Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/687 E. 2020/757 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/687
KARAR NO : 2020/757

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 17/07/2018
KARAR TARİHİ : 27/10/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/11/2020
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin, davalı …’nın tüm sermayesine sahip olduğu …. Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti.’den 20.01.2016 tarihinden 27.12.2017 tarihine dek B sınıfı iş güvenliği uzmanı olarak istihdam edildiğini, müvekkili şirket bünyesinde çalıştığı dönemde her ne kadar şirket sahibi … olsa da şirketin işleyişinden sorumlu olan ve şirketin 3. Kişilerle olan ilişkilerden de kendisini şirket sahibi olarak tanıtan …’nın şirket ve şubesinin fiili yöneticisi ve müdürü olduğunu, 17.03.2017 tarihli şube ile hizmet alan iş yeri arasındaki işyeri hekimliği sözleşmesinde de şahsın mesul müdür kaşesi ile sözleşmeyi akdettiği, Şirket sahibi davalı, …’nın 3. şahıslara yüksek miktarda borçları olması sebebi ile şirketin kağıt üzerindeki sorumlusu olduğunu, yabancı uyruklu olması sebebiyle Ülkemizde şirket yönetimini üstlenebilecek bilgi ve deneyime sahip olmadığını, Şahıslar arasındaki evlilik resmen sona ermiş olsa da taraflar birlikte yaşamaya da devam etmekte olduğunu, müvekkilinin ücretli personel olarak şirket bünyesinde çalıştığı süreçte davalı ve … tarafından kendisine … Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. … şubesinin sermayesini oluşturan payların % 10’unu devredilmesi teklif edilmiş ve taraflar arasında 17.500.-TL karşılığında devrin gerçekleştirilmesi yönünde mutabakat sağlandığını, bu mutabakata istinaden müvekkilinin 01.07.2016 tarihinde … Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. … şubesinin %7 hissesi karşılığı olarak 12.250.-TL, 26.07.2016 tarihinde ise %3 hissesi karşılığı 5.250.- TL ödemeyi …. Bankasının …’ya ait banka hesabına gönderdiğini, yapılan anlaşma gereği şirket sahibi …’nın şirket devrini gerçekleştirmediğini, son aylardaki ücretlerini de alamamasından ötürü müvekkilinin rahatsızlığını ilettiği toplantıda davalı ve dava dışı şahıslar tarafından kendisine ibraname imzalatılmak istenerek müvekkilinin iş akdinin feshedildiğinin beyan edildiğini, müvekkili tarafından ödenen tutarın talebe rağmen iade edilmediğini, müvekkilinin iş akdinin sonlandırılması akabinde 19.01.2018 tarihinde … tarafından müvekkilinin hesabına 3.000.- TL’lik ödeme gerçekleştirildiği, açıklama kısmına ise borç olarak gönderilen 17.500.-TL için kısmi ödeme yazıldığını, Ücretli şekilde istihdam edilen işçinin şirket sahiplerine şahsi borç vermesinin hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, müvekkilinin 17.500.-TL’ lık ödemesinin … Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. … şubesinin toplamda %10 oranındaki hisse devri adına yapıldığı ise müvekkili tarafından yapılan ödemelerin açıklama kısmında belirtildiği, müvekkiline yapılan kısmi ödeme sonrası müvekkilinin ödemenin devamını iyi niyetli olarak beklemiş ise de davalı yanın ödemeyi gerçekleştirmemesi üzerine bakiye 14.500.-TL’nin tahsili için 14.02.2018 tarihinde davalı aleyhine Silivri İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, başlatılan takibin, davalının haksız olarak itirazı nedeniyle durduğu, haksız olarak yapılan itirazların iptaline, takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: huzurdaki davanın muhatabının, parayı davacıdan alan … olduğunu, müvekkilinin olmadığını, Şirketin %10’luk hisse devrine ilişkin işlemin oldukça ciddi bir işlem olduğunu şifahi beyanlarla mutabakat yapılmasının elbette hayatın olağan akışına ticari teamüllere göre beklenir bir durum olmadığını, davacının bu hususta herhangi yazılı bir anlaşma ibraz etmediğini, para gönderirken açıklama kısmına yazdığı hisse karşılığı ibaresine sığındığını, tahmini olarak davacının, dava dışı …’ya 17.500 TL’yi borç olarak gönderdiğini, müvekkilin bu para alışverişi ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile usul yönünden reddine, davacının borçlu olmadığını bildiği halde müvekkili aleyhine kötü niyetle icra takibi başlatması nedeni ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Ticaret sicil kayıtları, Silivri İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası, banka dekontları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Celp edilen Silivri İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının tetkikinde, Davacı …’nın vekili tarafından davalı … aleyhine 01.07.2016 tarihli 12.250,00.-TL tutarlı, Asıl Alacak ( pay devrine ilişkin) , 26.07.2017 tarihli 2.250,00.-TL tutarlı, Asıl Alacak ( pay devrine ilişkin) ödemelere ait olmak üzere toplam 14.500,00.-TL asıl alacak için davalı tarafa ilamsız takiplerde ödeme emri gönderildiği ve aynı tarihte davalı hakkında takip işlemi başlatıldığı, Davalı … vekili tarafından ise 22.02.2018 tarihinde itiraz ettikleri, itiraz nedeniyle takibin durduğu anlaşılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı dava dışı … Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti’nin 11.01.2012 tarihinde tescil edilerek … Sicil numarası ile 200 paya ayrılmış 5.000.-TL sermaye sahip olduğu, bu sermayeyi temsil eden ortakların 180 paya karşılık 4.500.-TL’sı … tarafından, 20 paya karşılık 500.-TL’ sının ise … tarafından taahhüt edilerek kurulduğu, … Ticaret Sicili Gazetesinin ( TTSG ) 17.01.2012 tarihli 7985 sayılı nüshasında ilan edildiği, … Sağlık Hizmetleri Ltd.Şti’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 26.12.2012 tarihinde tescil ettiği ve tescil edilen bu kararın TTSG nin 02.01.2013 tarihli 8227 sayılı gazetesinde yayımlandığı, yayımlanan bu karara göre … ile …’ın ortaklıktan ayrıldıkları ve toplam 5.000.-TL olan hisselerini davalı …’a 5.000.-TL karşılığında devrettikleri, şirketi her hususta …’nın münferiden temsil ve ilzam edeceğinin tescil edildiği, 13.02.2014 tarihinde tescil edilen karara göre şirket sermayesinin 400 paya karşılık 10.000.-TL ye çıkarıldığı ve artırılan sermaye paylarının tamamının …’ya ait olduğu ve bu kararında TTSG’nin 19.02.2014 tarih 8511 sayılı nüshasında yayımlandığı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 05.01.2018 tarihinde tescil ettiği ve TTSG’nin 11.01.2018 tarihli 9492 sayılı nüshasında yayımlanan karara göre ise …’nın süresiz olarak şirket müdürlüğüne münferit imzası ile temsil ve ilzam yetkisinin verildiği, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı dava dışı … Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. … şubesinin 12.01.2016 tarihinde …. sicil numarası ile şube olarak tescil edildiği, şirketin sermayesinin merkezden karşılanacağı, ilk on yıl için münferit imzası ile …’nın temsil ve ilzama yetkili olduğu, bu tescilin ise TTSG’nin 18.01.2016 tarihli 8991 sayılı nüshasında ilan edildiği anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan, 17 Mart 2017 tarihinde 15:54,42 saatinde düzenlendiği anlaşılan “… ile hizmet alan İşyeri Arasındaki İş yeri Hekimliği Sözleşmesi”nin taraflarının hizmet alan dava dışı … – …. İzolasyon ile hizmeti sunan … Sağlık Hizmetleri Ltd.Şti. adına “ … … “ “… yetkilisi” Mesul Müdür Dr. … ile İşyeri Hekimi Dr…. tarafından imza altına alındığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Sorun: Davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, davalının itirazlarının yerinde bulunup bulunmadığı varsa davacının takibe konu alacağın miktarının ne olduğuna ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Çözüm: Taraflarca sunulan delillerle, TBK, TTK, ve İİK, bakımından değerlendirilmesinin yapılmasıdır.
Dava, alacağın tahsili istemiyle yapılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibarettir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporundaki tespitin olayın oluş şekline uygun görülmesi nedeniyle bilimsel veri ve içeriğe sahip denetime elverişli kabul edilmiş, hükme esas alınmıştır.
İddia veya savunmanın haklılığı, bu olay ve hukuki işlemlerin varlığının ispatlanmasına bağlıdır.
İspat hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde bir temel hak olarak garanti altına alınmıştır. Anayasal dayanağı olan ispat hakkını, usûl hukukunda taraflar, kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak kullanırlar. Bu hak yalnızca kanunla sınırlanabilir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ise ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
HMK m.190’da ispat yükü, “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Buna göre, bir vakıayı kimin ileri sürdüğü değil, kimin bundan lehine bir hak çıkardığı önemlidir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişlerse, bu durumda hâkimin ispat yükünün kime düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. İlk olarak hâkim tarafların göstermiş oldukları delilleri incelemekle yükümlüdür. Tarafların göstermiş oldukları delillerle çekişmeli vakıalar ispat edilmişse bu durumda da ispat yükünün hangi tarafta olduğunun araştırılmasına gerek yoktur. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıa iddialarının doğru olduğu veya karşı taraf iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlayabilmek amacıyla çekişmeli vakıalar hakkında deliller sunarak gerçekleştirdikleri usûli bir faaliyettir. Delil ikame etmemenin veya delil ikame faaliyetinin başarısız kalmasının yaptırımı, bu faaliyet için zorlanmak değil, sadece ulaşılmak istenen usuli hedefe ulaşamamak ya da aleyhte sonuçlara katlanmaktır.Bu bakımdan ispat yükü ile delil gösterme yükü, aynı kavramlar değildir. Nitekim ispat yükü, olayın ispat edilmeme riskinin kime ait olduğunu belirlerken; delil gösterme, ispat yükünün yerine getirilmesinin biçimi ve yöntemi ile ilgilidir. Delil ikame yüküyle ilgili kurallar, ispatın biçimini ve yöntemini belirleyen kurallar olduğu için usul hukukuna ilişkindir ve bir vakıanın ispat edilememiş olmasının sonuçlarına yönelikken, delil ikame yükü, bir vakıa hakkında kendi iddiasının doğruluğu veya karşı tarafın iddialarının asılsızlığı hususunda hâkimde kanaat oluşmasını sağlamaya yönelik olup yargılamanın ilerleyişine ve hâkimin takdirine göre, taraf değiştirebilir.
Çoğu kez ispat yükü taşıyan taraf delil gösterme yükünü de taşır fakat bu her zaman böyle değildir. Zira ispat yükünün sabit olmasına rağmen delil ikame yükü, taraf değiştirir. Üzerinde delil ikame yükü bulunmayan taraf, karşı tarafın iddia ve savunmalarının haklılığı bağlamında, delil göstermesini beklemeden, asılsızlığı ortaya koymak maksadıyla delil gösterebilir. Bu halde karşı delilden söz edilir. Karşı delil göstermiş olan taraf, bu davranışı nedeniyle ispat yükünü üzerine almış sayılmayacaktır (HMK m.191,c.2).
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, ticaret sicil kaydı, Silivri İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; davacı … tarafından dava dışı …’ya, … … Bankası A.Ş. … Şubesinin TR…. nolu hesabından dava dışı …’nın … Bankası TR… nolu hesabına 01.07.2016 tarihinde “… … % 7 HİSSE BEDELİDİR “ açıklamalı , 12.250,00.-TL , … … Bankası A.Ş. … şubesinin TR…. nolu hesabından dava dışı …’nın … Bankası TR… nolu hesabına 26.07.2016 tarihinde “… … % 3 HİSSE BEDELİDİR “ açıklamalı , 5.250,00.-TL EFT yaptığı, toplam olarak dava dışı … hesabına 17.500 TL ödemede bulunduğu, dava dışı … tarafından davacı …’ya, davacı …’nın … … Bankası A.Ş. … şubesinin TR…..nolu hesabına 19.01.2018 tarihinde “ BORÇ OLARAK GÖNDERİLEN 17.500 TL İÇİN KISMİ ÖDEMEDİR” açıklamalı 3.000,00.-TL , aynı hesaba 26.09.2018 tarihinde “ BORÇ OLARAK GÖNDERİLEN 17.500 TL İÇİN KISMİ ÖDEMEDİR” açıklamalı 4.000,00.-TL, Yine aynı hesaba 08.11.2018 tarihinde “ BORÇ OLARAK GÖNDERİLEN 17.500 TL İÇİN KISMİ ÖDEMEDİR” açıklamalı 5.000,00.-TL ödeme yaptığı, toplamda davacı hesabına 12.000,00.-TL geri ödemede bulunduğu , davacının açmış olduğu davada, davalı olarak …’yı gösterdikleri, davalı …’nın açılan bu davada dava dışı … Sağlık Hizmetleri Ltd.Şti.’nin ortağı ve münferiden yetkili müdürü olduğu, dosya münderecatında davacı tarafın davalı tarafla dava konusu ile ilgili olarak herhangi bir alışverişte veya ticari bir ilişkide bulunduğuna dair herhangi bir emareye rastlanmadığı, davacı tarafın davalı tarafla ilişkisinin sadece adı geçen şirketin 20.01.2016 – 27.12.2017 tarihleri arasında çalışanı olduğu, dosyada davalı ile şirket hissesinin satılması konusunda davalı tarafça imzalı bir belgeye rastlanmadığı ve bu konuda herhangi bir belge sunulmadığı, tarafların dosya kapsamına göre aralarında ticari ilişkinin bulunmadığı, davacı …’nın davalı …’dan herhangi bir alacağının bulunmadığı, davacı tarafından yapılan ödemelerin dava dışı …’nın hesabına yapıldığı anlaşılmakla davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK 114/1-d ve 115/2 maddesi gereğince pasif husumet yokluğundan REDDİNE,
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 54,40 TL harçtan peşin alınan 175,13 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,73 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/10/2020

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)