Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/35 E. 2020/853 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/35
KARAR NO : 2020/853

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/01/2014
Birleşen B.çekmece 2. AHM.nin 2016/335 E-2016/364 K. Sayılı dosyası

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/06/2016

KARAR TARİHİ : 03/12/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/12/2020
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin görevsiz mahkemeye sunduğu dava dilekçesi ile özetle; davacı müvekkili ile davalı … Yapı İnşaat Taahhüt San ve Tic. Aş.nin aralarında bulunduğu … Petrol Ürünleri Paz.San. Ve Tic. Ltd. Şirketi … ile Bakırköy …. Noterliği’nin 18/03/2011 tarih ve … yevmiye nolu Düzenleme Şeklindeki Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi akdedildiğini, söz konusu sözleşme gereğince mülkiyeti … Petrol…ŞTi …’e ait … İli, …. İlçesi, … Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı …. Mahallesi, … Mevkii, …. parsel üzerinde müvekkili ve ….Şirketinin inşaat yapacaklarını, taşınmazlar üzerine inşaat edilecen yapıların %60’ı müteahhide, %40’ı ise arsa sahiplerine ait olacağı, sözleşme kapsamında mutabakata vardıkları diğer bir husus olan 1.000.000 USD’yi davacı müvekkilinin davalı … Yapının iş bankasında bulunan hesabına 18/03/2011 tarihinde gönderdiğini, ilerleyen aşamada arsa sahiplerinin ve davalı inşaatın devamı için verilmesi gereken vekaletnameleri zamanında vermediğinden yine projeler için gerekli onayları sunmadığından işin başlamasında aksaklıklar olduğunu, davalının da içerisinde bulunduğu arsa sahiplerinin 25/09/2012 tarihli ihtarname ile söz konusu sözleşmeyi feshettiklerini ve müvekkiline devredilen taşınmazların kendilerine iadesini talep ettiklerini, yine arsa sahiplerinin sözleşmenin feshini sağlamak amacıyla Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile sözleşmenin iptali davası açtıklarını, söz konusu davanın kabul edilmesi durumunda sözleşme gereğince müvekkiline devredilmiş olan taşınmazlar arsa sahiplerine iade edileceği ve yine sözleşmenin ifası kapsabında müvekkili şirketçe davalı … yapıya gönderilmiş olan 1.000.000 USD hakkında hüküm kurulmayacağından işbu davanın açıldığından bahisle öncelikli olarak işbu dosya ile Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, Bakırköy …. Noteri 18/03/2011 tarih ve … yevmiye nolu Düzenleme Şeklindeki Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesineden ödeme talebinin Büyükçekmece … AHM.nin … esas sayılı dosyasında kabul edilmesi halinde bu sözleşme kapsamında davalı … Yapı …Tic. Aşye 18/03/2011 tarihinde yapılan 1.000.000 USD ödemenin ticari avans ile birlikte müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı … Yapı ….A.Ş cevap dilekçesi ile özetle; dava dilekçesinin vazıh olmadığını, banka havalesi ile gönderilen meblağın hangi amaçla gönderildiğine dair 18/03/2011 tarihli banka havalesinde de bir açıklama olmadığını, yapılan ödemenin sözleşmeye ilişkin olması halinde bu sözleşmenin feshi ile ilgili davada verilen kararın kesinleşmesi halinde böyle bir alacağın iadesinin bahis konusu olacağını, aksi takdirde sözleşme ayakta kaldığı süreç içinde böyle bir alacağın muaccel olamayacağı cihetle talep edilmesinin hukuken mümkün olamayacağı, talep edilen 1.000.000 USD tutarındaki alacak dava tarihi itibariyle muaccel hale gelmiş bir alacak olmadığından dava konusu edilemeyeceği cihetle davanın reddine, Büyükçekmece …. AHM. Dosyasının sonucunun beklenilmesine, sözleşmenin 11/5-son maddesi gereğince gönderilen 1.000.000 USD nin maddi ve manevi kayıplarının karşılığı olarak sayılmasına ve bu davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Birleşen Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında davacılar dava dilekçesi ile özetle; … İli, … ilçesi, …. mahallesinde kain ve tapu sicilinin … ada, … ve … parselleri (ifrazen … parsel) aynı yerde kain ve tapu sicilinin … parsel nosunda tescilli taşınmazların davacıların tapulu mülkü iken taraflar arasında Bakırköy … Noterliğince tanzim edilen 18.03.2011 tarihli ve … yevmiye sayılı gayri menkul satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı, sözleşmenin 5.1 maddesi gereğince sözleşmenin imzalanması akabinde taşınmazların 2/5 payı davacı malikler tarafından sözleşme gereği müstakbel ortak sayıla … Yapı İnş. Taahhüt San ve Tic.A.Ş üzerine, sözleşmenin aynı maddesi gereğince 3/5 payı muhatap Adi ortaklığı teşkil eden davalı şirketlere paylı olarak tapuda devredildiği, ancak davalıların kendi aralarında yaptıkları işlemle yüklenici … firmasının arsa malikleri tarafından kendisine sözleşme gereğince devredilen arsa payını, arsa sahiplerinin bilgisi dışında …. firmasına devrettiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 9. Ve 11. Maddeleri gereğince davalı yüklenicilerin sözleşmenin imzalanmasından itibaren 6 aylık süre içinde inşaat ruhsatını almak ve inşaatlara başlamakla yükümlü olup, bu akti gereğe uymayan davalı yüklenicilerin sözleşmede yazılı sürelerde inşaat ruhsatı dahi almadıklarından temerrüte düştükleri ve sözleşmenin haksız yere feshine sebep oldukları, bu nedenle Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesinin davacılar tarafından açılan sözleşmenin feshine dair davada …. esas, … karar sayılı kararı ile taraflar arasındaki mezkur arsa payı karşılığı inşaat yapımı suretiyle satış vaadi sözleşmesinin feshine ve davalılara bu sözleşme gereğince devredilen 3/5 arsa paylarının iptali ile adlarına tesciline karar verildiği, söz konusu kararın Yargıtay …. Hukuk Dairesi tarafından onandığı, tashihi karar talebinin reddedildiği ve kararın kesinleştiği, taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince taşınmazları inşaat yapımına hazır hale getirilmesi için davacı arsa sahipleri müteahhitlerle yapılan 18.03.2011 tarihli sözleşme akabinde sözleşmeye konu arsaları inşaatın yapımına hazır etmek için arsalar içinde bulunan ve kadim mal sahipleri tarafından inşa edilen ve arsa sahiplerinin ikameti için kullanılan 4 adet ahşap villa, bir adet kamyon ve oto lastiği satışı, değiştirilmesi, balans işleri vs. İşlerin yapıldığı, ticari binanın tahliye edildiği, ticari faaliyetin ertelendiği, gelir kaybının oluştuğu, keza yıkılan 3 adet villanın bina yerine arsa sahiplerinin başka kişilere ait binalarda yıkım tarihinden bu yana kira ödedikleri, bu nedenle arsa sahiplerinin zarara uğradığı, sözleşme akabinde sözleşme konusu arsaların inşaat yapımına hazır hale getirilmesi için yaptıkları, arsa üzerindeki 4 adet villanın yıktırılması ve bir adet otomobil ve kamyon lastiği satış ve değiştirme, balans işleri ile ilgili ticari faaliyetin sona erdirilmesi, kendi ikamet ettikleri villaların 4 adet olup yıkılmış olması nedeni ile kira ödeme sürecine girmeleri, taşınmazların değer kaybına uğraması gibi nedenlerden dolayı değerlendirme uzmanlarından rapor alındığı, detay raporlarda bu maddi kayıpların parasal karşılığının 54.336.000,00 TL olarak hesaplandığı, dilekçe ekinde raporu sundukları, sözleşmenin 11- 4 ve 5.fıkralarına göre sözleşmenin taraflardan biri için haklı nedenlerle feshedilmesi halinde diğer tarafın yani, haksız feshe sebep olan tarafın diğer yanın bütün zararlarını tazmin edeceği, davalı tarafın sözleşmenin mahkeme tarafından feshedilmesi ve verilen kararın Yargıtay ….Hukuk Dairesi tarafından onanması akabinde sözleşmenin 11.maddesi gereğince peşin ödenen 1.000 USA lık cezai şart tutarının iadesi için Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesinde … esas sayılı dosyada tazminat davası açıldığı, tazminat dosyasında verdikleri cevaplarda, davalı yüklenicinin sözleşme gereğince verdiği cezai şart bedelinin iadesinin sözleşmenin 11.maddesi gereğince mümkün olamayacağını bildirdikleri, ayrıca sözleşmenin haksız yere feshine sebep olan davalı yüklenicilerden yine sözleşmenin 11.maddesi gereğince edimlerini yerine getirilmemesi nedeni ile maruz kalınan menfi zararların ve diğer maddi zararların varlığının ileri sürülerek davacı yüklenicinin haklı görülmesi halinde bunların takas ve mahsubunun talep olunduğu, bu nedenle derdest olan Büyükçekmece … Asliye Hukuk mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile bu davanın birleştirilmesinin zorunluluk hali bulunduğu belirtilerek fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak şimdilik 100.000 TL maddi zararın kanuni faizleri ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, bu davanın Büyükçekmece … . Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı derdest dava ile birleştirilmesine, birleşen davalardaki karşılıklı talepler yönünden takas mahsubun yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı birleşen dosya davacılar vekili 26/02/2020 tarihli ıslah dilekçesinde özetle, 09.05.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda her ne kadar 1.394.815,44 TL yazılmış ise de, yazılan rakamın hatalı olduğunu, doğru rakamın 1.349.815,44 TL olduğunu, davayı 1.264.815,44 TL arttırarak toplamda 1.349.815,44 TL’nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, konusu itibariyle, asıl davada davacı ile davalı … Yapı İnşaat Taahhüt San ve Tic. Aş.nin de aralarında bulunduğu … Petrol Ürünleri Paz.San. Ve Tic. Ltd. Şirketi ve … ile Bakırköy … . Noterliği’nin 18/03/2011 tarih ve … yevmiye nolu Düzenleme Şeklindeki Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’ne istinaden davalı … Yapı’nın …. Bankasında bulunan hesabına 18/03/2011 tarihinde gönderilen 1.000.000 USD’nin tahsili talebinden ibaret olduğu, birleşen dosyada ise aynı davalıların sözleşmeye istinaden yükümlülükleri yerine getirmediğinden maddi zararların tanzimine yönelik tazminat talebinden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu 18.03.2011 tarihli Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi incelenmiş içeriği anlaşılmıştır.
Somut duruma ve edimlerin niteliğine göre 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulanacaktır.
Davacı taraf, taraflarca düzenlenen Sözleşmeye istinaden yapmış olduğu ödemelerin iadesini talep etmiştir. Bu durumda arsa sahiplerinin 25.09.2012 tarihli ihtarname ile feshettikleri sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı hususu önem kazanmaktadır.
Mahkememizce öncelikle feshin haklı olup olmadığı tartışılacak, bu husus belirlendikten sonra davacının talebinin menfi zarar mı yoksa müspet zarar mı olduğu konusu değerlendirilecektir.
Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa sözleşmeden haklı olarak dönen taraf, temerrüte düşmekte kusurlu olan taraftan dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK’nun 125/3.maddesi uyarınca ancak menfi zarar talep edebilir. Olumsuz (menfi) zarar, sözleşmenin karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Burada oluşan zarar menfi zarardır. Menfi zarar genel bir anlatımla, hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan doğan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların tamamı, karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır. Müspet zarar ise, sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Olumsuz zarar, sözleşmeden dönen alacaklının haklı olması halinde, kusurlu borçludan isteyebileceği, diğer bir anlatımla borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi nedeniyle sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkan zarardır. Sözleşmenin feshini isteyen ve fesihte haklı olan tarafın menfi zararını talep etme hakkı vardır. Menfi zarar kapsamında bulunan harcamalar ise, feshin haklılığı yanında, sözleşmenin imkansızlığı halinde dahi bu imkansızlıkta kusuru olmayan tarafın talep edebileceği kalemlerdendir. Yine sözleşmenin feshinde tarafların ortak kusurlu olduklarının kabulü halinde ise sözleşmenin tasfiyesine karar verilmesi gerekir. Ortak kusur sebebiyle sözleşmenin tasfiyesinde, kar kaybına hükmedilemez. Taraflar, birbirlerinin mal varlığına kattıkları değerlerin sebepsiz zenginleşme kurallarınca iadesini isteyebilir. Yine tarafların birbirlerine yaptıkları ödemelerin ve yüklenici tarafından yapılan faydalı masrafların yapıldığı tarihteki bedelleri saptanarak hüküm altına alınmalıdır. (İzmir BAM 14. Hukuk Dairesi, 2019/1636 esas, 2019/1427 karar)
Davaya konu sözleşmedeki edimlerin türü de önem arz etmektedir. Şöyle ki, Türk Borçlar Hukuku’nda edimler, ifa süresi bakımından ani, sürekli ve dönemli edimler olmak üzere üç temel gruba ayrılır. Dönemli edim, borçlunun zaman içinde düzenli olan veya olmayan borcunu ifa etmesi gereken hallerin var olması halinde söz konusu olur. Bunun yanında borcun ifası sırasında alacaklının ifaya olan çıkarının zaman birimiyle ölçülemeyecek bir an içinde gerçekleştiği durumlarda ani edim söz konusuyken; borçlunun borcunu zaman içerisinde devamlı olarak sürekli bir davranışla ifa edebildiği hallerde sürekli edim söz konusudur. Öğretideki baskın görüşe göre; ifanın ani veya sürekli edim olduğu irdelenirken borçlunun faaliyetlerinin değil; alacaklının edime olan çıkarının gerçekleşmesinin bir an içinde mi olduğu yoksa süreye mi yayıldığına bakılmalıdır. Somut olayda olduğu gibi, müteahhidin inşaat yapma borcu bir süreye yayılmış olmasına rağmen; bu inşaat edimi, alacaklı için teslim anına kadar ifa değeri taşımadığından söz konusu inşaat yapma edimi ani edimdir. Dolayısıyla somut olayda müteahhit olan davacı bakımından bir ani edimli borç söz konusudur. Öğretide sözleşmeyi geçmişe etkili olarak sona erdirme hakkı için “sözleşmede dönme”; sözleşmeyi ileriye etkili olarak sona erdirme hakkı için ise “fesih” ifadeleri kullanılmaktadır. Yine öğretide “sözleşmeden dönme” ani edimli borç ilişkileri için kullanılmaktayken; fesih ise sürekli borç ilişkilerinin sona ermesinde kullanılmaktadır. Dolayısıyla sözleşmeyi sona erdiren tarafın sözleşmeyi sona erdirirken kullandığı ifadeden bağımsız olarak, sözleşmenin sona ermesine uygulanacak hükümler belirlenirken edimlerin niteliği önemli rol oynamaktadır. Zira 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun koyduğu hükümler somut duruma ve edimlerin niteliğine göre olaya uygulanacaktır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşme bir eser sözleşmesi niteliğinde olduğundan TBK’da yer alan eser sözleşmelerine ilişkin hükümler öncelikle uygulanacak, somut olaya ilişkin özel bir hüküm bulunmaması halinde ise kanunun genel hükümleri uygulama alanı bulacaktır. TBK’nın 473 üncü maddesine göre; “Yüklenicinin işe zamanında başlamaması veya sözleşme hükümlerine aykırı olarak işi geciktirmesi ya da işsahibine yüklenemeyecek bir sebeple ortaya çıkan gecikme yüzünden bütün tahminlere göre yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda bitiremeyeceği açıkça anlaşılırsa, işsahibi teslim için belirlenen günü beklemek zorunda olmaksızın sözleşmeden dönebilir.” Madde metninden anlaşılacağı üzere yüklenicinin işe zamanında başlamaması halinde iş sahibinin sözleşmeden dönebileceği kanunda kabul edilmektedir. Sözleşmeden dönülmesiyle beraber borç ilişkisi geçmişe yönelik olarak ortadan kalkacağından dolayı alacaklı, TBK 125/3’e göre sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı menfi zararın giderilmesini borçlu temerrüde düşmekte kusursuz olduğunu ispat etmedikçe talep edebilir. Nitekim Yargıtay’ın görüşü de bu yöndedir. (Yargıtay 15. HD. 2020/2778 ESAS 2020/3057 KARAR)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir.
Menfi (olumsuz) zararın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK’nın 125/III. (B.K.106/II.) maddesindeki genel düzenlemelerdir. Yargıtay içtihatları ve doktrinde eser sözleşmesinden ve eser sözleşmenin bir türü olduğu kabul edilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden dönülmesi nedeniyle uğranılan ve giderilmesi talep edilen olumsuz zararların sınırlı sayıda olmadığı kabul edilmekte; sözleşmenim yapılmasına ilişkin giderler, harçlar, posta giderleri ve noter ücreti de menfi zarar kapsamında değerlendirilmektedir. Sözleşmenin feshi yahut sözleşmeden dönülmesi halinde alacaklı ancak menfi zararının tazminini isteyebilecektir.
Borçlu temerrüde düşmekte kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını ispat ederek olumsuz zararın tazmini sorumluluğundan kurtulabilir. Bunun yanında işsahibinin eser sözleşmesini haklı bir sebep olmaksızın feshetmesi halinde, yüklenicinin kar kaybını isteyebileceği kabul edilmelidir.
Bir taşınmaz ve sair bir şeyi satın almak vaadiyle kurulmuş olan bir sözleşmenin ifası ertelenmiş bir sözleşme olduğu ve işbu sözleşmeye bağlı alım – satıma ilişkin güvence ve her koşula bağlı olarak menfi zararı karşılamak üzere taraflardan biri tarafından verilmiş olan bir miktar paranın teminat niteliğinde olduğu kabul edilmesi gerekir.
Takas ve mahsup defini kabul edilip edilmeyeceği:
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (HMK.Madde 190- (1)
Takas ve mahsup talebinin mutlaka karşı dava şeklinde ileri sürülmesi zorunlu olmayıp, savunma olarak da ileri sürülmesi mümkündür. İlke olarak, takas def’i de diğer def’iler gibi cevap dilekçesinde süresinde ileri sürülmelidir.
Ancak, süresinde yapılmayan takas def’ine, HMK’nın açıkça muvafakat öngören 141/2. maddesinin yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce savunmanın genişletilmesine muvafakat edilmediği bildirilerek hemen karşı konulmadığı takdirde zımni olarak savunmanın genişletilmesine rıza gösterilmiş sayılır.
Takasta birbirinden bütünüyle ayrı bağımsız, karşılıklı iki alacak (borç) vardır. Ayrıca takas edilebilecek alacakların muaccel dava edilebilir olması ve takas hakkının kanunla veya tarafların yapmış olduğu sözleşmeyle ortadan kaldırılmamış olması gerekir. Bu alacak sahiplerinden her biri takas ileri sürebileceği gibi , bu yola gitmeksizin alacaklarının ayrıca dava konusu edilebilirler. Takas savunmasında bulunan taraf hem kendi, hem de karşı tarafın alacağını ortadan kaldırmayı istediğinde her iki alacak üzerinde de etkin olur. Bu niteliği ile takas bir inşai haktır. Mahsup ise bir inşai hak ya da def’i olmayıp, bir itirazdır. (YHGK’nın 24.05.1950 gün ve 74 E., 31 K. sayılı ilamı bu yöndedir.) takas hakkı bir tarafın beyanı ile tarafların birbirlerine aynı tür borçlarını azı tutarında sona erdiren bir bozucu yenilik doğuran haktır.
Takasın koşulları konusunda genel bir düzenleme getiren TBK 139/1 hükmü şu şekildedir. ” İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir.” Buna göre bir kimsenin borcunun sona erdirecek şekilde takas beyanında bulunabilmesi için dört ayrı olumlu koşulun birarada bulunması gerekir:
1-Geçerlilik (muteberiyet) koşulu, yani takas edilecek alacakların ikisinin de hukuken mevcut ve geçerli olması, Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, tarafların takasa konu alacaklarının mevcudiyetine ve geçerliliğine dair bir sorun bulunmalıdır.
2.Karşılıklılık (mütekabiliyet) koşulu, yani tarafların birbirlerinden alacaklı olması.
3.Türdeşlik (mümaselet) koşulu, yani tarafların birbirlerinden olan alacaklarının konusunun aynı türden olması.
4.Muacceliyet koşulu, yani tarafların birbirlerinden olan alacaklarının ifasının istenebilir olmasıdır.
Asıl davanın konusu 18/03/2011 tarihinde yapılan ödemenin ticari avans faizi ile tahsili, birleşen dava konusu maddi zararın TL karşılığı ile tahsili talebidir.
Dava açılışındaki döviz kurları, ödemenin yapıldığı döviz kurları, TL karşılığı dikkate alındığında takas ve mahsup alacak karşılığını aynı türde olmadığı ve ifa zamanı da dikkate alınmasının kabul edilmesi durumunda taraflar lehine hakkaniyet dengesinin bozulacağı anlaşılmıştır.
TBK 143/2 maddesi uyarınca ”bu durumda her iki borç takas edebilecekleri anda daha az olan borç tutarında sona ereceği” hükmü de dikkate alındığında taraflar arasında takas ve mahsubun kabulü durumunda alacak dengesinin sağlanması mümkün değildir.
Somut olayda, davacı-karşı davalı sözleşmenin imzalanmasından sonra davalı-karşı davacıya 1.000.000,00 USD tutarında ödeme yapmış olup davacı-karşı davalıya göre bu ödeme bir avans niteliğinde; davalı-karşı davacıya göre ise bu ödeme sözleşmede kararlaştırılan cezai şart hükmünün ifası niteliğindedir.
Davalı-karşı davacının iddiası değerlendirildiğinde, “Sözleşmenin Feshi” başlıklı 11. maddesi incelendiğinde, maddenin son fıkrasına göre; “Arsa Sahibinin sözleşmeye konu taşınmazı Müstakbel Malik … Yapı İnşaat Tahhüt Sanayi Ve Ticaret Aş’ye devretmemesi veya devirden kaçınması veya işbu sözleşmenin devamını engelleyecek bir duruma girmesi halinde MÜTEAHHİT’in işbu sözleşmeyi haklı sebeple feshetme hakkı doğar. Bu durumda ARSA SAHİBİ, MÜTEAHHİT’in işbu sözleşme gereğince uğramış olduğu tüm zararlar birlikte 1.000.000,00 USD’yi (bir milyon Amerikan Doları) MÜTEAHHİT’e cezai şart olarak ödemeyi kabul eder.” Madde metninde tek taraflı bir cezai şart düzenlemesi yer almakta olup davalı-karşı davacının iddiasına göre ödeme, bu tek taraflı cezai şart hükmünün ortaya çıkardığı haksız durumun ortadan kaldırılması amacıyla yapılmıştır.
Davacı-karşı davalı 1.000.000,00 tutarındaki meblağın sözleşme çerçevesinde bir ön avans olarak verildiği iddia edilmektedir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, 18.03.2011 tarihli Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ile müteahhit bakımından ani edimli borç ilişkisinin doğduğu ve sözleşmenin sözleşmeden dönme hükümleri çerçevesinde sona erdiği, Sözleşmeden dönmenin sözleşmeyi geriye etkili olarak hükümsüz kılması sebebiyle, sözleşme süresince taraflar arasında ifa edilen edimlerin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iade edilmesi gerektiği, davacı-karşı davalı tarafından ödenen 1.000.000,00 USD’nin sözleşme kapsamı içerisinde yapılmış bir ödeme olduğu, bu haliyle davacı-karşı davalı tarafından ödenen 1.000.000,00 USD’nin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iadesinin gerektiği anlaşılmakla asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar tarafından, B.Çekmece .. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile sözleşmenin feshine dair dava açıldığı mahkemece verilen kararda, taraflar arasındaki mezkur Arsa payı karşılığı inşaat yapımı suretiyle satış vaadi sözleşmesinin feshine ve davalılara bu sözleşme gereğince devir edilen 3/5 arsa paylarının iptali ile davalı karşı davacı adına tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay … . HD. tarafından onandığı ve 11/03/2016 tarihinde kesinleştiği, taraflar arasındaki sözleşmesinin md. 11- 4 ve 5 fıkralarında, Sözleşmenin taraflardan biri için haklı nedenlerle fesih edilmesi halinde diğer tarafın yani haksız fesihe sebep olan taraf diğer yanın bütün zararlarını tazmin edecektir, hükmünün bulunduğu, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat yapma suretiyle satış vaadine dair 18 mart 2011 tarihli sözleşme gereğince yüklenicilerin kendi edimlerini yerine getirmediği gerekçe gösterilerek davacı arsa sahiplerinin sözleşmeyi fesih etmeleri ve bu hususta B.Çekmece … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında da aynı kararın verildiği, belirtilen işlem ve eylemler sebebiyle davacı arsa sahiplerinin maddi zarara uğradığının kabulünün gerektiği, yapı bedeli yönünden ve kira kaybı yönünden görevsiz mahkemece aldırılan 09/05/2018 tarihli bilirkişi ek raporuna itibar edilmiş olmakla, talebin kısmen kabulüne karar verilmiş, Birleşen dosya davacıları tarafından her ne kadar vergi ödemeleri yönünden talepte bulunulmuş ise de; davacıların talebi doğrultusunda müzekkere yazıldığı, İstanbul İlçe Belediyesinin müzekkereye cevabı dikkate alındığında, vergi makbuz örneklerinin 2016 yılına ait olduğu belirtilmiş olup birleşen dosya davacıları tarafından vergi borcunun davacı- karşı davalının uhdesinde bulunduğu döneme ait olup olmadığı hususunda başka delil sunulmamış olup vergi borcunun taşınmazın davacı- karşı davalının uhdesinde bulunduğu ispatlanamadığından bu kısım yönünden talebin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl dava yönünden Davanın KABULÜ ile; 1.000.000,00 USD alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Yapı İnşaat Taahhüt San. Ve Tic. A.Ş’den alınarak davacıya verilmesine,
2-Birleşen Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile; 1.127.896,10 TL’nin birleşen dosya dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılarından alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin tüm taleplerin reddine,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN:
1-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 150.691,86 TL harçtan peşin alınan 37.673,00 TL harcın mahsubu ile eksik 113.018,86 TL harcın davalı … Yapı İnşaat Taahhüt San Ve Tic. A.Ş.’den tahsili ile hazineye irad kaydına,
2-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
3-Davacı …. kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 103.533,00 TL avukatlık ücretinin davalı … Yapı İnşaat Taahhüt San Ve Tic. A.Ş.’den tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN:
1-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 77.049,58 TL harçtan peşin alınan 1.707,75 TL, ıslah ile birlikte yatırılan 21.600,00 TL harcın mahsubu ile eksik 53.714,83 TL harcın davalı …. Makina İnşaat Taah. Ve Taşımacılık San. Tic. Aş. ve ….’den tahsili ile hazineye irad kaydına,
2-Davacılar tarafından yapılan 2.000,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul edilen kısımları dikkate alınarak takdiren 1.671,00 TL. yargılama gideri, peşin alınan 1.707,75 TL, ıslah ile birlikte yatırılan 21.600,00 TL, 29,20 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 25.007,95 TL. yargılama giderinin davalı …. Makina İnşaat Taah. Ve Taşımacılık San. Tic. AŞ. ve ….’den tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
4-Davacılar … Petrol Ürünleri Paz. San. Tic. Ltd Şti., … Yapı İnşaat Taahhüt San Ve Tic. A.Ş. ve … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 72.276,36 TL avukatlık ücretinin davalı …. Makina İnşaat Taah. Ve Taşımacılık San. Tic. AŞ. ve ….’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davalı …. kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 23.984,35 TL avukatlık ücretinin Davacılar … Petrol Ürünleri Paz. San. Tic. Ltd Şti., … Yapı İnşaat Taahhüt San Ve Tic. A.Ş. ve …’den tahsili ile adı geçen davalıya ödenmesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2020

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)