Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/992 E. 2021/999 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/992
KARAR NO : 2021/999

DAVA : Özel denetçi atanması.
DAVA TARİHİ : 23/12/2019
KARAR TARİHİ : 11/11/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/11/2021
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …… sicil numarası ile kayıtlı …….’ne %30,84 oranında azınlık pay sahibi haklarına sahip ortak olduğunu, şirketin diğer ortaklarının, müvekkiline karşı hukuka ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak şirketteki haklarını sınırlamaya, onu şirketten uzaklaştırmaya çalıştığını, bu kapsamda müvekkilinin pay sahipliği hakları, kanunen kendisine tanınan azınlık hakları ve bilgi alma hakkı, şirket bünyesindeki çoğunluğu oluşturan diğer ortakları tarafından çoğunluk hisselerini kullanmak suretiyle kısıtlandığını, 21.11.2019 tarihinde 2016-2017-2018 dönemlerine ait olağan genel kurul toplantısında, müvekkilinin bilgi, açıklama ve özel denetçi tayin edilmesine yönelik taleplerinin genel kurul tarafından reddedildiğini beyan ederek şirketi incelemek ve istenilen bilgi ve belgelere ulaşmak amacıyla özel denetçi tayin edilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı ile müvekkili şirket ortakları …… ve ……., …… Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi’nin hisse ortakları olduğunu, iş bu ortaklıkta …… ‘un 33,335 , ……. ‘ın 33,33 ve davacı …’un 30,835 oranında hissesi bulunduğunu, davacının müvekkili şirketin hissedarı olduğundan şirketin bünyesinde alınan kararlarda söz hakkı ve sorumluluğu bulunduğunu, özel denetçi atanması talebinin yersiz olduğunu, ileri sürülen iddiaların asılsız olduğunu, davacının, müvekkili şirkettin kurulduğu günden beri hisse ortağı olmakla birlikte istifa ettiği 23.07.2019 tarihine kadar yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, dolayısı ile tüm bilgi ve belgelere bizzat ulaşabilecek konumda olduğunu, davacının pay sahipliği haklarını kullanmasının engellenmesi söz konusu dahi olmadığını, pay sahibinin özel denetim talep edebilmesi için, pay sahipliği haklarını, özellikle oy hakkını kullanabilmesi yönünden bilgi alması gerekli olduğunu, bu maddi şart ile özel denetim kurumunun kötüye kullanılmasının önlenmesi amaçlandığını, TTK kapsamında özel denetim talebinin koşullarının oluşmadığı davacının uzun yıllar YK üyeliği yapması ile de sabit olduğunu beyan ederek davacının taleplerine esas teşkil eden iddialarının kabulünün mümkün olmadığını belirterek iş bu davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava anonim şirkete Özel denetçi atanması talebinden ibarettir.
Celp edilen Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesinin ……. Esas sayılı dosyasının tetkikinde, davacı … tarafından, davalı …… Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi aleyhine, 23/12/2019 tarihinde “TTK’nın 531.maddesi uyarınca anonim şirketin fesih ve tasfiyesi” talepli dava açtığı, mahkemece verilen 12/03/2020 tarihli karar ile; arabuluculuk başvuru bulunmadığından dava şartı yokluğundan HMK 115.madde uyarınca usulden reddine karar verildiği, kararın istinaf edildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….. Hukuk Dairesinin …… esas sayılı kararı ile verilen kararın kaldırıldığı görülmüştür.
Anonim şirketlerde özel denetçi tayini isteyecek pay sahibi veya sahiplerinin sermayenin en az onda birine, halka açık anonim şirketlerde yirmide birine sahip olması yeterlidir. Davacının bu oranda pay sahibi olduğu ticaret sicil kayıtlarından anlaşılmıştır.
Ticaret Sicil kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Davalı tarafın da buna ilişkin bir itirazı yoktur.
TTK.’nun 439. madde ve fıkrasına göre; genel kurulda özel denetçi tayini isteği reddedilen pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilir.
Azınlığın özel denetçi tayini istemi ancak belirli konularda olabilir. Bunlar: son iki yıl içinde AŞ nin kurulmasına veya yönetimine ilişkin suistimal, kanun veya ana sözleşme hükümlerinin önemli surette aykırı hareket, bilançonun gerçeğe uygun olmadığı iddialarıdır. (Poroy, Tekinalp, Çamoğlu 10. Bası , Sayfa : 376-377)
İddia veya savunmanın haklılığı, bu olay ve hukuki işlemlerin varlığının ispatlanmasına bağlıdır.
İspat hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde bir temel hak olarak garanti altına alınmıştır. Anayasal dayanağı olan ispat hakkını, usûl hukukunda taraflar, kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak kullanırlar. Bu hak yalnızca kanunla sınırlanabilir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ise ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
Davacı tarafın iddiaları, pay sahipliği haklarının haklarının sınırlandığını, 21.11.2019 tarihinde gerçekleştirilen 2016-2017-2018 dönemlerine ait olağan genel kurul toplantısında bilgi alma, açıklama, özel denetçi tayin edilmesi taleplerinin haksız olarak kabul edilmediğini, 12.09.2019 tarihli yönetim kurulunun kendisine çağrı yapılmadan toplandığını iddia etmektedir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalar, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı vekili sebep olarak ileri sürdüğü iddiasını somutlaştıramadığı gibi, mahkememizin 08/04/2021 tarihli celsesinde şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesine dair karar verilmesine rağmen, belirlenen gün ve saatte hazır olmadığı, davacının davadaki iddiasının ispatı yönünden defter ve belge ibraz etmediği, mazeret sunmadığı, bilirkişi ücretini yatırmadığı, gerekli ihtarların yapılmasına rağmen davacının davanın ispatına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği, 6102 sayılı TTK. ve HMK. 190. maddesi dikkate alınarak, ispat ve sorumluluğun davacıda olması koşulu, davanın özü yönünden ıspat koşulunun sağlamadığı bu nedenle söz konusu iddiaların ispata muhtaç kaldığı anlaşılmakla toplanan tüm deliller karşısında ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mevcut delil durumuna göre davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harç peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile eksik 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/11/2021

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)