Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/850 E. 2021/97 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/850
KARAR NO : 2021/97

DAVA : Maddi-Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 11/04/2014
KARAR TARİHİ : 28/01/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/03/2021
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; Davacılar vekili özetle; müvekkili …….’ın kardeşi diğer müvekkillerinin müşterek çocuğu olan ……’ın 04/07/2013 tarihinde davalı sürücü …’in kullandığı, davalı …’in maliki bulunduğu diğer davalı … şirketinin sigortacısı bulunduğu ……. plaka sayılı araçta seyahat ederken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazası sonucunda hayatını kaybettiğini, konuyla alakalı Bakırköy …… Ağır Ceza Mahkemesi’nin …… esas sayılı dosyasıyla kamu davası açıldığından bahisle müvekkilleri…… ve ……’ın her biri için 1.000,00’er TL maddi tazminat, müvekkili…… ve …… için 120.000,00’er TL, küçük ……. için de 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, safahatta maddi tazminat istemlerini ıslah ederek müddeabihi toplam 66.078,50 TL.’ye arttırmıştır.
SAVUNMA: Davalı … şirketi vekili özetle; müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti, kusur ve zarar miktarıyla sınırlı olduğunu, olayın araç sürücüsünün taşımasının üzerinde yolcu olması nedeniyle geldiğinden sigortalıya rücu hakkını saklı tuttuklarını, olay tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar vekili özetle; olayda davacılar dahil yolcuların şoför müvekkile hızlı gitmesi yönünde terkinde bulunmaları, eve geç kaldık diyerek dikkati dağıtmaları, adli tıp raporunda da ifade edildiği üzere sürücünün hatır taşıması yapması karşısında müterafik kusurun bulunduğunu, müvekkillerinin davacıların her türlü maddi ve manevi desteğini sağlamak istediklerini, olay yerinde keşif icra edilerek ortak kusur ve hatır taşıması hususlarının da dikkate alınıp rapor alınması gerektiğini, fiil destek olgusunun gerçekleşmediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İşbu dava dosyası Bakırköy ……. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19/02/2015 gün ve ……. sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize intikal etmiştir.
Mahkememizden verilen 06/12/2016 tarihli ……. esas …… karar sayılı karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesinin 01/11/2019 gün …… Esas …… karar sayılı kararı ile mahkememizden verilen kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesinin 01/11/2019 gün …… Esas ……. karar sayılı ilamında, “… davalı … şirketinin istinaf başvurusu kabul edilerek sunulan beyanların gereğinin yapılması yasal zorunluluk olmakla bu zorunluluklar tamamlanmadan verilen karar eksik inceleme ve araştırma ile verilmiş bir karar olmakla kaldırılmasına ve gereğinin yapılması için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
DELİLLER: Trafik kaza tespit tutanağı, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ……. soruşturma sayılı dosyasındaki ifadeler, bilgi ve belgeler, sigorta poliçesi, trafik kaydı, tarafların sosyal ve ekonomik durum tespitleri, hastane ve diğer sağlık kuruluşlarından celp edilen tıbbi bilgi ve belgeler, olay nedeniyle SGK tarafından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığına ilişkin yazı cevabı, sigorta şirketinden celp edilen hasar işlem dosyası, Bakırköy ….. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ……. esas sayılı dava dosyası, bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı … şirketi açısından dava öncesi ödemenin yetersizliği nedeni ile ibranamenin iptali niteliğinde bir destekten yoksun kalma tazminatı , diğer davalılar açısından da sürücünün ve araç malikinin sorumluluğuna dayalı bir destekten yoksun kalma ve manevi tazminat davasıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hakimin takdirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesiyle de; işletenin Aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerekmektedir.
MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
Maddi zarar, kişinin isteği dışında malvarlığında meydana gelen eksilmesini ifade eder. Zarar miktarı malvarlığının hukuka aykırı eylemden önceki durumu ile eylemden sonra arz ettiği durum karşılaştırılarak belirlenir. Hukuka aykırı eylem malvarlığının aktifini azaltımda veya pasifini çoğaltımda yahut aktifin çoğalmasına veya pasifin azalmasına engel olmak suretiyle zararın oluşumuna sebebiyet verir. Diğer bir deyimle zarar, eylemli zarar veya kardan yoksunluk biçiminde gerçekleşir.
Somut olayda, Davalı ……. Sigorta tarafından dava açılmadan önce ibraname karşılığında davacı……’ye 17.295,43 TL ve davacı …’e 21.682,29 TL olmak üzere toplam 38.977,72 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. 2918 Sayılı Yasa’nın Sorumluluğa İlişkin Anlaşmalar başlıklı 111.maddebsinde “… Bu Kanunla öngörülen hukukî sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir….” düzenlemesi mevcuttur.
Davacı yanın davalılardan sigorta şirketi açısından açtığı dava bu mahiyettedir. Ancak dava devam ederken sigortalı davalı ile sigortacı davacı arasında 2. kez sulh anlaşması yapıldığı görülmektedir. Buna göre davacı yan ile davalı yan yeniden sulh olmuş ve davacı vekili Av. … davalı yandan 17.920 TL maddi tazminat alarak davadan feragat etmeyi taahhüt etmiştir. Mahkememizin 09/07/2020 tarihli celsesinde, davacı vekilinin sulhun iptaline ilişkin dava açmak üzere talebi doğrultusunda süre verilmiş, 28/01/2021 tarihli celsede davacılar vekili, dava açmayacaklarını beyan etmiştir.
Bu haliyle davacıların maddi tazminat taleplerinin sulh ve ibraname sözleşmeleri dikkate alınarak esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
Manevi zarar, hukuka aykırı eylem sonucu kişisel değerlerde meydana gelen eksilmedir. Kişisel değerlerin soyut niteliği nedeniyle meydana gelen eksilmenin rakamsal karşılığını parasal değerini ifade etmek mümkün değildir. Bununla birlikte kişisel değerlere yapılan saldırı neticesi ruhsal dengenin bozulması yaşama sevincinin eksilmesi kaçınılmaz olduğunda, hukuk manevi zararı giderim yükümlülüğü dışında tutmamış, genel değer ölçüsü olması nedeniyle, belli bir miktar paranın verilmesi suretiyle zarar görenin tatmin edilmesini amaçlamıştır. Olayın niteliği, bilirkişi raporu, ATK raporları, hasta kayıtları, kaza tespit tutanağı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, manevi tazminatın zenginleşmeye veya yoksullaşmaya neden olamaması temel ilkesi de dikkate alınarak davacıların olaydan dolayı çekmiş olduğu elem ve ızdırabın bir nebze de olsa telafisi için davacılar lehine aşağıdaki miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların maddi tazminat taleplerinin sulh ve ibraname sözleşmeleri dikkate alınarak esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacıların manevi tazminat istemlerinin KISMEN KABULÜ ile; takdiren davacılar … ve … için 15.000,00’er TL, davacı ……. için 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden (04/07/2013) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.732,40 TL harçtan peşin alınan 1.031,50 TL ve 1.095,00 TL ıslah harcının mahsubu ile eksik 605,90 TL harcın davalılar … ve …’den tahsili ile hazineye irad kaydına, (bir önceki kararda verilen harç tahsil müzekkeresi ile yazılan harç tahsil edilmiş ise yeniden harç alınmasına yer olmadığına)
4-Davacı tarafından yapılan 1.129,00 TL posta masrafı ile peşin alınan 1.031,50 TL ve 1.095,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.255,50 TL yargılama giderinin davacının davalı … ile yaptığı sulh protokol dikkate alınarak davalılar … ve …’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-AAÜT’ne göre kabul edilen manevi tazminat üzerinden hesap edilen 6.000,00 TL ücreti vekaletin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-AAÜT’nin 10/2 maddesine göre red edilen manevi tazminat üzerinden hesap edilen 6.000,00 TL ücreti vekaletin davacılardan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalı …’e verilmesine,
7-Taraflar arasında yapılan sulh protokolü dikkate alınarak davacılar lehine Maddi tazminat talebi yönünden vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen taraflara iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacılar vekili, davacı ……. ve davalılar … ve … vekilinin yüzüne karşı, sigorta vekilinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2021
Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)