Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/596 E. 2023/762 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/596 Esas
KARAR NO : 2023/762

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/08/2019
KARAR TARİHİ : 07/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ile davalı …Ş. arasında İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesinde kain … Pafta … Ada … Parsel sayılı taşınmazla ilgili Bakırköy ….Noterliği’nin 21.05.2010 tarih … yevmiye ile “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” yapıldığını, bilahare müvekkili …’ün mezkur gayrimenkulü nevi değişikliği ile tek kişilik şirket … Gayrimenkul İnş.San.ve Tic.A.Ş.’ne sermaye olarak vazettiğini, müvekkilinin mezkur sözleşme ile taşınmaz üzerine 9650 oranda mülkiyete sahip olmak üzere onaylı projesine göre 91 adet rezidans, 23 adet dükkan, | adet sosyal tesis yapacağını, müvekkilinin inşaatın tümünün betonarme inşaatını tamamlamışken tarafların karşılıklı muvafakati ve kiracı … A.Ş. ile 17.09.2012 tarihinde kira sözleşmesi yapılması üzerine rezidans inşaatının otel inşaatı yapılmak üzere proje tadilatı yapılması ve bu şekilde inşaat yapılması hususunda 17.09.2012 tarihinde arsa sahibi ile adi yazılı Ek Sözleşme yaptıklarını, bilahare bu konuda 20.12.2013, 10.09.2014 ve 21.05.2015 tarihlerinde de adi yazılı sözleşmeler yapıldığını, müvekkili şirketin bu amaçla … sayılı ve … sayılı tadil yapı ruhsatı aldığını, 08.10.2015 tarihinde de iskan aldığını, müvekkilinin rezidans olan inşaatın otel inşaatına dönüştürülmesi aşamasında rezidans inşaatı ile otel inşaatı arasındaki maliyet farkını talep ettiğini, davalı şirketin yetkililerinin babaları … nun “oğlum sen oteli yap, çocuklar satmasın aileye kira geliri olsun, biz de sana imalat farkını işin sonunda ödeyelim” dediğini, bu söze güvenen müvekkilinin ciddi şekilde maddi sıkıntı içerisine düştüğünü, hatta arsa sahibi adına kendisine kefil olmak suretiyle Denizbank”tan önce 6.000.000,00 $ kredi kullandıklarını, bunun 2.968.500,00 $ arsa sahibi 2.987.000,00 $ müvekkilinin kullandığını, sonrasında aynı bankadan 15.500.000,00 $ bir kredi alındığını, bu kredinin 6.000.000,00 $ ilk kredinin kapanmasına, 4.200.000,00 $ kısmı inşaata harcanmak üzere müvekkiline geri kalanın da davalıda kaldığını, davalının müvekkilinin bu zor durumundan yararlanacağı aşırı yararlanma maksatlı ek sözleşmeleri müvekkilinin kerhen imzaladığını, istemediği aşırı taahhütlere girdiğini, üstüne üstlük kiracı … A.Ş. ile yapılan kira sözleşmesinde kiracının yapacağı işleri de yapması sebebiyle 5.000.000,00 $ bulan ek harcamaları da yaptığını, sonunda da 25.01.2016 tarihinde kira aktini fesihle bir de ek tazminat ödemek zorunda kaldığını, tüm bu zor şartlara rağmen işi otel olarak tamamladığını, müvekkilinin 10.000.000,00 USD harcama ile 23 dükkan | sosyal tesis ve 91 adet rezidans yapacakken 216 odalı, balo salonlu, yüzme havuzu, fitnes salonlu 5 yıldızlı otel inşaatını 23.000.000,00 USD harcama ile vücuda getirdiğini, aradaki imalat farkının 9650 olan 6.500.000,00 USD tutarında alacaklı bulunduğunu, davalının bu miktar kadar haksız bir şekilde zenginleştiğini, müvekkilinin müzayaka durumundan yararlanıldığını adeta her şeyin mecburen kabul ettirildiğini, katlanılamayan bu zor şartlarda vücuda getirilen binadaki edimlerin arasındaki aşırı oransızlığın giderilmesini istemekte haklı olan müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesini, otel binasının 9050 paylaşım nisbetinde büyük miktarda oransızlık mevcut olduğunu, bunun giderilmesinin bir zorunluluk olduğunu, müvekkilinin rezidans ile otel inşaatı maliyeti farkı olan 13.000.000,00 USD’dan hissesine düşen Y4’lik kısmı 6.500.000,00 USD’nı defaatle davalıdan talep etmesine rağmen olumlu sonuç alınamadığını, alacaklarının tahsili ile ilgili olarak en son arabuluculuk yoluna başvurulmuş ise de burada da anlaşmaya varılamadığını, taraflar arasında yapılan kök sözleşme satış vaadini içerdiğinden noterden düzenleme şeklinde yapıldığını, bu sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler vazetmeyen ve sözleşmenin esaslı unsurlarını değiştiren mahiyetteki tadillerinin ve eklerinin de resmi şekilde yapılması gerektiğini, ek sözleşmelerin resmi şekilde yapılmadığından geçerli olmadığını, geçersiz, sözleşmelerin taraflara geçerli bir hak kazandırmadığını ve borç yüklemediğini, müvekkilinin geçerli olmayan ek sözleşmelerle bağlı tutulamayacaj özleşmenin 22.maddesinin hükmü uyarınca davanın gayrimenkulün aynına taalluk etmedi, iğer davalarda yetkili kılınan Bakırköy Mahkemelerinde ikame edildiğini, gerçek imalat farkı olan alacak miktarının tam ve kesin olarak yargılama ve keşfen netlik kazanacağını, gerçek davanın değerini belirlemeleri mümkün olmadığından H.M.K. 107 ve 109 madde uyarınca kısmi değerle davayı ikame ettiklerini, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tuttuklarını, fazlaya ilişkin bilcümle dava ve talep hakları, müddeabihi H.M.K. 107 ve 109 madde uyarınca artırma haklarının mahfuziyetine, şimdilik 3095 sayılı kanunun (4/a) maddesi uyarınca Devlet Bankalarının bir yıllık vadeli mevduata verdiği oranda işlemiş ve işleyecek faiziyle birlikte 10.000,00 USD’nın davalıdan tahsiline, dava harç ve mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, davalarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu edilen İnşaat Sözleşmesi’nin 20.05.2010 tarihinde akdedildiğini, davacının inşaatı kısmi teslim ettiğini, kısmi devirlerin (14.03.2017 tarihli kira sözleşmesi ve teslim tutanağı) yapılmasının üzerinden yıllar geçtiğini, taşınmazın davacının organik bağ içerisinde olduğu … İnşaat’a kiralandığını, 2 yıl süreyle kullanıldığını, davacının kiracı … İnşaat ile işbirliği içerisinde müvekkili aleyhine davalar açtığını, nihayetinde de huzurdaki davayı aç, davacının | 1 yıllık hak düşürücü süreyi geçirdiğine şüphe olmadığını, sözleşmenin akdedilmesinin üzerinden 9,5 yıl geçmiş olması dolayısıyla da gabin iddiasının dinlemeyeceğini, bu nedenle hak düşürücü süre içerisinde açılmayan gabine dayalı davanın reddi gerektiğini, davacının taleplerini 20.05.2010 tarihli inşaat Sözleşmesine dayandırdığını, huzurdaki davanın 08.08.2019 tarihinde açıldığını, davacının eser sözleşmesinin üzerinden 9 yılı aşkın süre geçtikten sonra dava açtığını, davacının işbu sözleşmeden doğan taleplerinin zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın reddedilmesini, huzurdaki dava alacak davası olduğundan ve çekişmesiz yargı işi olmadığından yargılamanın yazılı yargılama usulüne göre yürütülmesini talep ettiklerini, huzurdaki davada davacının iyiniyetle hareket etmediğini, yapmış olduğu inşaatın %50’sinden fazlasına malik olduğunu, müvekkilini kredi borçlusu yaptığını, çekilen kredilerin aylık taksitlerinin yarısını müvekkiline ödetmişken gabin iddiasının ileri sürülmesinin abesle iştigal olduğunu, çektirilen krediler yüzünden davacının ileri sürdüğü tüm talepleri kabul etmek zorunda kalan müvekkilinin müzayaka halinden faydalanıldığını, davacının esas amacının müvekkiline olan borçlarını haksız ve hukuksuz bir şekilde sıfırlamak olduğunu, davacının kendi payına düşen kredi borçlarını müvekkiline ödetmeye çalıştığını, dava dışı … İnşaat’ın eksik kira bedeli ödemesini sağlayarak akabinde de müvekkili aleyhine davalar açarak bu amacına ulaşmaya çalıştığını, huzurdaki davanın tek açılış amacının da bu olduğunu, davacının borcunu silmek adına öyle kötüniyetli bir yola girdiğini ki ifa edilmiş, tamamlanmış 10 yıllık sözleşmeyi dahi dava konusu edebildiğini, ancak soyut beyandan öteye geçmeyen gabin müzayaka iddialarının dinlenmesinin mümkün olmadığını, davacının taraflar arasında akdedilen ek protokollerin ve sözleşmelerin geçersiz olduğunu iddia ederek dava açtığını, İnşaat Sözleşmesinin imzalanmasının üzerinden 10 yıl geçtikten sonra davacının edimini ifa etmediğini bunun yerine geçersiz olduğunu iddia ettiği Ek Protokoller ve Ek Sözleşmelere göre inşaat yaptığını, protokoller geçersiz olsa da paylaşımın bu protokollere göre yapıldığını, geçersiz protokollere göre işlem yapsa da İnşaat Sözleşmesi uyarınca maliyet farkından zarar gördüğünü iddia ettiğini, davacının İnşaat Sözleşmesinin resmi şekilde yapılması zorunlu olduğundan (uygulanmasına rağmen) ek protokollerin geçersiz olduğunu iddia ettiği edimlerin karşılıklı olarak tümüyle veya önemli oranda yerine getirilmesi halinde şekil eksikliği ileri sürülemeyeceğini, sözleşme adi yazılı şekilde düzenlenmiş olsa dahi edimlerin tamamen veya reddolunmayacak oranda yerine getirilmişse taraflar sözleşmenin geçersiz olduğunu iddia edemeyeceğini, aksi durumda “hakkın kötüye kullanılması”nın söz konusu olacağını, huzurdaki davadaki durumun her yönden T.M.K. madde 2’nin ihlali olduğunu, taraflar arasındaki tüm hukuki ve mali ilişki İnşaat leşmesi’nden sonra imzalanan ek protokol ve sözleşmeler kapsamında şekillendiğini, paylaşımın bu şekilde yapıldığını, inşaat buna göre değiştirilmişken salt maddi menfaat elde etmek amacıyla ek protokol ve sözleşmelerin geçersiz olduğunun iddia edildiğini, davacının kabul ettiği 2010 tarihli İnşaat sözleşmesinin “Yüklenici, arsa üzerine, çevre düzeni ile birlikte inşaatlarını sözleşmeye uygun olarak yapacak ve kendisine verilecek payı dışında ayrıca bir bedel alamayacaktır” 5.maddesinde ve “Yapılan bu sözleşmeyi müteakip imar durumunun artması halinde müteahhit ilave inşaatı yapmak zorundadır. Bu durumda paylaşım bu sözleşmede ki oranlarda yapılacaktır.” 7.maddesinde davacının bu sözleşmede öngörülenden daha fazla bir şey isteyemeyeceğinin vurgulandığını, işbu düzenlemelere rağmen otel inşaatı ile davacının daha fazla pay sahibi olduğunu, “anahtar teslim” taahhüdüne rağmen müvekkilinin inşaat masraflarına iştirak etmesi ile birlikte 15.000.000 TL masraf ile 153.000.000,00 TL’lik bir taşınmaza malik olduğunu, bu şartlarda davacının “gabin” “müzayaka” – iddialarına dayanmasının düşündürücü olduğunu, davacı şirketin inşaat maliyet farkına tek başına katlandığını iddia ederek bu bedelin ödenmesini talep ettiğini, müvekkilinin ek protokol ve ek sözleşme kapsamında ödemeler yaptığını, inşaatın nevi değişikliğinden doğan maliyet farkının; davacıya ödenen bedeller onun için çekilen kredilerde baş borçlu olmak, bu kredilerin taksitlerinin yarısının ödenmesi ve müvekkiline devredilen bağımsız bölümler ile karşılandığını ve eşitlendiğini, davacının inşaatı otel olarak dönüştürdüğünden müvekkiline devredilmesi öngörülen alan miktarının değiştiğini, azaldığını, rezidans olması gereken alanlar lobiye dönüşünce ve davacının inşaattan (bağımsız bölümlerdeki dağılıma bağlı olarak) 9650’den fazla pay alınca müvekkilinin zararını gidermek adına müvekkiline bağımsız bölüm verildiğini, müvekkilinin bir kısım ödemeler yaptığını, müvekkili şirketin 10.09.2014 tarihli Ek Sözleşme ve Protokol’un 4.maddesi uyarınca 10.09.2014 tarihinde inşaatın iç dekorasyonu için müvekkilinin …. hesabından davacı hesabına 537.000,00 USD havale yapıldığını, … A.Ş.’den kira bedeli olarak alınan 107.500,00 USD tutarındaki 05.01.2015 tarihli … sayılı … Bankası … Şubesi çeki 17.09.2012 tarihli Ek Sözleşme kapsamında davacıya verildiğini, 25.01.2016 tarihli … A.Ş. fesih protokolü uyarınca işçilik ve mimari danışmanlık için … hesabından 2.300.000,00 TL ödeme yapıldığını, İnşaat Sözleşmesinin revizesinden sonra ödenecek tutarlar, devredilecek bağımsız bölümlerle ilgili değişiklikler yapıldığını, davacının da müvekkilinin de İnşaat Sözleşmesinde belirlendiği şekle uygun pay almasının sağlanmak istendiğini, nevi değişikliği ile müvekkilinin daha fazla gördüğünden ödeme ve paylaşımın buna göre belirlendiğini, gelinen aşamada müvekkilinin yapmış olduğu ödemelerin ve çektiği kredilerin göz ardı edildiğini, sanki otel inşaatının tüm maliyetine davacı katlanmış gibi tablolar çizildiğini, bu dayanaksız iddiaları reddettiklerini, taraflar arasında akdedilen İnşaat Sözleşmesinde tüm yapım işlerinin yüklenici davacı tarafından yapılacağını, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin anahtar teslim olacağının taahhüt edildiğini, buna rağmen 23.07.2015 tarihli Ek Protokol’le sabit olduğu üzere müvekkilinin davacı adına kredi kullandığını, çekilen kredilerin yarısını kendisinin ödediğini, davacının payına düştüğü halde ödemediği bazı aylar kredi borçlarını ödediğini, davacıya nakit borç para verdiğini, davacının “mali zorluk” gerekçesiyle dayandığı gabin iddiasının tamamen dayanaksız olduğunu, müvekkilinin inşaatın tamamlanması ve otel olarak bitirilmesi için üstüne düşen tüm maliyete katlandığını, fazlasını verdiğini, bu nedenle davacının taleplerinin kabul edilemeyeceğini, otele dönüşen inşaatta değer artışı olduğu kabul edilirse bu değer artışından menfaat elde eden yine yüklenicinin olduğunu, rezidansların 4650 paylaşımı, 500 m2 lik dükkanın davacıya, 100 m2 lik dükkanın müvekkiline devredilmesi kararlaştırılmışken, 4 adet dükkan, 2 dükkanın 1/2 hissesi davacıya devredildiğini, müvekkilinin ise 2 adet dükkan ve dükkanın 1/2 hissesini devraldığını, müvekkilinin |yerin 2 adet dükkana malik olmasının sebebi ise 2010 tarihli İnşaat sözleşmesinde devri öngörülen dükkanın yeni projede lobi olması ve artık 1/2 sinin davacı tarafından 06.11.2018 payına geçtiğini, proforma faturanın davacının muhasebe yetkili; tarihinde müvekkiline iletildiğini, buna göre davacının katlandığı inşaat maliyet bedelinin 15.133.421,18 TL olduğunu, davacının resmi muhasebe kayıtları dikkate alınarak müvekkili tarafından kesilecek fatura tutarının da 15.133.421,18 TL olduğunu, hal böyleyken işi anahtar teslim yapmayı taahhüt eden yüklenicinin Rezidans-Otel maliyet farkları için hangi hesaplama ile ulaşıldığı meçhul olan 6.000.000 USD’nı istemesinin hukuka aykırı olduğu gibi ticari hayatın kaidelerine de aykırı olduğunu, davacının tacir olduğu düşünülürse bu taleplerin incelenmeksizin reddi gerektiğini, öte yandan halihazırda müvekkilinin davacıdan alacaklı konumda olduğunu, hiçbir şekilde davacının taleplerini kabul etmediklerini, Sayın Mahkeme aksi kanaatte ise takas-mahsup defini ileri sürdüklerini, davacının dava açan dilekçesinin eklerinin taraflarına tebliğ edilmediğini, H.M.K. m. Aykırı olarak sadece dava dilekçesinin tebliğ edildiğini, savunma haklarını kısıtlayan bu eksikliğe de itiraz ettiklerini, taraflarına tebliğ edilmeyen belgelere ilişkin beyan sunma haklarını saklı tuttuklarını, hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın usulden reddine karar verilmesini, zamanaşımına uğrayan ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketi ile davalının arasında 21/05/2010 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca davalı … A.Ş.’nin davacıya ait arsada rezidans yapmayı taahhüt ettiğini, 17/09/2012 tarihinde ek sözleşme ile revize ettiklerini, …, no.lu bağımsız bölümlerin yüklenici …’e … ve …. no.lu bağımsız bölümlerin arsa sahibi davacı … Kabloya ait olacağı, … ve … no.lu bağımsız bölümlerin ise 1/2 hissesinin davalı … A.Ş.’ye, 1/2 hissesinin davacı … Kabloya ait olacağının kararlaştırıldığını, 20/12/2013 tarihli ek protokol ile taraflar taşınmazın otel olarak yapılması konusunda mutabık oldularını ve otelim yapım yüklenicisi … ‘ün isteği üzerine tekrar … ‘tan ilk krediyi kapatarak 15.000,00 USD kredi çekildiğini, davalının inşaatı süresinde tamamlamadığını, 25/01/2016 tarihinde … A.Ş. Arasındaki kira sözleşmesinin feshedildiğini, davacının bu sözleşme doğrultusunda … A.Ş.’ye ödeme yapmak zorunda kaldığını, davacının … A.Ş.’ye 2.300,000.00 TL tazminat ödemek zorunda kaldığını, 21/05/2010 tarihli inşaat sözleşmesi kapsamında teslimi gerçekleştirilmemiş olduğundan 1.000,00 USD cezai şartın doğduunuher bir aydan itibiraen işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, davacının 7.421,409,88 TL olduğunu, tazminat alacağı olan şimdilik 10.000,00 TL’sinin ödeme tarihinden, cezai şart alacağı olan şimdilik 1.000,00 USD’sinin her bir cezai şartın doğduğu aydan, ayıplı ifadan doğan değer farkının şimdilik 10.000,00 TL’sinni 14/06/2019 tarihli ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden, kredi ödemelerinden doğan alacağının şimdilik 1.000,00 USD’sinin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yapımını taahhüt ettiği inşaatın tüm kaba inşaatını bitirmişken, … Yapı A.Ş. otel yapılması halinde, kiracı olarak tutmak istediğinden dolayı, birkaç aylık görüşme sonunda, hem kiracı … Yapı A.Ş. ile 17.09.2012 tarihli kira sözleşmesi hemde kendi aralarında yaptıkları 21.05.2010 tarihli sözleşmeyi revize eden 17.09.2012 tarihli ikinci bir sözleşmeyi akdettiklerini, bu 12.09.2012 tarihli revize sözleşmesi ile yapılacak tadilat projesi ile … nolu bağımsız bölümler yükleniciye, … nolu bağımsız bölümler davacı arsa sahibine ve … nolu otel ve … nolu balo salonunun ise 1/2 ‘şer payla yüklenici ve davacı arsa sahibine ait olmak üzere paylaşıldığını, yüklenici, kendisine ait olan …. nolu dükkan nitelikli bağımsız bölüm ise kat karşılığı otel sözleşmesinin otel olarak değiştirilmesinin maliyet farkları nedeniyle arsa sahibi davacıya vermeyi kabul ettiğini, oysaki müvekkilinin otel yapımı ile rezidans yapımı maliyet farklarını bilseydi arsa sahibine … nolu dükkanını vermeyeceğini, aksine edimler arasındaki aşırı oransızlığın giderilmesi için arsa sahibinden ek farklar verilmesini isteyeceğini, taraflar arasında akdedilen 23.12.2013 tarihli ek protokole göre; yüklenici …’ün isteği üzerine, …’tan alınan 6.000.000 USD.lik ilk krediyi kapatarak, yeni 15.500.000 USD. lik kredi alınması kararı … Kablo A.Ş. tarafından alınmdığını, bu durumda ilk kredi borcu kapatıldıktan sonra, geri kalan kredi taksitlerinin geri ödemeleri %50 hisseler oranında … Kablo A.Ş. ile … tarafından eşit ödeneceğini, davanın Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı davasının tarafları ve maliyeti aynıyet arzettiğini usul ekonomisi gereğini davaların birleştirilmesini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : keşif, bilirkişi incelemeleri, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki noterden düzenlenen kat karşığılı inşaat sözleşmesine konu rezidans projesinin otel projesine dönüştürülmesi nedeni ile arada oluştu iddia edilen maliyet farkına ilişkindir.
Uzmanlık gerektiren konular olduğundan konusunda uzman bilirkişi heyeti tarafından keşif yapılarak bilirkişi incelemeleri yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti Mali Müşavir … , Mimar …., İnşaat Mühendisi … , Gayrimenkul Değerleme Uzmanı … 14/02/2023 tarihli raporunda; Dosyada taraflar arasında düzenlenmiş kabul belgeleri, fatura, yüklenici tarafından maliyete esas harcamaları kalem kalem gösteren bilgi ve belgelerin bulunmadığı, yapının arsa hariç inşaat değerinin işin tamamlandığı 2015 yılında KDV Hariç 37.480.620,00 TL, dava tarihinde KDV Hariç 62.092.893,80 TL değerinde olduğu görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Bilirkişi heyeti SMMM … , İnşaat Mühendisi … , Mimar …, Yüksek Mimar … Nitelikli Hesap Uzmanı … , Turizmci … 07/06/2023 tarihli raporunda; Davalı ve davacının ticari defterlerinin tasdiklerinin ve defter beratlarının zamanında yüklendiği, sahibi aleyhine ve lehine delil teşkil ettiği, 2020 dönemi itibariyle 799.171,63 TL bakiye ile mütabık oldukları defter kayıtlarının birbirini doğrular nitelikte olduğu, … İnşaat defter kayıtlarında 2022 ve 2023 ödemeler yapıldığı, 24.503.387,47 TL borç bakiyesi verdiği, … Kablo A.Ş.’ni dönemlerle ve belge sunmaması neticesinde; 16/05/2022 tarihli ek raporda tarafların ticari defter bakiyelerinde 30.589.536,69 TL farklılığın bulunduğu, … İnşaat şirketinin yapmış olduğu ödemelerle farkın 30.589.536,69 TL – 24.503.387,47 TL =6.086.149,22 olabileceğii bu konu da dahil olmak üzere; yukarıda sözü edilen bütün konularda takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Asıl dava davacı birleşen dava davalı vekili 15/06/2023 tarihli dilekçesinde; görülen lüzum üzerine huzurdaki davadan feragat ettiklerini, ayrıca iş bu asıl dava ile birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyanın davalısı sıfatına haiz olup iş bu birleşen davadan da aynı şekilde feragat etiklerini, dava dosyaları ile ilgili herhangi bir yargılama gideri,vekalet ücreti , vesair ücret/masraf/gider talepleri olmadığını beyan etmiştir.
Asıl dava davalı birleşen dava davacı vekili 14/06/2023 tarihli dilekçesinde; görülen lüzum üzerine huzurdaki davadan feragat ettiklerini, ayrıca iş bu asıl dava ile birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyanın davacısı sıfatına haiz olup iş bu birleşen davadan da aynı şekilde feragat etiklerini, dava dosyaları ile ilgili herhangi bir yargılama gideri,vekalet ücreti , vesair ücret/masraf/gider talepleri olmadığını beyan etmiştir.
Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. (HMK 307.md.) Feragat ve kabul, dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. (HMK 309. Md.) Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. (HMK 310. md.) Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. (HMK 311. Md.) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkumiyet, ona göre belirlenir. (HMK 312.md.) Vekilin davadan feragat edebilmesi için vekaletnamede buna ilişkin özel yetki bulunması gerekir. (HMK 74/1.md.) Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh mahkemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri daha sonra olursa üçte ikisi alınır. (Harçlar Kanunu 22/1.md.) Anlaşmazlık, feragat nedeniyle öninceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleri ile belirlenen ücretlerin yarısına, öninceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. (AAÜT 6.md.) Feragat edilmiş olmasından dolayı davalı tarafın yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden genel kurallardan farklı uygulamayı gerektiren davacı lehine bir beyanı olduğu takdirde bu beyana göre işlem yapılmalıdır.
Feragat tek taraflı irade beyanı ile davayı sonlandıran işlemlerden olduğundan feragat tarihi itibariyle esasen dava sonuçlanmış olup davacı vekili ve davalı vekilinin vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
-ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davanın feragat nedeni ile REDDİNE,
2-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 936,84 TL harcın mahsubuyla bakiye 666,99 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Talep edilmediğinden vekalet ücretine karar verilmesine yer olmadığına
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına
-BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN :
1-Davanın feragat nedeni ile REDDİNE,
2-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 544,26 TL harcın mahsubuyla bakiye 274,41 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Talep edilmediğinden vekalet ücretine karar verilmesine yer olmadığına
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin esas ve birleşen dava davacılar tarafından peşin olarak yatırılan yargılama gider avanslarından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar tarafların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/07/2023
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır