Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/405 E. 2020/321 K. 11.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/405 Esas
KARAR NO : 2020/321

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2018
KARAR TARİHİ : 11/03/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/04/2020
İstanbul …… Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. esas, …… karar sayılı yetkisizlik kararı ile Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalının davacıya aralarındaki ticari alım satış ve hizmet ifası nedeniyle mevcut ilişki nedeniyle 22/07/2017 tarihi itibariyle mevcut 80.179,00-TL mevcut olduğunu, müteaddit harici taleplere rağmen borç ödenmediği için de İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı icra takibi başlatıldığını, davalının tebliğ aldığı ödeme emrine karşı süresinde soyut beyanlarla itiraz ettiğini, takibin durdurulmasını sağladığını, davalının davacıya borcu bulunmadığını, bu sebeple itiraz haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı, davalıya faturalanmış malzeme sattığını bunun karşılığı ödenmediği için söz konusu borç oluştuğunu ve icra takibi açıldığını bu sebeplerle itirazın iptaline karar verilmesini, davalı haksız olarak itiraz ettiğinden %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının ödenmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 31/12/2019 havale tarihli beyan dilekçesi ile davasını icra takibinin 20/09/2018 tarihinde, davanın 16/11/2018 tarihinde açıldığı, dava dilekçesindeki ifadenin borcun muaccel olduğu tarihi beyan etmek için değil, icra takip talebindeki haiz başlangıç tarihi olarak beyan edilen tarihini vurgulamak için belirtildiği, ancak bu beyanın, muacceliyet tarihi olarak anlaşılmaması için dava dilekçesindeki beyanını “davalının, davacıya aralarındaki ticari alım satım ve hizmet ifası nedeniyle mevcut ilişki nedeniyle 22/07/2017 tarihi itibariyle mevcut, 80.179,00 TL mevcuttur.” yerine “davalının, davacıya aralarındaki ticari alım satım ve hizmet ifası şeklindeki mevcut ilişki nedeniyle takip tarihi itibariyle 80.179,00 TL borcu mevcuttur.” şeklinde ıslah etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Mahkemenin davaya bakmaya yetkili olmadığını yetkiye itiraz ettiklerini dosya kapsamında davaya bakmaya yetkili mahkeme Bakırköy Mahkemeleri olduğunu, bu sebeple davanın usulden reddini, HMK. m.6 uyarınca genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, davacının delil olarak sunmuş olduğu faturalarda davalı müvekkilinin dava tarihindeki yerleşim yeri ” … Mah. …… Sok. No:…… Zeytinburnu/İstanbul” olduğunu, genel yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemeleri olduğunu, İstanbul ……. İcra Dairesinin yetkisine itiraz edilmediği, itiraz iptali davasında İstanbul Mahkemelerini yetkili hale getirmediğini, Yargıtay kararları da bu yönde olduğunu, firmanın tek sahibinin kayıtlarda … görünse de firmanın diğer ortağı …… olduğunu, firmanın ticari faaliyetlerini ……’in yürüttüğünü, müvekkili ticari alışverişini firma sahibi olarak bildiği bu şahıs ile yaptığını, bu durum tanık beyanları ve diğer tüm delillerimizle ispat edilebileceğini, faturaların bedelleri zaten önceden nakit olarak ödendiğini faturaların kapalı olarak kesildiğini, bazı alımların bedelleri ise firmanın diğer ortağı ……’in banka hesabına gönderildiğini, bu durumun dosyadaki banka dekontları ve diğer tüm delillerimizle ispat edilebileceğini, davacının haksız ve kötü niyetli olarak açmış olduğu hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, davacının hukuki dayanaktan yoksun icra takibini başlatması ve devamında bu itirazın iptali davasını açmakta haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkiline ödenmek üzere, İİK. m.67/2 uyarınca dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere davacının tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin haksız olarak davanın açılmasına sebebiyet veren davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacının, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
İstanbul …… İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 80.179,00 TL asıl alacak, 10.837,34 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 91.016,34 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 04/12/2019 havale tarihli raporunda; tarafların ticari defterlerini ibraz ettiğini, davacı dava dilekçesinde davalının borcunun muaccel olduğunu belirttiğini, 22/07/2017 tarihi itibariyle davalıya yapmış olduğunu, fason kesim dikim işlemlerinden dolayı kendi kayıtlarına göre 22/07/2017 tarihi itibariyle KDV dahil 12.735,36 TL tutarında fatura düzenlemiş olması nedeniyle bu tarih itibariyle davalıdan alacaklı olarak gözükebileceğini en fazla tutarın 12.735,36 TL olduğunu, düzenlenen hasılat faturaların işletme defterinde göründüğünü, ancak bu faturalara istinaden sonradan tahsil edilen tutarlar işletme defterinde yer almadığından (işletme defterinde yapılan tahsilatlarla ilgili bir bölüm bulunmadığından) davacının davalıdan alacaklı olarak gözükebileceğini, en fazla tutar olan 12.735,36 TL‘nin tahsilatının yapılıp yapılmadığının tespit edilme imkanının bulunmadığını, davalının 2017 yılı defterlerine göre davacı tarafa düzenlemiş olduğunu, belirtilen bu iki faturanın bedelleri kasadan Davacı tarafa nakit olarak ödenmiş olarak kaydedildiğinden (kapalı fatura olduğu iddiasıyla) davalının bu faturalardan dolayı 22/07/2017 tarihi itibarıyla davacıya borcunun görünmediğini, davacı tarafından davalıya 22/07/2017 tarihine kadar düzenlenen yukarıda belirtilen 2 adet faturanın dışında düzenlenen 8 adet faturanın 03/08/2017 tarihinden sonra düzenlenen faturalar olduğunu ve davacı tarafça, borcun muaccel olduğu tarih olarak beyan edilen 22/07/2017 tarihinden sonraki bir tarihi taşıdığını bildirmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre; davacı, davalıya fason kesim-dikim hizmeti vermiş olup, bu işlem nedeniyle davalıdan 80.179,00 TL alacaklı olduğundan bahisle takip başlatmış, davalı ise alacağı delil olarak gösterilen fatura tarihlerinin davacı tarafça borcun muaccel olduğunu belirttiği tarih olarak beyan edilen 22/07/2017 tarihinden sonraki tarihler olduğunu, davacı firmanın işlerini ……’in yürüttüğünü, fatura bedellerinin nakit olarak ödenmesi nedeniyle kapalı fatura olduğunu, bazı alım bedellerinin …… hesabına banka yoluyla ödendiğini belirterek alacaklı olmadığından bahisle savunmada bulunmuştur.
Taraf defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği üzere davalı defterlerinde, davacıdan alınan hizmet karşılığı 10 adet fatura düzenlendiği ve bunlardan 20/09/2017 tarihli, 1.768,00 TL, 27/11/2017 tarihli, 8.840,00 TL ve 27/12/2017 tarihli, 8.904,48 TL tutarlı 3 adet faturanın nakit ödenmediği, diğer hizmet alım faturalarının ise kapalı fatura olarak düzenlendiği ve nakit olarak ödendi kayıtlarının yapıldığı tespit edilmiştir. Dosya içerisinde bulunan fatura suretlerinin incelenmesinde, bilirkişi tarafından belirtilen faturaların tespit edildiği üzere kapalı fatura olduğu anlaşılmıştır.
Fatura içerisine alt kısma atılan satıcı kaşe ve imzası faturayı kapalı fatura haline getirir ve kapalı fatura mal bedelinin ödendiğine karinedir. Faturanın üst kısmında satıcı kaşe ve imzası bulunan faturalar ise açık faturadır. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/1931 esas-2016/10233 karar)
Davacının, dava dilekçesindeki 22/07/2017 tarihinde borcun muaccel olduğuna ilişkin beyanına istinaden bilirkişi bu tarihi esas alarakta inceleme yapmış ise de, dava, itirazın iptali davası olup takipe bağlı bir dava olduğu, takip tarihinin 20/09/2018 olduğu, yine takip talebine ekli faturalardan alacağın takip tarihi itibari ile oluşan cari hesaptan kaynaklandığı kanaatine varıldığından bilirkişinin bu seçenekteki rapor kısmına itibar edilmemiş, içerik itibariyle rapor teknik olarak yeterli bulunup mahkememizce değerlendirmeye yetecek denetimde olduğundan tekrardan rapor alınmasına gerek görülmemiştir. Kaldı ki, davacı 30/12/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava dilekçesindeki “22/07/2017 tarihi itibariyle” şeklindeki beyanını “takip tarihi itibariyle” şeklinde ıslah etmiştir.
Taraflar arasında takibe konu olan faturalar nedeniyle hizmetin verildiği hususunda uyuşmazlık bulunmayıp, fatura bedellerinin ödenip ödenmediği noktasında anlaşmazlık olduğundan ve davalı ödeme savunmasında bulunduğundan kapalı faturalar yönünden yukarıda açıklandığı üzere nakit olarak ödeme yapıldığı kabul edilmiş ise de, 3 adet açık fatura yönünden ödeme yapıldığına ilişkin ispat yükü davalı üzerinde bırakılmıştır. Her ne kadar davalı, …… isimli kişinin şirket ortağı olduğu ve ödemelerin banka yolu ile bu kişiye yapıldığı belirtilmiş ise de, davacının gerçek kişi işletmesi olduğu, …… ile evrak üzerinde herhangi bir ortaklığının tespit edilemediği, davacı tarafça ödemenin davalıya yapılmasına ilişkin bir talimat ya da vekalet olduğu yönünde bir delil sunulmadığı, davacı ve …… arasındaki akrabalık ilişkisinin bu durumu değiştirmediği dikkate alındığında davalıya ödeme savunması yönünden yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, davalı tarafça teklif edilen yemin davacı tarafından eda edilmiş ve davalının iddia ettiği ödemeleri almadığına, davacı yemin etmiştir. Sonuç olarak taraflar arasındaki hizmete ilişkin düzenlenen 3 adet açık fatura bedelinin ödendiği hususu ispatlanamadığından toplam 19.512,48 TL asıl alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kısmen kabulü ile 19.512,48 TL asıl alacak yönünden davalının İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 3.902,49 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gerekli 1.332,89 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 914,18 TL harcın mahsubuyla bakiye 418,71 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 914,18 TL peşin harç olmak üzere toplam 950,08 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.158,25 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 281,87 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 3.400,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 8.686,65 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/03/2020

Katip …

Hakim …