Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/492 E. 2020/36 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/492
KARAR NO : 2020/36

DAVA : İpotek
DAVA TARİHİ : 04/07/2019
KARAR TARİHİ : 15/01/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/01/2020
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; davalı arsa sahipleri ile (yüklenici) ….. Ortaklığı arasında İstanbul ili, … İlçesi, …. Mahallesi,… Mevkiinde kain …. Ada,… ve … Parsel nolu tevhidi ile …. Parsel nosunu alan taşınmazın yapılına ilişkin B.Çekmece … Noterliğinin 19/06/2015 tarih ve ….. yevmiye nolu düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, müvekkili şirket ile … İnşaat Adi Ortaklığı aralarında yaptıkları taşeronluk sözleşmesi gereğince dava konusu taşınmazın taşeronluk sözleşmesi kapsamındaki işlerinin yapımı hususunda anlaştıklarını, başka bir deyişle müvekkinin alt yüklenici olduğunu, mülkiyeti davalılara ati taşınmazın taşeronluk sözleşmesi kapsamındaki işlerinin %90 tamamlandığını, alt yüklenici olarak müvekkili tarafından kalan işlerin bitimi için çalışmaların devam ettiğini, müvekkili şirket ile dava konusu taşınmaza ilişkin taşeronluk sözleşmesi kapsamında yaptığı işlerin karşılığından… inşaat Adi Ortaklığından 01/06/2019 tarihli geçici cari hesap mutabakatı gereğince malzeme ve işçilik bedeli olarak 5.000.000,00 TL alacağı bulunduğu hususunda mutabık kaldıklarını, alacaklarının ödenmediğini, Yargıtay içtihatlarında davanın uzaması ve yapı alacaklısı ipoteğinin tesciline ilişkin 3 aylık hük düşürücü sürenin kaçırılması ve hak kaybına uğranması durumu göz önünde bulundurularak yapı alacaklısının mahkemeden TMK 893/3 ve 1011 maddeleri uyarınca geçici tescil şerhi verilmesini isteyebileceğinin kabul edildiği ve uygulamanın da bu yönde geliştiğinden sahisle davalılar adına kayıtlı İstanbul ili, …. İlçesi, … Mahallesi, …. Mevkiinde kain …. Ada, …. ve … Parsel nolu tevhidi ile …. Parsel nosunu alan taşınmazın 3.kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalılar …ve … adına kayıtlı İstanbul ili, …. İlçesi, …. Mahallesi,….Mevkiinde kain… Ada … ve… Parsel nolu tevhidi ile …. Parsel nosunu alan taşınmaz üzerine TMK 893 ve 1011 maddeleri gereğince geçici tescil şerhi konulmasını, yargılama giderleri ile vakalet ücretinin davalılara yüklemesine karar verilmesini talep ve dava etmiş safahatta 07/10/2019 havale tarihli dilekçesinde davanın geçici tescil şerhi konulması davası olduğunun kabul edilerek yazılı yargılama yapılmasına ilişkin tensip tutanağı ara kararından rücu edilmesini, dosya üzerinde veya tarafları dinlemek suretiyle geçici tescil şerhi talepleri hakkında ivedi olarak karar verilmesini, aksi halde ise dava harcı yatırımadığı için davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; davacı yanın davasına mesnet aldığı TMK düzenlemesinin gerekçesi Yapı işleri bitmeden malikin borçlarını ödeyemez duruma gelmesi hâlinde yapı alacaklılarının, alacaklarını elde edememe tehlikesine karşın; Medenî Kanun, bu kimselere, taşınmaz üzerinde bir ipotek hakkının tescilini talep imkânı tanımıştır ve özel bir düzenleme olmaması nedeni ile de çok esaslı dava şartlı düzenlendiğini, kural olarak yapı ipoteği ile teminat altına alacak miktarının tapu kütüğünde gösterilmesi gerekeceğinden bu alacağın kapsamının belirli olması önem taşıdığını, davacı ile müvekkilleri arasında hiçbir surette eser vs sözleşmesi olmadığından müvekkillerine husumet tevcihi haksız ve hukuka aykırı oduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için husumet tevcihi kabul edilecek olsa bile yapının inşa edildiği tüm arsaların maliklerine karşı işbu davanın yöneltmesi gerektiğini, yapının yapıldığı arsaların (…. a ait 19 ve müvekkillerine ait … Ve …. nolu parseller tevhid ile birşeşip …. nolu parsel olduğunu, gayrimenkulün müvekkileri dışında da kök ve yeni malikleri olduğunu), Kanun Koyucu tarafından yapı ipoteğinin tescili isteminde bulunmanın temelinde eşyaya bağlı borç olduğu görüşü bulunmakta olup temelinde, “alacaklı karşısında mutlak bir muhatap, borçlu bulmak kaygısı bulunduğuna göre yapı alacaklısının herkese karşı ileri sürebileceği aynî nitelikli bir hak ile donatılmış sayılması kanun koyucunun iradesine de uygun düşer. İşbu nedenle davanın reddi cihetine gidilmeyecek ise tapu sicili nezdinde malik görünen tüm gerçek ve tüzel kişilere karşı dava açılması gereği nedeni ile bu konuda davacı yana süre verilmesi gereğinin açık olduğunu, davacı ile müvekkilleri arasında bir eser sözleşmesi vs sözleşme olmadığını, davacının müvekkillerinin Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi kapsamındaki akidi dava dışı tutulan … İnşaat Yatırım San. Tic. … İnşaat Yatırım Sanayi A.Ş./…Yatırım Sanayi Ticaret A.Ş. ile akdettiğini iddia ettiği sözleşmelerden kaynaklı hak ve alacaklarının da müvekkili ile bir rabıtası olmadığını, müvekkilleri ve davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği dava dışı şirketlerin oluşturduğu (… İnşaat Yatırım San. Tic. … İnşaat Yatırım Sanayi A.Ş… Yatırım Sanayi Ticaret A.Ş.) adi ortaklık arasında Büyükçekmece… Noterliği nezdinde, 19.06.2015 tarih ….. Yevmiye Nolu Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi kapsamında İstanbul İli …. İlçesi … Ada …. ve … parseller (tevhid ile … parsel olmuştur) taşınmazlar üzerine yapı yapılması hususunda anlaşmaya varıldığını, diğer yandan davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği aynı dava dışı adi ortaklık, bitişik …. nolu parsel maliki …. ile de benzer surette Büyükçekmece … Noterliği nezdinde 10.06.2016 tarih ve …. yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi yapmıştır ve bu her iki Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi kapsamında ilgili arsalara ……. İnşaat adı ile bloklardan oluşan tek bir bina inşaasına başladığını, davacı yan iddia ettiği üzere bir imalat yapmış ise; sadece müvekkillerinin arsasına yapılan yapı kapsamında değil dava dışı tutulan …. a ait bitişik ….. nolu parsel arsasına yapılan yapılan yapı için de aynı ve ayrılamaz imalatı yaptığını, davacı yan iddia ettiği imalatları ve hizmeti verdiği yapının inşa edildiği gayrimenkulün sadece müvekkillerine aitmiş gibi sadece müvekkilleri aleyhine dava açmış ise de ; ilgili yapının yapıldığı arsa tevhid edilmiş ve müvekkilleri ait parseller dışında bir başka parsel de dahil edilmek üzere konu bina inşa edilmeye başlandığını, yani davacıların iddia ettiği imalatları hizmeti yaptığı yapının tapu sicili bilgileri İstanbul İli … İlçesi …. Ada … parseller (tevhid ile …. parsel olmuştur)dir ve müvekilleri dışında başka malikleri de vardır sadece malik sıfatı ile müvekkillerime husumet tevcihi ve ihtiyati tedir talebi haksız ,kötüniyetli ve hukuka aykırı olduğunu, davacı yanın yaklaşık geçici cari hesabının beşmilyon TL ye yaklaştığı bir ticari ilişkide kendi akidi olan dava dışı tuttuğu adi ortaklık şirketlerine karşı bu güne değin hiçbir yasal işlem yapmamış olması ve yukarıda izah olunan çerçevede muvazaalı-danışıklı dahi olabilecek dava dışı adi ortaklı şirketleri ile yapıldığı belirtilen sözleşme ve cari hesap mutabakatı (dava açılmazdan az önceki tarihi ihtiva eden) ele alındığında davacının davasının TMK 893-3 ve 1011 kapsamında hakkını kötüye kullanmak çerçevesinde dahi reddi gerektiğini, müvekkillerinin davacı yanın akidi olduğunu belirttiği ve dava dışı tuttuğu adi ortaklık şirketlerine tapu sicili nezdinde devir iş ve işlemleri yapmış olup; Yeni İsviçre Doktrini ve doktrinimiz yapı ipoteği kurulması talebini eşyaya bağlı bir borç olarak değerlendirmiş ve ipoteği kurma borcunun taşınmazın mülkiyetine bağlandığını, inşaat alacaklısının edimlerde bulunduğu taşınmazın maliki değişse bile yeni malikin ipoteği kurma borcu altında olduğunu savunduğunu, davanın kabulü cihetine gidilecek ise, kabul anlamına gelmemekle birlikte , evvela davacının alacağının tespiti ve müvekkillerine teminat gösterme hakkının tanınmasını gerektiğinden bahisle davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline, …. (TCKN: …)( Bahçeşehir …Kısım Mah…. Sok. No:… Başakşehir -İST) ve … İnşaat Adi Ort. İzafeten (VN:…)… İnşaat Yatırım San. Tic. A .Ş. -… Yatırım Sanayi A.Ş. (Yeni Ünvanı : …Yatırım Sanayi A.Ş.)-…. Yatırım Sanayi Ticaret A.Ş.(…. Mah …. Bulvarı … Residence No:… K… D…. Beylikdüzü-İSTANBUL) ni ve tapu sicilinde malik görünen diğer gerçek ve tüzel kişileri davalı olarak davaya dahil etmek üzere süre verilmesine ve davaya dahil edilmelerine, mahkemeniz aksi kanaatte ise işbu kişilere davanın ihbarına, müvekkillerine teminat gösterme imkanının tanınmasına karar verilmesini savunmuştur.
Dava, TMK’nın 893/3. maddesine göre inşaatçı ipoteğinin tesciline yönelik olarak aynı kanunun 1011. Maddesi hükmü uyarınca Geçici Tescil şerhi tesisi talebine ilişkindir.
Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca :
Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.
Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca :
Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmiyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.
Anayasanın 36. Maddesi uyarınca:Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz hükümleri mevcuttur.
Mahkememizden verilen 05/07/2019 tarihli tensip tutanağının 5 nolu bendi gereğince; “davacı vekiline Harçlar Kanunu 30 ve 32. Maddeleri gereğince; dava değerinin açık olarak bildirerek, belirtilen dava değeri üzerinden yatırılması gereken nispî harcı mahkeme veznesine depo etmek üzere davacı vekiline iki haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin süre içerisinde eksik harç tamamlanmadığı takdirde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin davacı vekiline ihtarına” karar verildiği, yasal uyarıları taşıyan tensip tutanağının davacı vekiline 11/07/2019 tarihinde “tebligat alıcının hesabına iletilmesine müteakip mevzuat gereği belirlenen süre sonunda otomatik olarak okundu sayıldı şeklinde e-tebligat mazbatasının olduğu, iki haftalık sürenin 26/07/2019 tarihinde son bulduğu, bu sürenin adli tatile geldiği, HMK 104.maddeden yararlandığı, 09/09/2019 tarihinde sürenin bittiği, 07/10/2019 havale tarihli dilekçesinde aksi halde davanın harç yatırılmadığından usulden reddine karar verilmesini talep ettiği, 3 aylık süre gözetildiğinde 09/12/2019 tarihine tekabül ettiği, 09/10/2019 tarihinden itibaren harç yatırılarak dosyanın yenilenebileceği, bu hususun davacı vekiline tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
TMK’nın 895.maddesinde düzenlenen yapı ipoteğinin tescili için aranan şartlara dayandırılmıştır. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin ilke ve yerleşmiş uygulamalarında da kabul edildiği üzere yapı ipoteğinin kesin tescili ile geçici şerh davası sair koşullar bakımından ortak hükümler taşımaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2015/18-2560 Esas, 2016/96 karar sayılı ilamı dikkate alındığında; Harçlar Kanununun 32.maddesi ön inceleme duruşması verilerek durumun tespitinin yapılmasına engeldir. Bu durumun Anayasanın 36.maddesi ile HMK 27.maddesi kapsamında değerlendirilmemesi gerekir.
HMK 138.maddesinde ise; yazılı yargılama usulünde mahkeme öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir denilmektedir. Bu nedenle yargılamanın sürümcemede kalmaması bakımından, HMK 27, 138, 120/1 maddeleri ile HK 30.maddesi gereği takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı, HK 32.maddesi uyarınca yargı işlemlerinde alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı belirtilmiş olmakla, aşağıdaki şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Harçlar Kanunu 30, 32. maddeleri uyarınca davanın açılmamış sayılmasına,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 54,40 TL harç peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, (dava değeri bildirilmediği ve harç maktu yatırıldığından)
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/1. maddesi uyarınca hesap edilen 1.700,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğ edileceği tarihten itibaren başlatılmak suretiyle 2 haftalık yasal süresi içerisinde mahkememize sunulacak dilekçe ile Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.15/01/2020

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)