Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/128 E. 2020/87 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/128
KARAR NO : 2020/87

DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 26/02/2019
KARAR TARİHİ : 30/01/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/02/2020
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin davalıdan 5 adet dijital baskı makinesi satın aldığını, buna karşılık satış bedeli 1.350.000-TL’yi ihtiva edecek şekilde 9 adet çek düzenlenerek davalıya verildiğini, ancak 2 makinenin teslim edilmediğini, teslim edilen 3 makinenin ise gizli ayıplı olduğunun anlaşıldığını, durumun derhal davalıya bildirildiğini, ancak olumlu bir yanıt alınamadığını, müvekkilinin bu nedenle büyük zarara uğradığını ve sözleşmenin feshedildiğinin ihtarname ile davalıya ve TMSF’ye bildirildiğini ileri sürerek satış bedeli olarak verilen 9 adet çekin davalıya ve 3. kişilere ödenmesinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, ayrıca sözleşmenin feshi ile çeklerin iptaline, müvekkili zararının şimdilik 50.000-TL’sinin davalıdan tahsiline, müvekkiline teslim edilen 3 adet makine üzerinde müvekkili lehine hapis hakkı tesisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili …ne yapılan polis operasyonu neticesinde, İstanbul … Sulh Ceza Mahkemesinin … D.İş sayılı kararı ile elkonulmuş olduğunu, TMSF kayyım olarak atanmış ve şirketin TMSF yönetimine geçtiğini, taraflarına TMSF kayyımlarınca vekaletname verildiğini, davacının hem makinaların kendisinde kalmasını hem de bedel olarak verdiği çeklerin iptali ile hiç para ödememek istemekle beraber zararın tazminini istediğini, bu durumun davacının kötüniyetli olduğunu ortaya koyduğunu, davacının hiç bir iddiasının gerçeği yansıtmadığını, dava dilekçesine eklenen Arabuluculuk belgeleri incelendiğinde, arabuluculuk başvurusunun, 30/01/2019 tarihinde yapıldığı, açıklanan nedenlerle, müvekkili şirkete ait tüm belge ve bilgiler, TMSF bilgisinde olmadığından davacının tüm taleplerinin reddini, usul ve yasaya aykırı, mesnetten yoksun davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin UYAP sistemi üzerinden 29/07/2019 tarihinde gönderdiği ıslah dilekçesinde, her ne kadar konu kısmında sözleşmenin iptali ve tedbir talep edilmiş olsa da, taleplerimize yenilerini de ekleyerek sadece konu bakımından ıslah etmek zorunlu hale geldiğini, buna göre, müvekkilinin iş ilişkisi kapsamında davalı tarafa bir takım çekler verdiğini, ancak dava sürecinde de açıkça görüleceği gibi müvekkilinin aldığı makinelerin ayıplı çıktığını ve hatta bir kısım makineleri teslim dahi alamadıklarını, durumun böyle olmasının yanında müvekkilinin teslim etmiş olduğu çeklerin davalı şirketin TMSF’ye devri neticesinde kayyım olarak görevini yürüten TMSF’de kaldığını, Her ne kadar dava konusunu sözleşmenin iptal edilmesi ve çekler üzerinde konulması gereken tedbir oluştursa da, davada haklı olduklarının ortaya çıkması neticesinde verilmesi ihtimali bulunan iptal ve tedbir kararlarında müvekkilinin vermiş olduğu işbu dava konusu çeklerin hala TMSF’de kalacağı, bu sebepler doğrultusunda, dava konusunun önceki taleplerinin yanında, çeklerin teslim edilmesi şeklinde ıslah edilmesine yönelik karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Bakırköy …. ATM nin ….. D.iş sayılı dosyası, Bakırköy … Sulh Hukuk Mahk.nin…. D. İş Sayılı dosyası, fatura ve çek suretleri, Banka kayıtları ve tüm dosya kapsamı.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun; ilk açılan davanın sözleşmenin iptali, hapis hakkı ve 9 adet çekin tedbirine ilişkin olduğu ve 1. Islah talebinin de çeklerin tarafımıza teslim edilmesi şeklindeki istirdada ilişkin olduğu, 2. ıslah talebinin ise borçlu olmadığının tespiti ile dava konusu çekler üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkin olduğu anlaşıldı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, ticari mal satım sözleşmesinin feshi ve satış bedeli olarak verilen çeklerin iptali ile uğranılan zararı tazmini, ayrıca hapis hakkı tesisi istemiyle açılan davada, dava konusu çeklerin 3. kişilere ödenmesinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Celp edilen ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde, davalı şirketin İstanbul … Sulh Ceza Hakimliğinin 07/06/2018 tarih, …. d.iş sayılı kararı ve İstanbul … Sulh Ceza Hakimliğinin 09/07/2018 tarih ve …. d.iş sayılı kararları gereği …. CMK nun 128. Maddesi gereğince taşınır ve taşınmaz tüm mal varlıklarına banka şirketler ve diğer tüm kurumlar nezdindeki tüm hak ve alacaklarına şirket hisselerine el konulmasına CMK. Nın 133. Maddesi gereğince şüpheliler şirket paylarının idaresi için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyım olarak atanmasına, kayyım olarak atanan TMSF’nin yönetim organının tüm yetkilerine sahip olmalarına ve yönetim organın yetkilerinin tüm ile kayyımlara devredildiğine karar verildiği ve bunun 21/07/2018 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce resen tescil edildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 114/1 maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış, HMK 114/2 maddesinde ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.
7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. ….” hükmü uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiş, yani arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır.Kanunda davanın tarafları bakımından açılacak dava ile ilgili herhangi bir ayırım ve sınırlama da yer almamıştır.
Dava türü ne olursa olsun “dava konusu bir miktar para alacağı” olan tüm talepler hakkında, davacı ve davalı açısından bir ayırım yapılmadan ve bir sınırlama getirilmeden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olarak düzenlenmiştir. Elbetteki menfi tespit talebi ile alacak talebi hukuken aynı kavramlar değildir ve bu davalar sonucunda verilecek hükümler de farklıdır. Ancak dava konusu bir miktar para alacağı ise, açılacak davanın ne olduğunun bir önemi yoktur. İster alacak, ister menfi tespit, ister istirdat, ister itirazın iptali, ister tazminat talebi olsun bu davaların ortak noktası “dava konusunun bir miktar para alacağı” olduğudur. Dava şartının sadece alacak ve tazminat davalarında getirildiğini kabul sınırlı bir uygulamaya yol açacak olup, bu sonucun da kanunun amaçsal yorumuna uzak olacağı ve menfi tesbit davalarının her zaman istirdada dönüşebileceği gözden uzak tutulmamalıdır.(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi Başkanlığının 26/12/2019 gün ve 2019/2292 esas 2019/1643 karar sayılı ilamı)
Somut olayda, davacı iş bu davayı açmadan önce Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. D.İş. Sayılı dosyası üzerinden de aynı taleplerde bulunmuş, Mahkemenin 20.02.2019 tarihli …. D.İş. …. K. sayılı kararı ile çeklerin davalı tarafından ibrazı halinde ödenmesinin önlenmesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş olup, iş bu davadaki ihtiyati tedbir talebi dava konusu çeklerin 3.kişilerce ibrazı halinde ödenmelerinin önlenmesine yöneliktir.
Dava dilekçesine eklenen Arabuluculuk belgeleri incelendiğinde, arabuluculuk başvurusunun, 30/01/2019 tarihinde yapıldığı, İstanbul …. Sulh Ceza Mahkemesinin …. D.İş sayılı kararı ile TMSF’nin kayyım olarak atandığı ve şirketin TMSF yönetimine geçtiği, davanın 26/02/2019 tarihinde açıldığı, kayyım atanma tarihinin 07/06/2018 olduğu, yönetim organın yetkilerinin tümü ile kayyımlara devredildiğine ilişkin kararın 21/07/2018 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce resen tescil edildiği, ancak arabuluculuk için kayyıma tebligatın yapılmadığı, arabuluculuk tutanağının usulüne uygun tutulmadığı, arabuluculuk daveti yapılmadığından ve şirket yöneticisi olan TMSF’nin arabuluculuk oturumundan haberdar olmaması nedeniyle, usulüne uygun arabuluculuk işlemlerinin yerine getirilmediği anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
7155 Sayılı Kanun’un Madde 18/A- (11) bendine göre, “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Arabuluculuk çağrısının davalı şirkete atanan kayyıma yapılmadığı, bu sebeple usulüne uygun arabuluculuk işlemlerinin yerine getirilmediği anlaşıldığından davalı şirket lehine aşağıdaki şekilde vekalet ücreti takdir edilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-6102 Sayılı TTK’nın 5/A maddesi gereğince sözleşmenin iptali ve çek istirdadı olduğu, birinci ıslah talebiyle bağlı kaldığı, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmesi zorunluluk haline geldiği (davacının ilk talebi ve 1.ıslah dilekçesindeki talebi) gerektiği, davacı vekilinin arabuluculuk tarihinin başlama 30/01/2019 olarak tutanakta belirtildiği 2018 yılında davalının İstanbul ….. Sulh Ceza Hakimliğinin …. D.iş sayılı kararıyla TMSF nin kayyım olarak atandığı ve şirketin TMSF yönetimine geçtiği ve bunun arabuluculuk görüşmesinin başlama tarihinde de mevcut olduğu, dava tarihi itibariyle de ticaret mahkemelerinde arabuluculuk şartının getirildiği, arabuluculuk tutanağının da usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Bakırköy …… ATM nin ….. d.iş sayılı dosyasından verilen tedbir kararının HMK 397/4.maddesi gereğince asıl dosyanın eki sayılacağından karar kesinleşinceye kadar devamına,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 54,40 TL harçtan peşin alınan 23,908,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 23.854,10 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Dair karar, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/01/2020

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)