Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/311 E. 2020/741 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/311 Esas
KARAR NO : 2020/741

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2013
KARAR TARİHİ : 21/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında 1992 yılından süre gelen bayilik ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin davalının ürünlerini pazarladığını, cari hesaptan kalan ¨211.217,07 TL alacağın ihtara rağmen davalı tarafından ödenmediğini, davalının sadece ¨62.149,06 TL ‘lik alacağı kabul ederek bu kısma ilişkin ödeme yaptığını, kalan alacağın tahsili amacıyla davalı şirkete karşı İzmir ….. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20’den az olmamak üzere %40 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin otocam dağıtım ve pazarlamasını sigorta şirketleri ile yaptığı anlaşma çerçevesinde faaliyette bulunan bir şirket olduğunu, hasar beyanıyla gelen vatandaşın cam takma ücretinin sigorta şirketlerinden alındığını, davacının göndermiş olduğu ihtarnamenin ekinde kaynağının tam olarak belli olmayan ve hangi tarihe ait olduğu anlaşılamayan cari hesap tablosunun kendisine gönderildiğini, kendisinin de cevabi ihtarname ile 62.149,06 TL cari hesap borcunun bulunduğunu bildirerek bu borcu ödediğini, müvekkili şirketin bölge bayileriyle her ay düzenli cari hesap mutabakatı yaptığını, davacının bir süredir bu mutabakatı yapmamak için direndiğini, 10 yılı aşkın çalışmalarında her ay mutabakat imzalandığını, takipte istenen alacağın hangi tarihlere ait olduğu ve o tarihlerde neden alacak iddiasında bulunulmadığının bilinmediğini belirterek davanın reddi ile % 40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davanın reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM ….. Hukuk Dairesi’nin ….. esas, ……. karar sayılı ilamı ile ” …. Taraflar arasında 31/07/2011 tarihli mutabakat mevcuttur. Mutabakata göre 31/07/2011 tarihi itibarıyla davalının davacıya 418.821,79 TL borcu bulunmaktadır. Açık hesap ticari ilişki bu mutabakat sonrasında da devam etmiş, davacı tarafça davalıya çeşitli faturalar gönderilmiştir.
Söz konusu mutabakat tarafları bağlayıcı nitelikte olup, bu tarih itibarıyla taraflar arasındaki açık hesap borç ilişkisinin mutabakata göre belirlenmesi gerekir. Mutabakattan önceki hesap ilişkisinin incelenmesine gerek bulunmamaktadır. Bu tarih öncesi taraf ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı ile açık hesap borç alacak ilişkilerinin kaynağı yapılan mutabakat karşısında inceleme konusu değildir.
Taraflar arasındaki 20/03/2012 tarihli işbirliği mutabakatına göre “bölge bayileri sigorta hasar dosyalarını direkt İstanbul’daki genel müdürlüğe gönderecekler, bu dosya bedelleri genel müdürlük tarafından sigortalardan tahsil edildikten sonra ayda iki kez hak sahiplerine ödeme yapılacak, sigorta kesintileri aynen yansıtılacak, sigortalarda 1 yılını dolduran muallak dosyaların bedelleri dekont ile hak sahiplerine iade edilecek ancak Dora tarafından takibine devam edilecek tahsil edilmesi halinde hak sahiplerine ödenecektir” hükmü uyarınca hasar dosyalarından tahsil edilen bedellerin ayda iki kez hak sahibine ödeneceği, tahsil edilemeyen ve 1 yılını dolduran hasar dosyalarının ilgili hak sahibine dekont karışılığında devredileceği ve tahsilinin yine davalı tarafça takip edileceği tahsil edilmesi halinde hak sahibine ödeneceği kararlaştırılmıştır.
Davalının, davacı adına düzenlediği borç dekontlarının kaynağının işbirliği protokolüne göre davacı tarafça sigorta poliçeleri kapsamında yapılan cam onarım işlerine ilişkin olarak sigorta şirketinden tahsil edilemeyen alacaklar (muallak) ile sigorta şirketlerince yapılan mahsup/indirim oluşturduğu anlaşılmaktadır. Yine davalı önceki yıllardan muallak olan (tahsil edilemeyen) daha sonra sigorta şirketlerinden tahsil edilen bedelleri alacak dekontları ile davacı alacağına kaydetmiştir.
Dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılarak çeşitli raporlar alınmış ise de, bilirkişi raporları taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmek için yeterli değildir. Alınan bilirkişi raporlarına göre taraf ticari defterleri arasında mutabakat bulunmamaktadır. Mutabakatsızlığın kaynağı bazı davacı faturalarının davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmaması ile davalı tarafça tek taraflı olarak düzenlenen borç ve alacak dekontlarından kaynaklanmaktadır. En son alınan bilirkişi raporunda da bazı belgelerin eksik olduğu, bu belgelerin getirtilmesi halinde taraf ticari defterleri arasındaki mutabakatsızlığın nedenleri hakkında rapor düzenlenebileceği belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf davacı tarafça çeşitli sigorta poliçeleri kapsamında verilen hizmete ilişkin olarak düzenlenen ve 20/03/2012 tarihli işbirliği mutabakatına göre tahsil için davalı tarafa gönderilen fatura bedellerinden davalı tarafça sigorta şirketlerinden tahsil edilerek davacıya yapılan ödemeler ile sigorta şirketlerinden tahsil edilemeyen hasar dosyalarına ilişkin fatura bedelleri ve işbirliği protokolü gereğince bu hasar dosyalarının iade dekontu ile davacıya teslim delen hasar dosyaları, tahsil edilemeyen hasar dosyalarından daha sonra davalı tarafça tahsil edilen miktar olup olmadığı ile tahsilat var ise bunlardan davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı noktasında çıktığından, uyuşmazlığın çözümü için 31/07/2011 tarihli mutabakat esas alınarak bu tarihten sonra taraflar arasında gerçekleşen ticari ilişkinin 2012 tarihinde yapılan işbirliği protokolü kapsamında değerlendirilerek, davacı tarafça kesilen ve davalı defterlerinde kayıtlı olan faturalar ile kayıtlı olmayıp davacı tarafça ispatlanan faturalar dikkate alınarak, bu fatura bedelleri karşısında yapılan davalı ödemeleri ile tahsil edilmediği için iade edilen hasar dosyaları kapsamındaki alacakların tespitinden sonra yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda HMK 222. maddesi hükümleri de dikkate alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
Buna göre mutabakat tarihinden sonra davacı tarafça davalı adına düzenlenen tüm faturaların getirtilmesi, bunlardan davalı defterlerinde kayıtlı olmayan faturalara ilişkin var ise davacı delillerinin toplanması, sigorta hasar dosyaları ile ilgili davalı tarafça sigorta şirketlerinden yapılan tahsilatların tespiti ile bunlardan davacı tarafa yapılan ödemelerin belirlenmesi, muallak (sigorta şirketlerince ödeme yapılmayan hasar dosyalarının) alacakların tespiti ile bunlardan 1 yılını dolduran hasar dosyalarının dekont karşılığında davacı tarafa iade edilip edilmediği, iade edilen muallak dosyalardan davalı tarafça yapılan tahsilat olup olmadığı belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bilirkişi raporlarında da değinilmesine rağmen söz konusu eksiklikler giderilmeden ve davalı defterlerinde kayıtlı olan davacı faturalarının davalı aleyhine delil teşkil ettiği, davalı defterlerinde kayıtlı davacı faturaları kadar davalının davacıya borçlu olduğu, bu fatura bedellerine karşı ödeme ve mahsupların davalı tarafından ispatlanması gerektiği, davalının tek taraflı olarak düzenlediği borç dekontlarının tek başına alacak veya borcun varlığını ispata yeterli olmadığı değerlendirilerek uyuşmazlığın çözümü gerekirken, davalı borç ve alacak dekontlarının davacı tarafından ispatlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.” gerekçesiyle mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Dava, davacının, cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, davalının, bölge bayisi olan davacının taraflar arasındaki işbirliği protokolü gereğince sigorta şirketlerinden gelen hasar dosyaları kapsamında yapılan iş karşılığında düzenlenen fatura bedellerinin ödenmemesinden kaynaklanmaktadır.
Taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu anlaşılmış olup, HMK 10 ve TBK 89.maddeleri gereğince davalının icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itirazın reddine karar verilmiştir.
İstinaf kararında belirtildiği üzere gerekli inceleme yapılmak için taraf vekillerine 1 no’lu celsede “davacı vekili tarafından 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ait 320 kodlu hesaplardaki borç kalemlerini içerir hesap ekstresi ile içeriğine ilişkin evrakları; davalı vekili tarafından kendilerine iade edilmediği iddiasında bulunulan hasar dosyaları ve içeriğine ilişkin dökümler davalı tarafından 2010, 2011, 2012, 2013 yıllarına ilişkin 120 kodlu, 320 kodlu muvakkat hesaplara ilişkin cari hesap ekstreleri ve borç alacak dekontlarının davacıya tebliğ edildiğini ispatlayıcı evraklar, davacı tarafından teslim edilen ve 22/11/2013 tarihi itibariyle sigortalardan tahsil edilmemiş hasar dosyaları ve varsa bunlara ilişkin dökümler ile istinaf kararında belirtilen eksikliklere ilişkin ellerinde bulunan tüm belge ve delillerini sunmak üzere” kesin süre verilmiş ve gerekli ihtaratta yapılmış olup, aynı ara kararda davacı defterlerinin incelenmesi için mahal mahkemesine talimat yazılmıştır.
Talimat mahkemesince rapor aldırılan mali müşavir …… 16/12/2019 tarihli ön raporunda; davalıya ait 120 kodlu ve 320 kodlu muvakkat hesaplarına ait cari hesap ekstreleri ve borç alacak dekontlarının davacıya tebliğ edildiğinin ispatlayıcı evraklarının dosyada mevcut olmadığını bildirmiş, bu doğrultuda davacı vekiline 3 no’lu celsede, tekrar süre verilmesine rağmen 4 no’lu celsede davacı vekili, müvekkili ile görüştüğünü ve muallak olan dönem yönünden faturalara ulaşılamadığı bilgisinin verildiğini, mutabakat sonrası döneme ilişkin muavin defter kayıtları üzerinde inceleme yapılarak alacağın tespit edilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafça, ara kararda belirtilen belgeler sunulmamış olup, istinaf kararında da vurgulandığı üzere taraflar arasında 31/07/2011 tarihli mutabakat mevcut olup, tarafları bağlayıcı nitelikte olduğundan bu tarih itibariyle yapılacak açık hesap borç ilişkisinin mutabakata göre belirlenmesi gerekeceğinden bu tarihten sonra gerçekleştirilen ticari ilişkinin 2012 tarihinde yapılan iş birliği protokolü kapsamında değerlendirilerek davacı tarafça kesilen ve davalı defterlerinde kayıtlı olan faturaların tespiti ile gerekli incelemenin yapılması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından sunulan 25/08/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasında 2008 yılından, takip tarihine kadar süregelen ticari ilişkinin bulunduğu, ancak tarafların 31/07/2011 tarihinde karşılıklı hesap mutabakatı yaparak borç bakiyesini davalı şirket kayıtlarında görülen meblağ olan 418.821,79 TL olduğu hususunda anlaştıkları, İstinaf Bozma İlamında da belirtildiği üzere taraflar serbest iradeleri ile 31/07/2011 tarihi itibariyle borç bakiyesinin 418.821,79 TL olduğu hususunda anlaştıklarından, bu tarihten önceki hesap farklılıklarının ve taraflardan özellikle davacı carisinde fazla olarak görülen borç meblağının dikkate alınamayacağı, İstinaf Bozma ilamı doğrultusunda, 31/07/2011 tarihinden takip tarihine kadar olan borç alacak ilişkisi incelendiğinde, gerek davacı ve gerek ise davalı firma kayıtlarında davacının tanzim etmiş olduğu, faturaların yer aldığı, hesap farklılıklarının davalı firmanın carisinde borç mahsubu sonucu doğuran virman işlemlerinin yer alması, bir kısım davacının fatura dışı tahakkuklarının davalı carisinde yer almamasından kaynaklandığının anlaşıldığı, bu farklılıkların raporda detayı ile belirtildiği, taraflardan davacı tarafın faturaya dayanmayan kayıtlarından davalı cari hesabına yansıtılan 2.625,00 TL kısım haricindeki 1.855,74 TL’lik borç tahakkuku ihtilaflı olduğundan, bu tutar davacı aleyhinde olacak şekilde hesaba dahil edilmeyerek, yine davalı şirketin davacı aleyhinde olan ancak ödeme hususunda belgeye dayanmadığı anlaşılan, sunulan belgelerin ise, davacı firma yetkililerince teyit/onayına havi olmadığından, bu kayıtlarda dikkate alınmayarak hesaplama yapıldığında, davacının, davalı firmadan takip tarihi itibariyle 77.130,44 TL alacaklı olduğunun hesap ve tespit edildiğini bildirmiştir.
En son alınan bilirkişi tarafından 31/07/2011 tarihli protokol sonrası kayıtlar üzerinde yapılan incelemede davacı kayıtlarına giren davalı aleyhine tanzim etmiş olduğu faturaların toplam sayısı 7.136 olduğu ve davalı şirketin kayıtlarına bu faturaların tamamının yansıtıldığı tespit edilmiş olup, bu faturaların toplam tutarı 1.780.410,22 TL olduğu, fatura olmayıp davalı aleyhinde davacının yapmış olduğu diğer alacakların raporun 20.sayfasında belirtildiği ve bunlardan 1.855,74 TL harici, diğerlerinin davalı şirket kayıtlarına girdiği, bu 1.855,74 TL’ninde bilirkişi tarafından haklı olarak dışlandığı, davacı şirket kayıtlarında yer alan davalı nakit veya havale ödemelerinin ve davalı şirket kayıtlarında yer alıp, davacı kayıtlarına yansımayan virmanlar hariç mahsup kayıtları yine raporun 20-23.sayfaları arasında belirtilmiştir. Davalı şirketin toplamda 303.923,37 TL tutarındaki virmana dayanak teşkil edecek sigorta şirketlerinin davalıya ödeyip, davalının davacı şirkete bu tutarı gönderdiğini gösteren belgeler verilen kesin sürelere rağmen ibraz edilmemiş olup, davalı tarafından tek taraflı olarak tanzim edilen borç mahsup fişleri yapılan virman işlemlerinin uygun bulunup bulunmayacağına göre bilirkişi raporunda seçenekli hesaplama yapılmış olup, mahkememizce ödeme hususunda herhangi bir belgeye dayanmayan sunulan belgeler yönünden ise davacı firma yetkililerinin teyit/onayını içermeyen davalının tek taraflı olarak düzenlediği borç dekontlarının tek başına alacak veya borcun varlığını ispata yeterli olmadığından davalının yapmış olduğu bu virmanların uygun bulunmadığı seçenekteki hesaplamaya itibar edilmek suretiyle davacının incelenen defter ve belgeler ile dosya kapsamına göre davalıdan 77.130,44 TL alacaklı olduğu anlaşılmış ve 77.130,44 TL asıl alacak, 976,28 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 78.106,72 TL yönünden davalının İzmir ……. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin bu miktar yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin davacı tarafça ilgili belgeler ibraz edilmeyip ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kısmen kabulü ile 77.130,44 TL asıl alacak, 976,28 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 78.106,72 TL yönünden davalının İzmir ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Hükmedilen alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 15.621,34 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gerekli 5.335,47 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 1.642,55 TL harcın mahsubuyla bakiye 3.692,92 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 24,30 TL başvurma harcı, 1.642,55 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.666,85 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 5.923,76 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 4.810,63 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 547,10 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 102,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 10.953,87 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 3.400,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/10/2020

Katip …

Hakim …