Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/68 E. 2022/993 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/68
KARAR NO : 2022/993

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/05/2016
KARAR TARİHİ : 25/10/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete …… no’lu Zorunlu Sigorta Poliçesi ile sigortalı davalı tarafa ait ……. plakalı araç , sürücü …….’un % 1.15 promil alkollü olarak sevk ve idaresinde iken Sigorta Genel Şartlarının 4/D maddesine aykırı olarak alkollü olarak sevk ve idare edilirken yaya ……’a çarparak yayanın yaralanması ve devamında sakat kalarak maluliyetine sebep olduğunu, müvekkili şirketin davalıya konuyu sulhen çözmek için müracaat ettiyse de sonuç alamadığını ileri sürerek, zarar gören ve sakat kalan yaya ……’a ödenen 12.421.TL si tazminatın davalıdan ödeme tarihi olan 14.12.2015 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi , mahkeme masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte tahsilini, davalıya ait ……. plakalı aracın 3.şahıslara devrinin önlenmesi için tarfik kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ……. plakalı araç sürücüsü …….’un %1,15 promil alkollü olarak sevk ve idaresindeki aracın yaya ……’a çarpması sonucunda yaralanmasına sebebiyet verildiğini davacı sigorta şirketi tarafından yayaya ödenen bedelin tazmini talebiyle araç maliki olan davalı müvekkil şirket aleyhine ikame edildiğini, kazaya konu araç kaza tarihi itibariyle ihbar olunan …….’un kullandığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, aracı kullanan şahıs aracın kullanımından doğan her türlü zarardan şahsen sorumlu olduğunu ileri sürerek, dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, davanın, davalı müvekkil şirket yanında feri müdahil olarak davayı takip etmek üzere …….’a ihbarını istemiştir.
Bilirkişi 22/01/2020 havale tarihli raporunda; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı kurallarından Madde 48 “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır.” ve Hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlamak kurallarından Madde 52/a “Sürücüler; kavşaklara yaklaşırken,dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmak zorundadırlar.” maddelerini ihlal etmesi sebebiyle ……. plaka sayılı araç sürücüsü …….’un meydana gelen kazanın oluşumunda 9675 oranında asli kusurlu olduğu, yayaların uyacakları kurallardan Madde 68/b “Taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır. Ancak, yüz metre kadar mesafede yaya geçidi veya kavşak bulunmayan yerlerde yayalar, taşıt trafiği için bir engel teşkil etmemek şartı ile ve yolu kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçebilirler.”kuralını ihlal etmesi sebebiyle yaya ……’ın meydana gelen kazanın oluşumunda %25 oranında tali kusurlu olduğu, kazanın münhasıran sürücünün alkollü olması nedeniyle meydana gelmediği, yapılan teknik irdelemeler neticesinde kazada alkolün tek başına (sırf) rolü olmadığı” kanaatine varılmış olup, heyetimizce sürücünün aracı alkollü olarak sevk ve idare etmesinden dolayı Sigorta Genel Şartlarının Trafik Sigortalarına ilişkin bölümünün 4/D maddesine göre rücu haklarının oluşmadığı değerlendirilmiş olup, bu kapsamda rücu hakkının varlığı hususunda nihai takdirin Mahkeme’ye ait olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Bilirkişi 01/06/2022 havale tarihli raporunda; Mağdur yaya ……’ ın %70 (yüzde yetmiş) oranında kusurlu olduğu, sürücü …….’ un %30 (yüzde otuz) oranında kusurlu olduğu, ……. plakalı araç sürücüsü ……’ un 10.06.2014 tarihinde yaptığı kaza anında 1,18 promil alkollü olduğu, alkol etkisiyle güvenli araç sürüş yeteneğini kaybettiği, ancak kazanın münhasıran alkole bağlı olarak meydana gelmediği görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
Adli Tıp Kurumunun 19/10/2020 tarihli raporunda; 13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca trafik güvenliğini ilgilendiren hususlarda alınacak tedbirler ile ilgili olarak düzenlenen 18.07.1997 tarih ve 25053 mükerrer sayılı Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinin 2. fıkrasında özellikle belirtilen ve alkollü içki almış olarak araç sürmelerine izin verilmeyen sürücülerin dışında kalan diğer araç sürücülerinin kanlarındaki alkol seviyelerinin 0,50 promilin üzerine çıkması halinde araç kullanamayacakları belirtilmiş ve bu seviyenin üstünde alkol almış iken araç sürülmesinin bir trafik ihlali olarak tanımlandığını, saptanan alkol seviyesine bireyin yanıtı incelendiğinde; alkol kullanmış bir kişinin meydana gelen olaylara göstereceği tutum ve davranışlarının; alkolün düzeyi ile yaş, cins, vücut ağırlığına, sahip olunan enzimatik aktivite, genel sağlık durumu ve beraber kullanılan ilaçlar gibi kişisel farklılıklara bağlı olarak değişen derecelerde etkilendiği, kişisel farklılıklarla birlikte ayrıca kandaki alkol düzeyine bağlı olarak da artan; gevşeme, dikkat azalması, uykuya meyil, cesaretlenme, risk alma eğiliminin artma, çevresel uyaranların algılanmasında yavaşlama, göz ve beyin arasındaki iletişim sürecinde uzama, algılanan çevresel uyarıların beyinde işlenmiş veriler haline dönüşmesinde gecikme, dolayısıyla uyaranlara karşı reaksiyon zamanında uzama, beyinciğin etkilenmesi suretiyle denge ve koordinasyonun olumsuz yönde etkilenmesi, ani karar verebilme gibi birden fazla hareketi bir anda yapabilme kabiliyetinde azalma, uyaranları erken fark edip doğru tepkiler verme, istemli göz hareketleri, gözün takip yeteneği, karanlığa adaptasyon, hız ve mesafe tayini gibi becerilerde olumsuz yönde etkilenme, istemsiz göz hareketleri gibi bulguların ortaya çıktığının bilimsel olarak bilindiği, olay anı ile alkol ölçümü arasında 15(onbeş) dakika fark bulunduğu, metabolizma sonucu kandaki alkol düzeyinin bir saatte 0,12-0,18 promil, ortalama 0,15 promil azaldığı tıbben bilindiğine göre; 10/06/2014 tarihinde saat 01:45’te meydana gelen olaydan 15 (on beş) dakika sonra yapılan ölçümde 1,15 (bir virgül on beş) Promil saptanan alkol düzeyinin olay anında 1,18-1,19 promil ve ortalama olarak da 1,18 (bir virgül on sekiz) promil olduğunun kabulü gerektiği, alkollü bir şekilde trafikte araç sevk ve idare eden bir sürücünün kanındaki alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun kişisel farklılıklara bağlı olarak değişebilen mahiyet ve derecede trafik güvenliği açısından risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla alkolün etkisi altında araç kullanan sürücünün “emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde” olup olmadığının tespitinin kişinin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomodasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dâhili muayenesine ait tıbbî bulguların değerlendirilmesiyle mümkün olabileceği, bu muayeneler yapılmamış olmakla birlikte alkol düzeyi bireysel farklılıkları da elimine edebilecek 1,18 (bir virgül on sekiz) promil olarak bulunan …….’un emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyeceğinin kabulü gerektiği bildirilmiştir.
DOSYANIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının sigortalısı olan davalıya ait ……. plakalı araç sürücüsü …….’un %1.15 promil alkollü olarak sevk ve idaresindeyken yaya ……’a çarpması sonucu yaralanmasına sebebiyet vermesi neticesinde 12.421,00 TL tazminatın ödenmesi ile Trafik Sigortalarına ilişkin bölümün 4/D maddesi gereği davalıdan rücuen tahsili talebine ilişkin tazminat istemine ilişkindir.
Dava, davacı sigorta şirketine Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan davalının maliki olduğu aracın karıştığı trafik kazası nedeniyle davacı sigorta şirketinin 3. Kişiye yaptığı ödemenin rücuen tahsili talebiyle başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı icra dosyasına yapmış olduğu itirazında müvekkilinin alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, bu nedenle takibe, borca, ödeme emrine, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
İstanbul …… İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 61.727,59 TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu kazanın salt alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediği, rizikonun teminat dışı hallerden olup olmadığı, rücu şartlarının oluşup oluşmadığı, işleten sıfatının davalıda olup olmadığı, rücu şartları oluştu ise rücu edilebilecek miktarın ne kadar olduğu noktalarında toplanmıştır.
Davacı ile davalı arasında ZMMS poliçesi mevcuttur.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası(Trafik Sigortası) Genel Şartlarının B.4. maddesine göre; Tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay, yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacı sigorta ettirene rücu edebilir.
2918 s. KTK.nın 85. Maddesine göre: “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
Araç işleten ise; anılan Kanunun 3.maddesi ile Karayolları Trafik Yönetmeliği (KTY)’nin 3. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre: “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışla alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görünen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Yargıtay HGK 27.6.2012 tarih, 2012/17-215 E. 2012/413 K. Sayılı içtihadında: “Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluk bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, a.g.e., s. 631 vd.; Ahmet M. Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd.).” şeklindeki açıklaması ile işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğu olduğunu belirtmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 86. maddesinde ise “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.
Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir.” Şeklindeki hükmü ile anılan Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma halleri düzenlenmiştir.
Davalı, sigortalı aracın işleteni olup, açıklanan nedenlerle hasardan sorumludur. Davalının sorumluluğu ZMMS’nin tarafı olması ile kanun gereği ve tehlike sorumluluğu olduğundan hasardan her zaman sorumlu olup, ancak iç ilişki de sürücüye rücu hakkı bulunmaktadır.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında …… numaralı, 03/03/2014-03/03/2015 tarihleri arası dönemi kapsayan ZMSS poliçesi düzenlenmiş olup poliçede sigortalı davalı …… Turizm Otelcilik…Ltd Şti.’dir. Davalı şirket tarafından sigortalı olan ……. plakalı araç ile alkol etkisi altında dava dışı …….’un sevk ve idaresinde iken, yaya olan dava dışı ……’ çarpmıştır. Davacı sigorta şirketi tarafından kaza nedeniyle zarar gören 3. Kişiye zarar bedeli ödenmiş ve trafik sigortası genel şartları uyarınca ödenen tazminatın sigorta ettirenden (sigortalı,akit), kazanın münhasıran alkol etkisi altında meydana geldiği iddiasına dayanarak ödediği bedelin rücuen tahsili için işbu dava açılmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre; yukarıda detaylıca yapılan açıklamalar doğrultusunda, davacının, kazanın meydana gelmesinde kusurlu bulunan sigortalısına karşı, dava dışı zarar görene ödediği tazminat bedelini rücu edebilmesi için, rücu dayanağı iddiası kapsamında değerlendirme yapmak gerekeceğinden ve eldeki uyuşmazlık konusu kazanın meydana gelmesinde davalı sigortalıya ait araç sürücü …….’ un olay anında 1.18 promil alkollü olduğu ve rücu sebebinin de buna dayandığı görülmekle, bu durumda kazanın münhasıran alkol etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilecek olup buna dair mahkememizce dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Alanında uzman makina mühendisi ve nöroloji uzmanı bilirkişilerce hazırlanan 02/06/2022 tarihli raporun denetime elverişli, teknik incelemeyi içerir ve olayın esasına dair gerekli tespitlerin yapılmış olması sebepleriyle yeniden rapor almaya gerek görülmeyerek hükme esas alınan rapor kapsamında, meydana gelen kazanın münhasıran alkol etkisi altında meydana gelmediği tespit edildiğinden davacının sigortalısı olan davalıya rücu hakkı bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 212,12 TL harcın mahsubuyla bakiye 131,42 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-AAÜT gereğince hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/10/2022

Katip …….
e-imzalıdır

Hakim …….
e-imzalıdır