itibar edilmiştir. Mali yönden incelemeye ilişkin ise yapılan itirazlar doğrultusunda alınan 13/10/2016 tarihli raporda; davacının sunduğu … Alışveriş’e ait cari hareket raporu başlıklı listede yer alan uygun faturaların toplamının 31.473,97 TL olduğu ve bunun davacı tarafından bir kabul beyanı niteliği taşıdığı belirtilerek seçenekli olarak rapor ibraz edilmiş olup, her ne kadar kaldırma kararı öncesi bu hususun ikrar edildiği kanaatine varılarak karar verilmiş ise de, davanın, davacı tarafça da istinaf edildiği dikkate alındığında, davalı yönünden kazanılmış hak teşkil etmediği anlaşılmış ve mahkememizce yapılan incelemede, davacı tarafından sunulan “…. Alışveriş’e ait cari hareket raporu” başlıklı belge, davacı şirket yetkililerinin imzasını içermediği gibi hukuki anlamda bir ikrar niteliğinde de kabul edilemeyeceğinden nitekim bu belgede yer alan faturaların davacı ticari defterlerinde yer almadığı da yapılan inceleme ile tespit edilmiş olup, bu belgenin davacı ikrarı olarak kabul edilmemiş ve buna göre yapılan seçenekteki hesaplamaya itibar edilmiştir. İkrar HMK 188.maddesinde düzenlenmiş olup, mahkeme dışı ikrara ilişkin HUMK 236.maddesinde bir hüküm varken yeni HMK 188.maddesinde alınmamıştır. Mahkeme dışı ikrar bir takdiri delil olup, bununla ancak takdiri delillerle ispat edilen hususlar ispat edilebilir. Ancak ispat sınırını geçen hukuki bir işleme ilişkin mahkeme dışı bir ikrar tanık ile ispat edilemez. (Prof. Dr. Baki Kuru, İstinaf Sistemine göre yazılmış Medeni Usul Hukuku syf:342-343)
İkrarın açık ve kesin olması gerekmektedir. Davacı tarafından açıkça ve kesin olarak ikrar edilmeyen ve davacı defterlerinde dahi kayıtlı olmayan faturalara ilişkin tablonun davacı muhasebe elemanları tarafından davalının iddialarına ilişkin bir tablo olmak üzere hazırlandığına yönelik davacı savunması yerinde bulunmuş ve mahkememizce de bunun bir ikrar niteliği taşımadığı kanaatine varılmıştır.
Açıklanan gerekçeyle, 13/10/2016 tarihli raporda, ikinci alternatif 10/11/2017 tarihli ek raporda; birinci alternatif olarak belirtilen ihtimale göre davacının davalıdan cari hesap alacağı olduğu anlaşıldığından 57.660,27 TL alacağın 5.000,00 TL’sine davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin ihtarnamenin tebligat şerhi dosyaya sunulmayıp, en erken davalının cevabi ihtarname tarihi olan 25/06/2007 tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilerek bu husustaki davacı talebi de dikkate alınarak 25/06/2007 tarihinden ıslahla arttırılan miktar yönünden ise ıslah tarihi olan 13/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Karşı dava yönünden ise, asıl davada gerekçesi açıklandığı üzere sözleşme hükümlerine aykırı olarak kesilmiş olan ve davacının haklı olarak kesilip kesilmediğini denetleyebileceği belgeler sunulmaksızın kesilmiş olan faturalardan dolayı davacıdan alacaklı olmadığı, herhangi bir alacağınında bulunmadığı anlaşıldığından karşı davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kabulü ile 57.660,27 TL alacağın, 5.000,00 TL’sine, 25/06/2007 tarihinden itibaren; bakiye 52.660,27 TL’sine ıslah tarihi olan 13/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karşı davanın reddine,
Asıl dava yönünden alınması gerekli 3.938,77 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 85,40 TL peşin harç ile 899,31 TL ıslah harcının mahsubuyla bakiye 2.954,06 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Asıl dava yönünden davacı tarafından yapılan 24,30 TL başvurma harcı, 85,40 TL peşin harç ve 899,31 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.009,01 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Asıl dava yönünden davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 2.892,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Asıl dava yönünden AAÜT gereğince hesap edilen 8.295,84 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karşı dava yönünden alınması gerekli 54,40 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 85,40 TL harcının mahsubuyla bakiye 31,00 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalı-karşı davacıya iadesine,
Karşı dava yönünden davalı-karşı davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Karşı dava yönünden AAÜT gereğince hesap edilen 3.400,00 TL ücreti vekaletin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
Davalı-karşı davacı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalı-karşı davacıya iadesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/10/2020

Katip …

Hakim …