Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/401 E. 2019/898 K. 04.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/401 Esas
KARAR NO : 2019/898

DAVA : İtirazın İptali (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/05/2019
KARAR TARİHİ : 04/10/2019
KARAR YAZILMA TARİHİ : 28/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı tarafın Büyükçekmece …..İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası üzerinden tahliye işlemi yaptığını, bu işlem sonucunda muhafaza altına alınan menkullerin alacaklı vekili ile müvekkili arasında imzalanan 06/08/2016 tarihli teslim zabtı ile günde 40,00 TL bedelle müvekkiline teslim edildiğini, uzun süre mahcuzların müvekkil yedinden alınmadığı gibi peşinat olarak 2.400,00 TL dışında herhangi bir ücrette ödenmediğini, bunun üzerine Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava açma yetkisinin bulunmadığını, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini,davacının tüzel kişi olup kurumlar vergisi mükellefi olduğunu, yedi emin zaptı ücret sözleşmesi ve haciz tutanağında kullandığı kaşe ve unvanın kendisine ait olmadığını, yediemin kontratında ki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını, müvekkiline hiç fatura ibraz edilmediğini, tahliye ve haciz tutanağı incelendiğinde muhafaza altına alınan ürünlerin toplam bedelinin 1.770,00 TL olarak takdir edildiğini ve bu ürünlere karşılık 2.400,00 TL yeddiemin ücredi ödendiğini, ancak davacı tarafından 42.000,00 TL talep edildiğini, davacının müvekkiline dava tarihine kadar hiçbir şekilde talebinin olmadığını, müvekkilinin davacıyı temerrüde düşürmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava, saklama sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebiyle başlatılan Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün ….. sayılı icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 36.000,00 TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları, içeriğine göre; davacı ile davalı arasında, davalının alacaklı sıfatına sahip olduğu Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasında, alacağın tahsili amacıyla 06/08/2016 tarihinde yapılan haciz işlemi sırasında muhafaza altına alınan menkullerin saklanması için yine 06/08/2016 tarihli yediemin teslim zaptı-ücret sözleşmesi imzalanmış olup, sözleşmede günlük 40,00 TL bedel kararlaştırılarak ve 2.400,00 TL peşin ödeme yapıldığı görülmüştür. Davalının alacaklı olduğu Büyükçekmece …..İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasındaki haciz tutanağına göre; haczedilen mallar toplam 1.700,00 TL değerinde olup, bu husus yine taraflarca imzalanan haciz tutanağından anlaşılmaktadır. Davacı Büyükçekmece…. İcra Müdürlüğü’nün ….. sayılı dosyasında 06/08/2016 tarihi olan sözleşme tarihinden, takip tarihi olan 25/03/2019 tarihine kadar geçen 960 günlük alacağını günlük 40,00 TL’den 38,400,00 TL olarak hesap etmiş ve bundan 2.400,00 TL peşin ödeme düşülerek 36.000,00 TL için takipte bulunulmuş olup, davacı tarafça yapılan hesaplama mahkememizce resen hesaplanabilecek bir husus olup, doğru hesaplama yapıldığı anlaşıldığından bu konuda tekrardan bir inceleme yaptırılmamıştır.
Davanın dayanağı olan yedieminlik sözleşmesi İcra Müdürlüğü’nce yürütülen haciz ve muhafaza işlemi sırasında imzalanmış ve haczedilen mahcuz mallar özel yediemin deposu işleten davacıya teslim edilmiştir. Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin emsal nitelikteki kararlarına göre; hukuki ilişki Adalet Bakanlığı tarifesine bağlı olmasa bile, hakkaniyet indirimi yapılmalıdır. Zira Türk Borçlar Kanunu’nun 26.maddesinin mutlak uygulanırlığı sözleşmenin tam bir irade serbestisi içinde yapıldığı durumlar için söz konusudur. Uygulamada hacizli malların takip baskısı altında icra müdürlerince belirlenen yediemin depolarına bırakıldığı bir vakıadır. Süratle gerçekleştirilen bu işlemler için fazla bir seçenek özgürlüğü olmadığı açıktır. Ayrıca sözleşmeyi imzalayan takip alacaklısının yediemin ücretini takip borçlusuna rücu hakkı bulunduğundan, bu ücretlerin tayininde tarafların keyfi iradesinden ziyade bunun borçluya rücu olasılığına göre objektif iyiniyet kurallarına ve hakkaniyete uygun belirlenmesi zorunluluğu vardır. Adalet Bakanlığı’nın tarife belirlemesinin temelinde de zorda kalan insanları ve özellikle de borçluyu koruma saiki vardır. (İstanbul BAM 16.HD 2017/607-2017/3494 karşı oy)
Her ne kadar davacı tarafın yapmış olduğu hesaplamaya göre; takibi yapılan miktarı tarafların serbest iradeleri ile imzaladıkları yedieminlik sözleşmesi hükümleri gereğince geçerli saymak ve davanın tamamen kabulüne karar vermek doğru gibi görünse de yukarıdaki paragrafta yapılan açıklamalar ışığında borçlunun mağduriyeti, hacze konu menkullerin niteliği ve değeri ile 960 gün gibi uzunca bir süre menkullerin davacı yedieminde kalmış olması, hakkaniyet kuralları, haczedilen eşyanın fazladan özen yükümlülüğü gerektirmemesi, emtianın haczedildiği tarih ve dava tarihi itibariyle cüzi bir ekonomik değere sahip olması vs.gibi nedenlerle Borçlar Kanunu 51/1 maddesi kıyasen uygulanarak takdiri indirim yapılarak, yedieminde ki ücretinde hakkaniyet indirimi yapılması olayı çevreleyen hal ve şartlara uygun bulunarak %65 hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, asıl alacak miktarı hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle belirlendiğinden, likit olmayıp davacının icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilerek, reddedilen kısım indirimden dolayı reddedildiğinden davalı lehine bu hususta vekalet ücreti takdir edilmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kısmen kabulü ile; 12.600,00 TL asıl alacak yönünden davalının Büyükçekmece …..İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
İcra inkar tazminat talebinin alacak likit olmadığından reddine,
Alınması gerekli 860,70 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 434,79 TL harcın mahsubuyla bakiye 425,91 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 434,79 TL peşin harç olmak üzere toplam 479,19 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça posta / tebligat gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 177,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
AAÜT gereğince hesap edilen 2.725,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/10/2019

Katip …

Hakim …