Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/294 E. 2021/608 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/294 Esas
KARAR NO : 2021/608

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 01/05/2019
KARAR TARİHİ : 09/06/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı sigortalı …… Mağazacılık ve Pazarlama A.Ş. arasında ……. poliçe numarası ile 30.09.2016 – 30.09.2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Endüstriyel Paket Yangın Poliçesi tanzim edilerek % 80 oranında sigortalandığını, 13/01/2017 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayı neticesinde yüzlerce ayakkabının çalındığını, toplam 82.345,45 TL hasar meydana geldiğini, müvekkili şirketin söz konusu hasarın % 80’i oranındaki 77.501,60 TL’sinden sorumlu olabileceğini, buna karşılık olarak sigortalı şirkete 03/10/2018 tarihinde 65.876,36 TL hasar tazminatı ödendiğini, ödeme neticesinde TTK’nun 1472.maddesi uyarınca sigortalının tüm haklarına halef olunduğunu, davalı güvenlik şirketinin sigortalı işyerinde meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle sorumlu olduğunu, otopark alanına yakın kapalı alan içerisinde bulunan ayakkabılar kapının zorlanarak açılması ve ayakkabıların araca yüklenmesi sırasında hiçbir güvenlik görevlisinin olaya müdahale etmediğini, adli kolluk birimlerine haber vermediklerini, bunların sonucunda müvekkili sigorta şirketinin zarara uğradığını belirterek müvekkili sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya ödenen 65.876,36 TL’nin ödeme tarihi olan 03/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili sigorta şirketine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının yasal hak düşürücü süre içerisinde ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve bu nedenle yaptığı ödemeyi rücu edemeyeceğini, dava dışı sigortalı şirketin müvekkili şirketin hizmet verdiği AVM’nin kiracısı olduğunu, dava dışı AVM yönetimi ile müvekkili şirket arasında bulunan sözleşmenin sigorta ve garanti sözleşmesi hükmünde olmadığını, müvekkili şirketin sözleşmesel yükümlülükleri yerine getirdiğini ve hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin sözleşme kapsamında belirlenen görev ve talimatlar çerçevesinde hizmet verdiğini, hırsızlığın gerçekleştiği alana giriş yapılmış olması tek başına güvenlik zaafiyetini göstermeyeceğini, bu alan ve bu alanda bulunan depolar yönetim ve kiracıların denetimi ve kontrolünde olduğunu, dava dışı AVM yönetimi ve dava dışı sigortalı şirketin gerekli özeni göstermediği için asli kusurlu olduğunu, maddi zararın, somut yazılı delillerle ispat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava, sigorta şirketinin halefiyet hakkına dayanarak açmış olduğu rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmıştır. İstanbul ….. İcra Dairesi’nin ….. esas sayılı icra dosyası celbedilmiş olup, alacaklı …… Sigorta A.Ş tarafından borçlu …… Güvenlik Hizmetleri A.Ş ve …… Alışveriş Merkezleri …. A.Ş lehine 13/01/2017 tarihinde gerçekleşen hırsızlık olayı sonucu sigortalıya yapılan ödemenin rücuen tahsili istemiyle takip başlatıldığı, takibe yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür. Celbedilen Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ….. soruşturma sayılı dosyasında meydana gelen hırsızlık olayıyla ilgili daimi arama kararı verildiği görülmüştür. Konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi heyeti 03/02/2021 havale tarihli raporunda; sigortalının %10 tali, davalı ……. ‘ın %60 oranında asli, …… Avm’nin %30 oranında tali kusurlu olduğunu bildirerek kusur oranlarına göre sorumlu olunan tazminat miktarını bildirmiştir.
Tarafların itirazları doğrultusunda alınan 31/03/2021 tarihli ek raporda; kök raporda sunulan kanaatte olunulduğu ve hasar bedelinin kadri maruf olduğu bildirilmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu içeriğine göre; davacı ile dava dışı sigortalı …… Mağazacılık ve Pazarlama A.Ş arasında endüstriyel yangın poliçesi düzenlenip, %80 oranında sigortalandığı ve poliçe tarihleri arasında olan 13/01/2017 tarihinde meydana gelen hırsızlık nedeniyle sigortalısına 03/10/2018’de 65.876,36 TL hasar tazminatı ödediği, ödeme dekontundan anlaşılmış olup, sigortalı işyerine güvenlik hizmeti veren davalı hasardan sorumlu olup, davacı ödeme yaparak sigortalısının haklarına halef olduğundan davasında haklı bulunmuş ise de, davacının, dava dışı sigortalıya atfolunan kusur oranında sorumlu tutulmasına ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir. Davacı, davaya konu zarardan davalı şirketin güvenlik hizmeti vermesi sebebiyle diğer şirketin ise hizmet aldığı güvenlik şirketini denetlememesi ve avm’nin yöneticisi olması nedeniyle müvekkiline karşı müteselsil sorumlu olduklarından kusur oranlarının iç ilişkide değerlendirileceği belirtilmiş ise de, aşağıdaki gerekçe ile davacının beyanına itibar edilmemiş ve davalının kusur oranına göre sorumlu olduğu miktar üzerinden karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun müteselsil sorumluluk başlıklı 61.maddesinde “birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre birden çok kişi, aynı zarardan, aynı sebepten veya çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu tutulabilirler. Bu gibi hallerde zarar gören uğramış olduğu zararın giderilmesi için birden çok kimse aleyhine dava açabileceği gibi, müteselsil sorumluluk halinde Türk Hukukuna hakim olan taleplerin yarışması ilkesi uyarınca, sorumlulardan birine karşı da davasını yöneltebilir. Taleplerin yarışması ilkesi uyarınca tazminat yükümlülerinden her biri zarar görene karşı diğer yükümlü veya yükümlüler tarafından zararının tamamı tazmin edilinceye kadar sorumludur.
Müteselsil sorumluluk, (zincirleme sorumluluk, birlikte sorumluluk) sorumluluk hukukunda önemli bir yeri bulunmaktadır. Müteselsil sorumluluk, aynı zararın oluşmasında rolü olan ancak zararın hangi kısmından sorumlu olduğu tespit edilemeyen birden fazla kimsenin, niteliği itibariyle bölünmeye elverişli başka bir deyişle çoğunlukla para ediminden oluşan tazminat ediminin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu, alacaklı zarar görenin de dilediği sorumludan edimin tamamını veya bir kısmını talep yetkisine sahip olduğu, sorumlulardan biri ödeme yaptığı oranda diğerlerinin de sorumluluktan kurtulduğu bir birlikte sorumluluk türüdür. Sorumlulukta müteselsillik ilkesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda yer verilmiştir. Müteselsil sorumluluk gerek zarardan sorumlu olanların zarar görene karşı sorumluluğunda gerekse zarardan sorumluların birbirlerine rücu ilişkisinde bazı ilkeler getirmiştir. İşte bu ilkeleri bir bütün olarak müteselsil sorumluluk ilkesi olarak kavramlaştırılmıştır.

Zarar gören, zararın tamamını veya bir kısmını dilediği sorumlu veya sorumlulardan talep edebilir.
Bu husus HGK’nın 24.6.1983 tarih ….. Esas …… Karar sayılı kararı ile “Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK.’nun 61.maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen maddesi uyarınca ve aynı Yasanın 163.maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
Ancak, aynı Yasanın 141.maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır. Zarara uğrayan (alacaklı), bu hakkını kullanmadıkça, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkeme re’sen onun yararına teselsül kuralını uygulayamaz. Çünkü Hakim istek ile bağlı olup, istek dışı karar veremez. HMK 26.maddesi buna engeldir” şeklinde kabul edilmiştir.
Birden fazla kimseyi müteselsil sorumlu tutmak isteyen zarar gören, bu kimselere karşı dava açarken bu niyetini göstermesi, dava dilekçesinden müteselsil sorumlu tutmak istediği kişiyi göstermesi gerekir. Hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olup teselsülden yararlanma hakkı zarar görene ait olduğundan zarar gören bu hakkı kullanmadıkça mahkeme onun yararına teselsül kuralını kendiliğinden uygulayamaz. (Ankara BAM 26. H.D. 2020/467 esas-2021/237 karar)
Somut olay yönünden davacı, dava dilekçesinde, müteselsil sorumluluğa ilişkin herhangi bir talepte bulunmadığından ve mahkeme taleple bağlı olup, fazlasına karar veremeyeceğinden bilirkişi raporunda davalının kusur oranına göre yapılan hesaplamaya davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kısmen kabulü ile 39.525,82 TL tazminatın ödeme tarihi olan 03/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alınması gerekli 2.700,01 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 1.125,01 TL harcın mahsubuyla bakiye 1.575,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 1.125,01 TL TL peşin harç olmak üzere toplam 1.169,41 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 2.900,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 1.740,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça posta / tebligat gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 150,90 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 60,35 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 5.928,87 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 4.080,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/06/2021

Katip ….

Hakim ….