Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/835 E. 2022/881 K. 03.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/835 Esas
KARAR NO : 2022/881

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/04/2016
KARAR TARİHİ : 03/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin değeri 18.000,00 TL olan …… plakalı 2007 model … marka otomobilini, davalılardan …’a satmak üzere anlaştığını, Kartal …. Noterliğinin ….. yevmiye 27/10/2015 tarihli araç satış sözleşmesi ile müvekkili aracının davalılardan …’ın kayınpederi olan …’ya devrettiğini, müvekkilinin devrettiği aracına karşılık davalırdan …’a ait olan ….. plakalı 1997 model ….. marka otomobilini Kartal ….. noterliği’nin ……. yevmiye 27/10/2015 tarihli araç sözleşmesiyle devraldığını, taraflar arasında aynı gün aynı noter aracılığıyla araçlar takas edildiğini, müvekkilinin aracının değerinin daha yüksek olduğundan davalılar müvekkiline 500.00 TL nakit ve 5.500,00 TL senet verdiklerini, davalıların 27/10/2015 tarihinde düzenlenen senedi 01/12/2015 tarihinde ödeyeceklerini vaad etmiş olduğunu, senedin lehdar ve alacaklı kısmında davalılardan …’ın adının yazılı olması, vade kısmında 5 ay vade yazması, kefil kısmında …’nın sadece isminin yazılması davalıların senedi geçersiz kılmak yönünde çaba sarf ettiklerinin ve kötü niyetli olduklarının açıkça göstergesi olduğunu, yapılan takibe de itiraz etmelerinin bunun net kanıtı olduğunu, senedin eksikleri olması nedeniyle davalılar aleyhine kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapmak yerine ilamsız takip yapmak zorunda kaldıklarını, İstanbul Anadolu …… İcra müdürlüğünün ….. esas numaralı dosyası ile yapılmış olan takibe davalı ve borçlular borçlu olduklarını inkar ettiklerini itiraz ettiklerini takibin durdurulduğunu, davalılar senet altındaki imzaya ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadıklarını ve imzayı ikrar ettiklerini, yapılan araç satış karşılığı davalılardan alacakları 5.500,00-TL’nin taraflarına ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili aleyhine açılan alacak davacının yetkisiz mahkemede açılmış olduğunu, öncelikle yetkiye itiraz ettiklerini, öncelikli olarak yetki hususunun incelenerek Yargıtay ….. HD. 01/12/1987 gün ….. s. Kararı gereğince davanın esasına girilmeden icra dairesinin ve mahkemenizin yetkisizliğine karar verilmesini, müvekkili tarafından hem yetkiye hem de borca itiraz edildiği ve söz konusu takibin durduğunu, satışın yapıldığı 27/10/2015 tarihinde 2007 model ….. marka arabanın piyasadaki pert olduktan sonra toplanmış haline bakılınca bu aracın 18.000 TL olma ihtimalinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkili … tarafından düzenlenen … tarafından imzalanan ve geçersiz olan ilk senedin davacı tarafa vermiş olduğunu, ancak davacının taraf senetteki isimlerin lehtar ve ödeyecek kısmına yazılan isimlerin aynı olduğunu fark ettiğini ve müvekikli …’ın yeni senet düzenleyip imzalayarak davacı tarafa verildiğini, senedin müvekkili …’a iade edildiğini ve borç kalmadığı için tarafından yırtılarak iptal edilmiş olduğunu, ancak geçersiz olan ilk senedin geçersiz olduğu gerekçesiyle davacı tarafta bırakıldığını, davacı tarafın yol giderlerini karşılamasını istemesi üzerine 500 TL ye anlaşmaya varıldığını ve davacı tarafa bedelin nakit olarak verildiğini, müvekkili … tarafından yeni bir senet düzenlenip davacıya verildiğini davacı tarafından müvekkilinden aracın hasarlı olduğunu gözleyerek rayiç bedelinden çok daha yüksek bedelle satmaya çalıştığını, bu durumun müvekkili tarafından anlaşılması halinde de tarafların karşılıklı anlaşarak Kartal …. Noterliğinin ….. yevmiye 27/10/2015 tarihli araç satış sözleşmesi ile müvekkilinin söz konusu aracı ekstra herhangi bir bedel ödemeksizin devraldığını, ancak geçersiz olan bu senedi elinde bulunduran davacı ……. ‘ın müvekkilinin aleyhine icra takibi başlattığını, müvekiklinin iyi niyetli olarak senet düzenlediğini ancak ancak sonradan ortaya çıkan hasar kaydından dolayı tarafların karşılıklı olarak anlaşarak düzenlendiği geçerli senedi iade almış olduklarını, aracın devrinin yapılmış olduğunu, davanın reddini, yetki itirazlarının kabulünü, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Kartal …. Noterliği’nin …. yevmiye 27.10.2015 tarihli araç satış sözleşmesi , Kartal ….. Noterliği’nin …. yevmiye 27.10.2015 tarihli araç satış sözleşmesi, 27.10.2015 tarihli senet, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas numaralı dosyası, bilirkişi incelemesi, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının davalıdan araç satış sözleşmesinden kaynaklı kıymetli evrak vasfını yitirmiş adi senetten dolayı alacağının olup olmadığına ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi ….. 01/08/2022 tarihli raporunda; …… plaka sayılı …. marka, …. tipinde, 2007 model araç ile …… plaka sayılı, 1997 model, …. marka, Kartal tipinde araçların takas yapıldığı edildiği dava konusu olayda: araç satış sözleşmesinde 18.000,00 TL bedelle satıldığı anlaşılan …… plaka sayılı … marka, ….. tipinde, 2007 model aracın; satış tarihinden önce 06.06.2007, 25.12.2008 ve 09.10.2011 tarihlerinde olmak üzere 3 adet kazaya karıştığı, 25.12.2008 tarihli kazasında meydana gelen ağır hasar nedeniyle araca çekme belgeli işlem yapıldığı anlaşılmış olup, bu aracın 27.10.2015 tarihinde pert-total işlemli emsallerinin 9.000,00 TL ile 10.800,00 TL aralığında satışının yapılabileceği görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
HMK m.190’da ispat yükü, “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Buna göre, bir vakıayı kimin ileri sürdüğü değil, kimin bundan lehine bir hak çıkardığı önemlidir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişlerse, bu durumda hâkimin ispat yükünün kime düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. İlk olarak hâkim tarafların göstermiş oldukları delilleri incelemekle yükümlüdür. Tarafların göstermiş oldukları delillerle çekişmeli vakıalar ispat edilmişse bu durumda da ispat yükünün hangi tarafta olduğunun araştırılmasına gerek yoktur. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıa iddialarının doğru olduğu veya karşı taraf iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlayabilmek amacıyla çekişmeli vakıalar hakkında deliller sunarak gerçekleştirdikleri usûli bir faaliyettir. Delil ikame etmemenin veya delil ikame faaliyetinin başarısız kalmasının yaptırımı, bu faaliyet için zorlanmak değil, sadece ulaşılmak istenen usuli hedefe ulaşamamak ya da aleyhte sonuçlara katlanmaktır.Bu bakımdan ispat yükü ile delil gösterme yükü, aynı kavramlar değildir. Nitekim ispat yükü, olayın ispat edilmeme riskinin kime ait olduğunu belirlerken; delil gösterme, ispat yükünün yerine getirilmesinin biçimi ve yöntemi ile ilgilidir. Delil ikame yüküyle ilgili kurallar, ispatın biçimini ve yöntemini belirleyen kurallar olduğu için usul hukukuna ilişkindir ve bir vakıanın ispat edilememiş olmasının sonuçlarına yönelikken, delil ikame yükü, bir vakıa hakkında kendi iddiasının doğruluğu veya karşı tarafın iddialarının asılsızlığı hususunda hâkimde kanaat oluşmasını sağlamaya yönelik olup yargılamanın ilerleyişine ve hâkimin takdirine göre, taraf değiştirebilir.
Kambiyo vasfı taşımayan ya da kambiyo vasfını kaybetmiş imzası inkar edilmeyen bir bonodaki alacak temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. HMK 202 md. (HUMK 292) göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcının varlığı halinde tanık dinlenebilir.
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine açılan davaya dayanak gösterilen senedin bono vasfında olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, bu durumda ispat yükünün hangi tarafa ait olduğu, temel ilişkinin ispat edilip edilemediği noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, vasfını yitirmiş bono, delil başlangıcı niteliğinde olup, temel ilişki yönünden on yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından, ispat yükü davacıdadır. Davacı, dava dilekçesinde dava konusu takibe konu edilen bononun, araç satım ilişkisi sebebiyle verildiğini ileri sürmüş, davalı da cevap dilekçesinde, taraflar arasında araçların takas edildiği, takastan sonra arada kalan fark için 5,500,00-TL bedelli senet düzenlendiği, … tarafından düzenlenen … tarafından imzalanan senedin davacıya verildiğini, davacının senetteki isimlerin lehtar ve ödeyecek kısmına yazılan isimlerin aynı olduğunu fark ettiğini ve bunun üzerine …’ın yeni senet düzenleyip imzalayarak verdiğini, takas yapılan araçta davacının aracının belirlenen değerde olmayacağı gerekçesiyle ikinci düzenlenen bononun iade edildiği, ancak ilk defa imzalanan ve geçersiz olan senedin davacı tarafta kaldığını beyan etmiştir. Vasfını yitirmiş bono, tek başına temel ilişkiyi ispata yeterli bir delil olmayıp, sadece delil başlangıcı niteliğindedir. Bu durumda ispat yükü davalıda değil, davacıda ve ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından ispat külfeti davalının cevap dilekçesinde, takastan sonra arada kalan fark için 5,500,00-TL bedelli senet düzenlendiği hususunu ikrar etmesi nedeniyle yerine getirilmiştir. Davalı, davacının senetteki isimlerin lehtar ve ödeyecek kısmına yazılan isimlerin aynı olduğunu fark ettiğini ve bunun üzerine …’ın yeni senet düzenleyip imzalayarak verdiğini, takas yapılan araçta davacının aracının belirlenen değerde olmayacağı gerekçesiyle ikinci düzenlenen bononun iade edildiği, ancak ilk defa imzalanan ve geçersiz olan senedin davacı tarafta kaldığını ispat yükünü üzerine almıştır.
Davalı tarafından delil listesinde bildirilen tanıklarında … dinlenmiş, tanık beyanında, tarafları tanımadığını, dava konusu olayla ilgili olarakta herhangi bir bilgisinin olmadığını, neden tanık olarak gösterildiğini bilmediğini beyan etmiş, davalı tarafın diğer tanığı olan …….’ın dinlenmesinden ise vazgeçilmiştir.
Somut olayda, Taraflara arasında, davacının malik olduğu …… plakalı …… marka otomobil ile davalılardan …’a ait olan ……. plakalı ….. marka otomobilini takası konusunda anlaşma yaptıkları, arada kalan fark için 5,500,00-TL bedelli senet düzenlendiği hususunda itilaf bulunmadığı, taraflara arasındaki uyuşmazlığın … tarafından düzenlenen … tarafından imzalanan senedin davacıya verilmesi, davacının senetteki isimlerin lehtar ve ödeyecek kısmına yazılan isimlerin aynı olduğunu fark ettiği ve bunun üzerine …’ın yeni senet düzenleyip imzalayarak vermesi, takas yapılan araçta davacının aracının belirlenen değerde olmayacağı gerekçesiyle ikinci düzenlenen bononun iade edilmesi ve ilk defa imzalanan ve geçersiz olan senedin davacı tarafta kalıp kalmadığı hususlarından kaynaklandığı, dosya kapsamındaki delillerin değerlendirilmesi neticesinde, ispat yükünü üstüne alan davalı tarafından iddia ettiği hususların ispatlanamaması dikkate alındığında davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile; 5.500,00 TL alacağın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 375,71 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 29,20 TL harcın mahsubuyla bakiye 346,51 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 29,20 TL peşin harç olmak üzere toplam 58,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 969,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-AAÜT gereğince hesap edilen 5.500,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun ilgili maddeleri gereğince dava değerinin istinaf/temyiz sınırının altında kalması nedeniyle kesin olmak üzere verilen karar tarafların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır