Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/612 E. 2019/516 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/612 Esas
KARAR NO : 2019/516

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/06/2018
KARAR TARİHİ : 22/05/2019
KARAR YAZILMA TARİHİ : 23/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında imzalanan sözleşme kapsamında müvekkilinin borçlu olarak yer aldığı 900.000,00 TL’lik kambiyo evrakının karşılıksız çıktığını, müvekili şirketin müşterilerinden keşide ederek davalıya teslim ettiği 1.350,672,00 TL’lik çekinde karşılıksız çıktığını, müvekkili şirketin davalıya 6.785,670,00 TL ileri vadeli riski olduğunu, cari hesabın katedildiğini, buna istinaden davalı tarafından müvekkili şirkete ihtarname gönderildiğini, müvekkilince bu ihtara cevap verildiğini, müvekkilinin müşterilerinden ve alt bayilerden alıp davalıya cirolayıp teslim ettiği evrakların cari hesap borcundan düşüldüğünü, bu evrakların risk olarak değerlendirildiğini ve davalı tarafından müvekkili yerine müşterilere ya da bayilere teslim edilmesine rağmen müvekkili şirketten bu evrakların iadesinin istendiğini, müvekkilinin davalıya 2 ayrı kıymetli evrak verdiğini belirterek müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalıdan şimdilik 10.000,00 TL’nin reskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebini açıkça belirtmediğini, müvekkili ile davacı arasında yetkili satıcılık sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme gereğince davacının müvekkili şirketten mal satın aldığını, bu satımdan kaynaklı borca ilişkin ödemelerini ileri vadeli kıymetli evrak teslimi ile gerçekleştirmekte olduğunu, davacının hali hazırda müvekkili şirket cari hesaplarına işlenmiş 3.423.500,00 TL vadesi gelmemiş risk borcu bulunduğunu, kıymetli evrakın gününde ödenmemesi halinde 1.000.000,00 TL kısmının karşılıksız kalarak, davacının borçlu olacağının kuvvetle muhtemel olduğunu, davacının iddialarının gerçek olmadığı gibi, davacı; sözleşme serbestisi olduğunu, dilediği ile istediği sözleşmeyi yapabileceğini, mal almak konusunda hiçbir dayatma ve baskıya katlanmak zorunluluğu olmadığını, davacı şirketin müvekkili şirkete 19/07/2018 tarihi itibari ile 1.211.918,53 TL borcunun bulunduğunu, davacı ile müvekkili arasında yetkili satıcılık sözleşmesi ve delil sözleşmesinin mevcut olduğunu, davacının borcun kabul ve ikrarına ilişkin müvekkili şirket ile yapmış olduğu 17/10/2017 tarihli protokolün olduğunu, haksız ve usulsüz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin bayilik sözleşmesi mi, yetkili satıcılık sözleşmesi mi olduğu, taraflar arasında devam eden ticari ilişki gereğince davacının borçlu olmadığının tespiti ile 10.000,00 TL alacağının tahsili taleplerine ilişkindir.
Davacının menfi tespit talebi ile ilgili ön inceleme duruşması 1 no’lu ara kararda davacı vekiline borçlu olunmadığının tespitini talep ettiği miktarı bildirmek ve bunun harcını tamamlamak üzere 2 haftalık ihtaratlı kesin süre verilmiş olup, verilen kesin süre içerisinde sunulan 16/10/2018 tarihli beyan dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğu belirtilerek miktar belirtilmemiş ve harç tamamlanmamıştır.
6100 sayılı HMK’nin belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde” (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı menfi tespit ve alacak talebiyle açtığı davasında 10.000,00 TL alacak talebinde bulunmuş olup, harcı da 10.000,00 TL üzerinden yatırmış, menfi tespit talebiyle ilgili asgari bir miktar dahi belirtmeksizin dava açmış ve verilen ihtaratlı kesin süreye rağmen menfi tespit davasına konu talebini kuruşlandırmamış olduğundan menfi tespit talebiyle ilgili davasını usulden reddine karar verilmiş, alacak talebiyle ilgili davası yönünden talep cari hesaba dayalı olduğundan ve davacı taraflar arasında bayilik anlaşması bulunduğunu, davalı ise taraflar arasında satış sözleşmesi ve yetkili satıcılık sözleşmesi olduğunu beyan ettiğinden tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi heyeti 08/03/2019 havale tarihli raporunda; davacı ile davalı arasında 01.01.2001 tarihli tek satıcılık sözleşmesi akdedildiği ve bu sözleşmeye dayalı akdi ilişki ve cari hesap (açık hesap) ilişkisi kurulduğu; davacının bu akdi ilişkiden kaynaklanan borçlarını vadesinde ödemediği; taraflar arasında akdedilen 17.10.2017 tarihli Protokol ile davacı, davalıya doğmuş ve doğacak 13.661.396 TL borcunun bulunduğunu kabul ettiği; davacı tarafından davalıyı verilen senetlerin vadelerinde ödenmeyerek temerrüde düşüldüğü ve bu nedenle davalı tarafından icra takipleri başlatılmak zorunda kalındığı; bunun sonucunda davalının taraflar arasındaki akdi ilişkiyi, sözleşmenin ilgili hükümlerine (madde 18) istinaden haklı sebeple sonlandırdığı ve cari hesabı kat ettiği kanaatine varıldığını, davacı her ne kadar; “akdi ilişki sırasında davacı şirketin davalı şirketin yönetimini eline geçirmek ve sözleşmeden kaynaklanan haklarım kötüye kullanmak suretiyle davacı şirketi zarara uğrattığım” iddia etmişse de bu iddiaları yerinde görülmemiştir. Şöyle ki; Her şeyden önce davacının bu iddialarını ispata ilişkin delillere rastlanmamıştır. Öte yandan taraflar arasındaki akdi ilişkiyi kuran sözleşme, 1 yıl süreli olarak akdedilmiş olup, her 1 yılın sonunda taraflara sözleşmeyi sonlandırma hakkı verilmiştir. Fakat davacı, yaklaşık 17 yıl boyunca sözleşmeyi ve akdi ilişkiyi sonlandırmamıştır. Bu durum karşısında, davacının iddiası, hayatın olağan akışına da uygun düşmemektedir. Kaldı ki, sözleşmeyi sonlandırmaması, basiretli bir tacir olarak sözleşmeyi ve akdi ilişkiyi, uygulanış şekliyle benimsediği anlamına geldiğini, davacının ticari defterlerine göre; dava tarihi (25.06.2018) itibariyle davacının davalıdan 7.420.680,46 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davalının ticari defterlerine göre; dava tarihi (25.06.2018) itibariyle davalının davacıdan 560.981,90 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmenin 13’üncü maddesinde; taraflar arasındaki sözleşmeden doğacak her türlü ihtilafta davalı şirketin kayıtları kesin ve münhasır delil gücüne sahip olacağı hükme bağlandığını, bu durum nedeniyle, dava tarihi itibariyle davalının davacıdan 560.981,90 TL alacağı (davacının davalıya borcu) bulunduğunu bildirmişlerdir.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre; 01/01/2001 tarihli, Tek Satıcılık Sözleşmesi düzenlendiği ve buna istinaden cari hesap ilişkisi kurulduğu, sözleşmenin 13.maddesinde taraflar arasında sözleşmeden doğacak her türlü ihtilaflar davalı şirketin kayıtlarının kesin ve münhasır delil gücüne sahip olacağının hükme bağlandığı, incelenen davalı defterlerine göre dava tarihi itibariyle davalının davacıdan alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacının cari hesaptan kaynalı alacak talebini ispatlayamadığı anlaşıldığından alacak talebi yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın borçlu olunmadığının tespiti talebi yönünden usulder reddine, alacak talebi yönünden davanın reddine,
Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 170,78 TL harcın mahsubuyla bakiye 126,38 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar tarafların yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/05/2019

Katip …

Hakim …