Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/798 E. 2020/126 K. 04.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/798
KARAR NO : 2020/126

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2019
KARAR TARİHİ : 04/02/2020
KARAR YAZILMA TARİHİ : 06/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; … Mahallesi,…… Sokak No: ….. Silivri – İstanbul adresinde bulunan ‘…… Konaklarının 26.01.2019 tarihinde gerçekleştirilen olağan genel kurul toplantısında müvekkil şirketin Site Yöneticisi olarak seçilmesine karar verildiğini, bu hususta müvekkili şirketle 1 yıllık sözleşme imzalandığını, yine aynı genel kurul tutanağında, geçmişte taraflar arasındaki alacak/borç ilişkisinin (24.04.2017 tarihinden itibaren kapalı bütçe ile hizmet veren müvekkilin) 34.352,00; TL olduğunu da tespit edildiğini, yine genel kurul tarihinden itibaren her ay verilecek hizmet karşılığı olarak müvekkilene aylık KDV dahil 4.000 TL ödenmesine karar verildiğini, …… Konaklan Site Yönetiminin yetkisi 26.01.2020’ye kadar müvekkile ait olmasına rağmen, usul ve kanuna aykırı olarak müvekkile haber dahi verilmeden olağanüstü genel kurul düzenlenmiş, müvekkilin sözleşmesi olmasına rağmen hukuki/ilişkinin tek taraflı olarak sonlandınlmasına karar verildiğini, müvekkilimin sözleşmeden kaynaklı alacağının olması nedeniyle İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün …… sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptalini, davalı hakkında %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacının icra takibini başlattığı İstanbul İcra Dairelerinin yetkisiz olduğunu, davanın görevsiz mahkemede ikame edildiğini, davacıya site yönetimi hizmeti sunması için görev verildiği ve bunun için ödeme yapıldığını, taraflar arasında bir site yönetimi hizmet sözleşmesi ve dolayısıyla tüketici işlemi mevcut olduğunu, huzurda ticari davaya konu olabilecek bir uyuşmazlık mevcut olmadığını, davacı ile müvekkil arasında 26.01.2019 tarihinden öncesine ilişkin akdedilmiş herhangi bir hizmet sözleşmesi mevcut olmadığını, davacının neye dayanarak müvekkilden 34.352 TL alacaklı olduğunu anlamadıklarını, esasında başlangıçta 51.105 TL olarak zikredilen ancak birtakım giderler olduğu iddia edilen kalemler düşüldükten sonra 34.352 TL olarak kalan aidat alacağı bizzat …… Konakları Sitesi yönetiminin şahsına ait olan bir alacak olduğunu, işbu aidat alacağın davacı şirkete ait olduğuna ilişkin müvekkili ile davacı şirket arasında herhangi bir alacağın devrine yahut takas mahsuba ilişkin sözleşme mevcut olmadığını, davacı şirketin, kat maliklerine harcamalar konusunda sağlıklı ve tutarlı cevaplar verememesi karşısında, kat malikleri külli bir irade ile davacı şirket ile olan münasebeti sona erdirmek ve yöneticinin değiştirilmesi amacıyla 634 s. Kat Mülkiyeti Kanunu 29/2.m göre uygun bir şekilde denetçinin de çağrısıyla olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmış ve usul ve yasaya uygun bir toplantı sonucunda yeni bir yönetim kurulu oluşturulduğunu, müvekkilinin derhal fesih hakkını kullanmakta haklı olup davacı ile ilişkisinin 6 ay daha sürdürülmesi kendisinden beklenemediği gibi bu durum derhal fesih hakkının da doğasına aykırı oyduğunu, müvekkilinin davacıya karşı herhangi bir borcu olmadığını, aksine dava dilekçesinde gider kalemi olarak sayılan hususlarda davacının müvekkilinden fazladan tahsil ettiği meblağlara ilişkin borcu bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (İstanbul BAM 37. H.D. 2019/1988- 2020/244 E.K.)
Dosyada ki mevcut delillerin değerlendirilmesinde; dava konusu uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı, davalının tacir olmayıp alacak ve borcun kaynağının ticari işletmesinden kaynaklanmadığı, davalı … yönetimi ile davacı şirket arasında davacının site yöneticiliği hizmetine ilişkin sözleşme bulunduğu, davaya bakma görevinin genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliğine, dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/02/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır