Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1019 E. 2023/325 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1019 Esas
KARAR NO : 2023/325

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2019
KARAR TARİHİ : 23/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasındaki hukuki uyuşmazlığın temelinin ticari satışa dayandığını, davacının tekstil sektöründe iştigal ettiğini, borçlu ile davacı arasında 14.05.2018 tarihinde 6.181 adet ve 1.029 adet olmak üzere ekte sunulan 2 adet fason iş sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme ile 7210 adet pantolonun davacı tarafından fason olarak yapılıp davalı borçluya teslim edilmesi kararlaştırıldığını, sözleşmenin yapılmasına müteakip aynı gün davalı tarafından 14.05.2018 tarihli sevk irsaliyesi düzenlenerek davacıya teslim edildiğini, davacının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiğini, 03.07.2018 tarihli sevk irsaliyesi ile davalı şirket çalışanına ürünleri teslim ettiğini, davalının ise faturanın kendisine ulaşmasından kısa bir süre sonra sözleşme bedeli ve ürünlerin bedeline mahsuben davacıya 50.000 TL havale gönderdiğini, kalan bakiye borcu da en kısa süre içerisinde ödeyeceğini taahhüt ettiğini, ancak davacının davalıdan kalan bakiye borcunu defalarca talep etmesine rağmen davalının davacıyı sürekli oyalayarak borcunu ödemediğini, arz ve izah edilen nedenlerle davalının haksız, hukuki ve yasal dayanaktan yoksun ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, dava konusu olacağın likit olması, itirazın alacağın tahsilini geciktirmeye matuf olması sebepleri ile asıl alacağın 9620’sindeaz olmamak üzere davalının icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini, dava konusu alacağın likit olması, itirazın alacağın tahsilini geciktrmeye matuf olması sebepleri ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de alacaklıya tahmilini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın süresinde açılmadığını, taraflar arasında bir fason iş yapımı hususunda anlaşmaya varıldığını ancak bu hususta yazılı bir sözleşme yapılmadığını, davacı tarafından dosyaya sunulan Fason İş Sözleşmelerinin imzasız olduğunu, geçersiz olduğunu, taraflar arasında şifahi sözleşme konusu işlere dair davacı tarafından edimi gereği gibi ifa edilmediğinden davalının yüksek miktarda zarara uğradığını, öncelikle davacının teslim aldığını ikrar ettiği ürünleri teslim borcunu yerine getirdiğini ispat yükümlülüğü bulunduğunu, her ne kadar dava konusu işlerin 03.07.2018 tarihli sevk irsaliyesi ile davalıya teslim edildiği iddia edilmiş ise de bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, delil olarak sunulan irsaliye örneğinin üzerinde de davalı şirket yetkilisi yada çalışanı herhangi birinin imzası bulunmadığını, davacının teslim aldığı ürünlerin büyük bir kısmını hiç teslim etmediğini, davacı tarafından teslim edilmeyen ürünler dolayısıyla davalı tarafından ürün sahibi … Tic. A.Ş.’ne 31.07.2018 tarihli fatura gereği 75.000,00TL reklamasyon cezası ödemek zorunda kaldığını, davacı tarafından teslim edilmesi gereken ürünlerin büyük bir kısmı teslim edilmediğini ancak ufak bir kısmı haricen teslim edildiğini, bu teslim edilen ürünlerin de kusurlu olduğunu, ücreti mukabilinde farklı bir şirkete tamir ettirilmek zorunda kaldığını, dava konusu faturanın davalıya tebliğ edilmediğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLER : Bilirkişi incelemesi, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 19/04/2021 havale tarihli raporunda; Dava konusu davacı tarafından davalı adına düzenlenen takibe konu 03.07.2018 tarihli Seri … nolu “… ” açıklamalı KDV Dahil 134.784,00 TL tutarlı faturanın davacı tarafından davalı … teslim edilip edilmediğini, yine fatura içeriğindeki malların teslimine ilişkin davacı tarafından düzenlenen sevk irsaliyesinde malları teslim alan kısmında imzasız ismin bulunması nedeniyle, davacının dava konusu fatura içeriğini davalıya teslim ettiğini ispat için yeterli delil niteliğinin bulunmadığını belirtmiştir.
Bilirkişi 03/01/2022 havale tarihli raporunda; Dava konusu davacı tarafından davalı adına düzenlenen takibe konu 03.07.2018 tarihli Seri … nodu “… ” açıklamalı KDV Dahil 134.784,00 TL tutarlı faturanın davacı tarafından davalı … teslim edilip edilmediğini, yine fatura içeriğindeki malların teslimine ilişkin davacı tarafından düzenlenen sevk irsaliyesinde malları teslim alan kısmında imzasız ismin bulunması nedeniyle, davacının dava konusu fatura içeriğini davalıya teslim ettiğini veya ne kadarı teslim edildiğini/edilmediğini ispat için yeterli delil niteliğinin bulunmadığını belirtmiştir.
Bilirkişi heyeti 06/06/2022 havale tarihli raporunda; Taraflar arasında TTK 89. Madde anlamında yazılı bir cari hesap sözleşmesine rastlanmadığını, Taraflar arasında cari hesap benzeri ticari bir münasebet bulunmakta olup bu ticari münasebet açık hesap İlişkisi olduğunu, açık hesap ilişkisi önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumu olduğunu, açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıkları bir ticari münasebet türü olduğunu, Bu ilişki kapsamında davalı tarafından, davacıya 7200 adet, 1 adet 18,00 TL’den fason pantolon dikilmek üzere kumaş teslim edildiğini, davacı tarafından kumaşlar fason dikilerek fatura ve sevk irsaliyesi üzerinde 7200 adet fason yazılarak 18,00 TL’den fatura edildiğini, davalı taraf faturayı ticari defterlerine işlememiş, BA formunda vergi dairesine bildirim yapmadığını, Davalı ayrıca faturayı tebliğ almadığını, davacının eksik ürün teslim ettiğini iddia etmekte ise de yukarıdaki anlatımlar doğrultusunda faturayı tebliğ almış olduğu ve süresinde itiraz etmediği heyetimizce mütalaa edildiğinden, Somut davada davacının, davalıdan; 84.784,00 TL alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %19,50 oranından başlayacak değişen oranlarda faiz uygulanması gerekeceğini belirtmiştir.
Bilirkişi heyeti 26/12/2022 havale tarihli raporunda; ”Davacı tarafın takibe konu fatura içeriğini ispat etmesi halinde takip tarihinden itibaren davalı taraftan 84.784,00 TL alacaklı olabileceğini, fatura tutarı 134.784,00 TL – ödeme 50.000,00 TL — 84.784,00 TL takip tutarı Davacının dava konusu ürünleri edimini yerine getirerek teslim ettiğine dair düzenlediği sevk irsaliyesine davalı tarafa imza attıramadığını, davalının ise haricen eksik ve ayıplı teslim aldığını beyan ettiği ürünlerle ilgili tespit yaptırmadığı ve beyan ettiği ayıp ve eksik ürün miktarını belgelendiremediği, delillerin değerlendirilmesi ve nihai takdirin Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, görüşümüze havi iş bu raporumuzu saygılarımızla arz ederiz şeklinde rapor ibraz edildiği,
Genel Olarak; Faturaya dayalı alacak davalarında davalı akdi ilişkiyi açıkça kabul etmemiş ise taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunduğunu ispat külfeti faturayı düzenleyen alacaklı tarafa düşmektedir, öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu yazılı belgeler ile ispat etmesi gerekir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK 187,190 ve 200. Maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Alacaklı düzenlediği faturadaki malların ya da hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini HMK 200. Maddesinde belirtilen deliller ile ispat etmesi gerekir. Fatura tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkinin belgesi sayılamaz. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E:2001/1, K:2003/1, T:27.06.2003.
Davacının, davalı borçlu ile aralarında akdi bir ilişki olduğunu, bir başka anlatımla takibe konu faturadaki fatura konusu hizmet ifası ile ilgili ticari ilişkiyi ispat etmeden iddia ettiği alacağın tahsilini sağlaması mümkün değildir. Akdi ilişki ise, taraflar arasında düzenlenen imzası davalı tarafından kabul edilmiş bir sözleşme, faturaya konu malların borçluya teslim edildiğine dair bir irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle ispat edilebilir.
İddia veya savunmanın haklılığı, bu olay ve hukuki işlemlerin varlığının ispatlanmasına bağlıdır.
İspat hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde bir temel hak olarak garanti altına alınmıştır. Anayasal dayanağı olan ispat hakkını, usûl hukukunda taraflar, kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak kullanırlar. Bu hak yalnızca kanunla sınırlanabilir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ise ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedelini ödemiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gereklidir. Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil, taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Başka bir deyişle fatura, akdin şartlarını belirleyen değil, belirlenmiş olan şartların bir kısmını gösteren belgedir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir. Bu nedenle faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Somut olayda davacı, icra takibine konu faturalarda yazılı işlerin yapıldığını ve davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise borcu inkâr etmiştir.
Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı tarafta olup, dosya içeriğinde davacı tarafından davalıya malın teslimine ilişkin bir delil bulunmamaktadır.
Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun özellikle 79 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan yasanın 83. maddesi uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler,Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, fatura suretleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; davacının, davalı şirketten cari hesap alacağı olduğunu iddia ettiği, davalı ise kendilerine fatura tebliğ edilmediği dolayısıyla alacaklı görünen tarafa borçlarının olmadığını iddia etmektedir.Taraflar arasında TTK 89. Madde anlamında yazılı bir cari hesap sözleşmesine rastlanmadığını, Taraflar arasında cari hesap benzeri ticari bir münasebet bulunmakta olup bu ticari münasebet açık hesap İlişkisi olduğunu, Faturalara dayalı olarak karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia eden taraf faturadaki mal ve hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini belge ile ispat etmelidir. Somut davamızdaki ilişkide en önemli belge BA-BS belgesidir. BA-BS belgesi ile tebliğ ve satışı kanıtlayamayan davacı, bunu fatura ile kanıtlaması gerekir. Davacının tarafından dosyaya fatura sunulmuş ise de, tek taraflı düzenlenen faturalar hiçbir zaman bir akdi ilişkiyi ispat vasıtası olmayıp, akdi ilişkinin ifası aşamasında düzenlenen bir belgedir. Bu nedenle faturanın geçerli olabilmesi için teslime dair belge sunulamaması durumunda faturaların karşı tarafın defterlerinde de kayıtlı olması gerekir. Faturalara dayalı olarak karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia eden tarafın faturadaki mal ve hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini belge ile ispat etmesi gerektiği, ispat aşamasındaki en önemli belgenin BA-BS belgesi olduğu ve bu belgeye göre davalının beyan
edilen faturaları vergi dairesine bildirimi yapmadığı, davacı tarafın iddia ettiği cari hesap alacağının yazılı delil ve belgelerle ispatlayamadığı gibi yemin deliline de açıkça dayanmadığı, bu haliyle davasını ispatlayamaması sebebiyle davanın reddine, davacının kötü niyetli olarak icra takibi yaptığından söz edilemeyeceği, itirazın iptali davasında kötüniyet tazminatının, kötüniyet olduğunun davalı tarafından ispat edilmesi gerekeceği, talebin yargılamayı gerektirdiği, mahkememizce de verilmiş olan tedbir kararı bulunmadığı dikkate alınarak kötüniyet tazminatı talebinde yasal şartlarının oluşmaması nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 179,90 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 1.048,06 TL harcın mahsubuyla bakiye ‭868,16‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 1.048,06 TL peşin harç olmak üzere toplam ‭1.092,46‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-AAÜT gereğince hesap edilen 13.884,32 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı ve davalı vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/03/2023

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)