Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/507 E. 2020/719 K. 16.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/507
KARAR NO : 2020/719

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 10/07/2019
KARAR TARİHİ : 15/10/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/11//2020
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; davalının, … Tekstil San ve Ticaret A.Ş.’ye yaptığı icra takibi sonucunda Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasından 3.şahıs olan müvekkilinin Türkiye’de bulunan … Mh, … Sk. N…. D. … bulunan taşınmazına 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnameleri gönderdiğini ve müvekkilinin yurt dışında yaşaması sebebiyle hacizlerden haberdar olmadığını, tebligatların Tebligat Kanunu’nun 21.maddesine göre muhtara yapıldığını, 89/3 Haciz ihbarnamesinin 11.05.2016 tarihinde evde bulunan dava dışı oğlu ….’a tebliğ edildiğini, bu kişinin babasının yurt dışında yaşadığını, birlikte yaşamadıklarını PTT memuruna bildirilmesine rağmen kendisine tebligat yapmakta ısrar ettiğini ve tebligatın dönecek parçasına şehir dışında ibaresi yazıldığını, durumun dava dışı …. tarafından kendilerine bildirildiğinde usulsüz olarak müvekkiline gönderilen ve haberdar olunmayan 89/1 ve 89/2 haciz ihbarları bilinmediğinden 12.05.2016 tarihinde İstanbul İcra Müdürlüğü Ön bürosundan muhabere yolu ile Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün ilgili dosyasına borçlunun müvekkilde bir alacağı bulunmadığından bahisle itiraz edildiğini, Müvekkil asilin haciz ihbarnamesinden ve vekaleten taraflarınca itiraz edildiğinden haberi olmadığını, aynca İstanbul adliyesinden muhabere yolu ile itiraz edildiğinden Küçükçekmece adliyesindeki dosya içeriğinden de haberdar olunmadığını, müvekkilinin oğlunun, 09.06.2016 tarihinde eve hacze gelindiğinde olayı taraflarına bildirdiğini ve bunun üzerine dosyaya 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, usulsüz olduğunu, haciz ihbarnamelerinden haciz tarihi itibariyle haberdar olunduğu gerekçesi ile memurun haciz kararına itiraz edildiğini, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dava dosyası ile İIK. 89 maddesine göre davalı aleyhine açtıkları menfi tespit davasının süre yönünden red edildiği için işbu davanın açılmasında zaruret hasıl olduğunu, Mahkemece dava red edildiği için müvekkilinin menfi tespit davası açmakta hukuki yararının mevcut olduğunu aksi halde borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalacaklarını, alacaklının, kötü niyetli olduğunu, İ.İ.K.nunun 89.maddesini kötü niyetli olarak çalıştırmış ve kendisine borcu olmayan ve üçüncü şahıs konumunda olan müvekkilinin evinin tapu kaydına haciz koydururak onu sattırıp alacağını tahsil etmek niyetinde olduğunu, müvekkilinin davalı …. Kumaşçılığa borçlu olmadığını, Müvekkilinin şahsen, davalı … Tekstil ile hiç bir ticari ilişkisi olmadığını, dolayısıyla da ne alacağı ne borcu bulunmadığını, açıklanan sebeplerle Kötü niyetli olarak usulsuz tebligatlar ile işletilen üçüncü şahıs prosedürü ile borçlu hale getirilmiş olması ve gayrimenkulüne hacız konulması nedeniyle, satış işlemleri başlatıldığını, Müvekkilinin dava sonuna kadar mağduriyetinin önlenmesi için gayrimenkulünün teminat olarak kabul edilip; satışının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davanın kabulü ile borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının açmış olduğu işbu dava ile Bakırköy …. ATM’nin … E., …. K., 20.12.2018 T. Sayılı dosyasının taraflarının, konusunun, dayanak icra dosyasının aynı olduğunu, davada 89/3’e dayalı açılan menfi tespit davasının hak düşürücü süreye tabi olduğunu ve hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığından bahisle davacının davası reddedildiğini, kararın kesinleştiğini, Ancak davacı tekraren kesinleşmiş mahkeme kararı olmasına rağmen yeniden aynı davayı bir kez daha açtığını, İşbu sebeple davanın dosya üzerinden incelemeye alınarak hak düşürücü süre ve hakkında kesinleşmiş mahkeme ilamı olması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesini, usulsüz tebligat iddiasıyla açmış oldukları ancak davalı müvekkili lehine sonuçlanan Küçükçekmece …. İcra Hukuk Mahkemesinin …. E., …. K., 16.05.2017 T. Sayılı ilam da Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2018/8123 E., 2019/10544 K., 18.06.2019 T. Sayılı ilamıyla kesinleştiğini, tebligatların usulüne uygun olduğu ve İİK madde 89’a ilişkin itirazların da hak düşürücü süre geçtikten sonra yapıldığı bir kez daha ispatlandığını, açıklanan arz ve izah olunan gerekçeler ışığında ve ilgili icra dosyası kapsamında yapılan masraflar için talep ve dava haklarının saklı olmak kaydıyla, davanın hak düşürücü süreler geçtikten sonra açılmış olması ve hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, Mahkememizin … E., …. K., 20.12.2018 T. Sayılı ilamı, Küçükçekmece … İcra Hukuk Mahkemesinin …. E., …. K., 16.05.2017 T. Sayılı ilamı, tapu kayıtları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İcra ve İflas Yasası’nın 89. Maddesi gereğince gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Çözüm: Taraflarca sunulan delillerle, TBK, TTK, İİK, ve HMK. bakımından değerlendirilmesinin yapılmasıdır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 02/03/2020 tarih, 2019/2144 E. ve 2020/1031 K. sayılı kararında “haciz ihbarnameleri nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemiyle açılan davanın süresinde olup olmadığının tespiti için öncelikle, usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligat bulunmalıdır. Usulsüz tebligat esas alınarak hak düşürücü sürenin hesaplanması doğru olmamıştır. Mahkemece uyuşmazlığın esastan incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.” yönünde karar verilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. ” hükmü yer almaktadır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 30. maddesinin birinci fıkrasında, “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir..” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 28/04/2016 tarih ve 2015/18160 Esas,2016/7678 Karar sayılı içtihadı ve Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 06/05/2009 tarih ve 2009/4422 Esas, 2009/4085 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere ve İstanbul BAM. 8. HD. nin benzer nitelikteki 2015/553 Esas,2015/858 Karar sayılı kararı Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 19/03/2018 tarih ve 2016/16389 Esas,2018/1339 Karar sayılı içtihadı ile onanmış olup bu içtihada görede İcra takibine konu borcun 3.kişi tarafından ödenmiş olması halinde dahi İİK.nun 72. maddesine göre ödenen bu paranın borçlu olunmadığından bahisle istirdatına ilişkin geri ödenme talebinde bulunmak hakkı ve menfi tespit davasını açma hakkı icra takibinin borçlusuna aittir.Borcu ödeyen 3.kişi istirdat ve menfi davası açamaz. Bu nedenle icra dosyalarında borçlu olmayan davacının bu davayı açmada aktif husumet ehliyeti bulunmadığı ” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Sıfat, davanın tarafı ile dava konusu hak arasında “hak ilişkisine dayalı bağ” dır. Taraf ve dava ehliyeti; davanın tarafları ile ilgili olduğu halde, sıfat, dava konusu hakka ilişkindir. Uygulamada sıfat yerine genel olarak “husumet”, davacı bakımından “aktif husumet ehliyeti”, davalı bakımından “pasif husumet ehliyeti” tabirleri kullanılmaktadır. Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, İİK 72. Madde düzenlemesinin takip borçlularını kapsadığı, davacının maddi hukuk bakımından takip borçlusu sıfatına sahip olmadığı, takip borçlusuna herhangi bir borcu olmadığı halde, yasanın emredici kuralları gereğince alacaklıya ödeme yapmak zorunda kalan 3. Kişinin genel hükümlere göre sebepsiz zenginleşme davası açması mümkündür. Alacaklıya ödeme yapmak zorunda kalan 3. Kişi, takip borçlusunun sebepsiz zenginleşmesine neden olmaktadır. Borçlunun ödemesi gereken borç, 3. kişinin mal varlığından ödendiği için sebepsiz zenginleşen takip borçlusudur. Alacaklı ise yasanın kendisine tanıdığı haktan yararlanmıştır, Alacaklı yönünden haksız zenginleşme söz konusu değildir. Sebepsiz iktisap davası da borçluya karşı açılmaktadır. Bu nedenlerle, genel hükümlere ve İİK 72. Maddeye göre maddi hukuk ilişkisinin süjesi olmaması nedeniyle aktif husumet ehliyeti bulunmadığı, davacı üçüncü kişinin taraf olmadığı icra takip dosyası üzerinden gönderilen haciz ihbarnamelerine karşı İİK 89/1 maddesi ve devamı uyarınca menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla davanın aktif husumet nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (İSTANBUL 44. BAM. HD. 2020/2084 Esas 2020/58 KARAR)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasında davacının borçlu olarak görülmediği 89/1 ve 89/2 maddeleri gereğince kendisine haciz ihbarnameleri gönderildiği anlaşılmakla HMK 114-1-I maddesi gereği davanın aktif husumet nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 54,40 TL harçtan peşin alınan 7.240,59 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.189,19 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/10/2020

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)