Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/544 E. 2022/1052 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/544 Esas
KARAR NO : 2022/1052

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 21/09/2018
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/12/2022
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilİ ile davalı takip alacaklısının eşi … arasında bir ortaklık yapılmak istendiği ancak ortaklığa başlamadan vazgeçildiğini, bu arada müvekkili tarafından … isimli kişiye verilen keşide tarihi, vade tarihi, miktar vd kısımları boş halde olan senetlerin bedelsiz olarak … uhdesinde kaldığını, müvekkilinin, davalılardan …’ ün sözüne güvendiği için bu senetlerin yıllar önce imha edildiğine inandığını, ancak aradan 20 yılı aşkın bir süre geçtikten sonra müvekkili aleyhine işbu senetlerden dolayı icra takibi açıldığını, bedelsiz senetlerin rıza hilafına doldurulduğunu bu şekilde söz konusu senetler üzerinde tahrifat yapıldığını ve takibe konulduğunu, takip mesnedi yapılan 3 senedin kambiyo senedi niteliğini taşımadığını, bedelsiz olduğunu, üzerindeki keşide, vade tarihi imtar vb hususların rıza hilafına dolduğurulduğunu takibe konuldukları hali ile 01/03/1997 düzenleme 11/02/2017 vade tarihli 35.000,00$, 12/03/1998 düzenleme 1102/2017 vade tarihli 29.000,00$ ve 06/11/1997 düzenleme 11/06/2017 vade tarihli 16.700,00$ bedelli olduğunu beyan ederek Bakırköy … İcra Müdürlğü’nün …. esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine takibe konulan bedellsiz senetlerden dolayı borcu bulunmadığının tespitine, kötü niyetli takibin reddine, davacı icra tehdidi altında olduğundan takibin tedbiren durdurulmasına talep kabul edilmediği takdirde icra dosyasına ödeme yapılması halinde takip alacaklısına ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına davanın kabulüne mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davaya cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
İşbu dosya Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas …. karar sayılı görevsizlik kararı sonucu mahkememize intikal etmiştir.
Davalılardan …’ün 28/11/2018 tarihinde vefat ettiği, mahkememizin .02/12/2019 tarihli celsesinde, Taraf teşkilinin sağlanabilmesi için davacı vekiline davalı … mirascılarının tespiti için Sulh Hukuk Mahkemeleri ve Noterliklerde işlem yapması için yetki verilmesine karar verildiği, davacı vekilince 14/09/2021 tarihli dilekçesinin ekinde İstanbul … Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasından verilen mirasçılık belgesine ilişkin gerekçeli kararın sunulmuş olduğu, Davalı mirasçıları … ve …’ün davaya dahil edildikleri görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bedelsiz bonolara dayalı olarak başlatılan icra takibinin iptali, senetlerin bedelsiz oldukları ve bu bonolar yönünden borçlu olunmadığının tespiti taleplerinden ibarettir.
Celp edilen Bakırköy … İcra Müdürlğü’nün … esas sayılı dosyasının tetkikinde, davalı …. tarafından davacı … aleyhine 01/03/1997 düzenleme 11/02/2017 vade tarihli 35.000,00$, 12/03/1998 düzenleme 1102/2017 vade tarihli 29.000,00$ ve 06/11/1997 düzenleme 11/06/2017 vade tarihli 16.700,00$ bedelli senetler dayanak gösterilerek takip başlatıldığı, 13/07/2018 tarihli ödeme emrinin düzenlendiği görülmüştür.
Dosyaya ekli Bakırköy … İcra Hukuk Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasında verilen kararın tetkikinde, Davacı tarafından, Bakırköy …. İcra Müd. … esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe itiraz talepli dava açtığı, mahkemece verilen 02/05/2019 tarihli karar ile, ihtilafın yargılamayı gerektirmesi ve çözümün genel mahkemelerde bulunması nedeniyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İddia veya savunmanın haklılığı, bu olay ve hukuki işlemlerin varlığının ispatlanmasına bağlıdır.
İspat hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde bir temel hak olarak garanti altına alınmıştır. Anayasal dayanağı olan ispat hakkını, usûl hukukunda taraflar, kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak kullanırlar. Bu hak yalnızca kanunla sınırlanabilir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ise ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
HMK’nun 200. maddesinde, miktar ve değeri belli bir miktarın üzerinde olan hukuki işlemlerin senetle ispat edilmesi gerektiği, aynı kanunun 201. maddesinde de, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilemeyeceği hüküm altına alınmış, yine aynı kanunun 203. maddesinde de, senetle ispat zorunluluğunun istisnaları belirtilmiştir. Yakın hısımlar arasındaki bir hukuki işlem senede bağlanmış ise, bu senede karşı ileri sürülecek savunmalar tanıkla ispat edilemez ancak senet ile ispat edilebilir. (Yargıtay 3. HD. 2015/12261 esas, 2015/19517 sayılı ilamı)
Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklıdadır. Ancak davalının alacağı senede dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. Kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğundan borçlu olunmadığının ispat yükümlülüğü davacı borçluya aittir.
Karine olarak bir kambiyo senedinin mevcut bir borcun ifası veya itfası amacıyla verildiği kabul edilir.Kambiyo senetleri birer ödeme aracıdır. Borçlu, bononun başka bir amaçla verildiği yönündeki iddiasını yazılı delil ile ispatlamalıdır. Bu konuda tanık dinletilmesi de mümkün değildir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2018/2939 Esas, 2019/4786 Karar sayılı 2017/3521 Esas, 2019/1844 Karar sayılı kararları)
Senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiası yönünden ise 6102 sayılı TTK 778 yollamasıyla 680. maddesi gereğince açık bono düzenlenebileceği ve davacının bu iddiasını da ancak yazılı delille ispat edebileceği görülmektedir.
6102 sayılı TTK 778/h maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 749. maddesi gereğince; poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyene) karşı başlatılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren üç yıldır. Zamanaşımı İİK’nın 169/a maddesinin 4. fıkrası kapsamında borca itiraz olarak düzenlenmiş olup, borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK’nın 169/a maddesinin 5. fıkrasında “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Diğer bir deyişle zamanaşımı itirazının kabulü halinde yasal düzenlemeye uygun şekilde takibin durdurulmasına karar verilir. Zamanaşımı itirazı, esasa ilişkin nedenlerden olduğuna göre; zamanaşımı itirazının kabulü halinde alacaklının tazminat ile sorumlu tutulması mümkün değildir.
Somut olayda, davaya konu senedin vade tarihinin 2017 tarihli olduğu, takibin TTK. 749 ve TTK.703/c maddeleri kapsamında yasal sürede başlatıldığı, yazıların davacının eli ürünü olmadığına ilişkin iddiası bakımından senedin düzenlenmesinin borçlunun düzenleyeceği şeklinde bir yükümlülük olmadığı, rızası hilafa doldurulduğuna ilişkin yazılı belgede sunulmadığı (senetteki nakten ibaresi karşısında) tahribat ve kazıntı iddiasının bulunmadığı ve yemin deliline başvurmadığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 776/f maddesi uyarınca bonolarda tanzim edildiği gün ve yerin yazılması zorunludur. Yine aynı Kanun’un 778. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken aynı Kanun’un 703/c maddesi gereğince bononun vade tarihinin “keşide gününden muayyen bir müddet sonraya” ait bulunması zorunludur. Aksi takdirde dayanak belge kambiyo senedi vasfını taşımaz. Öte yandan takip dayanağı bononun tanzim ve vade tarihinde tahrifat yapılması kambiyo vasfını etkilemiyorsa takibin iptalini gerektirmez. Ancak, tahrifat öncesi tanzim tarihinin, bononun vade tarihinden sonrası olduğunun belirlenmesi ya da çift vade oluşması yahut lehdar ve cirantalara karşı takipte senedin yasal sürede protesto edilmeme sonucunun doğduğu hallerinde (bu kişiler bakımından) ise senet kambiyo vasfını kaybedeceğinden İİK’nın 170/a maddesi uyarınca takibin iptali gerekir. Senedin kambiyo vasfını haiz olmaması ya da alacaklının yetkili hamil olmaması nedeniyle takibin iptaline karar verilmesi halinde ise İİK’nın 170/a-2. maddesinde tazminat öngörülmediğinden alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesine olanak yoktur.
Davacı tarafından ileri sürülen iddia ve beyanlar, celp edilen bilgi ve belgeler, icra dosyası ile tüm dosya kapsamına göre; davacı taraf her ne kadar bedelsiz bonolara dayalı olarak başlatılan icra takibinin iptali, senetlerin bedelsiz oldukları ve bu bonolar yönünden borçlu olunmadığının tespitini talep etmiş ise de, miktar ve değeri belli bir miktarın üzerinde olan hukuki işlemlerin senetle ispat edilmesi gerekliliği karşısında (HMK 200.vd) davacı tarafın bu ispatı yerine getiremediği ve davasını ispatlamayamadığı, davacı taraf, davaya konu senetleri keşide tarihi, vade tarihi, miktar kısımlarının rızası dışında doldurulduğunu ileri sürmüş olup imzaya itirazı bulunmadığından imza incelemesine gerek görülmeyerek davacının imzasını inkar etmediği senetler nedeniyle borçlu olmadığı yönündeki iddiasını yazılı ve kesin delil ile ispatlayamadığı, senet metni incelenmesinde senette nakten ibaresinin bulunduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Taraflar dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek; ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır.” hükümleri uyarınca, somutlaştırma yükümlülüğü çerçevesinde, tarafların yargılamada, İspata elverişli şekilde dayandıkları maddi vakıaları somutlaştırmaları, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri gerektiği, bu bağlamda davacı tarafın dava dilekçesinde ” her türlü yasal ve takdiri deliller ” gibi ibareleri kullanmış olması yemin deliline açıkça dayanmış olduğu biçiminde yorumlanamayacağı, bu kavramlarının kullanılmasının somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmeyeceğini ve “yemin” delilini kapsamayacağından yemin delili hatırlatılmamıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL + 9.571,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 9.661,08 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
10/11/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır