Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/871 E. 2021/58 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/871 Esas
KARAR NO : 2021/58

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/04/2017
KARAR TARİHİ : 20/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya mal sattığını, davalının bakiye cari hesap borcunu ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun meşruhatlı davatiyeye rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalarda kendini vekille temsil ettirmiş ve dosyaya sunmuş olduğu 24/11/2017 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde yapılan imalatın ayıplı olması nedeniyle davacının imalat bedelini talep edemeyeceğini ve bu süre zarfında makinenin çalışmamasından kaynaklanan zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu, dişlinin kırılması nedeniyle makinenin 22 gün çalışamadığını, müvekkilinin iş kaybı nedeniyle uğradığı zararın karşılığı olarak 19.234,00 TL bedelli bir fatura düzenleyerek davalıya tebliğ ettiğini bildirmiştir.
Dava, davacının, bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 22.451,37 TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için cari hesaba dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davanın reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin …… esas, ……… karar sayılı kararında, “Mahkemece yapılacak iş konusunda uzman bir bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılmak suretiyle davaya konu takipte talep edilen alacağın açık hesap ticari ilişkiden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, ayıplı ifa edildiği belirtilen işin miktarı, buna ilişkin faturanın davacı tarafça iptal edilip edilmediği, bu fatura bedelinin takipte talep edilen alacak içinde olup olmadığı, davacı defterlerinde yer alan faturalar içeriği alacağın var olup olmadığı, ayıplı ifa nedeniyle davalının uğradığını iddia ettiği zararın ve bu zarar nedeniyle davalı tarafça düzenlenen ve davacının iade ettiği faturanın geçerli kabul edilip edilmeyeceği, kabulü halinde davacı alacağından mahsubunun gerekip gerekmediği değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.” gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırıldığı, mahkememizce tekrardan yapılan yargılamada istinaf kararında belirtildiği üzere davalının ihtilaflı fatura içeriği dışında diğer faturalara itiraz etmediği, davacı ticari defterlerine göre davacının takip tarihi itibarıyla 22.451,37 TL alacaklı olduğu, davalının ayıplı olduğunu ileri sürdüğü makine dişlisi dışında davacı tarafça düzenlenen ve defterlerine kaydedilmiş olan alacağın kaynağını oluşturan diğer faturalara itiraz edilmediği, bu faturaların bedellerinin ödendiğinin ileri sürülmediği, davalının ayıplı ifa nedeniyle zarara uğradığını savunduğu, ancak zararını ispata yarar her hangi bir delil dosyaya sunmadığı, sadece davacı tarafça kabul edilmeyerek iade edilen yansıtma faturasına dayanarak borcunun olmadığını belirttiği, davalının ayıplı ifa nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararının bilirkişi tarafından da tespit edilemediği, ayıplı olduğu belirtilen ürüne ilişkin faturanın davacı beyanına göre 2.000 TL + KDV’den ibaret olduğu, davacının talebi ise açık hesap ticari ilişki nedeniyle ödenmeyen fatura bedelleri karşılığı 22.451,37 TL alacağa dayandığı, bir an için davalı yansıtma faturasının kabulü halinde bile ticari defter kayıtlarına göre davacı halen alacaklı olduğu belirtilmekle, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. İstinaf kararından önce aldırılan 24/11/2017 tarihli bilirkişi raporda makine mühendisi bilirkişi tarafından yapılan teknik incelemede davacı firma tarafından imal edilen dişlinin çalışma sırasında kırılması üzerine tekrar davacı tarafından ikinci kez imal edildiği, bunun da çalışma esnasında kırılması üzerine davalı tarafça başka bir firmaya imal ettirilen dişlinin halen kullanıldığı, montaj ve dişli imalatının yaklaşık 4 günde yapılacağı ve iş kaybının dişlinin iki kez kırılması ve 3.kez başka bir firmaya yaptırılması ile her bir işlemin 4 gün süreceğinden bahisle toplam 12 gün olacağı, dişli kırılmasının hatalı imalat ve hatalı montajdan kaynaklı olduğunu ve sorumluluğun davacıda olduğunu bildirmiş, bu kez inşaat alanında kullanılan dişlinin takılı olduğu makinenin çalıştırılmadığı günlerden dolayı oluşan zararın tespiti ve taraflar arasındaki alacağın açık hesap ticari ilişkiden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, ayıplı ifa edildiği belirtilen işe ilişkin faturanın davacı tarafça iptal edilip edilmediği, bu fatura bedelinin takipte talep edilen alacak içinde olup olmadığı hususlarında rapor düzenlenmek üzere dosya SMMM bilirkişisi ve İnşaat Mühendisi’nden oluşan heyete tevdi edilmiş ve 07/07/2020 tarihli raporda, SMMM bilirkişisi tarafından yapılan incelemede davalının ayıplı olduğunu iddia ettiği dişlilere ilişkin 09/10/2015 tarihli faturanın davacı tarafça iptal edildiği ve defterlerinde kayıtlı olmadığı, bunun dışında davalı firmaya yapılan matkap, adaptör gibi çeşitli mal satışlarından dolayı düzenlenen faturaların kayıtlı olduğu, tarafların yevmiye defterlerinde de bunların devreden hesapta birbiriyle uyumlu olarak kayıtlı olduğu, kaldı ki istinaf kararında da belirtildiği üzere davalının itirazında ihtilaflı fatura dışında diğer faturalara itiraz etmediği, defterlere kaydedilmiş olan diğer faturalara itiraz edilmediği, bu faturaların bedellerinin ödendiğinin ileri sürülmediği anlaşıldığından davacının taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki nedeniyle 22.451,37 TL alacaklı olduğu, yine aynı raporda inşaat mühendisi tarafından yapılan incelemede davalının ayıplı ifa nedeniyle uğrayabileceği zarara ilişkin sunulan raporda makinenin 22 gün çalışmadığından bahisle hesaplama yapılmış ise de, bu hususun delillendirilmediği gibi ayıplı olduğu iddia olunan makinenin faturasının 09/10/2015 tarihli davalının “yansıtma bedeli, dişli yapımı ve yağ bedeli” açıklamalı faturasının ise 26/10/2015 tarihli olduğu, arada 22 günden az süre bulunduğu, nitekim bu konuda teknik inceleme yapan makine mühendisi 24/11/2017 tarihli raporunda bu süreyi 12 gün olarak hesap ettiği dikkate alındığında inşaat mühendisi bilirkişiden tekrar ek rapor alınmış, bilirkişi 01/12/2020 tarihli ek raporunda; davalı tarafça düzenlenen yansıtma faturasının(26/10/2015) 19.234,00 TL tutarlı olup, bu bedelin 22 gün gecikme kaybı varsayımıyla düzenlendiği, oysa dişlinin demontaj-montaj ve dişli imalatının makine mühendisi tarafından 12 gün olarak belirtildiği, bu durumda davalı kayıtlarının 10.491,27 TL olarak hesaplandığını bildirmiştir.
Davacının cari hesaptan dolayı 22.451,37 TL alacaklı olduğu dosya kapsamından anlaşılmış olup, davacının talebinin açık hesap ticari ilişki nedeniyle ödenmeyen faturalara ilişkin olması, davalı tarafça satılan dişlinin 09/10/2015 tarihli faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmayıp, takibe konu bedel içerisinde yer almadığı, ancak ayıplı olduğu bilirkişi incelemesi ile tespit edilen bu dişli nedeniyle davalının 12 gün üzerinden 10.491,27 TL alacaklı olduğu, her ne kadar davalı yansıtma bedeli faturasını 22 gün üzerinden 19.234,00 TL olarak hesaplamış ise de, yaptırılan incelemeler ile bu bedelin 10.491,27 TL olduğu, ancak bu faturanın davacı tarafça itiraz edilmesi nedeniyle defterlerine işlenmediği ve carisinden düşülmediği anlaşılmakla tespit edilen bu bedel davacı carisinden düşülmüş ve 11.960,10 TL yönünden davacının davalıdan alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf mahsup defini ileri sürülemeyeceğini iddia etmiş ise de, mahkememizce davacı carisinden yapılan düşüm, mahsup defi nedeniyle değil, davanın açık hesap ticari ilişkiye dayanması karşısında davalının yansıtma bedeli olarak düzenlediği fatura içeriği ayıp kapsamında hesaplanarak davacı carisinden düşülmüştür.
Davalının yansıtma faturası düzenlemesi dişlinin ayıplı olması nedeniyle yerinde ise de, miktar itibariyle gerçek zarar hesabına ihtiyaç duyulduğundan yaptırılan incelemeler doğrultusunda tespit edilen miktar cariden düşülerek davacının alacaklı olduğu bakiye cari hesap miktarı belirlenerek davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın belirlenen miktar yönünden iptaline, takibin bu miktar yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Ayıp iddiası doğrultusunda yapılan inceleme sonucu bakiye alacak miktarı belirlendiğinden alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kısmen kabulü ile 11.960,10 TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin 11.960,10 TL’lik asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
İcra inkar tazminatı talebinin reddine,
Alınması gerekli 816,99 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 383,42 TL harcın mahsubuyla bakiye 433,57 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 383,42 TL peşin harç olmak üzere toplam 414,82 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 3.053,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 1.626,36 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 4.080,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/01/2021

Katip …

Hakim …