Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/954 E. 2021/361 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/954 Esas
KARAR NO : 2021/361

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 18/07/2017
KARAR TARİHİ : 22/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/05/2021
Silivri ……. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ……. Esas …… Karar sayılı 08/10/2019 tarihli ilamı gereğince verilen görevsizlik kararı üzerine mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın “…….” unvanlı bir şirketin sahibi olduğunu, davalıya ait bu şirketin müvekkiline ait “…….Tekn. Danışmanlık Hizm. Ve Tic. Ltd. Şti.”den muhtelif zamanlarda zirai malzeme ve tarım ürünleri satın aldığını, cari hesap ekstresinde belirtilen toplamda 52.519,61-TL tutarındaki fatura alacağının 47.000,00-TL’lik kısmının ödendiğini, geriye kalan 5.519,61-TL’nin ödenmediğini, davalı aleyhine davacı tarafından bugüne kadar ödenmeyen fatura borçlarının tahsili amacıyla Antalya ……. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ancak davalının yetki itirazı nedeniyle söz konusu icra dosyası yetkili Silivri İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, …… esas sayılı dosyası ile devam ettiğini, davalının ise haksız ve kötüniyetli olarak bu defa söz konusu takibe de itirazda bulunduğunu ve takibin durduğundan bahisle yapılan tüm itirazların reddi ile davalı borçlunun takibe itiraz etmiş olması sebebi ile takip miktarının %20’den az olmamak üzere inkar tazminatı ve itirazların iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin görevine itiraz ettiklerini, tarafların tacir ve dava konusu faturalarda yer alan alım satımlar ticari işletmeleri gereğince satın aldıklarını, bu nedenle davaya bakmakla görevli mahkemenin Bakırköy Ticaret Mahkemeleri olduğunu, ayrıca davacı yanın icra takibine konu faturalar nedeniyle alacaklı sıfatının bulunmadığını, davalı ile davacı alacaklının sahibi olduğu işletme arasında uzun yıllardır gerek senetle ödeme ile gerekse açık hesap ile ödemeli olarak ticari alışveriş ilişkisinin olduğunu, taraflar arasındaki mal alım satımına dair bedeller, yine tarafların mutabık kaldıklardı zamanlarda ve bedellerde satıcı olan alacaklı davacıya ödendiğini, ancak davacı alacaklı görünen …’nun davalının kendisine mal alımından kaynaklanan borcu nedeniyle düzenleyerek vermiş olduğu 04/12/2015 keşide ve 20/05/2016 ödeme tarihli, 20.000,00-TL tutarında senet bedeli, senet üzerinde belirlenen ödeme günü olan 20/05/2016 tarihinde borçlu görünen davalı tarafından ……. Bankası A.Ş Silivri Şubesi’ndeki hesaptan alacaklı …’nun ……. Bankası A.Ş hesabına gönderildiğini, ancak davacı tarafından işbu senet icra takibine konulduğunu, icra takibine süresinde ödeme nedeniyle ödeme emrinin iptali ve kötü niyet tazminatı istemli olarak itiraz edildiğini, haksız ve kötü niyetli icra takibine itirazların kabulü ile davacı yanın %40’tan aşağı olmamak üzere kötü niyet ve icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Antalya ……. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyası, Silivri İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı dosyası, hesap ekstresi, faturalar, ticari defterler ve kayıtlar, Kalekapı Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden davacıya ait 2016 yılı BS formu, bilirkişi incelemesi, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının, faturaya dayalı alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Antalya …… İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının davalı aleyhinde dayanak 5.519,61-TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca ve yetkiye itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı alacaklı tarafından yetki itirazının kabul edildiği, bunun üzerine dosyanın Silivri İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı dosyasına gönderilerek kaydolduğu tespit edilmiştir.
Silivri İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının davalı aleyhinde dayanak 5.519,61-TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin 18/05/2017 tarihinde durdurulmasına karar verildiği, davanın yasal süresi içerisinde açıldığı tespit edilmiştir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Davacı tarafın yerleşim yerinin Antalya olması nedeniyle davacının ticari defter ve belgelerinin incelenilmesi için Antalya ……. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış mahkemece …… talimat sayılı dosyasında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi SMMM …… havale tarihli raporunda; davacıya ait şirketin ticari defterlerine göre taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu ve bu ticari ilişkiye istinaden davalı adına borç kaydedilen faturalara istinaden takip ve dava tarihi itibariyle davacının bakiye 6.519,61-TL tutarında davalı taraftan alacağının olduğunu, davacı tarafın ise 5.519,61-TL tutarında alacak talep ettiğini, davaya konu irsaliyeli faturaların teslim alan bölümlerinde …… ve ……. isim ve imzalarının bulunduğunu ancak bu kişilerin davalının yetkilisi veya adına hareket eden sigortalı personelleri olduğuna dair dosyada tevsik edici belgenin bulunmadığını, malların teslim edilip edilmediğinin takdirinin mahkemeye ait olduğunu bildirmiştir.
Davacının Kalekapı Vergi Dairesi’ne bildirmiş olduğu 2016 yılı BS form kaydında 9 adet belge ile toplamda KDV hariç 43.704,00-TL olarak beyanda bulunulduğu, ancak davalı tarafından bağlı bulunduğu Vergi Dairesi’ne karşılık BA formu verilmediği tespit edilmiştir.
Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf sıfatı (husumet), maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Dava şartı olan taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir.
Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin, ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vâkıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur. Bir davada davacı olma sıfatı dava konusu hakkın sahibine (hamiline) aittir.
Somut olayda, davaya konu uyuşmazlığın esasını oluşturan faturaların davacı vekilinin dava dilekçesinde belirtmiş olduğu “…….Tekn. Danışmanlık Hizm. ve Tic. Ltd. Şti.” ile davalının sahibi olduğu “… – …….” arasında düzenlendiği, davacı ve davalı tarafın beyanları ile bu durumun çekişmesiz olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, davacı bu davayı şirket adına ve şirketi temsilen açmayıp, doğrudan kendi adına açmıştır. Buna karşın yargılamanın başından beri, davalı vekilince cari hesabın taraflarının “……. Tekn. Danışmanlık Hizm. ve Tic. Ltd. Şti.” ve “… – …….” olduğu, şirketler arasında yapıldığı, davacının kendi adına bu davayı açmak için aktif dava husumetinin (sıfatının) bulunmadığı savunulmuştur.
Yapılan yargılama sonucunda tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu irdelendiğinde; davacının kendi adına ve ancak dava dışı ortağı olduğu şirketin hukukunu etkileyecek böyle bir davayı açması mümkün bulunmadığından, davacının aktif dava sıfatının bulunmaması nedeniyle davanın reddine, davacının takibinde haksız olduğu ancak kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30-TL harçtan davacı tarafça yatırılan 94,27-TL harcın mahsubuyla fazla alınan bakiye 34,97-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafın yargılamada kendisini vekille temsil ettirmesi nedeniyle yürürlükteki AAÜT 7/2. maddesi gereğince hesap edilen 4.080,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı tarafın yokluğunda davalı vekilinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır