Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/535 E. 2020/227 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/535
KARAR NO : 2020/227

DAVA TARİHİ : 30/05/2018
KARAR TARİHİ : 20/02/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/02/2020
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; Müvekkilinin ……… San. Ve Tic. Ltd. Şti. İsimli …….. sicil numaralı şirkette yetkili müdür olarak gözüktüğünü, şirket kayıtlarında o dönem bekar olduğu için soyadının ……. olarak göründüğünü, evlendikten sonra Konuk soyadını aldığını, ……… San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin ……… ‘ne 06/04/2006 tarihinde tescil edildiğini, söz konusu şirketin TTK’nun ilgili hükümlerine aykırılık göstermesi nedeniyle 18/02/2015 tarihinde re’sen terkin edildiğini, şirketin tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden silinme ile sona ereceğini, tüzel kişiliğin sona ermesi için de tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerektiğini, şayet tasfiye işlemlerinin gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususların da eksik bırakılmışsa, tüzel kişiliğin ticaret sicilinden silinse bile, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulünün olanaksız olduğunu, somut davada şirketin tasfiye dışında kaldığını, halihazırda halen müvekkilinin yetkili müdür gözüktüğünü, bu durumda müvekkilinin madden ve hukuken mağduriyetine sebebiyet verdiğini, usulsüz tasfiye olduğunun aşikar olduğunu, bu nedenlerle 18/02/2015 tarihinde re’sen terkin olunan ………San. Ve Tic. Ltd. Şti. İsimli …….. sicil numaralı şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Ticaret Sicil Müdürlüğünün TTK m.32 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünün resen terkin işleminin ”6102 sayılı Kanununun Geçici 7. Maddesi”, ”Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5. Maddesi”, ”6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi” ve ”Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. Maddesi” kapsamında olup, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, müvekkilinin mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, terkin olunan ………San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin ihyası talebinden ibarettir.
Celp edilen ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde, davacının yetkilisi olduğu ………San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin 18/02/2015 tarihinde resen terkin edildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, açılmış bir davanın esasının incelenebilmesi (davanın mesmu, yani dinlenebilir olabilmesi) bazı şartların tahakkukuna bağlı olup bunlara dava şartları denir. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil davanın esasını girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartları dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkeme davanın mesmu (dinlenebilir) olmadığından reddetmesi gerekir.
Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. (HMK 114/1-h)
6100 sayılı HMK`nın 114/1-h maddesine göre “hukuki yarar” dava şartı olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Bu sayede, iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)`nin 6. maddesi ve 1982 Anayasası`nın 36. maddesinde düzenlenen “hak arama özgürlüğü” nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanabilecek; bu durum, haksız davalar açmak suretiyle, dava hakkının kötüye kullanılmasına karşı bir güvence oluşturacaktır.
Dava açmaktaki hukuki yarar için; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan sözedilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez H., Atalay, O./Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.297).
TTK. 547. Maddesinde belirtilen ek tasfiyenin ne şekilde yapılacağı, 27/01/2013 tarih 28541 sayılıTicaret Sicil Yönetmeliğinde düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacının yetkilisi olduğu ……… San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin 18/02/2015 tarihinde resen terkin edildiği, şirketin terkin işlemlerinden dolayı açılmış bir alacak hakkının bulunmadığı, tasfiyeye girecek olan taşınmazın bulunmadığı, tasfiyeye girecek olan taşınmazın bulunması sadece müdür olarak yetkisinin silinmesi işleminin nasıl yapılıp ticaret sicil yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Bu durumda davacının ihya davası bakımından korunmaya değer hukuki menfaatinin bulunmadığı, davacının tek taraflı olarak şirket müdürlüğünden istifa etmek suretiyle müdürlük görevini sonlandırabilme imkanına sahip olduğu halde bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK 114/1-h maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/02/2020

Başkan …….
e-imzalıdır
Üye …….
e-imzalıdır
Üye ………
e-imzalıdır
Katip ……….
e-imzalıdır