Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/785 E. 2019/283 K. 08.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/785 Esas
KARAR NO : 2019/283

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2018
KARAR TARİHİ : 08/03/2019
KARAR YAZILMA TARİHİ : 25/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; dava dışı …Limited Şirketi tarafından müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin borçlu olmadığı halde haksız olarak cebri icra tehdidi altında olması nedeniyle takibe ilişkin tutarı ödediğini, bu ödemeye ilişkin olarak dava dışı ….Limited Şirketi’ne İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyası ile istirdat davası açtığını, bu dava neticesinde müvekkilinin ödemiş olduğu miktarın istirdadı ile dava dışı ….Limited Şirketi’nden tahsiline karar verildiğini, yargılama sırasında ….Limited Şirketi’nin tasfiye sürecine girdiğini ve mahkemeye ve tarafına bu durumu bildirmediklerini, ilgili şirketin tasfiye memuru olan davalının müvekkilinin alacağına karşılık olan tutarda parayı notere depo etmediğini ve müvekkilini zarara uğrattığını, davalının ticaret sicil müdürlüğüne gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, davalının tasfiye memuru olarak hukuka aykırı işlemlerle tasfiyeyi sonlandırdığını belirterek davalının dava dışı ….Limited Şirketi’nin tasfiye memuru ve ortağı olması sebebiyle müvekkilinin zararından sorumlu olduğunun tespiti ile İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. esas, ….karar sayılı kesinleşmiş mahkeme ilamı gereği dava tarihi itibariyle 45.073,27 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın davaya konu ettiği paranın kullanıldığı dönemde bir uyuşmazlık bulunmadığını, bu paranın şirketin tasfiye ve sair işlemleri için harcandığını, borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının sadece ödediği bedeli talep edebileceğini, bu miktara eklediği taleplerin yasaya aykırı olduğunu, davacının daha önce açtığı dava ile bu davada aynı bedelin talep edildiğini ve mükerrer bir dava olduğunu, ayrıca davanın zamanaşımına ve hak düşürücü süreye uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava tasfiye memurunun sorumluluğunun tespiti ve zararın tazmini istemine ilişkindir.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları içeriğine göre; davacı, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas… karar sayılı dosyasında …Limited Şirketi’ne açmış olduğu istirdat davasında davasının kabulüne karar verilmiş olup, verilen bu karar 09/09/2016 tarihinde kesinleşmiş olup, davacı davalı ….Limited Şirketi’nin derdest dava sürerken şirketin tasfiyesi sürecine girdiğini ve kanuna aykırı şekilde tasfiye işleminin tamamlandığını TTK 541/3. maddesi gereğince tasfiye sürecinde borcu karşılayacak tutarda paranın notere depo edilmeyerek zarara uğratıldığı, TTK. 553/1 gereği davalının sorumluluğu olduğunu belirterek iş bu davayı açmıştır.
Davada TTK 553. Madde kapsamında tasfiye memurunun sorumluluğuna dayanılmış olup, tasfiyeye ilişkin kayıtlar celbedilmiş ve şirketin 03/10/2012 tarihinde tasfiyeye girdiği, tasfiye kararının 12/11/2013 tarihinde tescil edildiği ve alacaklılara çağrı ilanlarının 23/10/2012-06/11/2012 tarihlerinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde yapıldığı ve 3. İlanın yayınlanmasının üzerinden 1 yıl süre geçtiğinden 06/11/2013 tarihinde tasfiye işleminin sonlandırıldığının 12/11/2013 tarihinde tasfiye sonu beyanının tescil ve ilanını 18/11/2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı görülmüştür.
TTK’nun 36/1.maddesinde sicil kayıtlarının etkisinin üçüncü şahıslar açısından başlangıcı düzenlenmiş; ticaret sicilinin dış etkilerine ise aynı maddenin 3. fıkrasında ” Üçüncü kişilerin kendilerine karşı sonuç doğurmaya başlayan sicil kayıtlarını bilmediklerine ilişkin iddiaları dinlenemez” hükmüne yer verilmiştir. Benzer düzenleme, 6762 sayılı TTK’da da yer almaktadır.
….Limited Şirketi’nn tasfiye sonucu terkin edildiği hususu 18/11/2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmıştır. Şu halde davacının, şirketin terkinine ilişkin ilanı bilmediğini ileri sürmesi mümkün olmadığından, davacının davalının TTK 541.maddesinde öngörülen yükümlülüklerini ihlal ettiğini öğrendiği tarih ilan tarihi olan 06/11/2012 tarihi olarak kabul edilmelidir. İhtarnamenin gönderildiği ya da davanın açıldığı tarihe kadar TTK.’nın 560.maddesinde belirlenen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 769,74 TL harcın mahsubuyla bakiye 725,34 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına
AAÜT gereğince hesap edilen 5.308,06 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/03/2019

Katip …

Hakim …