Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/513 E. 2022/322 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/513
KARAR NO : 2022/322

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/04/2018
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2018/1377 ESAS, 2019/433 KARAR SAYILI DOSYASINDA:

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 28/12/2018

KARAR TARİHİ : 25/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile akdedilen 07/11/2017 tarihli sözleşme ile davalı şirketten 235 adet “……. Çekme Boru” satın alındığını, anılan 07.11.2017 tarihli satış sözleşmesi ile davalı şirket davacı şirket tarafından satın alınan “….. Çekme Boru’ların üretici firmasının “……” olacağını beyan ve taahhüt etmiştir. Ayrıca davalı şirket yetkilileri boruların üretici firmasının “……” olduğuna dair sertifika düzenleyip davacı şirkete teslim ettiğini, daha sonra davalı şirket 12.03.2018 tarihli, …….. numaralı sevk irsaliyesi düzenleyerek satım sözleşmesi ile alınan boruları davacı şirkete teslim ettiğini, ancak davacı şirket tarafından teslim alınan boruların incelenmesinde sahte olduğundan şüphelenildiğini ve “…….” firmasının Türkiye temsilcisi ……. Mimarlık Ve Mümessillik Tic. Ltd. Şti.’ye ulaşılarak davalı şirketin müvekkilimiz şirkete verdiği sertifika kontrol ettirildiğini ve sertifikanın sahte olduğu anlaşıldığını, ayrıca anılan borular bağımsız ……. Mühendislik San. Ve Tic. Ltd. Şti. firmasına incelettirilmiş ve işbu şirket tarafından düzenlenen test raporu ile boruların sahte olduğu açıkça ortaya konduğunu, söz konusu borular basınçlı alanlarda kullanılacağından standartlara uygun olması can ve mal güvenliği açısından büyük önem arz ettiğini, bunun üzerine davalı şirkete Çorlu …… Noterliği’nin …… yevmiye no.lu, 12.03.2018 tarihli ihtarnamesi ile süresi içinde ayıp ihbarında bulunulduğu ve sözleşmeden dönüldüğünün ihtar edildiğini, bu ihtarname ile aynı zamanda davalı şirket tarafından davacı şirkete tebliğ edilen 05.03.2018 tarihli ve ……. numaralı 9.303,42EURO bedelli faturaya itiraz edilerek fatura aslı da iade edildiğini, ayrıca işbu ihtarname ile davalı şirkete müvekkil şirketin zararlarının karşılanması halinde anılan boruların iade edileceği de bildirildiğini, davalı şirketin ise işbu ihtarnameye Zeytinburnu ……. Noterliği’nin 16.03.2018 tarihli ……. yevmiye no.lu ihtarnamesi ile cevap verdiğini ve anılan boruların satın alındığı firmanın adının aracı firma tarafından gizlendiğini, bu sebeple üretici firmanın bilinmediğini bildirdiğini, davalı şirket 07.11.2017 tarihli satış sözleşmesi ile satın alınan boruların orijinal olduğunu beyan ve taahhüt ettiğini ve buna ilişkin davacı şirkete imzalı-kaşeli bir sertifika sunduğunu, sadece bu hususun bile davalı şirketin kötüniyetli hareket ederek sözleşmeye aykırı davrandığını açıkça ortaya koyduğunu, davacı şirketin …… Holding A.Ş. ile yapmış olduğu sözleşme uyarınca davalı şirketten 07.11.2017 tarihli satış sözleşmesi ile anılan boruları satın aldığını ve işbu borular ile dava dışı …… Holding A.Ş. için üretim yaparak, üretmiş olduğu ürünleri …… Holding A.Ş’ye satacağını, ancak davalı şirket tarafından davacı şirkete teslim edilen boruların sahte olması sebebi ile davacı şirket dava dışı …… Holding A.Ş.’ye karşı yüklendiği sorumlulukları yerine getirememiş ve çok önemli bir müşterisini kaybetme riski ile karşı karşıya kaldığını, davacı şirket …… Holding A.Ş.’den süre uzatım talep etmek zorunda kaldığını,davalı şirket yetkilileri hakkında yukarıda anlatılan eylemleri sebebi ile Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından şikâyette bulunulduğunu,bu nedenlerle davanın kabulü ile fazlaya dair her türlü hakları saklı tutarak; tahkikat sonucunda davacı şirketin ayıp sebebi ile maddi zararının tam ve kesin olarak belirlenebildiği anda artırılmak ve asgari 1000TL olmak üzere avans faizi ile birlikte tazminine, davacı şirketin manevi zararlarının tazmini için 50.000TL manevi tazminatın zararın doğduğu tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline,yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, müvekkili şirkete 235 adet ….. model çekme boru siparişi verdiğini, taraflar satış bedelinin 7.884,25-EURO olduğu, %10 avans verileceğini, kalanın ise davacı tarafından müvekkile ait antrepoda onaylandıktan ve teslimattan önce ödeneceği hususunda anlaşmaya vardıklarını, taraflar arasındaki anlaşmaya göre boruların, müvekkili şirketin antreposunda davacı şirket tarafından kontrol edileceğini ve uygun bulunması halinde ödemenin yapılarak teslim olunacağı şeklinde olduğunu, bunun üzerine, müvekkilinin sipariş konusu boruları ……. Limited isimli firmadan ithal ettiğini, boruların müvekkili şirketin deposunda iken davacı şirketin borularını kontrol ettiğini, boruların siparişine uygun olduğunu onayladığını, faturanın düzenlenmesini beyanla malları teslim aldıklarını, davacı şirketin malları tam ve eksiksiz, müvekkili şirketle olan anlaşmasına uygun olarak teslim almasına rağmen müvekkiline olan borcunu ödemediğini, müvekkilinin alacağını talep edince de boruların sahte olduğunu iddia ederek, ayıp ihbarında bulunduğunu, TTK md. 23/c’e göre; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir.” hükmünün amir olduğunu, davacı şirketin 05.03.2018 tarihli irsaliye ile teslim aldığı malları teslim almadan önce 05.03.2018 tarihinde de incelediğini, sözleşmeye ve siparişine uygun olduğunu onaylayarak teslim aldığını, davacının ayıp iddiasını kabul anlamına gelmemek kaydı ile, TTK md. 25/3’te ki sürelere uygun olarak ayıp ihbarı yapılmadığını, ayıp ihbarının süresinde olmadığını, davacının davasının usulden reddi gerektiği, davacı tarafa boruları ayıplı olduğu iddiası ile huzurdaki davayı açtığı, sözleşmeden döndüğünü beyan ettiği, dava konusu boruların ayıplı olmadığı, müvekkili tarafından ithal edilen boruların tam ve eksiksiz olarak davacı tarafa teslim edildiği, müvekkilinin bu malları ……. Limited isimli firmadan ithal ettiği, müvekkilinin dava dışı …… Limited firması ile yaptığı sözleşmenin 5. Maddesinde boruların …… marka olmasının kararlaştırıldığını, bu firma tarafından müvekkiline verilen sertifikayı da davacı şirketle paylaştığını, müvekkilinin sipariş konusu malları üretmediği gibi, sertifikayı da müvekkilinin düzenlemediğini, müvekkilinin sadece malı ithal eden aracı konumunda olduğunu, müvekkilinin sahte belge düzenlediği iddialarını kesinlikle kabul etmediklerini, müvekkilinin, …… Limited firmasının gönderdiği sertifikayı davacı ile paylatığı, ancak davacının, satıcı şirket kaşesinin sertifikaya basılıp gönderilmesini isteyince müvekkilinin şirket çalışanının kaşeleyip davacıya gönderdiğini, müvekkilinin sertifikayı tanzim etmediğini, yurtdışında ki firmadan gelen sertifikayı davacıya gönderdiğini, davacı tarafın müvekkilini dolandırıcı ve sahtekar olarak gösterme çabalarının hukuki zeminde yer bulmasının mümkün olmadığı, kaldı ki, davacı tarafından ……. Mimarlık isimli firmaya yaptırıldığı söylenen araştırmada maltların sahte veya ayıplı olduğuna dair bir ibare de olmadığını, davacı tarafından yaptırıldığı iddia edilen analiz test sonucu incelendiğinde bunun özel bir firma tarafından yaptırıldığı, verilen numunenin 316 kalite olduğunun görüldüğü, halbuki davacı tarafından sipariş edilen boruların 304 kalite olduğunu, davacının doğru numüne vermediği için karşılaştırmanın yanlış çıktığını, davacının yanlış çıkan sonuca dayanarak boruların sahte olduğunu iddia ettiğini, müvekkili tarafından ithal edilen boruların davacı tarafın talep ettiği ve teslim aldığı 304 kalitede borular olduğunu, bu boruların dünya standartında ve kalitede olup ayıplı olmadığını, davacı tarafın afaki beyanlarla haksız menfaat elde etmeye çalıştığını, davacı tarafın maddi ve manevi tazminat taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, davacı tarafın keşide ettiği ihtarname ile tespit ettikleri maddi zararlarının şimdilik 9.661,85 EURO olduğunu iddia ettiğini, huzurda açılan dava ile de fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 1.000,00 TL’lik dava açtıklarını, buradan çıkan sonucun, esasen davacı tarafın maddi hiçbir zararının olmadığı, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen dava yönünden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, faaliyet gösterdiği sektörde saygın bir şirket olduğunu, ravalı şirket ile müvekkili şirketin arasındaki ticaret nedeniyle, davalının borcunu ödememesi üzerine Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının icra takibine itirazı nedeniyle icra takibi durduğunu, yapılan itiraz haksız, kötüniyetli ve hukuka aykırı olup iptali gerektiğini, giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava yönünden davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki dava ile tarafları ve konusu aynı olan Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. E. Sayılı dosyası arasında bağlantı bulunduğunu, işbu nedenle her iki davanın birleştirilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyası 19/04/2019 tarih ……. esas …… karar sayılı ilamı ile mahkememiz dosyası ile birleştirilmiştir.
Dava devam ederken asıl davada davacı vekili, sunmuş olduğu 16/03/2022 tarihli beyan dilekçesinde; asıl ve birleşen dava bakımından taraflar arasında sulh sağlandığını, asıl ve birleşen davanın konusuz kaldığını, bu kapsamda karşı taraftan herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını, asıl ve birleşen dava bakımından 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 315. Maddesi kapsamında ayrı ayrı karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir. davalı tarafından dosya borcunun bir kısmının icra dosyasına bir kısmının online olmak
Asıl davada davalı vekili sunmuş olduğu 17/03/2022 tarihli dilekçesinde, asıl dava ve birleşen davada karşı tarafla sulh olunduğunu, her iki dosyaya ilişkin vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını, tarafların sulh olması nedeniyle her iki dosya ile ilgili olarak HMK 315. Maddesi kapsamında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın, taraflarca asıl ve birleşen dosyada sulh olunduğu beyan edildiğinden, HMK’nın md.313 ve devamı maddelerinde davaya son veren taraf işlemleri kapsamında düzenlemiş olduğu sulhun ilgili hükümleri gereği, sulh olan tarafların herhangi bir sulh sözleşmesi sunmadıkları da göz önüne alınarak asıl ve birleşen dosyada davanın konusuz kalması sebebiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Tarafların sulh olduklarına ilişkin beyanları doğrultusunda HMK 315 gereğince asıl ve birleşen davada KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 870,96 TL harcın mahsubuyla bakiye 790,26 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Taraflarca yapılan yargılama masraflarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-Talep doğrultusunda taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davalı karşı davacı vekilinin yüzüne karşı, davacı karşı davalının yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/03/2022

Katip …….
(e-imzalıdır)

Hakim …….
(e-imzalıdır)