Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/174 E. 2022/270 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/174 Esas
KARAR NO : 2022/270

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2018
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan olan alacağına mahsuben 01/04/2016 vadeli 16.500,00-TL bedelli bonoyu aldığını, 09/03/2016 tarihinde davalı şubeye başvurarak; hamili olduğu … tarafından keşide edilmiş 30/12/2015 düzenleme, 01/04/2016 vade tarihli ve 16.500,00-TL bedelli senedi borçluya protesto edilmek üzere …… bank …… şubesine teslim ettiğini, senet tevdi bordrosu ve üzerinde teslim alındığında vurulan şube kaşesi bulunan senet görüntüsünden de anlaşılacağı üzere senet TTK’ya ve takip hukukuna uygun şekilde şubeye teslim edildiğini, ancak senedin protesto süresinden sonra, tarih uyumsuzluğu nedeniyle protesto edilemediği gerekçesi ile şube tarafından müvekkiline iade edildiğini, ancak iade edilen senet müvekkili tarafından incelendiğinde senet üzerine bulunan 01 Nisan 2016 tarihinin 11 Nisan 2016 olarak değiştirildiğinin fark edildiğini, senedi almadan yetkiliye bu durumu sorduğunda ise şube yetkilisinin “kendisinin de durumu fark ettiğini değişikliğin muhtemelen muhatap şubede yapıldığını ancak ileri tarihli bu değişikliğin borçlu aleyhine olmadığından dolayı takibe engel olmayacağını” belirterek senedi müvekkile teslim ettiğini, bunun üzerine borçlu tarafından itiraz edilmeme ihtimali ve hak kaybı yaşanmaması adına İstanbul ……. İcra Müdürlüğü’nün…… E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak borçlu tarafından senedin vadesinde tahrifat yapıldığı gerekçesi ile İstanbul ……. İcra Hukuk Mahkemesinde takibin iptali davası açılmış ve yapılan yargılama neticesinde İstanbul ….. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ……. E. 06/12/2016 tarihli ve …… K. Sayılı kararı ile takibin senet vadesinde yapılan tahrifat gerekçesi ile iptal edildiği, verilen kararın kesinleştiğini, takibin iptaline gerekçe olan senet üzerindeki tahrifatın, senet bankanın uhdesinde iken yapıldığını bu sebeple bankanın kasıt veya kusuru ile yapmış olduğu tahrifat ile alacağına kavuşması engellenen müvekkilinin zararının tazmini talebi ile bankaya tarafflarınca Bakırköy ……. Noterliği’nin ……. yevmiye ve 02/01/2017 tarihli ihtarnamesi keşide edilerek senette yapmış oldukları tahrifatla takibin iptaline ve müvekkilinin alacağını tahsil edememesine sebep oldukları gerekçesi ile müvekkilinin uğramış olduğu zarar olan İstanbul ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. E. Sayılı dosyasına mündemiç anapara;16.500,00-TL, 29/12/2016 tarihi ile işlemiş olan faizi; 1.353,94-TL, takip masrafları; 1.33,06-TL ve avukatlık ücreti; 1.986,35-TL olmak üzere toplam 19.880,29-TL’nin 3 iş günü içerisinde ödenmesi istenmiş ancak ihtarnamenin muhatap bankaya 03/01/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine banka aleyhine İstanbul ……. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. E. – ….. K. sayısında kayıtlı tazminat davası ikame edildiği, yapılan yargılama neticesinde “davacının borçlu aleyhine tüm hukuki yolları kullandığı ve buna rağmen alacağını tahsil etme imkanı kalmadığı takdirde davalıya karşı tazminat davası açma hakkının doğacağı, henüz bono borçlusuna karşı bir alacak davası açmadığı dolayısı ile tazminat davasının erken açıldığı bu aşamada davalı hakkında dava açmakta hukuki yararın olmadığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, verilen karara karşı İstinaf yoluna gidildiğini ancak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ….. E. …… K. 02/05/2018 Tarihli kararı ile istinaf başvurularının reddine kesin olarak karar verildiğini, bu sebepler ile davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydı ile; davalıdan 16.500,00-TL alacaklı olduğuklarının hüküm altına alınarak vade tarihi olan 01/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, %20 den aşağı olmamak üzere müvekkili lehine tazminata hükmedilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davaya yazılı olarak cevap vermemiş, ancak 06/07/2020 tarihli 1 nolu öninceleme celsesinde; “01/04/2016 tarihli olan senetin 11/04/2016 olarak değiştirilmiştir senette tahrifat yapılmıştır, ben tahrifat yapıldığından dolayı senetin iptali için talepte bulundum, İstanbul ……. İcra Hukuk Mahkemesinin …… esas sayılı dosyasında şikayetim kabul olmuş, İstanbul……. İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı dosyası iptal edilmiştir, borcu kabul etmiyorum ben seneti …a vermiştim, …a parasını ödemedim, borcu kabul etmiyorum, seneti kendisine sahilde bir yer kiralamıştık, bu yeri kiralayan davacıdır buna ilişkin seneti verdim, ben bu seneti kiralanan bu yere ilişkin kira borcu için verdim borcumuda ödedim.” şeklinde davaya cevaplarını sözlü olarak sunmuştur.
Dava ilk olarak Bakırköy …… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …… esas sayılı dosyası ile 16/08/2018 tarihinde açılmış, mahkemece …… ‘da davanın görev yönünden reddine karar verilerek davada görevli mahkemesinin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olarak belirlenmiştir. Dava mahkememize görevsizlikle 26/02/2020 de tevzi edilmiş ve işbu ……. esasını almıştır.
DELİLLER:
İstanbul ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. E. Sayılı dosyası, İstanbul ……. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …… E. Sayılı dosyası, İstanbul ……. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. E. Sayılı dosyası, Vergi Daireleri müzekkere yanıtları, Bakırköy …… Noterliği’nin …… yevmiye ve 02/01/2017 tarihli ihtarnamesi, tüm dosya kapsamı toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacının İstanbul …… İcra Müdürlüğü’nün ……. E. Sayılı dosyasına konu senetten kaynaklı olarak açılmış alacak davasıdır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmıştır.
Bakırköy …… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …….. esas sayılı dosyasında; alacak konusu senedin bono vasfında olmamasına rağmen tarafların tacir olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. Her ne kadar böyle tespit edilmişse de davacının 31/12/2016 tarihine kadar ikinci sınıf tüccar olduğu ve işletme defteri tuttuğu, 01/01/2017 tarihinden sonra birinci sınıf tüccar olduğu ve bilanço defteri tuttuğu, bu durumda davacının çekin senedin vade tarihi zamanında tacir olmadığı, davalının ise Vergi Dairesinden gelen yanıtta terk mükellefi olduğu, 31/12/2013 iş bırakma tarihinden sonra kaydının olmadığı, çekin vade tarihinde ve dava tarihi itibariyle tacir olmadığı, Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen yanıtta gerçek kişi ticari işletme kayıtlarının bulunmadığı gibi ortaklarından oldukları kollektif, komandit ve limited şirket kayıtlarının da bulunamadığı bildirilmiştir.
İstanbul …… İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklının …, borçlunun … olduğu, 11/04/2016 vadeli 16.500,00-TL bedelli bono yönünden toplam 16.552,94 TL üzerinden takip başlatıldığı, işbu dosya içerisinde bulunan …… İcra Hukuk Mahkemesinin …… esas, ……. karar sayılı ilamı incelendiğinde, davacının …, davalının …, davanın 28/06/2016 tarihinde açılan takibin taliki veya iptali davası olduğu, 06/12/2016 tarihinde çifte vadeyi taşıyan ve bu nedenle de kambiyo senedi niteliğinden bulunmayan bonoya dayalı takibin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
TTK’nun 778. Maddesinin b fıkrasında ki yollama gereğince aynı Kanunun 703. Kanunun b fıkrası gereği bonolar belirli bir günde ödenmek üzere düzenlenebilir ve vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takip eden çeşitli vadeleri gösteren bonolar ise batıldır. Söz konusu maddede de açıkça belirtildiği üzere çift vade durumunda bono vasfı ortadan kalkmakla artık usulüne uygun bir kambiyo senedinin bulunduğundan söz etmek mümkün değildir. Somut olayda da dayanak bonoda vade tarihi kısmında rakamla 01/04/2016 metin bölümünde ise 11/04/2016 olarak gösterilmiş olup iki vadeli olduğu davalı tarafça da kabul edilen bu senedin bono niteliğinde olmadığı tespit edilmiştir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ifadesine yer verilmiştir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya dair ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i ( savunma ) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, 290. maddedeki meblağdan az bir miktara dair olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet ( kesin delil ) ile ispat edilebilir
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Senedin bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir.
Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer taraflardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir.
Somut olayda; senet kambiyo vasfı taşımadığı bu nedenle senetten mücerretlik durumu söz konusu olmadığından; kök ilişkide alacağın varlığı ve ispatı alacaklının sorumluluğunda olup, davalı tarafça duruşmada alınan imzalı beyanında “borcu kabul etmiyorum ben seneti …a vermiştim, …a parasını ödemedim, borcu kabul etmiyorum, seneti kendisine sahilde bir yer kiralamıştık, bu yeri kiralayan davacıdır buna ilişkin seneti verdim, ben bu seneti kiralanan bu yere ilişkin kira borcu için verdim borcumuda ödedim.” şeklindeki beyanı ile borcun ödenmediği ikrar edildiği gibi senedin verilme sebebi de değiştirilmek suretiyle ispat yükü yer değiştirmiş olup davadan önce davalının temerrüte düşürüldüğüne dair her hangi bir kayıt sunulmadığından davanın kabulü ile 16.500,00-TL’nin 16/08/2018 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Davacının tazminat talebinin ise davalının kötüniyetli olarak icra takibine itiraz ettiği ispatlanamadığından reddedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile; 16.500,00 TL’nin davalıdan 16/08/2018 dava tarihi itibari ile işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsil edilerek davacıya verilmesine,
2-Davacının %20 tazminat talebinin şartlar oluşmaması nedeni ile reddine,
3-Alınması gerekli 1.127,11-TL harçtan davacı tarafça yatırılan 281,78-TL harcın mahsubuyla bakiye 845,33-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvurma harcı, 281,78-TL peşin harç olmak üzere toplam 317,68-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça posta / tebligat gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 347,05-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345. maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzünde davalının yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/03/2022

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)