Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/239 E. 2019/880 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/239 Esas
KARAR NO : 2019/880

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/09/2017
KARAR TARİHİ : 01/10/2019
KARAR YAZILMA TARİHİ : 10/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalının sahibi ve hissedarı olduğu Tekirdağ ili, …. ilçesi, …. mahallesi, ….. mevki,…. pafta,…..ada, ….parsel sayılı taşınmaz üzerine Tekirdağ ….. Noterliğinden keşide edilmiş 20/06/2013 tarih ve …. yevmiye sayılı inşaat yapma yetkisi içeren vekaletnamedeki taahhütlere binaen davacı … tarafından davalı …’ a verilmiş olan 12/01/2014 tanzim tarihli, 40.000,00 TL bedelli, 12/03/2014 vadeli, alacaklı hanesinde …, arkasında “teminat için verilmiştir, takibe konulamaz” ibaresi bulunan bononun teminat altına alınan konu ortadan kalktığı halde söz konusu bononun Bakırköy …..İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında ile takibe konulduğunu, müvekkilinin icra tehdidi altında icra takibine konu borcu ödediğini, ancak takibe konulan bononun kambiyo senedi hükmünde olmadığını, bononun teminat altına aldığı borcun sukuta erdiğini, bu sebeplerle bonodan ötürü müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, bononun ve takibin iptaline ve haciz tehdidi altında müvekkili tarafından ödenen meblağın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı …..’nin Tekirdağ …… Noterliğinin 19.08.2013 tarih ve …. yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” ile davacının borçlu olduğu bononun hiç bir ilişkisi olmadığını, davacının söz ettiği sözleşmenin tarafının dava dışı….. olduğunu, bono aslında davacının sözünü ettiği teminat ibaresinin olmadığını, belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava, takibe konu senedin teminat senedi olduğundan bahisle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyası uyap üzerinden celbedilmiş olup, davalı …’ın alacaklı olarak borçlu …’a 12/01/2014 düzenlenme, 12/03/2014 vade tarihli, 40.000,00 TL bedelli bonodan kaynaklı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yaptığı, davacı takibe konu bononun davalının sahibi ve hissedarı bulunduğu taşınmaz üzerine inşaat yapılması için dava dışı….. ile sözleşme yapıldığı ve davacının bu inşaatın yapım işi ile görevlendirildiği, bu nedenle bononun teminat senedi olarak düzenlenerek davalıya verildiğini iddia etmiş ise de, davalı tarafça kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile bononun hiçbir ilgisi olmadığı, nitekim bonoda da teminat ibaresi bulunmadığı belirtilerek savunmada bulunulmuştur.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, alacağın dayanağını teşkil eden kambiyo senedinin hukuksal niteliğini irdelemekte yarar vardır.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine dayanır.
Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir ‘gayeye’ ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye, bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bu ilişki “kambiyo ilişkisi” olarak anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur.
Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra, hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 779/1).
Bu aşamada, menfi tespit konulu eldeki davada, ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72.maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, senedin teminat senedi olduğunu ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
Aynı ilkeler, HGK’nun 17.12.2003 gün ve 2003/19-781 E., 2003/768 K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Davacı, kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitini istediğine göre, konunun hem kambiyo hem de ispat hukuku açısından ele alınıp, değerlendirilmesi gerekir. Davacı takibe konu keşidecisinin …, Lehtarın … olduğu, 12/01/2014 düzenlenme, 12/03/2014 vade tarihli 40.000,00 TL bedelli senedin teminat senedi olduğunu iddia etmiş ise de, bu iddiasına ilişkin yazılı bir ispat vasıtası getiremediği gibi yemin delilline dayandığı halde yemin metnini sunması için verilen kesin süre içerisinde yemin metnini sunmadığı anlaşıldığından bu nedenle yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılarak ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın reddine,
Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 683,10 TL harcın mahsubuyla bakiye 638,70 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 4.750,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/10/2019

Katip …

Hakim …