Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/350 E. 2021/448 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/350
KARAR NO : 2021/448

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 17/05/2019
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/04/2021
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaybıyla taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında müvekkilinin tüm yükümlülüklerini süresinde ve eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olmasına rağmen davalı şirketin haksız ve kötüniyetli bir şekilde tapu devri yapmaktan kaçındığını, bu nedenle dava konusu taşınmazların müvekkili adına tapuya kayıt ve tescilinin yapılmasını, müvekkilin dava konusu taşınmazlar için davalılardan ……. Yapı’ya senet/bono verdiğini, dava konusu olan ve davalılardan ……. Gayrimenkul Geliştirme A.Ş’i adına kayıtlı bulunan İstanbul İli ….. İlçesi, …… kaim, tapuda …… ada, …… parsel olarak kayıtlı …… ve ….. Numaralı villa niteliğinde bağımsız bölümlerin 3. Kişilere satış ve devrinin engellenmesi açısından HMK 389. maddesi ve devamı maddeleri uyarınca tapu kaydına teminatsız ihtiyati tedbir konulmasına, davanın kabulü ile, İstanbul İli Büvükçekmece İlçesi. ….. kaim, tapuda ….. ada. …. parsel olarak kayıtlı villa niteliğinde olan …… ve ….. Bağımsız Bölüm numaralı taşınmazların bakiye bedellerinin ödenmesi için müvekkil adına Kalan bakiyenin ödenmesi ve banka ipoteğinin kurulabilmesi için, tapunun devri için mahkemenin kuracağı bir ara karar tedbir ile kendilerine yetki verilmesine ve ……. ve …… nolu taşınmazların tapuya kayıt ve tesciline, tapu senedinin müvekkiline teslimine, ya da terditli nitelikte açılan işbu davada tapu İptali ve Tescilin mümkün olmaması durumunda: İstanbul İli Büyükçekmece İlçesi, …… kain, tapuda…… ada, …… parsel olarak kayıtlı villa niteliğinde olan ….. ve ….. Bağımsız Bölüm numaralı taşınmazın için müvekkil tarafından ödenen bedellerin çeşitli ekonomik etkenlerin ÜFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve isçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle paranın ulaşacağı alım gücünün denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncellenmiş değerinin tespiti yönünden uzman bilirkişiden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle belirlenecek olan tazminatın (rayiç değerden az olmamak kaydı ile), dava tarihinden başlamak üzere en yüksek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, ……. Yapı San ve Tic A.Ş ye 15.06.2018 tarihli 1.575.000 TL bedelli iki adet senet, taşınmazların KDV si için verdiği 2 adet 567.000 TL senet (bu senetler iade edilmiştir) ve en son KDV oranının düşmesi sonrası vade tarihi kısmı boş bırakılmış 1 adet 504.000 TL bedelli toplamda 3 adet senet bedeli 3.654.000 TL tutarında senet verildiğini, bu senetler nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin önlenmesi için bu senetlerin ödenmemesi konusunda tedbir kararının verilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar tarafından ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı …… GELİŞTİRME A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin bu davadaki tescil ve tazminat taleplerine davalı sıfatıyla muhatap olmasının mümkün olmaması ve dava süresi de göz önüne alındığında müvekkili şirket açısından telafisi mümkün olmayacak zararlara sebebiyet verecek olması nedeniyle öncelikle ihtiyatî tedbirin kaldırılmasına, bu mümkün görülmezse davalıdan taşınmazın değerinin %40’ından az olmamak üzere teminat alınmasına, müvekkilinin davacı ile arasında hiçbir ticarî ve hukukî ilişkinin bulunmadığını, davacının müvekkiline karşı hiçbir talep hakkının söz konusu olmadığını, davada “pasif husumet ehliyeti” bulunmayan müvekkili bakımından davanın bu sebeple reddine, maddî ve hukukî dayanaktan yoksun bulunan davanın esastan reddine, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ……. Yapı Sanayi ve Ticaret A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin diğer Davalı …… Geliştirme A. Ş ile yapmış olduğu Sözleşme Çerçevesinde davacıya İstanbul İli ….. İlçesi, ….. Kaim, Tapuda ….. Ada, …… Parsel Olarak Kayıtlı Villa Niteliğinde Olan …… Bağımsız Bölümü Sattığını ve Yer Teslimini de davacıya yaptığını, ancak diğer davalı …… Geliştirme A.Ş’nin yarattığı haksız Ve mesnetsiz muaraza nedeni ile tapu devir işlemini gerçekleştiremediklerini, müvekkili ile diğer davalı … arasındaki sözleşme ilişkisinin dayanağı ve 19.06.2014 tarihli Ana Sözleşme ile 2015 ve 2016 tarihli Ek Sözleşmeler ile her ne kadar asıl sözleşmede taraflarca sözleşmenin adı “Gayrimenkul Satış Vaadi” olarak belirlenmişse de sözleşmenin isminden öte ortak amacın ne olduğu tespit edilerek sözleşmenin değerlendirilmesi gerektiğini, Yargıtayın yerleşmiş içtihadı çerçevesinde müvekkili şirket ile diğer davalı … şirketi arasında imzalanan 19.06.2014 tarihli ana sözleşme ve eklerinde yer alan unsurlar tek tek dikkate alındığında tarafların hak ve yükümlülüklerinin adi ortaklık hükümleri çerçevesinde belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin davacıya tapusunun verilmesi gerektiği hususunda diğer davalı … Şirketine defalarca yazılı ve sözlü uyarılarda bulunmuş olmasına rağmen diğer davalı, davacıya ve onun gibi …….. olarak tanımlanan projden villa satın alan diğer bir ısım tüketici/müşterinin de tapu devrini yapmaktan haksız şekilde imtina ederek huzurdaki davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden bahisle müvekkili şirket üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, inşaatı bitirip davacı tarafa teslim etmiş olup; davacı taraf dava konusu villayı kullanmakta olduğundan, müvekkili aleyhine ileri sürülen davacı taleplerinin müvekkil şirket yönünden reddine, müvekkilinin dava açılmasına sebebiyet vermediğinden her halükarda yargılama gideri ve vekalet ücretinin müvekkil şirkete yüklenilmemesine karar verilmesini savunmuştur.

DELİLLER:
Tapu kayıtları, gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri, Bakırköy …… Noterliğinin ….. ve …… yevmiye nolu 17/10/2017 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, ……. Müdürlüğü tarafından gönderilen imar durumu, yapı ruhsatları ve mimarı projenin onaylı sureti, Beyoğlu …… Noterliğinin 04/04/2019 tarihli …… yevmiye nolu ihtarnamesi ve tebliğ mazbataları fotokopisi, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, Büyükçekmece Tapu Müdürlüğünden gönderilen tapu kaydı, Büyükçekmece Kadastro Müdürlüğünden çap örneği, İstanbul ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasının UYAP tan gönderilen bir örneği ve tüm dosya kapsamı.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istemine istemine ilişkindir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un “Tanım” başlıklı 3. maddesi uyarınca, (ı) sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi.” olarak tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir.
4077 Sayılı Kanunun 3. Maddesi ilk şeklinde mal kavramı ”Ticaret konusu taşınır eşya olarak tanımlanan 4822 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle bu tanım genişletilmiş diğer unsurlar yanında alış verişe konu olan konut ve tadil amaçlı taşınmaz mallar” da mal kavramına dahil edilerek bunlar da tüketici hukukunun kapsam ve koruması altına alınmıştır.
4822 sayılı kanunla, tüketicinin korunacağı alanlar genişletilerek konut ve tadil amaçlı taşınmazlar da bu kanun uygulamasında mal olarak kabul edilmiştir.
Kanunun uygulanabilmesi için bu taşınmazların satıcısının ticari veya mesleki faaliyet kapsamında bu malı sunuyor olması ve alıcının da bunları konut amacıyla satın alması gerekli ve yeterlidir. Kanunda konutun tamamlanmış olup olmadığı yönünden bir ayrıma gidilmemiş, konut amaçlı taşınmaz mal ifadesiyle kullanım amacının konut olması yeterli bulunmuştur.
4882 sayılı kanunla konut ve tadil amaçlı taşınmaz mallar da 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/c maddesi kapsamına alındığından tüketici hukuku hükümleri kapsamında onun korunması altında olduğu kabul edilmelidir.
6502 sayılı Kanunun 73. Maddesinde bu konunun uygulaması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür. Ancak bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici diğerinin satıcı olması gerekir.
Somut olayda,
Davacı ile davalı ……. Yapı San. Ve Tic. Ltd.Şti arasında düzenlenen 17/10/2017 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinde, 298 ve 304 numaralı bağımsız bölüm alıcı ve satıcıya ilişkin bilgiler başlıklı 1. Sayfasında taşınmaz türü villa olarak nitelendirildiği, bedele ilişkin bilgiler bölümünde de konut bedeline ilişkin bilgiler başlığı altında tüm vergiler dahil peşin fiyatlarının 3.717.000,00 TL olduğunun yazılı olduğu, bu haliyle sözleşme konusu taşınmazın villa konut olduğu, dava dilekçesinde taşınmazın ticari ya da mesleki amaçla satın alındığına dair beyan ve delil olmadığı, davacının tüketici olduğu anlaşılmaktadır.
Aksine gayrimenkul satış vaadi sözleşme öncesi bilgilendirme formu ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde konut olarak belirtildiği ve hatta uyuşmazlık konusunda Bakırköy Tüketici Mahkemelerinin yetkili olduğunun kabul edildiği, devire ilişkin ek sözleşmelerde de …… konut olarak belirtildiği, TTK’da ticari şirketlerin tacir sayılacağının hükme bağlandığı, tacir niteliğindeki tüzel kişileri ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işlerin ticari işlerden sayılacağının TTK 19/1 maddesinde olduğu, ancak 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabileceği, tüketicinin malı satın alma amacı bu kanun kapsamında önem kazandığı, ancak tapu kayıtları, taraflar arasındaki sözleşemeler ve dava dilekçesi dikkate alındığında konut olarak düzenlendiği, satın alma amacının konut olduğu, tapu kayıtlarının aleni olduğu, amacın sonradan değişmesinin kat mülkiyeti kanunu ve hükümleri, taşınmaza ilişkin abonelik konusundaki uyuşmazlıklarda özel olarak düzenlendiği, ayrıca 28 Kasım 2013 tarihli 6502 sayılı TTK yürürlük tarihleri dikkate alındığında Ticaret Kanunundan sonraki tarihleri taşıdığı anlaşılmakla, 28 Kasım 2013 tarihli 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 28/05/2014 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş olup Ticaret Kanunun kabul tarihi 13 Ocak 2011, Yürürlük tarihi 01 Temmuz 2012’dir.
İstanbul BAM … H.D’nin ….. Esas ….. Karar ilamı, İstanbul BAM ….. H.D’nin …. esas …. karar, …. esas …. karar, …. esas …. karar sayılı ilamları bu doğrultudadır. Bu durumda davaya bakmak görevi Tüketici Mahkemesine aittir. Hal böyle olunca görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunun anlaşılması karşısında aşağıdaki şekilde hüküm tesisi uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliğine, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlatılmak suretiyle iki hafta içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne tevdiine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
2-HMK’nun 20. ve 331/2. maddeleri uyarınca iş bu kararın kesinleşmesine müteakip yasal süresi içerisinde talep üzerine dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemece hükmedilmesine,
3-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA, (ihtarat yapıldı)
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/04/2021

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)