Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/604 E. 2019/352 K. 26.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/604
KARAR NO : 2019/352

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/06/2018
KARAR TARİHİ : 26/03/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/04/2019
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; davalının işveren …….. nezdinde 4857 sayılı İş Kanununa tabi olarak çalıştığını, davalının 15/05/2013 tarihinde işe başladığını, operasyon uzman yardımcısı olarak çalışmakta iken 10/07/2015 tarihinde yasal herhangi haklı bir nedene dayanmadan şahsi gerekçelerini beyan ederek istifasını sunduğunu, ihbar süresini çalışarak geçiren davalının 29/07/2015 tarihinde işi bıraktığını, taraflar arasında işe başlangıç tarihinde ek sözleşmeyle zorunlu çalışma ve istihdam süresi hakkında karşılıklı şartları içeren cezai şart taahhütleri bulunduğunu, iş akdinin zorunlu hizmet ve istihdam süresinin 14/05/2016 tarihine kadar süreceğini ,ancak davalının yasal herhangi haklı neden sunmadan istifa ettiğinden 29/07/2015 tarihindeki ihbar süresi sonuna kadar çalıştığını, ek sözleşmenin 2.maddesine göre davalının yasal bir neden veya mücbir bir sebep olmaksızın zorunlu hizmet süresi dolmadan önce işten ayrılır veya işi terk ederse, zorunlu hizmet süresi doluncaya kadar davacı şirketle benzer konuda faaliyette bulunan bir şirkette çalışmayacağını, burada belirlenen yükümlülüklerine aykırı davranması halinde sözleşmeyi ihlal ettiği kabul edilerek ayrıca bir ihtar veya savunma alınmasına gerek kalmaksızın davacı şirkete 5.000 USD ceza ödeyeceğini taahhüt ettiğini, davalının cezai şart alacağımız yönünden sözleşmeye aykırı davrandığının tespitine, ek sözleşmeden doğan 5.000 USD ceza şart alacağının tahsiline hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: huzurdaki uyuşmazlığın çözümü için müvekkil ile davacı şirket arasında imzalanan Personel Ek Hizmet Sözleşmesi’nin 1 ve 2.maddelerinin hukuki nitelendirmesinin yapılması ve daha sonra bu düzenlemelerin geçerli olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, Personel Ek hizmet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, çünkü mezkur sözleşmenin müvekkile işini kaybetme korkusu altında müvekkilin iradesi sakatlanarak imzalatıldığını, davacının cezai şart talebini dayandırdığı personel ek hizmet sözleşmesinin 2.maddesinin geçerli olmadığını, çünkü söz konusu 2.madde asgari çalışma süresini değil işçinin rekabet etmeme yükümlülüğünü düzenlediğini ve bilindiği üzere rekabet etmeme yükümlülüğünün geçerli olabilmesi için bu yükümlülüğü düzenleyen maddenin zaman, yer ve konu bakımından işçilerin iktisadi geleceğini tehlikeye düşürecek şekilde uygun olmayan sınırlamalar içermemesi gerektiğini, davacının cezai şart talebinin dayanağı olan personel ek hizmet sözleşmesinin geçersiz olması sebebiyle davanın esastan reddini talep etmiştir.
DELİLLER: Dava konusuna ilişkin kurum kayıtları, işyeri özlük dosyası, Sgk kayıtları, tanık beyanları, 15/05/2013 tarihli Personel Hizmet Sözleşmesi ve Personel Ek Hizmet Sözleşmesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
İşbu dosya Bakırköy …… İş Mahkemesinin11/04/2018 gün ve ……. E …… sayılı görevsizlik kararına binaen mahkememize intikal etmiştir.
GEREKÇE:
Dava rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şartın tahsili istemine ilişkin olup, davacı tarafça davalının imzaladığı rekabet etmeme ve gizlilik taahhüdü ile, taraflar arasında imzalanan ( ek ) iş sözleşmesindeki 2. madde gereğince ” sözleşmenin haklı neden ya da mücbir bir neden olmaksızın personel işten ayrılır, işi terk ederse zorunlu hizmet süresi doluncaya kadar benzer konuda faaliyette bulunan bir aracı kurumda, bankada , finans kuruluşunda … çalışamayacağını, buna aykırı davrandığı taktirde 5.000 USD cezai şart ödemeyi kabul eder.” maddesine göre haksız rekabet yasağından kaynaklanan cezai şartın ödenmesi talebinden ibarettir.
Çözüm: Taraflarca sunulan delillerle, TBK, TTK, ve HMK. bakımından değerlendirilmesinin yapılmasıdır.
Davacı bakımında değerlendirildiğinde ispat yükünün HMK. 190- (1) maddesine göre, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait oluşu, aynı kanunun (2) nolu bendinde, Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebileceği, davalı tarafından HMK 191. maddesine göre değerlendirme yapıldığında, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir.
Somut olayda, Davalı … davacı şirkette 15.05.2013 – 29.07.2015 tarihleri arasında çalışmıştır. Hizmet süresi, 2 yıl 2 ay 15 gün olup bu husus taraflar arasında ihtilafsızdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Çalışma ve Sözleşme Hürriyet başlığı altında düzenlenen 48 ve devamı maddelerinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu anayasal teminat altına alınmıştır. 818 sayılı BK’nın 19. maddesinde bir akdin mevzunun, kanunun gösterdiği sınır dairesinde serbestçe tayin olunabilir denilmekle birlikte 20. maddesinde de akdin mevzunun gayrimümkün veya gayri muhik yahut ahlaka (adaba) aykırı olması halinde o akdin batıl olacağı belirtilmiştir.
Sözleşmenin tarafları, sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde sözleşmenin konusunu ve cezai şartın miktarını belirlemede özgür iseler de, bu özgürlüğün sınırsız ve sonsuz olduğu söylenemez. 818 sayılı BK’nın 19, 20,161 maddelerinde bu özgürlüğün sınırları çizmiştir. Sözleşmede öngörülen cezai şartın borçlunun iktisaden mahvına sebep olacak derecede ağır ve yüksek ise, adap ve ahlaka aykırı sayılarak tamamen veya kısmen iptal edilmesi gerekir.
Zorunlu hizmet süresi ile ilgili olarak Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca, ancak işverenlerce işçilere eğitim verilmesi ve buna bağlı olarak da eğitim taahhütnamesi düzenlenmesi ile mümkün olup, aynı zamanda zorunlu hizmet süresinin yanında cezai şart getirmek geçerli değildir. Söz konusu olan eğitim işveren tarafında maliyeti karşılan ve işçinin mesleki olarak niteliklerini arttıran gelişimini sağlayan eğitimlerdir. Yoksa işbaşı eğitimi, oryantasyon eğitimi gibi eğitimler buna dahil değildir.
Dava dosyasında davacı, davalının ücreti kendilerince karşılanmış eğitim verildiğine dair bir delil ibraz edilmemiştir. Hal böyle iken, zorunlu hizmet süresinin geçerli olmadığı açıktır.
Personel hizmet sözleşmesi imzalanmadan önce cezai şart içeren personel ek hizmet sözleşmesinin öncelikli olarak imzalatılmış olabileceği, bu durumunda davalının da personel hizmet sözleşmesinin imzalanmayabileceği endişesi uyandırabilecektir. Görevsiz mahkemece dinlenen tanık ifadelerinde, Personel ek hizmet sözleşmesinin deneme süresi sonunda imzalanmak için işçilere sunulduğunu ve imzalamayanların çalıştırılmayacağı yönünde beyanda bulunularak işçilerin işi kaybetme korkusu altında imzalatıldığını beyan etmişlerdir. Mahkememizce itibar edilen 05/03/2019 tarihli bilirkişi raporu ve tanık beyanları da dikkate alınarak davalının personel ek hizmet sözleşmesinin imzalanmasında iradesinin sakatlandığı, sözleşmedeki rekabet yasağı düzenlemesinin BK m. 444-445 ve yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca hukuken geçerli olmayacağı, ayrıca TBK md. 445’in “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse” hükmü gereğince dosyada mevcut deliller çerçevesinde, en son “Operasyon Uzmanı” olarak atanan Davalı’nın elde ettiği bilgilerin, işverenin önemli bir zararına sebep olabileceğine yönelik, somut delile rastlanılmadığı, davacının iddiasını ispat edemediği, davalının haksız rekabet yaptığı tespit edilemediğinin davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin alınan 307,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 263,00 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama 82,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/03/2019

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)