Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/795 E. 2019/1020 K. 04.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/795 Esas
KARAR NO : 2019/1020

DAVA : Alacak (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/08/2018
KARAR TARİHİ : 04/11/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/12/2019
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle;Davalı şirketin dava dışı ….. Aydınlatma İnş. Gıda San. Ltd. Şti.den alacaklı olduğundan bahisle İstanbul …. İcra Müdürlüğnün ….. esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine giriştiğini, davalı şirket vekilinin 29/06/2016 tarihinde müvekillinin şahıs şirketi olan …. adlı işletmenin faaliyet yürüttüğü adrese gelerek malları üzerinde haciz işlemi gerçekleştirdiği, müvekkilinin söz konusu haciz işlemine itiraz ederek istihkak iddiasında bulunduğu ve İstanbul …. İcra Hukuk Mahkemesinin ….. Esas sayılı dosyası üzerinden dava ikame ettiği, davalı şirketin 16/11/2016 tarihinde itiraz ve istihkak iddiasına rağmen ikinci kez haciz işlemi için adresine geldiği ve müvekkilinin iradesini sakatlama suretiyle, kefil sıfatı ile borçlandırdığı, İstanbul ….. İcra Hukuk Mahkemesi dosyasının 28/06/2018 tarihinde müvekkili lehine sonuçlandığı, 16/11/2016 tarihli icra kefalet tutanağının TBK 581. , 583. , 584. Maddesi hükümlerine aykırı olduğunu, somut olayda hukuka uygun geçerli bir kefalet sözleşmesi olmadan davalı şirket tarafından para tahsilatı yapıldığını, davalı şirketin 10.150,00 TL tahsil etmek suretiyle tahsil ettiği bedel oranında sebepsiz zenginleştiğini bu nedenlerle yatırmış olduğu ücretlerin davalı şirkete ödeme tarihlerinden itibaren ayrı ayrı avans faizi işletilerek müvekkiline ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle: Dava konusu işin ticari olmadığını bu davalarda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu yetkili mahkemenin ise müvekkili şirketin mukim adresi olan Sultangazi ilçesine bağlı Gaziosmanpaşa mahkemeleri olduğunu öncelikle davanın usulden reddi gerektiğini, icra kefaletinin takip hukukuna ilişkin bir müessese olduğunu, İİK 38 şartlarının ilgili tutanakta sağlandığını, davacının borçlu şirketin kurucu ortağı ve yetkilisi iken borca batması üzerine ortaklıktan ayrıldığını ve aynı adreste alacaklılardan korunmak amaçlı muvazaalı olarak kendi şahsı adına vergi levhası çıkartıp aynı işe devam ettiğini, davacının ticaret sicil kayıtlarına göre 31/03/2016 tarihinde hisselerini istihkak davasının diğer davalısı ….’na devrettiğini, kendine ait olduğunu iddia ettiği iş yerinini iştikal konularının aynı olduğunu, borçlunun borca batık olduğundan anlaşmalı devir yaparak ticari faaliyetine devam ettiğini, bu nitelikli devirlerin İİK 44 ve İİK 202. Maddeleri gereğince alacaklının haklarını etkilemeyeceğini, devir alan şirketin devreden şirketin borçlarından devir ilanından itibaren 2 yıl boyunca sorumlu olduğunu ve borçtan müteselsilen takip borçlusu ile sorumlu olacağını hem kanun gereği hem de yerleşik yargıtay kararları ile sabit olduğunu, istihkak davasının istinaf sınırı altında kaldığından istinaf edilemediğini, yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşme müessesiyle ilgili olmayıp borcun kısmen ifası niteliğinde olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 30/09/2019 tarihli yazısı ile davacı …… ‘ın gerçek kişi ticari işletme kaydı bulunmadığı, tek pay sahibi olduğu anonim şirket kaydı bulunamadığı gibi sicil kayıtlarına göre ortağı olduğu kollektif komandit ve limited şirket kaydıda bulunamamıştır.
Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Kağıthane Vergi Dairesi Müdürlüğünün 10/10/2019 tarihli yazısında davacının 2016 takvim dönemi yıllık gelir vergisi beyannamesinde işletme hesap defteri tuttuğu ve ikinci sınıf tüccar olduğu ve yıllık gelir vergisi beyannamesine göre gelirinin 40.002,58 TL giderinin 2.862,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Davacı İcra İflas Kanunu gereği dava dışı şirketin davalı şirkete olan borçlarından kaynaklı olarak geçersiz kefalet sözleşmesinden kaynaklı ödenen meblağın TBK madde 77 ve devamı hükümleri gereği tazmine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacı … ‘ın İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden ve İstanbul Vergi Dairesi başkanlığından edinilen bilgiler gereği tacir vasfının olmadığı tespit olunmuştur. Kefalet sözleşmesi TTK md.4 de düzenlenmediği ve bu nedenle kefalet işlemine ilişkin davaların mutlak ticari davalardan olmadığı anlaşılmaktadır. Dava dışı şirketin borçlarına icra iflas kanunu gereği kefil olunması durumu tarafların ticari işletmeleri ile ilgili de olamayacağı aşikar olup ilgili davada görevli mahkemeler genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Mahkememize her ne kadar yetki itirazında da bulunulmuş olunsa da yetki itirazını değerlendirme görevi görevli mahkemede bulunduğundan bu konuda değerlendirme yapılmamış aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3- HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. . 04/11/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır