Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/103 E. 2020/153 K. 10.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/103 Esas
KARAR NO : 2020/153

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/02/2018
KARAR TARİHİ : 10/02/2020
KARAR YAZILMA TARİHİ : 10/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 25/01/2018 tarihinde ev satın almak için davalı firmaya gittiğini, burada müvekkilinin …… tarafından karşılandığını, müvekkilinin gösterilen evi beğendiğini ve almaya karar verdiğini, satın almak istediği daire için 1.000,00 TL’de kapora verdiğini, 29/01/2018 tarihinde …… tarafından müvekkilinin arandığını ve ev sahibinin sıkışık durumda olduğunu söyleyerek 10.000,00 TL ödeme yaptığını daha sonra 01/02/2018 tarihinde tekrar arandığını ve bu sefer 15.000,00 TL hatta 20.000,00 TL ödeme yaparsa daha iyi olacağının söylendiğini, bunun üzerine müvekkilinin banka hesaplarına 10.500,00 TL ödeme yaptığını ayrıca akşam saati dükkanda ……’ya 9.500,00 TL’yi elden verdiğini, müvekkilinin toplamda ……’ya yaptığı ödemenin 31.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin satış işlemlerinin tamamlanması ve tapunun devridilmesini beklerken …… tarafından arandığını ve evin ortağının olduğunu evi satmak istemediklerini söylediğini, başka bir evle takas yapabileceklerini bildirerek eğer takas yapmayı kabul etmezse verdiği 31.000,00 TL’nin de yanacağını belirttiğini, sorunun çözülmemesi üzerine müvekkilinin davalı firmaya gittiğini, burada ……’nun paranın ev sahibinde olduğunu, olayın kendisini ilgilendirmediğini belirttiğini, müvekkiline 25/01/2018 tarihinde … adına sözleşme imzalattıklarını, bu sözleşmenin alt tarafından senet yer aldığını ve burada vade, tarih, bedel kısmının boş olduğunu, bu sözleşme ve miiktarın vade yazılı olmayan senedin icraya konulmasının muhtemel olduğunu beyan ederek müvekkilinin banka kanalı ile ödediği 20.500,00 TL’nin müvekkiline ödenmesine ve 25/01/2018 tarihli söz konusu sözleşmenin ve senedin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin emlak alım satım ve kiralama gibi aracılık işlerini yaptığını, konut almak ya da kiralamak isteyen kişilere gerekli hizmeti sunmak üzere portföyünde yer alan taşınmazları müşterilere gösterdiğini, dava konusu olayda da müvekkilinin portföyünde bulunan bir çok taşınmazı davacı tarafa sunduğunu, bunun neticesinde karşı tarafın sözleşme konusu taşınmazı beğendiğini ve satın aldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği taşınmazın bedelinin 165 bin TL olduğunu, aynı sözleşme uyarınca taraflardan her birinin dairenin gerçek değeri üzerinden %3 oranında olmak üzere toplamda %6 oranında müvekkiline komisyon ücreti ödemekle yükümlü olduğunu, davacının taraflar arasındaki sözleşmeden kendi iradesiyle caydığı için herhangi bir ücret talebinde bulunamayacağını, davacı tarafın iddia ettiği gibi müvekkiline elden yapılan herhangi bir ödemenin söz konusu olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; taraflar arasında imzalanan alım satım komisyon anlaşmasının iptali, senet iptali ve ödenen bedelin iadesi istemlerine ilişkin olup, davacı 25/01/2018 tarihinde ev satın almak amacıyla davalıya yaptığı başvuru üzerine ….. pafta, … parsel, …. Sokaktaki daire için 1.000,00 TL kapora bıraktığını ve satın almak istediği evin malikine verilmek üzere davalı işyerine yaptığı başvuruda kendisini karşılayan ……’ya değişik tarihlerde toplam 20.500,00 TL banka hesabından, 10.500,00 TL elden olmak üzere toplam 31.000,00 TL ödeme yaptığını, kendisine 25/01/2018 tarihinde bir sözleşme imzalatıldığını, sözleşmenin alt tarafında vade tarihi, bedel kısmının boş olduğu bir senet yer aldığını, miktar ve vade yazılı olmayan senedin icraya konu edilebileceğini belirterek banka kanalıyla ödediği 20.500,00 TL’nin müvekkiline iadesine, 25/01/2018 tarihli sözleşmenin ve senedin iptalini talep etmiş olup, davacı daha sonra sunmuş olduğu 29/03/2018 tarihli beyan dilekçesinde davalı tarafça davasından feragat etmez ise senedin takibe konulacağının kendisine söylendiğini, nitekim davadan sonra senedin boş kısımları doldurularak Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu beyan etmiştir.
Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasında alacaklının ….. , Borçlunun … olduğu, 25/01/2018 keşide tarihli, 15.100,00 TL bedelli senetten dolayı takip yapıldığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevaben müvekkilinin portföyünde bulunan birçok taşınmazı davacıya sunduğu ve davacı tarafça sözleşme konusu taşınmazın beğenilmesi ve satın alınmak istenmesi üzerine 25/01/2018 tarihli alım satım ve komisyon sözleşmesinin imzalandığını, tarafların satıştan cayması durumunda komisyon ücretinin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davacı tarafça herhangi bir sebep gösterilmeksizin taşınmazın alımından vazgeçildiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı, gerçekte beğenmiş olduğu dairenin malikinin ihtiyacı olduğu bahsi ile kendisinden davalıyı temsilen …… tarafından talep edilen paranın banka havalesi yoluyla ödemesinin yapıldığı ve bu ödemeden dolayı bedel iadesi talep etmiş olup, dosyada ……’ya yapılan ödemeleri gösterir 29/01/2018 tarihli dekont ile 10.000,00 TL, 01/02/2018 tarihli dekont ile 3.500,00 TL ve 01/02/2018 tarihli dekont ile 7.000,00 TL’lik dekontlar mevcut olup, davalı tarafça bu dekontlara istinaden ödenen 20.500,00 TL’nin tarafına ödenmesi ve 25/01/2018 tarihli, alım satım ve komisyon anlaşmasının ve ekli boş senedin iptali talep edilmiş olmakla, her ne kadar davanın açıldığı tüketici mahkemesi tarafından TTK 776 gereğince mahkememize görevsizlik kararı verilmiş ise de; iptali istenen sözleşmenin ekinde bulunan senette vade, bedel, kimin emrine ödeneceğine ilişkin kayıtlar yer almamakta olup, senette yalnızca düzenleme tarihi ve ödeyecek bilgilerinin yer aldığı görülmüştür.
Bu haliyle davaya konu iptali istenen senedin, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere doldurulmamış bir senet olduğu ve bononun zorunlu unsurlarını taşımadığı anlaşıldığından tüketici mahkemesinin bono olduğundan bahisle vermiş olduğu görevsizlik kararına itibar edilmemiştir. Kaldı ki, senet dava açıldıktan sonra …… tarafından takibe konulmuş olup, Büyükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasına konu senedin dosyamızda iptali istenen senetten farklı olarak doldurulmuş olduğu ve bu senet yönünden takip alacaklısına karşı açılmış bir menfi tespit istemi bulunmadığı, kaldı ki dava tarihinin, takip tarihinden önce olduğu görülmüştür. Davacının talebi, sözleşmenin ve boş olduğu belirtilen senedin iptaline ilişkin olup, burada davacı TKHK kapsamında tüketici, davalı da sağlayıcı simsar konumunda olduğundan ilk bakışta tüketici mahkemesi görevli diye düşünülebilirse de, davacının banka havalesi yoluyla ödeyip, iadesini talep etmiş olduğu bedelin taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bir bedel olmadığı, davalı tarafça da cevap dilekçesinde buna istinaden bir savunmada bulunulmadığı, alıcının …… olarak gözüktüğü dekontlardan dolayı pasif husumetin görevli mahkemece değerlendirileceği, bu haliyle davacının talebinin sebepsiz zenginleşme kapsamında vermiş olduğu bedelin iadesi istemine ilişkin olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Nitekim Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin benzer mahiyetteki bir dosyada vermiş olduğu, …. esas, ….. karar sayılı ilamında “uyuşmazlığın aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; söz konusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “yargılama usulüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uyuşmazlığı çözecek mahkemece yargılama yaparak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus hukukun öngörülebilir olmasının, usul ekonomisinin ve davaların makul süre içerisinde bitirilmesi yükümlülüğününde gereğidir.” demiştir.
Açıklanan gerekçeler ile mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 10/02/2020

Katip …

Hakim …