Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1015 E. 2021/266 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1015 Esas
KARAR NO : 2021/266

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2019
KARAR TARİHİ : 03/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişki olduğunu ve müvekkilinin davalıya bir takım ürünler sattığını, ürün bedellerinin bir kısmının ödendiğini, icra takibine dayanak faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağı olduğunu, alacağının tahsili amacıyla davalı tarafa karşı Küçükçekmece ……. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun meşruhatlı davatiyeye rağmen davaya cevap vermemiş, kendini vekille temsil ettirmiştir.
Dava, davacının, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 6.105,52 TL asıl alacak, 1.180,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.286,31 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Talimat yoluyla aldırılın 22/12/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda; “Davacı ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki olup olmadığı, varsa ne zaman başladığı ve ne surette, ne şekilde devam ettiği, dava tarihi olan 27/12/2019 tarihine kadar davacının davalıdan alacağı olup olmadığı, varsa miktarının ne olduğu hususuyla ilgili olarak; davacı ile davalı arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğu, bu ilişkinin 01.11.2016 tarihinde başladığı, davacı tarafça davalıya hitaben toplamı 59.992,62 USD olan 4 adet fatura düzenlendiği, bu faturalara karşılık olarak davalı taraftan toplam 52.015,84 USD ve 47.860,00 TL tahsil edildiği, davacı tarafından davalıya USD para birimi üzerinden düzenlenen faturalarla yapılan satışlara ilişkin ilk üç faturanın bedelinin, davalı tarafça gönderilen USD cinsi paralarla ödendiği, ancak davalının 03.03.2018 tarihli ve 7.976,78 USD tutarlı son fatura karşılığında davacıya, 14.08.2018 tarihinde 47.850,00 TL tutarında havale gönderdiği, davacı alacağının da, gecikmeli şekilde gönderilen tutar nedeniyle oluşan kur farkı ile faiz olacağmdan kaynaklandığı, bir önceki bölümde izah edildiği üzere, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan talep edebileceği tutarın 3.948.18 TL Asıl alacak (666,00 USD Karşılığı) ve 843.70TL İşlemiş faiz olarak 4.791.88 TL toplam, şeklinde olması gerektiğini bildirmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu içeriğine göre; davadaki uyuşmazlığın kur farkı alacağına ilişkin olduğu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2017/3549 E., 2018/4033 K. Sayılı ve 11/09/2018 tarihli kararında da belirtildiği üzere ” Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması gerekir. Kur farkında vade farkı istemleri gibi teamülün olup olmadığı önemli değildir. Taraflar arasında kur farkı alacağım öngören sözleşme bulunmamakla birlikte dosyada bulunan satış faturalarının incelenmesinde malların döviz karşılığı satıldığı ve TL karşılığınmda gösterildiği görülmektedir. Bu durumda davalı kur farkı alacağından dolayı sorumlu olacağından, davacının kur farkı alacağının ödeme tarihindeki kurun dikkate alınarak hesaplanması suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiğine ilişkin benzer mahiyetteki içtihatlarda dikkate alındığında USD para cinsine göre düzenlenen faturalara istinaden yapılan satışlarda, alıcının borcunu ya faturada gösterilen yabancı para cinsinden ya da ödeme tarihindeki kur esas alınarak yapılacak hesaplamaya göre Türk lirası cinsinden ödemesi gerekmektedir. Bilirkişi tarafından belirtilen tespitlere göre yapılan incelemede rapor edildiği üzere davacı tarafça davalıya hitaben toplamı 59.992,62 USD olan 4 adet fatura düzenlendiği, bu faturalara karşılık olarak davalı tarafından toplam 52.015,84 USD ve 47.860,00 TL tahsil edildiği, USD cinsinden tahsil edilen 52.015,84 USD’nin, ilk 3 sıradaki faturalara karşılık geldiği, 47.860,00 TL’nin ise tablonun 4. Sırasında gösterilen 7.907,57 USD tutarlı faturaya karşılık gönderildiği, davacı tarafından davalıya USD para birimi Üzerinden düzenlenen faturalarla yapılan satışlara İlişkin İlk üç faturanın bedelinin, davalı tarafça gönderilen USD cinsi paralarla ödendiği, ancak davalının 03.03.2018 tarihli ve 7.976,78 USD tutarlı son fatura karşılığında davacıya, 14.08.2018 tarihinde 47.860,00 TL tutarında havale gönderdiği, davacı tarafça 47.860,00 TL’nin TC Merkez Bankası Döviz Alış kurundan USD’ye dönüştürüldüğü, bu hesaplama sonucunda 47.860,00 TL’nin USD karşılığının 6.944,08 USD olarak tespit edildiği ve bu tutarın davalının borcundan düşüldüğü, buna bağlı olarak davalının 1.032,70 USD borcunun kaldığı, her ne kadar bilirkişi tarafından döviz alış kuruna göre hesaplama yapılarak 3.948,18 TL asıl alacak olduğu bildirilmiş ise de, davacı vekili tarafından rapora yapılan itirazda da belirtildiği üzere taraflar arasındaki sözleşme gereği döviz satış kurunun esas alınması gerektiğinden mahkememizce yapılan hesaplamada kalan borcun 1,032,70 USD olduğu ve bununda takip tarihindeki kur olan 5.9122 TL karşılığı hesaplandığında davacının 6.105,52 TL davalıdan alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, davalının itirazının iptaline, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kabulü ile;
6.105,52 TL asıl alacak yönünden davalının Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,
Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 1.221,10 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gerekli 417,06 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 104,27 TL harcın mahsubuyla bakiye 312,79 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 104,27 TL peşin harç olmak üzere toplam 148,67 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 761,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/03/2021

Katip …

Hakim …