Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/79 E. 2020/791 K. 09.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/79 Esas
KARAR NO : 2020/791

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 19/01/2018
KARAR TARİHİ : 09/11/2020
KARAR YAZILMA TARİHİ : 04/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında kimyasal malzeme satışına dayalı bir ticari ilişki olduğunu, satışlara ilişkin 5 adet irsaliyeli fatura düzenlendiğini ve muhteviyatı malların davalıya teslim edildiğini, bu ticari ilişki sonrası 5.843,24-TL bakiye alacağın davalı tarafından ödenmediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Antalya …… İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını icra müdürlüğününü yetkisine itiraz edilmesi üzerine Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasıyla icra takibine devam edildiğini, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıdan satın alınan ürünlerin faturalarının eksiksiz olarak şirket defterine işlendiğini, bu ödemelere ilişkin 4 adet eft dekontu bulunduğunu, borcun sıfırlandığını, müvekkilin defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu belirterek davanın reddini, davacının %20 icra tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının ödeme yaptığını söylediği ve bunu da ispatlamak için sunduğu 14/07/2017 tarihli 73,58-TL’lik, 17/06/2016 tarihli 3.040,00-TL’lik, 11/05/2016 tarihli 4.550,00-TL’lik ve 05/02/2016 tarihli 2.192,68-TL’lik ödeme dekontlarının davalı aleyhine başlatılan takip tarihinde kayıtlarda yer alan bu ödemelere rağmen borçlu bulunduğu cari hesap bakiyesi için icra takibi başlatıldığını, borcun ödendiği itirazının haksız olduğunu, davalının talep ettiği %20’den aşağı olmamak üzere tazminatın davalının taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiyi ve borcu kabul etmesi nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER : Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı dosyası, davaya konu 5 adet irsaliyeli fatura, cari hesap dökümü, davalının 4 adet EFT dekontu, taraflara ait ticari defter, belge ve kayıtlar, bilirkişi raporu, Bağcılar SGK dönem bordroları, işyeri tescil ve detay bilgileri, bilirkişi incelemeleri.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının faturalara dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 5.843,24-TL asıl alacak, 202,91-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.046,15-TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9,75 avans faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman SMMM bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 26/02/2020 havale tarihli raporunda; davacı şirketin davalı firmayla ilgili fatura belgelerinin muhasebe teknik ve usullerine uygun olarak 2015-2016-2017 yılı defter kayıtlarına işlendiğini, e-defter uygulamasına göre beratlarının Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi İşlem Sistemine süresinde yüklendiğini, muhasebe tekniği açısından ilgili hesapların birbirini doğruladığını ve defterlerin sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, dava konusu faturaların açık fatura olduğunu, davalının defter ve kayıtlarını ibraz etmediğini, rapor tarihi itibariyle davacının 21/08/2017 tarihinden davanın açıldığı 19/01/2018 tarihine kadar toplam 238,96-TL gecikme faizi ile birlikte 6.082,20-TL alacağının olduğunu bildirmiştir.
Taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda bilirkişiden aldırılan 24/12/2019 havale tarihli ek raporda bilirkişi özetle: davacı tarafın kayıtlarında olan davalı kayıtlarında olmayan 5 adet satış faturasında yapılan incelemede nakliyeci firma imza kaşesi ile teslim alan imzası olduğunun tespiti yapıldığını, teslim alan kişilerin davalı çalışanı olup olmadığının tespiti için SGK kayıtlarına davalı tarafın belge ve kayıtlara ulaşamaması nedeniyle yapılamadığını, dava konusu alacak rakamı 5.843,24 TL kadar davacı tarafın alacaklı olduğunu bildirmiştir.
Davacı vekilinin itirazları doğrultusunda bilirkişiden aldırılan 04/09/2020 havale tarihli 2. ek raporda bilirkişi özetle: faturaları teslim alan kişilerin SGK kayıtlarında isimlerinin tespit edildiğini ancak soyad kısmının imzalarda tam olarak okunamadığından tespitinin yapılamadığını, davalının ödediğini iddia ettiği faturalar ile davalı kayıtlarında olmadığı tespit edilen faturalarda teslim alan kısımlarındaki imzaların benzer olduğunu, dava konusu alacak kadar davacının alacaklı olduğunu bildirmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve ….. E., ….. K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Kanun’un 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı ilamı).
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu, içeriğine göre; taraflar arasında alım satım ilişkisinin gerçekleştiği, davacının bu satım karşılığında muhtelif faturalar düzenlendiği, davalının aralarındaki ticari ilişkiyi kabul ettiği, cevap dilekçesinde tüm borcun ödendiği, defterlerine konu olmayan faturalardan sorumlu olunmadığı belirtilerek itirazda bulunulduğu, faturaların nakliyeci firma aracılığıyla davalı şirket çalışanlarına tebliğ edildiği bilirkişi raporuyla anlaşılmakla davalı ticari defter ve kayıtlarına işlenmediği tespit edilen faturalar için davacı tarafça ilamsız icra takibi başlatıldığı tespit edilmiştir.
İncelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 5.843,24 TL faturaya dayalı hesap alacağının bulunduğu anlaşıldığından davalının itirazının iptaline, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile davalının Bakırköy ……. İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 5.843,24 TL üzerinden devamına,
2-Kabul edilen değer olan 5.843,24 TL nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 399,15-TL harçtan davacı tarafça yatırılan 99,79-TL harcın mahsubuyla bakiye 299,36-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvurma harcı, 99,79-TL peşin harç, 5,20-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 140,89-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 928,80-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-AAÜT gereğince hesap edilen 3.400,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzünde davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır