Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/473 E. 2019/1276 K. 20.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/473 Esas
KARAR NO : 2019/1276

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/06/2019
KARAR TARİHİ : 20/12/2019
KARAR YAZILMA TARİHİ : 17/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 09/04/2013 tarihinden 17/04/2018 tarihine kadar davalı şirkette Lojistik Proje Yöneticisi olarak çalıştığını, müvekkili ile davalı şirket arasında ortaklık kâr payı ve iş sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin 17/04/2018 tarihinde haksız olarak işten çıkarıldığını, sözleşme gereğince müvekkiline 50.000,00 TL ödenmesi gerektiğini, ancak davalının yalnızca 20.000,00 TL ödediğini, kalan 30.000,00 TL’nin ödenmesi için davalı şirkete ihtarname gönderildiğini, davalı şirketin ihtara cevap vermediğini belirterek 30.000,00 TL alacağının iş akdinin fesih tarihi olan 17/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun meşruhatlı davetiyeye rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
Dava, taraflar arasındaki ortaklık kâr payı ve iş sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemine ilişkin olup, celbedilen sigorta kayıtlarında, davacının davalı şirkette 09/04/2013 tarihinde büro memuru adıyla giriş yaptığı ve 17/04/2018 tarihine kadar da davalı şirketin sigortalı çalışanı olduğu görülmüş olup,
Görev kamu düzenindendir ve dava şartıdır(HMK. Mad. 1, 114). Mahkemece yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasına göre, iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.
İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukuki-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukuki bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. Bağımlılık iş sözleşmesini karakterize eden unsur olup, genel anlamıyla bağımlılık, hukuki bağımlılık olarak anlaşılmakta olup, işçinin belirli veya belirsiz bir süre için işverenin talimatına göre ve onun denetimine bağlı olarak çalışmasını ifade eder.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 135. Maddesi uyarınca “yönetim organı”, anonim şirketler ve kooperatiflerde yönetim kurulu, limited şirketlerde müdür veya müdürler, şahıs şirketleriyle sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticidir. Aynı kanunun 368. Maddesi uyarınca “Yönetim kurulu, ticari mümessil ve ticari vekiller atayabilir. Devamı 370/2 maddesine göre ise “Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır”.
Kişi organ statüsündeki murahhas azalar dışında anonim şirket yönetim kurulunu oluşturan kişilerle şirket tüzel kişiliği arasındaki ilişki kural olarak vekalet akdine dayansa da bu ilişkinin iş ilişkisi olarak kurulmasına da bir engel bulunmamaktadır. O halde hukuki nitelendirme her somut olaydaki çalışma ilişkisi özelinde yapılmalıdır.
Türk Borçlar Kanunu ticari temsilciyi “işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişi” olarak tanımlamıştır(Mad.547/1). Aynı kanunun 554. Maddesinde ticari temsilci ile temsil ettiği kişi arasında hizmet, ortaklık veya vekâlet sözleşmelerinin olabileceği, ancak bunun sınırlı olmadığı, taraflar arasında başkaca hukuki ilişkilerin de bulunabileceği belirtilmiştir. Kısacası ticari temsilci ile işletme sahibi arasında iş ilişkisi kurulabilir.
Kişinin şirkette pay sahibi olması tek başına kişi organ sayılmasını gerektirmez. Temsil etmiyor veya şirket adına alınan kararlarda etki sahibi değil, ortaklık payı sembolik veya kazanç payı dışında bir ücretlendirme de yapılmıyor ise iş sözleşmesi ile çalıştığı kabul edilebilir. ( Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2017/367 E., 2017/18885 K.)
Uyuşmazlık; anonim şirket işyerinde çalışan ve %5 pay ile şirket ortağı olan davacının, hukuksal konumu itibarıyla, İş Kanunu’na tabi olup, olmadığı ve buna bağlı olarak işçilik haklarından yararlanıp yararlanmayacağına ilişkindir.
Bir kimsenin işçi sayılabilmesi için iş sözleşmesi ile çalışması koşuldur. İş sözleşmesinin unsurları ise “zaman” ve “bağımlılık” ve “ücret” unsurlarından ibarettir. Zaman unsurundan amaç; bir kimsenin günlük belirli bir zaman dilimi içerisinde iş gücünü bir işveren emrine tahsis etmesi, bağımlılık unsurundan amaç ise çalışan kişinin işveren emir ve talimatları doğrultusunda çalışmasını sürdürmesidir. Görülen iş karşılığı işverenin belli bir zaman dilimi için ödemiş olduğu bedel ise ücret unsurunu oluşturur. Belirtilen unsurlara göre bir veya birden ziyade işveren emrinde çalışmasını sürdüren kişiler işçi statüsünde kabul edilir.
Buna karşın kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlayan kişiler ise işçi statüsünde kabul edilemezler. Bu kişiler herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmayan esnaf ve sanatkarlar, kolektif, komandite ve limited şirket ortakları, anonim şirket kurucu ortakları, yönetim kurulu üyeleri gibi kimselerdir.
Hukuksal olgu belirtilen şekilde olmakla birlikte, iş hayatında ayrık durumların ortaya çıkması mümkündür. Bir kimsenin biçimsel anlamda anonim şirket ortağı gözükmesine karşın, bağımlı çalışma koşulları ve aldığı ücret, bağımsız çalışma ve kazanç sağlama durumundan baskınsa bu takdirde salt ortaklık statüsünden hareketle sonuca gidilemez. Hukuksal statüsü belirlenmek istenilen kişinin şirket içerisindeki pozisyonu, gördüğü iş, çalışma koşulları, aldığı ücret birlikte değerlendirilerek ekonomik yaşamının ne şekilde sürdürüldüğü ortaya konularak sorun çözümlenir.
Şirket ortağı ile şirket arasındaki uyuşmazlıkta görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. Ancak Yargıtay kararlarında açıklandığı gibi bir kimsenin biçimsel anlamda anonim şirket ortağı gözükmesine karşın, bağımlı çalışma koşulları ve aldığı ücret, bağımsız çalışma ve kazanç sağlama durumundan baskınsa bu takdirde salt ortaklık statüsünden hareketle sonuca gidilemez. Hukuksal statüsü belirlenmek istenilen kişinin şirket içerisindeki pozisyonu, gördüğü iş, çalışma koşulları, aldığı ücret birlikte değerlendirilerek ekonomik yaşamının ne şekilde sürdürüldüğü ortaya konularak sorun çözümlenir. Somut olayda ise davacının SGK’ya sunulan işe giriş bildirgesinde büro memuru olarak bildirildiği ve davalı işyerinde çalıştığı süre boyunca SGK’lı işçi olarak çalıştığı, nitekim davacı tarafça işçilik alacaklarının tahsili talebiyle Bakırköy …. İş Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyası ile davalı şirkete karşı işçilik alacaklarının tahsili talebiyle dava açmış olduğu, yine davalı şirketin celbedilen ticaret sicil kayıtlarında şirketin tek pay sahipli bir anonim şirket olduğu ve yönetim kurulu yetkilisi olarak da ……’ın yetkili olduğu, davacının yönetim kurulunda ya da kişi organ sıfatıyla davalı şirkette yer aldığına ilişkin herhangi bir ispat vasıtası sunulmamış olup, tam aksine dosyaya sunulan tüm deliller değerlendirildiğinde davacının bağımlı çalışma ilişkisi kapsamında davalının işçisi olduğu, bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde İş Mahkemesi’nin görevli olduğu kanaatine varılarak mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy İş Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar tarafların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/12/2019

Katip …

Hakim …