Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/879 E. 2021/970 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/879
KARAR NO : 2021/970

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 19/11/2019
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/11/2021
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacılar vekili özetle; müvekkili davacıların, davalılar ……… Sanayi A.Ş ve ………
…….. A.Ş.’nin hissedarları olduğunu ve aynı zamanda kurucusu muris …….. ’ın kızları olduğunu, Muris ……… özel durumu sebebiyle
yurtdışına çıkacak olması ve şirketleri idare etmekte zorlanacağı gerekçesiyle, bu şirketlerdeki hisselerini emaneten oğlu ………’a devrettiğini, bu devir bila bedel ile yapıldığını, ………’ın Türkiye’ye dönmesi ve şirket işleri ile ilgilenebilecek durumda olması halinde
……… bu hisselerini aynen ………’a iade edeceğini, ………’ın çoğunluk hisse sahibi olarak gözükmesine rağmen kendi hisselerinin %97 sinin gerçekte babası ………’a ait olduğunu, bu hususun ……… tarafından tanzim olunmuş 01/03/2005 tarihli beyannamelerle sabit olduğunu, bu beyannamelere ……… tarafından yapılan itirazlarla ilgili olarak Büyükçekmece Başsavcılığının …….. soruşturma numaralı dosyası kapsamında Adli Tıp Kurumu başkanlığınca yapılan inceleme neticesinde bahse konu belgedeki imzaların ………’ın el ürünü olduğunun tespit edildiğini, Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesine ……. E. Sayılı dosyasıyla ……… üzerinde görülen şirket hisselerinin %97’sinin muris ………’a ait olduğu ve tereke defterine kaydedilmesi gerektiği ve bu hisselerin idaresi için kayyum atanılması amacıyla dava açıldığını, dolayısıyla ………’ın gerçekte sahibi olmadığı hisse çoğunluğuna dayanarak toplantıyı açması ve kararlar alması usul ve yasaya aykırı olduğundan, gerek ……… Sanayi A.Ş.’nin, Gerekse ………. A.Ş’nin 02.10.2019 Tarihinde yapılan olağan genel kurulu toplantısında alınan kararların öncelikle yürütmesinin TTK. 449. maddesi gereğince geri bırakılmasına ve durdurulmasına tedbiren karar verilmesine ve bu tedbir kararının ticaret sicil gazetesinde yayımlanmasına, yargılama sonucunda her iki anonim şirket olağan genel kurul kararlarının butlan hükmünde olduğunun tespitine, bu mümkün olmadığı taktirde her iki şirket genel kurul kararlarının iptaline, şirketler, yürütmesi tedbiren durdurulan genel kurul kararları nedeniyle yönetimsiz kalmış olmakla, temsil edilemeyen durumda olduğundan şirketlere tedbiren yönetim kayyumu atanmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: davacıların dava dilekçesindeki tüm iddialarının asılsız olduğunu, davacıların huzurdaki davayı açmada hukuki menfaatinin bulunmadığını, kesin ve inandırıcı delil ibraz edemediklerini, alınan kararların usul ve yasaya uygun olduğunu, davacıların her ikisi de anılan şirketlerde yönetim kurulu üyeliği dahi yapmadıklarını, yönetimde hiç yer almadıklarını, şirket işleyişi hakkında en ufak bir fikir sahibi dahi olmadıklarını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Anonim şirket genel kurul kararlarının butlan hükmünde olduğunun tespiti ve iptali talebine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 26/08/2020 tarihli bilirkişi raporu bilimsel veri ve içeriğe sahip, denetime elverişli bulunması sebebiyle hükme esas alınmıştır.
Celp edilen ticaret sicil kayıtlarına göre;……… sicil nolu ………Uçak İçi Servisleri Anonim Şirketi’nin 27/04/2009 tarihinde kurulduğu, …….. Bölgesi Sefaköy Küçükçekmece/İstanbul adresinde sicilde kayıtlı olduğu, ………. sicil nolu …….. Şirketi (Eski Ünvan ……. Sanayi A.Ş., ………Hava Yolları A.Ş., …….. Havacılık A.Ş.)’nin son tescilini 14/02/2000 tarihinde yaptırdığı, …… Yeşilköy/Bakırköy/İstanbul adresinde sicilde kayıtlı olduğu, ……. sicil nolu ……… Sanayi A.Ş.’nin son tescilini 09/07/2014 tarihinde yaptırdığı, Beşyol, …….. Caddesi No:…….. Sefaköy/ Küçükçekmece/ İstanbul adresinde sicilde kayıtlı olduğu, …….. sicil nolu …….. Hizmetleri A.Ş.’nin son tescilini 09/11/2015 tarihinde yaptırdığı, ……. Mahallesi ……. Caddesi No:1/1 Bakırköy/İstanbul adresinde sicilde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
TTK md, 445’de (mülga TTK md. 381) öngörülen iptal davasını ikame etme hakkı vardır.Ancak pay sahiplerinin iptal davası açabilmeleri TTK.’nun 446, maddesi uyarınca bazı koşullara tabi tutulmuştur, Bu koşullar uyarınca;a) Ancak toplantıda hazır bulunup da karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirten pay sahipleri ile, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri iptal davası açmaya yetkilidir.
Öncelikle, ispat kuralına ilişkin TMK. m. 6 hükmüne göre: “Kanunda aksine bir hüküm
bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”.
HMK. Madde 190/1 hükmüne göre: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia
edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir”. Bir vakıadan
kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Dolayısıyla
anılan kurullar uyarınca davacıların, davalı şirketlere ait hisselerin %97’lik oranının murisleri
………’a ait olduklarını geçerli dellilerle kanıtlamaları gerektiği açıktır.
Davacılar tarafından davalı şirketlere ait hisselerin %97’lik oranının murisleri ……….’a ait olduklarının tespiti ve hisselerin mirasçılık payları oranında adlarına tesciline ve
şirket pay defterine işlenmesine karar verilmesi amacıyla Bakırköy ……… Asliye Ticaret
Mahkemesinin ……. esas sayılı dosyası dava açmış oldukları görülmüştür. Söz konusu
dosyada mahkemece verilen 25/06/2020 tarihli kararda “…Davacılar, babaları tarafından Almanya’ya gitmeden önce şirket hisselerini inançlı işleme dayalı olarak ağabeyleri ……… ‘a bedelsiz olarak devrettiğine dair iddialarını, dosyaya sunmuş oldukları “BEYANNAME”
başlıklı belgeye dayandırmışlardır. Söz konusu belge üzerinde Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …….. soruşturma nolu dosyasında yapılan imza incelemesi neticesinde,
her ne kadar belgenin altında yer alan imzanın ………’a ait olduğu tespit edilmiş ise de,
belge içeriğinin belgeye imza tarihinden farklı bir tarihte belgeye eklendiği saptanmakla,
belgenin içeriğinin murisin gerçek iradesini yansıtıp yansıtmadığına dair kesin bir tespit
yapılamamaktadır. Ayrıca, belgenin tarihinin 01/03/2005 olduğu da dikkate alındığında,
davacıların aradan uzun yıllar geçtikten sonra böyle bir belgeyi ortaya çıkarmalarının TMK. 2
dürüstlük kuralı ile de bağdaşmayacağı değerlendirilmiş, vicdanen inançlı işlemin varlığını ispata
kabil bir delil olmadığı kanaatine varılmıştır… Öte yandan, davacılar inançlı işlem iddialarının
yanı sıra, dava dilekçesinde terditli olarak muris muvazaasına dayalı iddia da bulunmuşlardır.
Nitekim davacılar muris ……… tarafından hisselerin ………’a devri hususunun
sağlığında yapılmış bir karşılıksız kazandırma ve bağış niteliğinde olduğunu, bağış sözleşmesinin
yazılı olarak yapılması gerekip ortada geçerli bir yazılı bağış sözleşmesi bulunmadığını ve bu
bakımdan muris muvazaası söz konusu olduğunu ileri sürmektedirler. … muris muvazaasından
bahsedilebilmesi için öncelikle görünürde bir işlem olması gerektiği tartışmasızdır. Somut olayda,
muris muvazzaasından bahsedebilmek için görünürde muris ……… ile ………
arasında yapılmış görünürde bir işlem yoktur. Öte yandan davalı ……… Sanayi A.Ş.
yönünden açılan davanın hukuki sebebi muris ………’a ait paralarla kurulduğu ve ona ait olduğu
iddiası dikkate alındığında muris muvazaasından bahsedilebilmesi için öncelikle görünürde bir
işlem olması gerektiği ilkesi kapsamında davacıların bu yöndeki muvazaa iddiası da yerinde
görülmemiştir.
Nitekim davacılar daha önce de mahkememizin kesinleşen ………. Esas sayılı
dosyasından ……… Sanayi A.Ş., ………Havayolları A.Ş. Ve ……… aleyhine Genel
Kurul Kararı’nın iptali istemli davayı açmışlar, yine davalı ………’ın hisselerinin %97’sinin
babaları ………’a ait olduğu iddiasıyla hissleri temsil yetkisinin olmadığından bahisle
genel kurulu kararlarının butlan hükmünde olduğunun tespitini talep etmişlerdir. Bahsi geçen
dosyada yapılan yargılama neticesinde verilen Yargıtay …… HDhıin 26/06/2019 T, …….. E. E.
Ve ……. K. Sayılı ilamı ile kesinleşen mahkememizin 12/11/2015 T., ……. E. …….. K.
Sayılı kararında ……… Sanayi AŞ’nin sicil kayıtlarının incelendiği, 18/05/1982 tarihli genel
kurul toplantısında hazirun cetvelinden de anlaşılacağı üzere: şirket sermayesinin % 48’i ………. (16.170.000/33.600.000) ve % 51’in ………’ a ait (17.260.000/33.600.000)
olduğunun tespit edildiği, anılan şirketin sermayesinin muhtelif tarihlerde artırıldığı, artırımlarda
ve hisselerde değişen oranda artırımlarla ortaklara yansıtılmış olup, muhtelif hisse devirlerinin
yapıldığının anlaşıldığı, genel kurul hazirun
cetvellerinde ……… hisselerinin bulunmadığının bilirkişi kurulunca tespit edildiği ve
anılan yıllarda dahi ………’ın ortalama % 99.5 hisseye sahip olduğunun anlaşıldığı,
………Havayolları A.Ş.’de ise ………’ın hissesine rastlanmadığı değerlendirilerek davanın
reddine karar verilmiştir. Bu kesinleşmiş ilamın dayandığı yargılamada toplanan deliller de
huzurdaki dosya bakımından kuvvetli delil teşkil ettiğinden, ………’ın hisseleri inançlı
işleme dayalı olarak ve muvazaalı olarak iktisap etmiş olduğu yönündeki iddiaları inandırıcı
bulunmamıştır. Kaldı ki davacılar aynı zamanda Büyük Çekmece ………. Asliye Hukuk Mahkemesinde
…….. esas sayılı dosyada tenkis ve mirasta denkleştirme davası açılmış ve bu dava derdest
durumdadır. Nitekim yukarıda da açıklandığı üzere, davacıların iddialarını uzun süren bir
sessizlikten sonra dile getirdikleri de nazara alındığında, davacının muris muvazaasına yönelik
iddiasının da ispatlanamadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Tüm bu nedenlerle; davanın
reddine” karar verilmiştir. Karar dikkate alındığında davacıların, davalı şirketlere ait hisselerin
%97’lik oranının murisleri ………’a ait olduğu, dolayısıyla 02.10.2019 tarihinde yapılan
2016 yılına ait olağan genel kurul toplantılarında alınan kararların, yetkisiz kişi tarafından genel
kurul çağrısının yapılmış olması ve yine kararların gerekli nisap sağlanmadan alınmış olmaları
nedeniyle hükümsüz sayılmaları gerektiği yönündeki iddiaları yerinde olmamaktadır. Bu
bakımdan dava konusu genel kurul kararlarının iptali veya butlanı şartlarının oluşmadığı
sonucuna varılmaktadır. İlamların ispat gücüne ilişkin HMK. m. 204 hükmünde yer alan
“ilamlar… sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılırlar” yönündeki hüküm de böyle bir
sonuca varılmasını zorunlu kılmaktadır..
..” şeklinde tespitler yapılarak karar verilmiştir.
Davacıların iddiası, davalı şirketlerin %97’lik hisselerin oranının murisleri …….. ’a
ait oldukları, ………’ın özel durumu sebebiyle yurtdışına çıkacak olması ve şirketleri idare
etmekte zorlanacağı gerekçesiyle, bu şirketlerdeki hisselerini emaneten oğlu ………’a
devretttiği, bu bakımdan 03.10.2019 tarihinde yapılan 2016 yılına ait olağan genel kurul
toplantılarında alınan kararların, yetkisiz kişi tarafından genel kurul çağrısının yapılmış olması ve
yine kararların gerekli nisap sağlanmadan alınmış olmaları nedeniyle hükümsüz sayılmaları
gerektiği yönündedir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen dosyalar, toplanan tüm bilgi ve belgeler ile alınan bilirkişi raporuna binaen; Bakırköy ……… Asliye Ticaret
Mahkemesinin ……. Esas sayılı
dosyasında davacılar tarafından ……… Sanayi A.Ş., ………Havayolları A.Ş. ve ……… aleyhine Genel
Kurul Kararı’nın iptali istemli davayı açtıkları, yine davalı ………’ın hisselerinin %97’sinin
babaları ………’a ait olduğu iddiasıyla hissleri temsil yetkisinin olmadığından bahisle
genel kurulu kararlarının butlan hükmünde olduğunun tespitini talep etmişlerdir. Bahsi geçen
dosyada yapılan yargılama neticesinde verilen Yargıtay …….. Hukuk Dairesinin 26/06/2019 T, …….. E. ve …….. K. Sayılı ilamı ile kesinleşen 12/11/2015 T., …….. E. …….. K.
Sayılı kararında, ……… Sanayi AŞ’nin sicil kayıtlarının incelendiği, 18/05/1982 tarihli genel
kurul toplantısında hazirun cetvelinden de anlaşılacağı üzere: şirket sermayesinin % 48’i …….. (16.170.000/33.600.000) ve % 51’in ………’ a ait (17.260.000/33.600.000)
olduğunun tespit edildiği, anılan şirketin sermayesinin muhtelif tarihlerde artırıldığı, artırımlarda
ve hisselerde değişen oranda artırımlarla ortaklara yansıtılmış olup, muhtelif hisse devirlerinin
yapıldığının anlaşıldığı, genel kurul hazirun
cetvellerinde ……… hisselerinin bulunmadığının bilirkişi kurulunca tespit edildiği ve
anılan yıllarda dahi ………’ın ortalama % 99.5 hisseye sahip olduğunun anlaşıldığı,
………Havayolları A.Ş.’de ise ………’ın hissesine rastlanmadığı değerlendirilerek davanın
reddine karar verilmiştir. Bu kesinleşmiş ilamın dayandığı yargılamada toplanan deliller de
huzurdaki dosya bakımından kuvvetli delil teşkil ettiğinden, ………’ın hisseleri inançlı
işleme dayalı olarak ve muvazaalı olarak iktisap etmiş olduğu yönündeki iddiaları inandırıcı
bulunmamıştır. Davacıların, davalı şirketlere ait hisselerin
%97’lik oranının murisleri ………’a ait olduğu, dolayısıyla 02.10.2019 tarihinde yapılan
2016 yılına ait olağan genel kurul toplantılarında alınan kararların, yetkisiz kişi tarafından genel
kurul çağrısının yapılmış olması ve yine kararların gerekli nisap sağlanmadan alınmış olmaları
nedeniyle hükümsüz sayılmaları gerektiği yönündeki iddiaları yerinde olmamaktadır. Bu
bakımdan dava konusu genel kurul kararlarının iptali veya butlanı şartlarının oluşmadığı
sonucuna varılmaktadır. İlamların ispat gücüne ilişkin HMK. m. 204 hükmünde yer alan
“ilamlar… sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılırlar” yönündeki hüküm de böyle bir
sonuca varılmasını zorunlu kılmaktadır. Davacılar tarafından iddialarına delil olarak ayrıca mahkememizin …….. E. sayılı dosya ile verilen karar gösterilmiştir. Ancak söz konusu
dosyada mahkememizce verilen 02/05/2019 tarihli kararda “….Somut olayda, davacı şirketin genel
kurula temsilci vasıtasıyla katılmasının engellendiği, uyuşmazlıkta tek bir pay sahibinin pay
miktarı ne olursa olsun salt toplantıya haksız olarak alınmaması halinde bu aykırılığın genel
kurul kararma etkili olup olmadığının aranmaksızın söz konusu genel kurul kararının iptali
gerektiği, aksi halde büyük paysahiplerinin, genel kurul kararının alınmasında etkili olmayan
küçük pay sahiplerinin genel kurullara girmelerini engellemelerine izin verilmiş olacağı, bunun
da pay sahibinin vazgeçilmez nitelikteki temel haklarının ihlaline yol açacağı, TTK. Madde 446/1-
b bendi kapsamında usuli bir kanuna aykırılık teşkil eden durumun açık olduğu anlaşılmakla
28/06/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alman kararların iptali gerektiği
sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüne…” karar verildiği görülmektedir.
Davalı şirketlerin 30/06/2014 tarihinde yapılan genel kurulunun iptali için Bakırköy …….. ATM nin ……… esas sayılı dosyasıyla dava açıldığı bu dosyada bilirkişi incelemesi yapıldığı bu inceleme de de alınan bilirkişi raporunda 1996 yılından 2013 yılına kadar yapılan tüm genel kurul toplantı tutanak ve hazirun cetvellerinde ………’ın hissesinin bulunmadığı …….. %99,5 oranında hissedar olduğu anlaşılmıştır. Davalı şirketlerin ticaret sicişldeki kayıtlı hisse durumlarını dikkate alındığında genel kurulun toplantı ve nisabında hukuka aykırı bir durum bulunmamaktadır. Şirketin 1996 yılından bu tarafa yapılan genel kurullarında mevcut hisse durumuna göre toplantı gerçekleşmiştir. Davacılar da bu durumu hiç dile getirmemişlerdir. Aradan geçen bu süre sonrasında bu durumun dile getirilmesi TMK’nın 2. Maddesi gereğince hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Dava konusu uyuşmazlık genel kurul kararlarının yok sayılması ve iptaline ilişkindir. Mevcut genel kurulda şirketin mevcut hisse durumuna göre gerçekleşmiştir. İptali talep edilen genel kurulun yapılmasında ve alınan kararlarda yok sayılmasını gerektirir ve iptali gerektirir bir durum söz konusu değildir. Genel kuruldaki hisse durumunu da şirketin kayıtlı hisse durumu dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Mevcut hisse durumuna göre hukuka aykırı bir durum bulunmamaktadır. Dava konusu uyuşmazlığı aynı mahiyette olup, davalı şirketlerin 30/06/2015 tarihli genel kurulda alınan kararların yok hükmünde sayılması ve iptale ilişkin Bakırköy …….. ATM ………. esas sayılı dosyasında da red kararı verilmiş ve karar yargıtay ……… Hukuk dairesinin ……. esas ve …….. karar sayılı ilamıyla onanmıştır. Mahkememizin ……… esas sayılı dosyasında verilen karardan da
görüleceği üzere, davalı şirketlere ait hisselerin %97’lik oranının davacıların murisleri ………’a ait olduklarına ilişkin bir tespit söz konusu olmayıp, davacıların temsilci vasıtasıyla
genel kurula katılmalarının engellenmesi nedeniyle iptal kararı verilmiştir. Dolayısıyla anılan mahkememiz kararının da davacıların iddiasını ispatlar nitelikte bir karar olmadığı, tüm bu hususlar dikkate alındığında dava konusu genel kurul kararlarının iptali veya butlanı şartlarının
oluşmadığı, ilamların ispat gücüne ilişkin HMK. m. 204 hükmünde yer alan “ilamlar… sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılırlar” yönündeki hüküm de dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harç peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile eksik 14,90 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacılara iadesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davacılardan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacılar vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
04/11/2021

Başkan ……. Üye ……… Üye ………. Katip ……….
¸(e-imzalıdır) ¸(e-imzalıdır) ¸(e-imzalıdır) ¸(e-imzalıdır)