Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/613 E. 2019/155 K. 11.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/613
KARAR NO : 2019/155

DAVA : Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 25/06/2018
KARAR TARİHİ : 11/02/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/02/2019
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 18/10/2017 havale tarihli dilekçesinde özetle; Müvekkillerin murisi …, dava dışı ….bankası A.Ş. nin …. şubesinden 60 ay vadeli kredi kullandığını, Yine davalı sigorta şirketinden 20.01.2016 başlangıç tarihli, 87.500 TL vefat teminatlı Esnaf Hayat Sigortası yaptırdığı, davacıların murisi 13.07.2016 tarihinde vefat etmiştir. Sigorta şirketine durum bildirilmiş ve 09.12.2016 tarihli cevap ile sigorta teminatı olan tazminatın ödenmeyeceği müvekkillere bildirildiğini, davalı sigorta şirketinin teminat bedelini ödememesi hukuka uygun olmadığını, red yazısının içeriğinde murisin 20.01.2016 tarihli sağlık beyan formunda söz konusu hastalığın beyan edilmediği belirtildiği, öncelikle kredi kullanılan bankalar, acente sıfatıyla hayat sigortalarını düzenlemekte ve kredi kullanan kişilere hiçbir soru sormadan belgeler altına imza aldıkları davacıların murisi tarafından kasti olarak bir hastalığın saklanması ve sigorta şirketini zarara uğratmak kastıyla hareket etmesi sözkonusu olmadığını, Sigorta şirketleri tetkik için bir kayıt tutulmuş olmasını bile yeterli görerek teminatı ödemeyi reddetmekte olduğunu, banka tarafından bir form doldurulmuş ise bunun muris tarafından açık beyan ve el yazısı ile doldurulup doldurulmadığı tarafımızdan bilinmemekte olduğunu, böyle bir form doldurulmuş olsa bile murisin doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket etmediği ve poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının bir hastalığı gizlemek kastı ile hareket etmediği, davacıların murisi Gümüşhane’den geldikten sonra ayakta aniden vefat ettiği, hiçbir rahatsızlığı olmayan kişiler de aniden kalp krizi geçirerek vefat ettiği, davacıların murislerinin hayat sigortası yaptırdığı sırada kastı olarak hareket etmediği davacılar tarafından halen bankaya ödenmeye devam edildiğinden murisin ölüm tarihi itibariyle kredi tutarının davalı tarafından ödenmesi gerektiğinin tespiti ile ödenmiş olan taksitlerin ve vefat teminatı üzerinden bakiye tazminatın teminat kapsamında müvekkillere ödenmesini talep dava etmiştir.
Davalı …. A.Ş. vekili 14/05/2018 havale tarihli dilekçesinde özetle; davanın hayat sigortası sözleşmesine ilişkin olduğunu, TTK’nun 4.maddesi ile şikayete konu uyuşmazlık mutlak ticari davalar arasında olduğunu,bu tür uyuşmazlıkların Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden davanın reddini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklanan teminat mukabili alacak talebine ilişkindir.
6502 Sayılı Kanunun 3.maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. (Yargıtay 17. HD. 2015/18631 E., Yargıtay 13. HD. 2015/42148 E.)
18/10/2017 dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK gereği taraflar arasındaki ilişkinin tüketici işlemi olduğu kesindir. Tüketici mahkemesinde verilen karar da davacıların murisinin esnaf işletmesine sahip olması ve esnaf ilişkisi sebebiyle kredi kullanmasından bahisle davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olarak belirlenmiştir ancak gerek 6502 sayılı TKHK gerekse Yargıtay içtihatları gereği mahkememizce görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğuna karar verilmiş olup mahkemeler arasındaki görev uyuşmazlığının çözümlenmesi amacıyla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-TTK’nun 4/1, 5/1 ve 19/2 maddeleri ile HMK’nun 114/1-c, 115/1-2 maddeleri gereğince mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Görevli ve yetkili mahkemenin Bakırköy Tüketici Mahkemeleri OLDUĞUNA,
3-Mahkememiz ile Bakırköy ….. Tüketici Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde görev hususunun değerlendirilmesi (MERCİİ TAYİNİ) için dosyanın ilgili İstanbul Bölge Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-HMK’nun 331/2.maddesi gereğince yargılama giderlerinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair davacı vekilinin/davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ve davalı ….A.Ş. vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/02/2019

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır