Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/756 E. 2019/665 K. 04.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/756
KARAR NO : 2019/665

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/08/2018
KARAR TARİHİ : 04/07/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/07/2019
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:Davacı vekili özetle; davacı şirket ile davalı tarafın ticari ilişkilerinin bulunduğu, Müvekkili Şirketin, borçlu ile arasındaki anlaşma konusu ürünlerin satımını, eksiksiz ve noksansız olarak teslim etmeyi üstlenmiş olduğunu ve söz konusu sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin tamamını her daim gereği gibi ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, işlerin eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olmasına rağmen, davalı-borçlunun bu satıma ilişkin olarak ifa etmesi gereken tek yükümlülüğü olan ödeme yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediğini, müvekkili şirket tarafından davalı-borçlu şirkete bu borcu müteaddit defalarca gerek yazılı ve sözlü olarak hatırlatılmak istenmişse de borçlu firmanın sürekli olarak ödeme yapacağını belirterek ertelediğini ve gelinen gün İtibariyle söz konusu bakiyeyi kapatmadığını, müvekkilinin alacağının tahsili için davalı borçluya ihtarname gönderdiğini, ihtara cevap alamayınca davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının borcun kaynağı olan faturalara itiraz etmediğini, davalı-borçlunun takibe itiraz etmesi sebebiyle takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalı- borçlunun borcunu ödemediğinden bahisle davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, Davalı-Borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine ve Yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili özetle; icra takibinin yetkisiz dairede açıldığını yetkili dairenin Çorlu/ Tekirdağ İcra Müdürlükleri olduğunu, teminat muafiyetinin sadece vatandaşlar arasında olacak uyuşmazlıklar noktasında uygulanacağını, e-posta yazışmalarının delil niteliğini haiz olmadığını, davacının davaya konu ettiği şirketin davanın tarafı olmadığını, davanın reddi ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER: Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, fatura suretleri, Taşıma ve teslim belgeleri, Gümrük Belgeleri Ödeme belgeleri, İhtarname, Banka kayıtları ve tüm dosya kapsamı.
Celp edilen Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının tetkikinde, Davacı-Alacaklı … tarafından davalı/borçlu … aleyhine takip başlatıldığı, davalı/borçlunun 29/03/2018 tarihli dilekçe ile yetkiye, borca faize ve faiz oranına itiraz ettiği, itiraz sebebiyle takibin 30/03/2018 tarihinde durduğu anlaşılmıştır.
GEREKÇE:

Sorun: Davacının davalıdan takibe konu alacağının olup olmadığı, davalının itirazlarının yerinde bulunup bulunmadığı varsa davacının takibe konu alacağın miktarının ne olduğu, icra takibinin yetkili müdürlükte açılıp açılmadığı ve işbu davada mahkememizen yetkili olup olmadığına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Çözüm: Taraflarca sunulan delillerle, TBK, TTK, ve İİK bakımından değerlendirilmesinin yapılmasıdır.
Dava, davacının, davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan fatura alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibarettir.
Somut olayda, davacı, davalı ile dava dışı İlkerler Otomotiv A.Ş. arasında organik bağ bulunduğunu, bu sebeple mahkemenin yetkili olduğunu beyan etmektedir. Ayrıca davacının, aralarında organik bağ olduğunu ileri sürdüğü diğer firmaya karşı husumet yöneltmediği anlaşılmıştır.
Bakırköy…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı tarafça icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olduğu görülmüştür.
2004 sayılı İİK’nun 50. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. Bu nedenle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetki konusundaki hükümlerinin, somut olaydaki uyuşmazlıkla sınırlı olarak açıklanmasında yarar görülmüştür:
İlamsız takiplerde genel yetki kuralı Borçlunun, ikametgahı (yerleşim yeri) sayılan yerdeki icra dairesi genel yetkili icra dairesidir. Yani, her “ilamsız takip” hakkında, başka “kesin yetki hükmü” bulunmadıkça borçlunun takip tarihindeki ikametgahının bulunduğu yer icra dairesisinde yapılır.
Tüzel kişilerin ikametgahı (yerleşim yeri); kuruluş belgelerinde başka bir hüküm bulunmadıkça, işlerinin yönetildiği yerdir.
Davacı tarafından yapılan icra takibinde, borçlu davalının hem icra dairesinin yetkisine ve hem de borca itiraz ettiği, anılan dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Görülmekte olan davada da, davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisizliği iddiası tekrarlanmış, aynı gerekçeye dayalı olarak mahkemenin de yetkisiz olduğu ileri sürülmüştür.
İcra takibine yapılan itiraz üzerine itirazın iptali davası açılmışsa ve icra dairesine yapılan itirazda aynı zamanda yetki itirazında da bulunulmuş ise itirazın iptali davasını gören mahkemenin ilk önce icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı incelemek suretiyle icra takibinin yetkili icra dairesinde yapıldığına kanaat getirmesi halinde işin esasına girmesi, icra dairesinin yetkili olmadığının belirlenmesi durumunda ise esas hakkındaki itirazlara girişilmeksizin, yetkili icra dairesinde yapılan bir icra takibi bulunmaması sebebiyle itirazın iptali davasının reddine karar vermesi gerekir.
Bu durumda İİK’nun 50. maddesi gereğince öncelikle icra dairesinin yetkilerine yönelik itiraz incelenerek takip konusu icra dairesi yetkili ise dosyanın esasına girilecektir.
Takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığının tespiti halinde; yetkili icra dairesinde usulüne uygun bir icra takibi bulunmadığından ve geçersiz takibe dayalı olarak itirazın iptali davası açılamayacağından davanın reddi gerektiği hususu gözetilerek karar verilmelidir. (Hukuk Genel Kurulu 2013/10-395 E. , 2013/1568 K.)
Davalının yetki hususu ile ilgili olarak, HMK’nun 10. maddesinde, sözleşmeden doğan para borçları hakkındaki yetkide bunlar arasında yer almaktadır. İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmayıp, alacaklının yetkisiz bir icra dairesinde takip yapması halinde, icra dairesi kendiliğinden yetkisizliğini gözetemeyceği için borçlunun itiraz yolu ile bunu ileri sürmesi gerekir. İcra dairesinin yetkisinin belirlenebilmesi için öncelikle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin var olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Alacaklı ise, böyle bir ilişkinin varlığını ispata yönelik bir delil de ortaya koyamamıştır. Bu bağlamda taraflar arasında bir hukuki ilişkinin dahası sözleşmenin varlığı alacaklı tarafından ispatlanamadığından, alacağın sözleşme ücretinden kaynaklandığı kabul edilemez. Dolayısıyla HMK 10 maddesi ve BK 89 maddeleri gereğince yetkinin belirlenmesi mümkün olmayacaktır. Zira, davacı /alacaklı taraf alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişkiyi ispatlayamadığına göre bu hukuki ilişkinin varlığına dayanarak kendi ikametgahında icra takibi yapmasına da yasal olanak bulunmamaktadır. Davalı tarafın Ticaret sicil kaydına göre adresinin …. Mah. …. Bölgesi …. Bulvarı No:…. Ergene/Tekirdağ olduğu, ürün teslim yerinin Ergene olduğu, bu durumda yetkili icra dairesi, genel kural gereği borçlunun ikametgah adresi olan Çorlu/Tekirdağ İcra dairesidir. Borçlunun yetki konusundaki itirazı bu haliyle yerindedir. Takibin yetkili icra dairesinde yapılmış olması itirazın iptali davaları için dava şartıdır. Sonuç olarak itirazın iptali davasının dava şartları bulunmadığından işin esasına girilmeden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yetkili icra dairesinde usulüne uygun icra takibi yapılmadığndan geçersiz takibe dayalı olarak itirazın iptali davasının açılamayacağından davanın usulden reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin alınan 10.334,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.289,61 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne davalı vekilinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/07/2019

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)