Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/132 E. 2022/138 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/132
KARAR NO : 2022/138

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali.
DAVA TARİHİ : 27/02/2019
KARAR TARİHİ : 10/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/02/2022
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacılar vekili özetle; davalı şirketin İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün …… sicil numarasına kayıtlı olarak faaliyet gösterdiğini, piyasada “……. Grubu” olarak bilindiğini, hastaneden kozmetik ve ilaç satışına, inşaattan araç kiralamaya, diyaliz merkezinden kreş-anaokulu işletmeciliğine kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteren şirketler topluluğu içinde yer alan bir şirket olduğunu, müvekkillerinin ise, davalı şirketin kuruluşundan bu yana 2.000’er adet hissesinin sahibi durumunda olduklarını, davalı şirketin hakim hissedarları olan şirket yöneticileri, diğer pay sahiplerinin ve genel kurulun hak ve yetkilerini hiçe sayarak, yapılan tüm bildirim ve ihtarlara rağmen yıllardır genel kurulu olağan toplantıya çağırmadıklarını, Davalı şirkette, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girdiğinden bu yana hiç olağan genel kurul toplantısının yapılmadığını, davalı şirkette son olarak 23.07.2013 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısının yapıldığını, sonrasında şirket yöneticileri olağan genel kurulu toplantıya çağırmadığından davalı şirkete gönderilen Beşiktaş …… Noterliği’nin 2 Eylül 2013 tarihli, …… yevmiye numaralı ve Beyoğlu …… Noterliği’nin 18 Mayıs 2016 tarihli, ……. yevmiye numaralı ihtarnameleriyle, şirketin 2012 yılından itibaren faaliyet dönemlerine ait çalışmalarla ilgili faaliyet raporunun, mali tabloların ve bilançoların birer örneğinin gönderilmesi; şirketin 2012 yılı ve devam eden yılları faaliyet ve işlemlerinin görüşüleceği genel kurulun toplantıya çağrılmasının ihtar edildiğini, davalı şirketin ihtarnamelere cevap vermediği gibi istenilen bilgi ve belgeleri de müvekkillerine teslim etmediğini ve davaya konu edilen 30.11.2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına kadar genel kurulu toplantıya çağırmadıklarını, davaya konu 30.11.2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında ise sadece müdür seçimiyle ilgili kararlar alındığını, şirketin faaliyetleri, finansal durumu ve diğer konular gündeme dahil edilmediğini, şirket müdürlerinin görev süresi dolduğundan, diğer bir anlatımla şirket zorunlu durumda kaldığında ise olağanüstü genel kurul toplantısı yapılarak yasaya, şirket sözleşmesine ve özellikle objektif iyi niyet kurallarına aykırı şekilde şirket müdürlerinin görev sürelerinin uzatıldığını, bu haliyle davalı şirketin yöneticileri, genel kurulu toplantıya çağırmadığından genel kurul, yönetim organını denetleme, bilançoyu görüşme ve ibra edip etmeme hak ve yetkilerini kullanamadığını, bu şekilde genel kurul, şirket müdürleri tarafından fiilen hak ve yetkilerini kullanamaz hale getirilmiş olduğunu, davalı şirketin 30.11.2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararlar, pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme hakkını ihlal ettiğinden ayrıca yasaya, şirket sözleşmesine ve özellikle objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan davalı şirketin 30.11.2018 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’nda alınan 2 ve 3 numaralı kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacıların müvekkili şirkete koydukları sermaye oranındaki ortaklık paylarının toplamda %2’lik bir kısma tekabül ettiğini, davacıların iddialarının aksine kendilerinin hiç bir şekilde müvekkili şirketin yönetimi ile ilgilenmediklerini, kendilerinden talep edilen hiç bir isteğe olumlu cevap vermediklerini, Müvekkili şirketin 2012 yılı dahil en son 2018 faaliyet dönemine kadar yıllık Olağan Ortaklar Genel Kurulunun bugüne kadar yapılmama nedeninin pay sahiplerinden herhangi bir bilgi saklamak olmadığını, bütün ortaklar tarafından yıllarca zarar etmeye devam eden şirkete masraf çıkarmamak adına izlenen bir yol olduğunu, kanuna aykırı bir durum olmadığını, davacılar kötü niyetli olarak dava açtığını, müvekkili şirket tarafından 30.04.2019 tarih saat:16:00’da şirketin 2012-2013-2014-2015-2016-2017 ve 2018 yılları olağan genel kurul toplantısının yapılmasına karar verildiğini, ortaklara (davacılar dahil) genel kurula davet tutanağının gönderildiğini, davacıların ihtarnameye cevap verilmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, şirketin tüm kayıtları usule ve kanuna uygun olup davacıların bu davayı açmadaki amacının şirketi zarar uğratma, zor durumda bırakma ve kişisel hırslarının olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, davalı şirketin 30.11.2018 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’nda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi kök ve ek raporundaki tespitler, olayın oluş şekline uygun görülmesi nedeniyle bilimsel veri ve içeriğe sahip denetime elverişli kabul edilmiş, hükme esas alınmıştır.

6102 sayılı TTK m. 445 uyarınca: “446’ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme
hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden
itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası
açabilirler.” Her kanuna aykırılık, genel kurul kararlarının iptali kurumuna tabi değildir. Mutlak
emredici hükümlere yani kamu düzenine aykırı bir boyuttaki kanuna aykırılık var ise burada
genel kurul kararının butlanı gündeme gelecektir. Ancak kamu düzenine aykırı olmayan,
daha çok şirket pay sahiplerini ilgilendiren kanuna aykırılıklar ise nispi emredici olarak kabul
edilecektir ve bu durumda ise genel kurul kararlarının iptali gündeme gelecektir. Dürüstlük
kuralına aykırı kararlar da iptal edilebilirlik kurumuna bağlıdır.
Sonucu etkileyebilecek oranda bir oy hakkı hesaba katılmaksızın alınan bir genel kurul kararı
iptal edilebilir; halka kapalı ortaklıkta, o yılın karının tamamının sermaye artırımında
kullanılmasına dair karar iptal edilebilir; TTK. 437’de öngörülen ve bazı belgelerin genel kurulun
olağan toplantısından önce incelemeye açık tutulmasına dair hükme uyulmadan alınan finansal
tablolar ve kar dağıtımı ile ilgili karar iptal edilebilir, davetin toplantıdan en az iki hafta önce
yapılmasına dair TTK. 414/1 nisbi emredici olup, toplantıdan on gün önceki davetle toplantı
yapılmış ise alınan karar iptal edilebilir; gündemin açıklanmasına ilişkin m. 413, 414’e
uyulmaksızın alınan karar iptal edilebilir; TTK. 436 uyarınca oydan yoksun kişilerin de katılımı
ile alınan karar iptal edilebilir; her payın kural olarak en az bir oy hakkı sağlayacağını öngören
m. 434’e aykırı olarak bir ortağın oy kullanması engellenir veya asgari oy hakki çiğnenirse, yine
alınan karar iptal edilebilir niteliktedir.

İptal davası açılmasının maddi hukuka ilişkin şartlarından ilki ise ortada bir genel kurul kararının
bulunmasıdır. Ortada şeklen dahi geçerli bir genel kurul kararı yok ise bu halde yokluk yaptırımı
ile karşılaşılır. İkinci olarak kararın kanuna, ana sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılık
taşıması iptal için gerekli bir diğer maddi hukuk şartıdır (TK. 445). Üçüncü olarak aranacak şart
ise karar ile aykırılık arasında illiyet bağı bulunmasıdır.

Konu ile ilgili olarak, Yargıtay 11. H.D. 2016-5401 E. 2017-4832 K. sayılı kararında da “bilgi alma
ve inceleme hakkının TTK’nın 437. maddesi gereğince dava konusu yapılabileceği ancak bilgi alma
hakkının ihlali nedeniyle genel kurul toplantısında yanlış bir karar alınmış olması bir başka deyişle bilgi
vermeme ile alınan kararlar arasında illiyet bağının bulunması halinde kararların iptalinin söz
konusu olabileceği,” belirtilmiştir.

Pay sahibinin talebi üzerine verilecek bilgiler, hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından
özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır (TK m. 437/2, 3. cümle). Maddenin gerekçesinde, “özenli”
kavramının, baştan savma olmayan, sorunun karşılığı niteliğini taşıyan, ilgisiz konuları
içermeyen anlamında olduğu; “gerçeğe uygunluk” ile gerçeği aynen yansıtan doğru, yalan ve
aldatıcı olmayan bilgiler kastedildiği; “hesap verme ilkesine uygun olma” kavramıyla da, hesap
verme konumunda bir kişinin hesap vereceği, yani sorumlu olduğu kişiye vermekle yükümlü
olduğu kapsamlı, içerikli ve (belgelere dayanan somut) bilgilerin kastedildiği belirtilmektedir.

Genel kurul kararları aleyhine iptal davası açma hakkına sahip kişiler pay sahipleri, organ
olarak yönetim kurulu üyeleri ve yönetim kurulu üyelerinden her birisidir (TTK. m.446).

TTK. m.446/1(a) uyarınca genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılabilmesi için toplantı
tutanağına mutlaka muhalefet şerhinin geçirilmesi gereklidir. Bununla beraber, muhalefet
şerhinin toplantı tutanağında bulunması dışında, toplantı tutanağına ekli bir belge ile toplantı
başkanlığına sunulabileceği ve toplantı tutanağında bu hususa yer verilebileceği de kabul
edilmektedir.
TTK’nın 408. maddesinin ikinci fıkrası emredici bir düzenleme içermekte olup, bu hükme aykırı
işlemler TTK’nın 391. maddesinin (d) bendi uyarınca batıldır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, genel kurul toplantısından önce “genel kurulu toplantıya çağrıya
yetkili organ tarafından” genel kurulun usulüne uygun olarak genel kurul toplantısına davet
edilmesi gerekmektedir. Genel kurula çağrı konusunda kural olarak yönetim kurulu yetkilidir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 446. maddesi (b) bendi uyarınca, toplantıda hazır bulunsun veya
bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilân edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya
temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını ve genel kurula katılmasına ve oy
kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ileri süren pay sahipleri, genel kurul kararlarının
iptali davası açabilirler.

Ayrıca, TTK’nın 414’üncü maddesi kapsamında genel kurul toplantıya, esas sözleşmede
gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan
ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki
hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay
sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem
ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler, alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamına binaen; davacı pay sahipleri davalı limited şirketin 2012- 2018 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığını, olağan genel kurul toptanlısı yapılması gerekirken denetimden kaçmak için olağanüstü genel kurul toplantısı yapıp kendilerini müdür olarak seçtirdiklerini, kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı 30/11/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2 ve 3 nolu kararların iptalini talep etmiştir. Dosyada örneği bulunan davalı şirketin 30/11/2018 Tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağı incelendiğinde, iptali istenen 2 ve 3 nolu kararlara davacı pay sahiplerinin olumsuz oy verdiği ve “muhalif olduklarını ve yasal haklarını kullanacaklarını beyan ettiler” şeklinde muhalefet şerhlerini de tutanağa geçirdikleri anlaşılmaktadır. TTK m. 622’in göndermesiyle uygulanama alanı bulan TTK m. 446/1 uyarınca davacı pay sahiplerinin iptal davası açma haklarının olduğu anlaşılmaktadır. TTK m. 445’e göre genel kurul kararının iptali için kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırı olması gerekmektedir. TTK m. 617 uyarınca limited şirket genel kurulları müdürler tarafından toplantıya çağrılır ve olağan genel kurul toplantısı her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren üç ay içinde yapılabilir. Ancak olağan genel kurul toplantıları sözü edilen süre de yapılmasa da gecikmeli olarak yapılabilir ve gecikmeli yapılmış olmasının kararların geçerliliğine etkisi yoktur. Yine TTK 617 uyarınca şirket sözleşmesi uyarınca ve gerektikçe genel kurul olağanüstü olarak da toplantıya çağrılabilir. Olağan genel kurul toplanlıları süresi içinde yapılmamasına rağmen gecikmiş olarak yapılabilir. Davacının belirttiği gibi 2012-2018 yılları arasında olağan genel kurulun toplantıya çağrılmaması, limited şirkette organ yokluğu / eksikliği oluşturabilir ki, bu durum TTK m. 636/2’de sona erme sebebi olarak düzenlenmiştir. Ancak davalı şirket yetkililerince de 2012-2018 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığı kabul edilmekte ve olağan genel kurul toplantılarında görüşülüp karara bağlanacak hususların yapılmadığı her iki tarafça da kabul edilmekte ve tartışmasız durumdadır. TTK m. 616/1b müdürlerin atanmaları ve görevden alınmaları genel kurulun devredilmez yetkilerindendir. Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik m. 13/ğ’te “Görev süreleri sona ermiş olan yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi, şayet esas sözleşmede görev süreleri belirtilmemişse görev sürelerinin tespiti” denilerek, süresi biten yönetim kurulu üyeleri yerine yenilerinin seçilmesi olağan genel kurul toplantılarının gündeminde bulunması gerekli hususlardan biri olarak sayılmıştır. Her ne kadar söz konusu yönetmelik anonim şirketler için çıkarılmışsa da limited şirket genel kurul toplantıları bakımından da uygulanabilir. Somut olayda davalı şirket müdürleri şirketi olağanüstü toplantıya çağırarak, müdür seçimi konusunda 2 ve 3 nolu kararları aldırmışlardır. Davalı şirket müdürlerinin, sadece müdür seçimini içeren olağanüstü bir genel kurul toplantısı için çağrı yapmaları ve toplanan genel kurulun müdür seçimine ilişkin karar alması, TTK m. 616 ve 617/1 maddelerine aykırı olduğu, davalı şirketin 2012 – 2018 yıllarına ilişkin genel kurul toplantıları yapılması gerekirken ve görev süresi sona eren müdürlerin olağan genel kurul gündeminde yer verilerek seçim yapılması yerine; sadece müdür seçimi için olağanüstü genel kurul toplantısı yapılarak karar alınmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davalı şirket müdürlerinin, on yıldır olağan genel kurul toplantısı için çağrıda bulunmayıp, görev süreleri bittiği için sadece görev sürelerini uzatmak için olağanüstü genel kurul toplantısı yapılması için çağrıda bulunması ve bu yönde karar alınmasının TTK m. 445/1 maddesine göre iptal sebeplerinden olduğu, davalı taraf olağan genel kurul toplantılarının yapılmamasının sebebi olarak, masraftan kaçınma ve ortakların genel kurul dışında da faaliyet raporu ve finansal tabloları inceleyebileceklerini ileri sürmüş ise de, şirketin masraftan kaçınmak amacıyla olağan genel kurul toplantılarını yapmaktan kaçınması tasvip edilecek bir davranış olmadığı bu haliyle davacı pay sahiplerinin taleplerinde haklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile 30/11/2018 tarihli genel kurul toplantısında müdür seçimine ilişkin oy çokluğu ile alınan 2 ve 3 nolu kararların dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğinden iptaline,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile eksik 36,30 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 2.140,50 TL posta masrafı ile toplam harç gideri 95,20 TL ki toplam 2.235,70 TL. yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacılara iadesine,
5-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
6-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere e duruşma ile katılan davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
10/02/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸(e-imzalıdır) ¸(e-imzalıdır) ¸(e-imzalıdır) ¸(e-imzalıdır)