Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/907 E. 2023/288 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/907 Esas
KARAR NO : 2023/288

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 28/11/2019
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/04/2023
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkili şirketin mermer alım satım toptan ve parakende, imalat, ihracat ithalat işleri vb. alanlarda faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin davalı şirkete ürün satışı yaptığını ancak davalının 758.444,00 TL tutarlı faturaları ödemediğini, fatura alacağının tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız itirazı sonucu takibin durduğunu beyan ederek davalının İtirazının İptaline , takibin devamına, davalı aleyhinde %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: alacağın varlığını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davaya konu edilen alacağın zaman aşımına uğradığını, davacı tarafın, müvekkili aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, takip talebinde alacağın sebebi olarak 19.04.2019 tarihli cari hesabın gösterildiğini, oysa, müvekkili şirket ile davacı arasında cari hesaba konu olabilecek herhangi bir ticari ilişkinin mevcut olmadığını, cari hesap ilişkinin bulunmadığını, davacı tarafın, haksız kazanç elde etmek amacıyla ve ya tutarsa mantığıyla hareket ederek başka şirketlere de kendince pek çok faturalar tanzim ettiğini ve bu faturaları da dava konusu yaptığını, emsal davaların ikame edildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, fatura suretleri, bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibarettir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 01/09/2022 tarihli bilirkişi raporu bilimsel veri ve içeriğe sahip, denetime elverişli bulunması sebebiyle hükme esas alınmıştır.
Celp edilen Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının tetkikinde, Alacaklı şirketin, borçlu aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası
ile 19.04.2019 tarihinde takip başlatıldığı, takip dayanağının cari hesaba dayandığı, yetki itirazı sonucu dosyanın Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayısı ile devam ettiği, davalı borçlunun itirazı nedeniyle takibin durduğu anlaşılmıştır.
Genel Olarak; Faturaya dayalı alacak davalarında davalı akdi ilişkiyi açıkça kabul etmemiş ise taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunduğunu ispat külfeti faturayı düzenleyen alacaklı tarafa düşmektedir, öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu yazılı belgeler ile ispat etmesi gerekir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK 187,190 ve 200. Maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Alacaklı düzenlediği faturadaki malların ya da hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini HMK 200. Maddesinde belirtilen deliller ile ispat etmesi gerekir. Fatura tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkinin belgesi sayılamaz. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E:2001/1, K:2003/1, T:27.06.2003.
Davacının, davalı borçlu ile aralarında akdi bir ilişki olduğunu, bir başka anlatımla takibe konu faturadaki fatura konusu hizmet ifası ile ilgili ticari ilişkiyi ispat etmeden iddia ettiği alacağın tahsilini sağlaması mümkün değildir. Akdi ilişki ise, taraflar arasında düzenlenen imzası davalı tarafından kabul edilmiş bir sözleşme, faturaya konu malların borçluya teslim edildiğine dair bir irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle ispat edilebilir.
İddia veya savunmanın haklılığı, bu olay ve hukuki işlemlerin varlığının ispatlanmasına bağlıdır.
İspat hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde bir temel hak olarak garanti altına alınmıştır. Anayasal dayanağı olan ispat hakkını, usûl hukukunda taraflar, kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak kullanırlar. Bu hak yalnızca kanunla sınırlanabilir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ise ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
Dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda fatura tanımlanmamıştır. Ancak anılan Yasanın 23. maddesinde “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedelini ödemiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gereklidir. Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil, taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Başka bir deyişle fatura, akdin şartlarını belirleyen değil, belirlenmiş olan şartların bir kısmını gösteren belgedir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir. Bu nedenle faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Somut olayda davacı, icra takibine konu faturalarda yazılı işlerin yapıldığını ve davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir.
Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı tarafta olup, dosya içeriğinde davacı tarafından davalıya hizmet verildiğine ilişkin bir delil bulunmamaktadır.
Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun özellikle 79 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan yasanın 83. maddesi uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler,Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, fatura suretleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; davacının, davalı şirketten cari hesap alacağı olduğunu iddia ettiği, davalının ise davacı ile herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını, davacının müvekkiline
fatura tebliğ etmediği dolayısıyla taraflar arasında ticari ilişki olmadığından alacaklı görünen
tarafa borçlarının olmadığını iddia etmektedir. Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacı tarafça ticari defterlerin, alacağa dayanak belgelerin sunulmadığı rapor edilmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşmede bulunmamaktadır. Faturalara dayalı olarak karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia eden taraf faturadaki mal ve hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini belge ile ispat etmelidir. Somut davamızdaki
ilişkide en önemli belge BA-BS belgesidir. BA-BS belgesi ile tebliğ ve satışı kanıtlayamayan davacı, bunu fatura ile kanıtlaması gerekir. Davacının dosyaya sunduğu fatura da bulunmamaktadır. Fatura olsa bile tek taraflı düzenlenen faturalar hiçbir zaman bir akdi ilişkiyi ispat vasıtası olmayıp, akdi ilişkinin ifası aşamasında düzenlenen bir belgedir. Bu nedenle faturanın geçerli olabilmesi için
teslime dair belge sunulamaması durumunda faturaların karşı tarafın defterlerinde de kayıtlı olması gerekir. Faturalara dayalı olarak karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia eden tarafın faturadaki mal ve hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini belge ile ispat etmesi gerektiği, ispat
aşamasındaki en önemli belgenin BA-BS belgesi olduğu ve bu belgeye göre davalının beyan
edilen faturaları vergi dairesine bildirimi yapmadığı, davacı tarafın iddia ettiği cari hesap alacağının yazılı delil ve belgelerle ispatlayamadığı gibi yemin deliline de açıkça dayanmadığı, bu haliyle davasını ispatlayamaması sebebiyle davanın reddine, davacının kötü niyetli olarak icra takibi yaptığından söz edilemeyeceği, itirazın iptali davasında kötüniyet tazminatının, kötüniyet olduğunun davalı tarafından ispat edilmesi gerekeceği, talebin yargılamayı gerektirdiği, mahkememizce de verilmiş olan tedbir kararı bulunmadığı dikkate alınarak kötüniyet tazminatı talebinde yasal şartlarının oluşmaması nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine, kötü niyet tazminatı taleplerinin de yasal şartları oluşmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL + 9.115,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.980,20 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 101.428,84 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
8-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..16/03/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır